Gazete Barış'a merhaba!
İnsanoğlu güneşin peşine düşerek öğrendi göçü.
Bundan çeyrek asır önce geldik bu şirin sahil kasabasına.
Deniz de çağırıyordu o zaman elbet.
Mavi bir hikaye hiç bitmeyecekmiş.
90'lı yılların İstanbul'u korkutucuydu.
Ne onunla ne ne onsuz olmak istemiştik hepimiz.
Gebze'de, bacası tüten ocaklarının içindeki yangınları gördüğüm yıllar.
Göç sonrası tutunmaya çalışan kalabalıklar.
Yolsuz mahalleler, okulsuz semtler.
Ben yaşarken oldu her şey...
Hep birlikte çok uğraştık bu şehirleri bozmak için.
Belki biraz Hereke'ye gücümüz yetmedi.
Gerisi bildiğiniz hikaye.
Memleket için heyecanlanan son kuşak mıydık bilmem!
Çocukluğumuzdan kalan her şey önümüze çıkıyordu.
Postmodern acıları yaşadık.
Depremler gördük.
"Yıkılma sakın" oldu parolamız.
Şunu bilir şunu söyler olduk.
Ne çektiysem dilimde çektim.
Ne ettiysem iyi ki de ettim.
Başkalarının acıları için peşinen bedel ödeyenlerin kaderidir bu.
Anlaşılmayı beklemeyecek çağdayım.
Bahtıma yazı çıktı.
Önüme çıkan beyaz sayfaların yüzünü karaladım.
Fabrikalara övgüler düzen çağa inat şiirle dünyaya tutundum ucundan.
Şiir işçiliği yani.
Zor zamanda yazmaktan söz ederler şairler.
Yazının kolayı yoktur.
Fakat söylememek kadar susmak da kabullenmek değil mi!
Bazı şehirler gazeteleriyle anılırdı.
Gazete, tek başına bir şehir için "karne" hüviyetindedir.
Kocaeli Barış Gazetesi şehir için bir hüviyeti ifade etmektedir.
Çünkü birlikte yaşama deneyimimiz için en elverişli rol modellerden biri Kocaeli'dir.
Nüfusu her on yolda dörtte bir oranında artan göçerlerden bir şehir.
Bu yolculukta kesişti yolumuz Barış'la.
Hep iyilik güzellik olsun istediğimiz için buradayız.
Yeni bir sayfa değil bu elbet.
Aynı kitabın ortasındayız.
Kimseye ve hiçbir şeye karşı ön yargılı değiliz.
İnsan şunu öğreniyor kısa ömründe
Kimseye kızacak, kimseyi suçlayacak durumda değilim.
Her hikayenin bir mazereti vardır.
Kocaeli Barış bir aile oldu artık.
Nabzı şehir için memleket için atan bir şahsiyet.
Her kentin yaşaması gereken bir renklilik.
Kimseye haksızlık etmek istemem.
Uzun yıllar yayın hayatını sürdüren gazeteler var bu şehirde.
Hepsinin yolu da bahtı da açık olsun.
Ben de bir insanoğluyum ve bu güzel insanlar arasında bulunmakla kendime bir pay çıkarmıyorum.
Karınca kararınca değil mi yaşamak!
Soracak olursanız biraz "melamet" bilirim.
Siyaset bilgim henüz memleket koşullarına uymuyor.
Ben demokrasiye erken inananlardanım, "hala umudum var".
Ömrümüzün geri kalanı gelecek nesiller, doğa ve bize emanet edilen varlıklar için.
Bu şehirlerde birlikte "ölüyoruz, demek ki yaşanılacak"!
Daha huzurlu ve daha müreffeh bir ülke için çalışacağıma...