İbo’nun gazına mı kaldınız?

Yılmaz Karabıyık

Yılmaz Karabıyık

Tüm Yazıları

15 vekilin CHP’den İYİ Parti’ye geçmesi aman ne büyük bir rezillik(!)

“Satılık, kiralık, ahlaksızlık…”

Ağzına gelen her şeyi söyleme hakkına sahip hissediyor beyefendiler kendilerini…

Bir baskın seçim kararı alınıyor, YSK kararını açıklamayı erteliyor;

CHP de böyle bir karar alıp, demokrasi tarihine geçecek bir hamlede bulunuyor…

CHP tabanından tepki yok, İYİ Parti tabanından tepki yok; tepki iktidar kanadından yükseliyor…

Ne diyor iktidar mensupları: “CHP seçmenine bunu nasıl anlatacaksınız?

Bu seçmeninize yapılan bir saygısızlık…”

Tabii ben bu ifadeleri kibarlaştırarak yuvarladım…

Orijinalleri baya bir ağır…

Bu da gösteriyor ki CHP’nin şutu kaleyi bulmuş…

Hatırlayalım… 2009 yerel seçimlerinden yalnızca 1,5 yıl sonra

Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım’ın Demokrat Parti’den AKP’ye geçişini…

Hatırlayalım Süleyman Soylu’nun, Numan Kurtulmuş’un, Mehmet Metiner’in,

Tuğrul Türkeş’in AKP’ye geçmişte neler söylediğini ve daha sonra da AKP’ye geçişini…

AKP’ye geçen Tuğrul Türkeş’e ağır eleştirilerde bulunan

MHP’nin bugün iktidar ile ittifak kurması var bir de…

Bir de görevden alınan ancak neden alındıkları bile izah edilmeyen belediye başkanlarını hatırlayalım…

Tüm bunlar normal, 15 vekilin İYİ Parti’ye geçici olarak geçmesi,

tıkanan sürecin önünü açması anormal öyle mi?

***

Peki gelelim 15 vekile ağır sözler sarf eden,

bu hamleyi “ahlaksızlık” olarak niteleyen iktidar cephesinde

seçim öncesi yaşananlara…

İBRAHİM TATLISES’İN GAZI…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de miting düzenliyor…

Daha önce çözüm adı verilen süreçte Şivan Perver ile birlikte “Megri megri” diye şarkı söyleyip iktidar mensuplarını ağlatan Türkücü İbrahim Tatlıses de sahnede, Erdoğan’ın yanında…

Alıyor mikrofonu eline; şu sözler dökülüyor ağzından: “Ben bu insanın neyine tavım biliyor musunuz? İdo doğmuştu, iki aylıktı. Belediye başkanıydı İstanbul'da. Dedim ki ‘Sayın başkanım, bizim evimizde, koca villamız var ama üşüyoruz. Doğalgaz bağlanmış ama bizde yok.' Dedim ki ‘İdo iki aylık, üşüyor.' 10 dakika sonra aradı dedi ki ‘Yokmuş ama ben kendi şeyimden vereceğim.' Doğalgazımız bağlandı ve İdo üşümekten kurtuldu.”

Koca villada İdo’cuk tir tir titriyormuş, imdadına Erdoğan koşmuş…

Ve İdo, üşümekten kurtulmuş!

Aman ne acıklı bir hikaye(!)

Milletin aklı ile alay eden koca bir yalan..!

Tatlıses, olayı iyi kurgulayamadığından olsa gerek matematiksel olarak yalanına bir ayar çekememiş! Hal böyle olunca da 2 aylık dediği İdo’nun o dönem 2 yaşında olduğu ortaya çıkmıştı…

Hatta, Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Nesrin Nas da Tatlıses’in bu anısına tepki göstererek Twitter adresinden, “Allah Allah ben mi yanılıyorum? Tatlıses ile aynı sitede oturuyorduk. İdo küçüktü. Doğalgaz bulunduğumuz mahalleye ve siteye 2000 yılında bağlandı. İdo o zaman 8 yaşında sevimli bir çocuktu” ifadelerini paylaştı…

Bu twitle birlikte yalan, külliyen yalan oluverdi!

Gerçek olan üşüme hikayesi neydi peki? Öyle koca villaya doğalgaz gelmediği için üşüyen İdo’cuk yoktu bu hikayede…

Türkiye’nin acı bir gerçeği vardı…

Acı vardı, boğazımızın düğümlendiği, utandığımız olay 2012 yılında yaşanmıştı…

Adana’da eşi bir yıla aşkın süre işsiz kalan ve ev kirasını 8 aydır ödeyemeyen 26 yaşındaki Emine Akçay, çocuklarının üşüdüğünü görünce cebindeki son parayla odun almaya gitti. O kadar az parası vardı ki oduncu ‘Bacım bu paraya odun mu olur’ dedi. Ama anne Emine Akçay ısrar etti, bir çuval odunu alıp eve geldi. Odunlar ıslandığı için yanmadı. Lastik parçalarını tutuşturmaya çalıştı; olmadı. Emine Akçay, çocuklarının ısınması için çalıştırdığı saç kurutma makinesini küçük oğluna verdi. Daha sonra diğer odaya gidip, tavandaki salıncak demirine ip bağlayarak, kendini astı.

Tatlıses utanmadı, Erdoğan uyarmadı ve bu yalandan hikaye

6 yıl sonra Emine Akçay’ın dramatik hikayesini tekrar gündeme taşıdı…

***

EMEKLİYE ÇİFT İKRAMİYE

Hatırlarsanız CHP, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi asgari ücreti 1500 lira yapacağını vaat etmiş, bu vaat; iktidar cephesinde alay konusu olmuş, ülkenin batacağı ifade edilmiş ancak 7 Haziran genel seçimlerinde başarısız sonuç alınıp, 1 Kasım’da erken seçime gidilmesiyle o dalga geçilen vaadin 100 lira düşüğü AKP’nin vaadi oluvermişti…

Asgari ücret 1400 lira yapılmıştı. Ülke batmadı, CHP’nin vaadi, asgari ücretliye dolaylı yoldan yaradı…

Benzer bir durum ise 24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi yaşanıyor…

CHP’nin daha önce TBMM’ye sunduğu; emekliye maaşları tutarında 2 ikramiye verilmesi önerisi; iktidar tarafından dikkate alınmamıştı.

Dün Başbakan Binali Yıldırım açıkladı; biri Ramazan Bayramı, biri Kurban Bayramı

öncesi olmak üzere emekliye biner liradan 2 bin lira ikramiye verilecek…

Kaynak bu kez şeker fabrikalarından elde edilen para olsa gerek!

***

SEÇİM PAKETİ…

Hazıra ne kadar dağ dayanır bilinmez ancak iktidarın seçim öncesi ekonomik hamleleri bu kadarla da sınırlı değil…

Kesenin ağzı bir hayli açıldı…

Onlarca yıllık yatırımları, şeker fabrikalarını satıp elde edilen parayı

seçim için kullanmayacaklar da ne zaman kullanacaklar?

Siz o paralar ile yatırım mı yapılacağını sandınız?

İşte size seçim yatırımı…

Paketin Hazine’ye maliyeti 22-24 milyar lira…

Bu paket; esnaf, sanayici, çalışan ve emeklilerin kamuya olan vergi ve ceza borçlarının yeniden yapılandırılması ile imar affı ve ceza affını da içeriyor. Pakette vergi borçlarından askerlik borçlarına kadar birçok yapılandırma yer alıyor.

Şekerde, hayvancılıkta ve pek çok sektörde dışa bağımlı hale gelip,

milli bir iktidar seçmeniz için tüm bu çaba, yanlış anlamayın(!)

***

FETÖ VE SİYASET

Gelelim FETÖ konusuna…

Her kuruma, kuruluşa, sektöre giren bu yapının

siyasi uzantıları sadece birkaç milletvekilinden mi ibaretti?

Hangi il başkanı, ilçe başkanı, il ve ilçe yöneticisi,

büyükşehir ve ilçe belediye başkanı FETÖ’den dolayı

görevden alındı ve sonrasında yargılandı?

Gerçekten bu FETÖ denilen örgüt askeriyeye, yargıya,

eğitim sektörüne, kurum ve kuruluşlara girdi de

iş bitiren mekanizma olan siyasete hiç bulaşmadı mı?

Ya da her biri 17-25 Aralık operasyonları sonrası

AKP tarafına geçip, FETÖ’ye sırt mı döndü?

15 Temmuz gibi hain bir darbe girişimine kadar olan süreçte

ayıklama yapıldı da biz mi duymadık?

Yoksa üstü kapalı bir şekilde görevden alındılar da

yargılanmalarına gerek mi duyulmadı?

Bu konuda tabanın kafası karışık iken 15 vekilin CHP seçmeninden

oy alıp, İYİ Parti’ye geçici olarak geçmesi mi mesele oldu size?

***

GREVİ ENGELLEMEKLE ÖVÜNMEK

12 Eylül 2010 referandumunu hatırlayın…

O dönem kimi maddeler, iktidara karşı olanlara dahi

“Yetmez ama evet” dedirtmişti…

O maddelerden biri de işçinin grev ve lokavt hakkını sınırlayan Anayasa’nın 54. Maddesinin üçüncü ve yedinci fıkralarını yürürlükten kaldırıyordu. Böylece sendikal haklar ile grev ve lokavt hakkının kullanılabilmesi bakımından, ileri bir adım atılmış oluyordu…

OHAL’leri, lokavt ve grev hakkını sınırlayan maddeleri kaldıran iktidar olarak yıllarca övünen AKP, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası zaruri olarak OHAL ilanında bulundu ama gelin görün ki bu OHAL, terörle mücadeleden ziyade farklı konularda kullanılır duruma geldi…

Sürekli uzatılan OHAL, işçinin grev hakkını elinden aldı, almayı sürdürüyor…

24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 milyon işçiden ve ailelerinden çekinmeden patronların karşısında yaptığı açıklamada,

“Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de OHAL vardı, ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz. Çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i” ifadelerini resmen sarf etti…

YANDAŞ MEDYANIN 15 VEKİL YALANI

İçlerinde CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in de bulunduğu 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye geçmesi üzerinden farklı bir algı oluşturmaya çabalayan bir medya var bir de? “Yerli yumurta üretildi” haberi yapan medya türü…

Her biri birbirinin kopyası bir kulis haberi yapıyor; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in anlaşmazlığa düştüğünü,

15 vekilin de bu nedenle partilerine geri döneceğini iddia ediyor…

Yalanın bini bir para…

Vekillerin İYİ Parti’ye temelli geçmediği, bu partinin seçime girememe ihtimalini ortadan kaldırmak için böyle bir hamle yapıldığı ortada iken yani vekillerin geri döneceği zaten en başından belli iken ortaya kafa bulandırmaya yönelik böyle bir iddia atan havuz medyası; vatandaşı saf yerine koymaktan sıkılmadı…

“Kabataş’ta türbanlı bacıya saldırdılar”, “Camide alkol aldılar” yalanları gibi…

***

Uzun lafın kısası iktidar; dönüyor, dolaşıyor 15 vekil üzerinden, CHP’nin adayını hala açıklamaması üzerinden muhalefete yüklenmeye çalıyor ancak ya baltayı taşa vuruyor ya da seçim öncesi milletin ağzına bir parmak bal çalmakta olduğunu halkın görmediğini sanıp puan kazanacağını düşünerek antipati topluyor…

İbrahim Tatlıses’in yalanı, CHP’nin önergelerinin hayata iktidar tarafından seçim döneminde geçirilmesi, FETÖ ile mücadelede siyasete dokunulmaması, havuz medyasının yalanları, Erdoğan’ın işçilerin grev hakkını nasıl da ellerinden aldığını övüne övüne anlatması ve kullanılan kirli dil… Tüm bunlar AKP’nin oldukça sıkıntılı bir süreçten geçtiğini gösteriyor…