HÜRRİYET'E "YETER ARTIK" DEDİLER...

Aysun Özcan

Aysun Özcan

Tüm Yazıları

Bugün bu şehirde oturduğu koltuğa nasıl sahip olduğunu unutan bir belediye başkanına

Mensubu olduğu partisi ve ittifak ortağı deyim yerindeyse “Ders verdiler”

Bunu bekliyordum.

Bugün değilse yarın, yarın değilse seçim üstü…

Zira Fatma Kaplan Hürriyet kerameti kendinden menkul sayan tavırlarıyla herkesle çatışmaya girdi.

Ne ilçe başkanını tanıdı ne il başkanını.

Ne meclis üyelerinin fikirlerine değer verdi ne de ittifak ortağı İyi Parti temsilcilerinin…

Onun için gecesini gündüzüne katan partili gençleri saymıyorum bile!

Bir belediye başkanı düşünün…

Belediye meclis toplantılarından evvel ilçe başkanının önderliğinde yapılan CHP grup toplantısına katılmayan…

Böyle bir şey olabilir mi ama oluyor.

*

Başkan Hürriyet “Kargadan başka kuş tanımam” diyerek, kendine tek muhatap olarak Kılıçdaoğlu ve Akşener’i seçti.

Zannetti ki ben onlara oynarsam Kocaeli’deki hem CHP’liler hem de İyi Partililer bana selam durur.

Ama ne var ki “Beni çalıştırmıyorlar, beni engelliyorlar” safsatalarıyla sağlam bir mağdur edebiyatı yaparak bugüne varan Hürriyet’in

Önüne gelen kim varsa kavga etmesinden artık herkes çok sıkıldı.

Adeta güç zehirlenmesi yaşadığı konusunda ortak fikre varan CHP ve İyi Parti,

Olan bitenleri sanki hiç çare yokmuş gibi izlemekle yetindiler.

Ta ki bugüne kadar…

*

İzmit Cumhuriyet Parkı konusunda yaşananlar hepimizin malumu.

O parkın hali hazırda mülkiyeti Büyükşehir Belediyesinde.

Ancak geçmiş dönemde Büyükşehir Belediyesi o alanı İzmit Belediyesine tahsis etmişti.

Hürriyet göreve geldiğinde park onun sorumluluğundaydı çünkü tahsis süresi bitmemişti.

Ne var ki son günlerde “Parkı ranta kurban etmeyiz” diye naralar atan, orayı adeta etkinlik merkezi haline dönüştüren Hürriyet,

İki yıl boyunca parka elini dahi sürmedi ve Cumhuriyet parkı berduş yuvasına döndü.

Tahsis süresi bitince mülkün sahibi olan Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Parkını o durumdan kurtarmak için hemen bir proje yaptı.

Tam bu esnada Hürriyet, Cumhuriyet parkını hatırladı ve yeniden parkın kendilerine tahsis edilmesini istedi.

Oysa belediye kanunu çok açıktı.

Büyükşehir Belediyesi istese de kafasına göre “bu park al senin olsun” diyemezdi ama hukukçu başkanın bundan haberi yoktu(!)

Bu nedenle de ortak proje konusu gündeme geldi fakat Hürriyet buna yanaşmadı.

*

Durum buyken Büyükşehir Belediyesi hazırladığı projeyi hayata geçirmek için girişimler yaptı.

Durumu fark eden, kavga kokusu alan Hürriyet, buradan nasıl karlı çıkarımın hesabıyla Cumhuriyet Parkı’nın kafe bölümüne adeta çöktü!

Tahsis süresi bittiği için tekrar Büyükşehirin yetkisine geçen parkın içerisindeki kafe bir gecede hizmete açıldı.

İstedi ki o kafeden onu atsınlar o da buradan prim yapsın ama öyle olmadı.

Büyükşehir Belediye Meclisinde parkın kafe kısmının işletmesi İzmit Belediyesine verildi.

Fakat bu Hürriyet’e yetmedi!

İstediği malzemeyi alamadı.

*

Peki, bu sefer ne yaptı? Parkın tamamını istedi.

Hiçbir diyalog kanallarını kullanmadan, sadece bir üst yazıyla parkı isteyen Hürriyet,

İkinci kez parka çöktü!

“Cumhuriyet Parkı’nı ranta kurban etmeyeceğiz” diye bağırdı.

Oysa orada rant sayılabilecek tek alan parkın kafe kısmıydı, o da zaten kendilerine verilmişti.

Kafe bölümünün İzmit Belediyesi’ne verildiğine dair meclis kararını, sanki tüm parkı kapsıyormuş gibi maniple eden Hürriyet,

Her akşam oraya topladığı vatandaşlara ikramlar eşliğinde mağdur edebiyatı yaptı.

*

Aslında hiyerarşiyi bilse, örgüt terbiyesi nedir bilse bunlar yaşanır mıydı?

Yaşanmazdı.

Yaşanmayacağını bugün kendi gözlerimizle gördük.

Hürriyet’in tek istediği Büyükşehir Belediyesi oraya dozerle girsin o da dozerin önüne atlasın, kendini paralasın, ulusal basına konu olsun.

Planı aynen buydu.

Kesinlikle burada niyet okuma falan yok!

Bizzat CHP içerisinde etkin konumda olanlar olayı böyle tahlil ediyor.

Hatta tahlil etmekle kalmayıp onun ağzından dökülen cümleleri sarf ediyorlar.

Fatma Hanım sadece kavga istiyor, kimseyi dinlemiyor diyorlar.

Zaten onu tanıyan herkes bunda mutabık!

*

Sen misin dinlemeyen…

Devreye CHP İl Başkanı Harun Yıldızlı ve İyi Parti İl Başkanı Şanbaz Yıldız ile meclis üyeleri girdi.

İl Başkanları uzlaşma isteğiyle meclis üyelerinden Hakan Tanta, Nurettin Bulut ve Fevzi Canbaz’ı Tahir Büyüakın’dan ricacı olmaları için gönderdiler.

Büyükakın bugün yapılan meclis toplantısında o ziyareti anlattı.

İlgili kanun maddesinin getirdiği hükümlerden bahsetti.

Tahsis edebilmek için kendisine yetki verilmesi gerektiğini söyledi.

CHP ve İyi Partili üyeler bu doğrultuda önerge verdi ve önerge oy birliğiyle kabul edildi.

Böylece Hürriyet’in oyuncağı elinden alınmış oldu.

Kim tarafından?

İl başkanı Harun Yıldızlı tarafından.

*

Burada kesinlikle bir kapıştırma, gaz verme, birbirine düşürme adına bunları yazmıyorum.

Bilakis olması gerekenin olduğunu ifade ediyorum.

Bugüne kadar il başkanını dinlemeyen, hatta ciddiye almayan Hürriyet’e örgüt ne demekmiş gösterdiler.

Harun Yıldızlı bunu yapmakta geç bile kaldı.

Şimdiye kadar böyle yapsaydı bu kent bu kadar gerilmezdi, CHP bu kadar karışmazdı.

Hürriyet CHP’de asıl patronun il başkanı olduğunu kabullenseydi, “Sirmen’in alamadığı İzmit’i ben aldım” kibirine bürünmeseydi olay buralara varmazdı.

*

Hiç kimse partiler üstü değildir.

Partiler üstü olmak demek geldiğin yeri unutmak değildir.

Partiler üstü olmak demek; çift dikişçi diyerek muhtarları belediyeden atıp, kendine yakın muhtarları belediyeye alıp onların yerine çift dikişçi yapmak demek hiç değildir.

Partiler üstü olmak demek, belediye başkanı olarak her düşünceden insana hizmet etmek, ortak akılla yürümek demektir.

Kayırmacılığa, ayrımcılığa geçit vermemek demektir.

Ast-üst ilişkisini bilmek demektir.

*

Hürriyet’in üç yılı aşkın süredir izlediği politika, izlediği yol, yol değildi.

CHP’nin zaafını kullandı.

15 yıldır alınamayan bir İzmit vardı ve alındı.

Aman ses etmeyelim, aman parti zarar görmesin, aman tekrar AKP kazanmasın diye diye bastırılan duygular bugün Büyükşehir Belediye Meclisi’nde patlak verdi.

Harun Yıldızlı Hürriyet’e resmen “Yeter artık, duracağın yeri bil” dedi.

Hürriyet’e haber verme gereği bile duymadan meclis üyelerini Büyükakın’a orta yolu bulmaları için gönderdi.

Çünkü Hürriyet’in bundan haberi olsaydı yaygara koparırdı.

Daha önce kendisine teklif edilen uzlaşı yoluna keskin biçimde “OLMAZ, GELSİNLER BENİ ORADAN ATSINLAR” diyen Hürriyet’e il başkanları yeni sınırlarını çizdi.

*

Ha, tüm bunlara rağmen Hürriyet hırs yapıpta yediği golü çıkartmaya kalkarsa vay haline!

O saatten sonra onu kimse kurtaramaz.

Hürriyet ile nasıl geçiniyorsun diye sorduklarında;

“Ben ona hiç itiraz etmiyorum. Her yaptığına harikasınız başkanım diyorum” dediği ifade edilen ve Hürriyet’e iyi gelen Emirşah Torun da kurtaramaz.

Malum, tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz derler.

CHP Kocaeli’de AKP’den devşirilen isimlere kalmadı.

Bu partinin bir il başkanı, ilçe başkanı, milletvekilleri, meclis üyeleri ve yöneticileri var.

Var olduklarını bugün resmen görmüş olduk.

Keşke olay buralara varmasaydı.

Acınılası bir durum…(!)

--------------

Dip Not:

Demek ki neymiş, insan gibi yol izlendiğinde AKP’li başkan da teşkilat da CHP’ye engel olmayabiliyormuş.

Bunun için ta İstanbullara uzanmaya gerek yokmuş.

Başkan Büyükakın’ı gösterdiği büyüklük nedeniyle de tebrik etmek gerek.

İsteseydi Hürriyet’in kavgacı yüzünün daha anlaşılır olması için gerilimi tırmandırır, sonra keyifle Cumhuriyet Parkına girerdi.

Ama yapmadı!

Çünkü asıl olan vatandaş.

Kimse hır gür istemiyor, bilmem anlatabildim mi?