Gösterişsiz Lüks

Bazı günler ve sabahlar her şey alabildiğine sessizdir. Saatin alarmı çalmaz, dışarıda korna sesleri yoktur, yalnızca pencerenin kenarına vuran...

Bazı günler ve sabahlar her şey alabildiğine sessizdir.

Saatin alarmı çalmaz, dışarıda korna sesleri yoktur, yalnızca pencerenin kenarına vuran ağaçların rüzgârda kıpraşan görüntüsü ve mutfaktan diğer odalara yayılan çay kokusu…

O anlarda bilirsiniz ki varlığınızın dört bir yanı huzurla kaplıdır.

Ve yine tam orada gizlidir sadeliğin lüksü; gösterişsiz, sakin ancak etkili.

Bir süredir şunu düşünüyorum, gerçekten ‘lüks’ nedir?

Parlak etiketler mi, kalabalık sofralar mı yoksa biriktirilen şeyler mi?

Belki de her şeyin fazlasına ulaşılabilinen bir dünyada, az ile yetinmenin bilinci…

Kıymetli şeyler görünmez olmuşken, sadelik ise neredeyse bir ayrıcalığa dönüştü.

Gürültünün ortasında sessizliği, kalabalığın içinde yalnızlığı, karmaşanın içinde durmayı seçmek...

Sade yaşamak, içsel bir seçicilik ve hatta bir incelik halini aldı.

Ancak sadelik yanlış anlaşılır çoğu zaman.

Ve genellikle yoksunlukla karıştırılır.

Oysa sade olmak, eksik olmaktan ziyade bilinçli bir tamamlanmışlıktır.

Daha az şeye ihtiyaç duyarak, daha fazla şeyin farkına varabilme halidir.

Sade bir yaşamın içinde gösteriş yoktur.

Çünkü mesele ruhu doyurmaktır göze hitap etmekten çok.

Ve belki de bu yüzden sadelik bir nevi sessiz bir lükstür.

Kimsenin görmediği ama sizin hissettiğiniz ve kanıtlamanız gerekmeden yaşadığınız bir zenginlik.

Ne kadar az şeye ihtiyaç duyarsanız, o kadar az şeyin sizi yorduğunu fark edersiniz.

Ve bu azlık hali beraberinde özgürlüğü de getirir.

Bazı zamanlar lüks, bir öğleden sonra hiçbir yere yetişmeden yürümek, sessizce kitap karıştırmak olabilir.

Bazen de sıcak bir günde, gölgesine oturduğunuz bir ağacın serinliğinde dinlenmektir.

Sade ama derin, sessiz ama anlamlı bir varoluştur bu.

Sadeleşmek hem bir hatırlayış hem de bir vazgeçiştir.

Aslında kim olduğunuzu, neye ihtiyacınız olduğunu yeniden hatırlamaktır.

Ve fazlalıkların yükünden gönüllüce vazgeçmektir.

Bu gönüllülük yükleri hafifletirken, yaşamdan alınan coşkuyu da daha yoğun hissetmeyi sağlar.

İhtiyaçmış gibi yaratılan o uzun listelerden arınmak ve uzaklaşmak gösterişsiz lüksün en kıymetli parçasıdır.

Dışarıdan bakıldığında sessizlik gibi görünse de içeride yaşanmışlığın en dolu hali mevcuttur.

Sadeleşerek çoğalmaya…

“Yaşamda sadelik, düşüncede ihtişam!”

Zülfü Livaneli

SON DAKİKA HABERLERİ

Esra Aydın Diğer Yazıları