Tam kapanmamış!
Çok garip bir şey şu siyaset! Samimiyetten zerre eser yok.
Dün söylenenle bugün söylenenin çeliştiği bir mecra siyaset, dün birbirine atıp tutanların bugün el ele, kol kola yürüdüğü bir mecra.
Ama baktığınızda her biri karşısındakinin samimiyetini sorgulayacak kadar samimi!
***
Ülkenin ana gündemi malumunuz ekonomik kriz.
Öyle bir kriz ki isteseniz de gündemden düşüremiyorsunuz.
Yapay gündemlerle üzerini örtemiyorsunuz.
Çünkü vatandaş bindiği otobüste, girdiği markette, pazarda, aldığı benzinde, aradığı kiralık evde, gelen faturalarda sürekli hissediyor bu krizi.
İşte böyle bir gündemin içinde boğuşurken toplum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ortaya iktidar deviren başörtüsü meselesini atıverdi. İktidar deviren diyorum çünkü koalisyon hükümetinin yıkılmasında ekonomi kadar, başörtüsü meselesi de etken oldu. AKP’yi iktidara taşıyan meselelerin başında geldi başörtüsü. O dönem, dini inançları gereği başörtüsü takan gençler, üniversitelere başörtüsüyle giremiyordu, askeriyelere başörtülüler alınmıyordu.
Büyük bir kısmı Müslüman olan bir ülkede Laikliği yanlış yorumlayanlar insanların inancı gereği örtünmesine engel olmaktaydı. Bu vatandaşların tepkisini çekiyor, günden güne bunu yapanlara tepkiler çığ gibi büyüyordu.
Evet, ilkokul, ortaokul ve lise çağlarında kendi kararını kendi verebilecek yeterliliğe ulaşmamış çocukların başörtüsüyle okula gelmesine çok sıcak bakılmaması normaldi, aile baskısıyla saçı örtülen çocuklar olabilirdi lakin üniversiteye başörtüsü ile girişin yasaklanması yanlıştı. AKP’yi iktidara taşıyan meselelerden biridir bu yüzden başörtüsü. Çözümü onlarda görmüştü çünkü toplum.
Peki, Milli Görüş gömleğini çıkararak başa gelen muhafazakar iktidar, ilk iş bu meseleyi çözmeye mi kalktı? Hayır! Neden, çünkü hala askeri vesayet vardı, partilerinin kapatılması gündeme gelebilir, darbe olabilirdi. Peki ne zaman çözdü? 2007 yılında YÖK başkanlığındaki değişimin ardından 2008 yılında rektörlüklere gönderilen talimatla yasak uygulamadan kalktı.
Kamu personeli için başörtüsü yasağının kalkması ise dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1 Ekim 2013'te açıkladığı demokratikleşme paketi ile oldu.
Askeri vesayetin kırılmasından çok zaman sonra çözüme kavuşturuldu bu iş. O güne kadar da bu mesele sık sık siyasete malzeme edildi durdu.
***
Başörtüsü meselesini yasaklayan iktidar CHP değildi. CHP, 1950’den bu yana hiç iktidar olamamıştı. Hükümet ortağı da CHP değildi ancak pek çok CHP’li bürokrat ve isim, üniversitelerde ve kamuda başörtüsüne karşı durmuştu.
CHP, kendi içinde muhalefeti bol olan, Atatürkçü, sosyalist, milliyetçi, muhafazakar pek çok insanı barındıran bir parti. Farklı seslerin olması çok normal bu nedenle. Yani bir kişinin birkaç kişinin açıklamasını, tavrını tüm partiye bağlamak yanlış. Liderci bir parti değil, kol kırılsın yen içinde kalsın diyen bir parti değil.
Yine de partililerin ya da liderlerin, geçmiş söylemleri bugün önlerine çıkabiliyor bir tavır değişikliğinde.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesini Meclis’e taşıyıp, sorunu tamamen gündemden kaldırmak için yasa teklifinde bulunacaklarını açıklaması sonrası gelen tepkiler de bu yüzden.
Diyorlar ki başörtüsü meselesi, CHP’nin geçmişindeki kara bir leke…
Diyorlar ki Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsüne bez parçası demişti…
Diyorlar ki samimi değiller…
Eyvallah, her ne kadar geçmişte hata yapıldığını kabullense de Kılıçdaroğlu, “Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkarıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız” sözlerini samimi bulmayıp, siyasete malzeme edildiğini ifade ediyorsunuz.
Kılıçdaroğlu’nu samimiyetsizlikle suçluyorsunuz…
Tamam sizin dediğiniz gibi olsun hadi!
Hadi Kılıçdaroğlu, bu çıkışında samimiyetsiz olsun!
Hadi, bu meseleyi siyasi rant devşirmek ya da üzerlerinde oluşturduğunuz bir algıyı yıkmak için ortaya atmış olsun!
Peki ya siz, siz bu meselede gerçekten samimi mi davrandınız?
Bu meseleyi, yıllarca pişirip pişirip önümüze koyduktan sonra çözdüğünüzü düşündüğümüz sizler, bu meseleden siyasi rant elde etmediniz mi?
Sizleri destekleyen sosyal medya kanalları sokak röportajlarında “İktidar değişirse başörtüsü meselesi tekrar hortlar mı?” diye sorarken halka, Kılıçdaroğlu’nun bunu bir yasaya döküp, bu korkuyu halkın üzerinden almaya kalkması samimiyetsizlik de sizin bu zamana kadar bu meseleyi Anayasal bir çerçeveye oturmamanız mı samimiyet?
***
Bakın bugün Kılıçdaroğlu’na cevap verirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet bu zat başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden çıkarmakta samimiyse, özgürlük alanından biri konumundaki bu meseleyi ahdi temelinde çözmekte kararlıysa gelin çözümü yasa değil Anayasa temelinde sağlayalım. Dürüstsen, adam gibi adamsan gel buraya” diyor…
Güzel bir teklif değil mi? Meclis çoğunluğu elinde olan bir partinin lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisinin genel başkanına çağrı yapıyor, bu meseleyi yasayla çözmeleri halinde gelen yeni iktidarın basit bir şekilde bu yasayı değiştirebileceğini ama Anayasa temelinde bir çözüm sağlanması halinde bunun daha zor olacağını anlatıyor.
Bu sözler AKP grubunda alkışlarla sloganlarla karşılanıyor. Ayakta alkışlanıyor Erdoğan. Fena kapak yaptı ya Kılıçdaroğlu’na(!)
Peki sormazlar mı, her cümlesinde “CHP zihniyeti şöyle, CHP zihniyeti” böyle diyen, onları yasakçı zihniyet olarak tabir eden sizler değil misiniz; madem CHP yasakçı, madem CHP başörtüsüne karşı; “Olur da CHP iktidara gelirse kadınlarımızın başındaki örtüye müdahale edemesinler, üniversitelerde, kamuda, TBMM’de başörtüsü yasağı tekrar hortlamasın” diye düşünüp neden tam manasıyla çözmediniz? Neden bu işi bırakın Anayasal çerçeveye, yasal çerçeveye dahi oturmadınız?
Öyle ya ülkede büyük bir ekonomik kriz var, EYT meselesi var, pandemi küskünleri var, “Z” kuşağı var; anketlerde eski gücünüze sahip olmadığınız ortada; yani o koltuklar sonsuza dek sizde kalacak diye bir şey yok, ki bunu yerel seçimlerde de gördünüz! Madem bu denli korkuyorsunuz CHP zihniyetinden, bu denli güvensizlik duyuyorsunuz, madem siyasi rant gütmediniz, neden Kılıçdaroğlu’nun bu meseleyi kaşımasını beklediniz? Niye siz sunmadınız bu teklifi? 2010 ve 2017’de iki defa kapsamlı Anayasa değişikliği referandumu yaptınız, araya ne koysanız giderdi, neden başörtüsü meselesini bu referandumlardan birinde çözüme kavuşturmadınız? Niye kökten çözmüş gibi davrandınız?
İslam dininin emrettiği örtünme şeklini tam uygulamayan; halk arasında “Süslüman” diye tabir edilenlerin kapalılığına dönmüş bu iş! Tam kapanmamış!
“Bizi seçmezlerse ne halleri varsa görsünler” ya da “Başörtüsü, elimizde koz olarak dursun” demek değil mi bu?
Neyse ki sizin yapamadığınızı, başörtüsüne karşı olduğunu söylediğiniz, iktidara gelirlerse bu yasakları tekrar hortlatacağını konuşturduğunuz samimiyetsiz(!) Kemal Kılıçdaroğlu yapmış oldu. Teklifinize, “Arkasından bir şey çıkmazsa destek vermeye hazırız” cevabını vererek, tüm samimiyetsizliğiyle (!) bu meseleyi kökten çözecek hamleyi yaptı!
Hadi şimdi gereğini yapın, başörtüsünü CHP zihniyetinden koruyun(!)