Ne o öyle, gazeteci mi, kapı iti mi belli değil!
Ah şu siyasetçiler ah… Çocuk gibiler vesselam… Bizi de 'Bizim çocuk” olarak görmeleri yok mu öldürüyor beni! Ah şu siyasetçiler ah… Çok öfkeliler çok, iki kelamda darılıveriyorlar… Sanki kırk yıllık dostunuz, yanlışına,...
Ah şu siyasetçiler ah…
Çocuk gibiler vesselam…
Bizi de “Bizim çocuk” olarak görmeleri
yok mu öldürüyor beni!
Ah şu siyasetçiler ah…
Çok öfkeliler çok, iki kelamda
darılıveriyorlar…
Sanki kırk yıllık dostunuz,
yanlışına, doğrusuna sustuğunuz…
Ah şu siyasetçiler ah…
Zannediyorlar ki siyasi görüşünüz benzeşince
dokunmayacak kalemin ucu kendilerine…
Dokununca ya yandaş oluyorsunuz,
ya da çıkarlarınız çatıştı sanılıyorsunuz…
Ah şu siyasetçiler ah…
Kendilerinin fikriyle benzeşti mi yazdıklarınız,
iki de çalışmalarını övdünüz mü,
sizden iyisi yok da çatışmaya görsün o fikirler,
dokunmayıversin ya da kalem,
o zaman “Kaka çocuk”sunuz!
Ah şu siyasetçiler ah…
Yandaş bekler kimi de karşısında,
iktidara yanaşan, yanlışlarına kör olan…
Yıka, yağla, yala gitsin…
Dilin ayarı olsun, kimine sivri, kimine yalama işte!
Ne öyle vıcık vıcık…
Gazeteci mi, kapı iti mi belli değil!
Ona sus, buna konuş; buna konuş, ona sus!
Haksızlığa susan dilsiz şeytan misali!
Hangi siyasi görüşü paylaşırsan paylaş,
karşıt görüşten olursan ön yargıyla,
aynı görüşten olursan saygıyla,
tarafsız olur, yanlışı yapanı ayırmadan eleştirirsen
kaygıyla, kinle, nefretle bakarlar…
Ah şu siyasetçiler ah..!
Siz yok musunuz siz!
***
Bizim ne kinimiz var, ne öfkemiz…
Sadece yılışık düzeni sevememişiz!
Yani olması gerektiği gibiyiz…
Yanlışa “yanlış”, doğruya “doğru” deriz.
Bizimle aynı ideolojiye sahip olana da
karşıt görüşte durana da
hata yaptığında susamayız,
doğru yaptığında da vuramayız!
Saygı duymama gerekçeniz buysa eğer
çok ama çok haklısınız!
Çünkü bizim elimizde o türlerden bulunmuyor!
Ama belli noktalardan rahatlıkla tedarik edebilirsiniz!
Ah siyasetçiler ah, siz yok musunuz siz.
Bir defa da hatalarınızı kabullenip özür dileseniz..!
Bir defa da özeleştiri denen mekanizmayı
harekete geçirseniz!
Hem belki yapılması gerektiği gibi yapılan gazetecilik
sayesinde siyaseti öğrenirsiniz…
Hepiniz alınmayın tabii, sözüm yarası olanlara!
Merhem niyetine (!)
-------------------------------
Aman Kocaeli’dekiler
üzerine alınmasın(!)
17 Aralık operasyonları öncesi FETÖ’ye
devletin malından rant devşirdin mi?
Nüfusunu kullanarak bu yapının mensuplarını;
sırf bu yapıya mensup diye ballı, şerbetli makamlara getirdin mi?
Ve yine nüfusunu kullanarak bu yapının mensupları ile
en can alıcı noktalardan mekan tutup, ortak ticaret yaptın mı?
Bu yapının mensuplarına usulsüz ihaleler verdin mi?
Bu yapının mensuplarına milletin vergisinden bağış yaptın mı?
Bu yapının mensuplarının okullarını, dershanelerini
haksız rekabete yol açabilecek şekilde destekledin mi?
Bu yapının mensuplarına, haksız imar izni çıkardın mı?
Bu yapının mensuplarını çok daha başarılı kişiler varken
stratejik noktalara konuşlandırdın mı?
Bu yapının mensuplarının ruhsatsız iş yerlerini görmezden geldin mi?
Bu yapının mensuplarının derneklerini, vakıflarını
devletin kasasından destekledin mi?
Cevabın “Evet” ama 17 Aralık’tan sonra bağını kopardın öyle mi?
Yani suçsuzsun!
Suçsuz falan değilsin kardeşim…
FETÖ’cü olmayabilirsin ama sen sana verilen yetkiyi, makamı
usulsüz işlere kullanmışsın!
Sen dün “Kardeşim”, bugün “Kalleşsin” dediklerinle
saman altından su yürütmüşsün!
Sen, Hz. Ömer adaletini anlatırken o yoldan sapmışsın!
Cevabı “Evet” olanlara tabii bu sözler aman Kocaeli’de
kimse üzerine alınmasın(!)
Ne de olsa Kocaeli’de, bu yapıya hep mesafeli durulmuş(!)
-------------------------------
İzmit’te kapatan kapatana!
Ülkede yıllardır refahın arttığı, kişi başına düşen
gelirin çoğaldığını devlet büyüklerimizden dinleyip duruyoruz!
Kocaeli de kişi başına düşen gelir anlamında
derece yapmış bir il! Öte yandan da en borçlu
büyükşehir! Ve bu kentin merkezi olan İzmit,
kent merkezine konulan çorba çeşmeleriyle sosyal
belediyecilikte büyük sükse yaptı(!)
Öyle böyle değil yani!
Ha bir de bayramda Sabri Yalım Parkı’na konulan
koç heykeli var(!) Kısa süreliğine de olsa İzmit,
bu şaheseri görmek için gelenlerle doldu taştı(!)
1 milyon turist hedefine yakışır bir eserdi,
tıpkı çorba çeşmeleri gibi(!)
Böyle bir sosyal belediyecilik, bu kadar refah
düzeyi yüksek bir ilde yaşamak, herkese nasip
olmaz kıymetini bilin(!)
***
Sosyal belediyeciliğin dillere destan olduğu
İzmit’te bugün dolaşırken bir şey dikkatimi çekti…
Yürüyüş Yolu’nda kafamı çevirdiğim binanın
üzerinde ya satılık, ya kiralık yazıyor…
Kapatan kapatana!
Nasıl bir kazandılarsa artık, kısa sürede
emekli etmiş kendini esnaf(!)
Kazanma sırası artık başkalarında(!)
Sosyal belediyeciliğin ve ülkedeki refahın yansıması
bu olsa gerek (!)
Başka nasıl izah edilebilir ki adım başı
kapanmış dükkan görmek?
İş yapamamak mümkün bu denli refah düzeyi yüksek olan
bir kentin, sosyal belediyeciliği tavan yapmış merkezinde?
Çorbada tuzu olanlar sağolsun(!)