Hırs dipsiz kuyuya, azim en güzel manzarayı izlemeye benzer!!
Çoğu insan hırs ve azim kavramlarını aynı anlama geliyormuş gibi kullanır.
Hâlbuki hırslı olmak ve azimli olmak arasında oldukça büyük bir farklar vardır.
Hırs başkalarıyla rekabeti içerir. Hırsın başladığı yerde temiz duygular biter.
Azim ise kişinin kendisiyle rekabetidir yani sürekli kendini aşma isteğidir.
Her gün kendisinin daha iyi versiyonu olmak arzusudur sağlıklı olan.
Düşünsenize, düşünceleriniz, görüşleriniz, hayata bakış açınız on sene, yirmi sene öncesiyle aynı olsaydı kendinizi nasıl hissederdiniz?
Çünkü insan sürekli kendisini yenileyerek gelişir, gelişmelidir.
Bazı insanlar bir şeyi o kadar isterler ki elde edememek korkusuyla yaptıkları her şey, onlara o şeyi kaybettirir.
Hırs geriletir, azim geliştirir.
Başkalarıyla sürekli rekabet halinde olmak çok yıpratıcı bir duygudur.
Bu dünyada daima senden zeki, daha güçlü, daha hızlı, daha güzel, daha yakışıklı, daha zengin insanlar mutlaka olacaktır.
Bu savaş bitmez. Savaşın olduğu yerde ise huzurlu olmak imkânsızdır.
Hırs, kazan-kaybet oyunudur. Ben kazanayım başkaları kaybetsin demektir.
Birilerinin kaybetmesine dayalı gerçek bir kazançtan söz edilmesi mümkün değildir.
Çünkü böylesine bir kazancın ruhumuzda, düşünce ve duygularımızda, bedenimizde yarattığı tahribat, huzursuzluk, güvensizlik, mutsuzlukla ödediğimiz bedel çok büyük olacaktır.
Kıskançlık, açgözlülük, bencillik de rekabetin ve hırsın kol kola gezdiği duygulardır.
Dışsal konumları ne olursa olsun hırslı, rekabetçi, kıskanç, açgözlü insanlar aslında içten içe; “ ben öz değer ve özgüven yoksunuyum” diye bağırır..
Bu insanlara kızmak yerine onlara yardımcı olmalı ve gerçek resmi göstermeye çabalamalı..
Günün Sözü: “Bazı insanlar kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen ‘hırs’ sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışır.”
Alfred Adler