İsmail Devrim’in katili DÜZEN ve düzenin kalemşörleri!
Gazeteci, ulaştığı doğru bilgiyi ya da iddiaları halka sunan;
kamunun denetlenmesini sağlayan kişidir…
Gördüğü yanlışları yazar, bu yanlışların düzeltilmesi için
kamuoyu baskısı oluşturur…
Eğer ki gazetecinin özgürlüğü sınırlı ise bu halkın haber alma
özgürlüğünün de sınırlı olduğu anlamına gelir…
Kısıtlanan aslında halkın doğru bilgiye ulaşmasıdır…
Günümüzde gazetecilik mesleğinin
layıkıyla yerine getirildiğini söylemek imkansız…
Paranın ve gücün, kalemi esir aldığı bir dönemdeyiz…
“Parayı veren düdüğü çalar” misali, bizim kalemşör
sözde meslektaşlarımızı, diledikleri gibi her telden öttürüyorlar.
Bu arkadaşlarımız yıkama yağlama işlerine kendilerini
kaptırmışlar; hızlarını alamadıkları ortada ancak her insanın
içini burkan İsmail Devrim olayında yazılıp çizilenleri
gördükten sonra sadece ideolojilerinin ve kalemlerinin değil,
vicdanlarının da satıldığını gördüm maalesef…
Acımamak, üzülmemek elde değil…
Valilik açıklamış, olay psikolojikmiş…
Milli Eğitim açıklamış, çocuk derse alınmış…
Yereli, ulusalı kendini gazetecilik mesleğinden
sıyıran irili ufaklı basın kuruluşlarında kalem
oynatanların bu açıklamalara takılıp,
Ergün Demir’in haberini yalanlama çabasını
ibretle, utançla, hayretle izledim…
Daha düne kadar “Yandaş” dedikleri, küfürler
savurdukları insanları bile muhalif kılacak derecede
zıvanadan çıkan, bu mesleğin etiğini, ahlakını unutanları
gördükçe iğrendim…
Hangi intihar psikolojik değil ki?
Elbette ki İsmail Devrim’in de psikolojisi bozuldu…
Bozuldu ki sevdiklerine bu acıyı yaşatacak kadar,
ahiretinden, canından vazgeçecek kadar ruhu daraldı…
İşte irdelenmesi gereken bu…
İrdelenmesi gereken çocuğun derse alınıp alınmamasından
ziyade; bir babanın her şey yolunda giderken geçirdiği
bir trafik kazası sonrası içine düştüğü ekonomik bunalım…
İrdelenmesi gereken, bir babanın artık ailesine yetemediğini
düşündüren süreç…
Evet, belediyelerin, kamu kurumlarının
41 Kart, Sevgi Mağazası ve benzeri yardımları
mevcut… Evet, bilseydi okul müdürü de, öğretmenler de
hatta veliler de o pantolonu alırdı…
Hatta aileye yardım da ederdi…
Ama sorun bu değil ki!
Sorun, sadece pantolon değil ki!
Sorun, bugünkü ekonomik dar boğaz da değil ki!
Sorun doların artması da değil ki!
Bu ülkede yoksulluk ve açlık sınırının altında çalışan
milyonlarca insan var…
Bu ülkede asgari ücretle çalışan milyonlar var…
Geçmişte ilkokul mezunları dahi devlete ait fabrikalarda
bugünkü standartların üzerinde iş bulup, çalışıp, birikim
yapabilirken bugün üniversite bitirip bırakın birikim yapmayı
ayın sonunu getiremeyen milyonlar var…
İsmail Devrim’in evi varmış, borcu yokmuş!
Evi olsa ne olacak, borcu olmasa ne olacak?
Adam eşi ve çocuklarına yaşattığı hayatı,
sakatlandığı için yaşatamaz duruma gelmiş…
Birikimi yok ki hayatının kalanını çocukları
büyüyene kadar eskisi gibi idame ettirsin…
Milyonlarca insanı bekleyen tehlike de bu…
Açlık ve yoksulluk sınırının altında çalışıp
ayı borçlu ya da borçsuz bir şekilde idame ettiren
her Türkiye vatandaşı, bu psikolojik bunalıma
girmeye aday…
41 Kart olsa ne, Sevgi Mağazası olsa ne?
Bugüne kadar babalık görevini layığı ile yapmış,
gururlu bir vatandaşı yardıma muhtaç hale getiren
düzen değişmedikten sonra; ucuz iş gücü olduktan sonra;
insanları asgari ücretle özel sektörün kucağına attıktan
sonra, geleceğini teminat altına alacak bir kazancı olmasını
sağlamadıktan sonra devlet kurumlarının yardımlarını
överek neyi ispatlayacaksınız ya da düzelteceksiniz?
İşte sorun burada…
Sorun, düzenin vicdansızlığında…
İsmail Devrim’in psikolojisini bozan,
onu gururuna yenik düşüren,
canından eden bu düzen…
Bu yüzden düzenin kalömşörlüğünü yapan
sözde meslektaşlarımız İsmail Devrim olayını
okudukları gibi değil; okutmak istedikleri gibi
siz okurlara aktarmayı seçti…
Onların ideolojisi, omurgası ve kendilerine
ait bir kalemleri yok… Düzenin çarkı olmuşlar…
Allah taksiratlarını affetsin…
***
Bu arada meslektaşım, ağabeyim Ergün Demir;
bu haberin ardından merhumun eşi Hafize Devrim’in
“Ses kaydını izinsiz aldı” iddiası ile gözaltına alındı…
Neyse ki kısa sürede serbest bırakıldı…
Yaptığı haberin, Türkiye gündemine oturması
benzer sorunları yaşayan insanların da kanayan
yarasına parmak basmasından dolayıydı…
Kendisine geçmiş olsun dileklerimi
bir kez daha iletiyorum.