Kitapkurdu Lily
Bazen elime aldığım kitabın karakterlerini öyle çok seviyorum ki; içime alasım geliyor. Lily de öyle bir karakter. İşi gücü okumak olan ve kelime anlamını tam olarak dolduran bir kitapkurdu kendisi. Kelime Yayınları, Gillian Shields'in...
Bazen elime aldığım kitabın karakterlerini öyle çok seviyorum ki; içime alasım geliyor. Lily de öyle bir karakter. İşi gücü okumak olan ve kelime anlamını tam olarak dolduran bir kitapkurdu kendisi. Kelime Yayınları, Gillian Shields’in yazdığı, Francesca Chessa’nın resimlediği bu kitabı basmakla ne iyi etmiş öyle. Çevirmenine ayrıca değinmek istiyorum çünkü aynı şehirde birbirimizden bir haber yaşamışız. Hala da tanışmıyoruz ama çevirmen Ece Özkan, Kocaeli’de lise eğitimini almış ve Kocaeli 24 Kasım Anadolu Lisesi mezunu. İster istemez altını çizeyim istedim bu küçük ayrıntının.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki gerçekten istekle ve heyecanla okuyan ve eğitimli kişilerin kaleminden çıkan kitaplar kendilerini çok net gösteriyorlar. Bu kitap da öyle. Kitabın içinde yazarın ve resimleyenin özgeçmişleri kısaca yazılıdır genelde. Bunlara mutlaka bakarım ve zamanım müsaitse onları internette ayrıca araştırırım. Bu da beni güzel-farklı mekan ve kültürlere ama çocuk ortak diline götürür her seferinde. Kitapkurdu Lily de okumayı öğrendiğinde annesi tarafından kütüphaneye götürülen ve kütüphane kartı edinen bir kız çocuğu. Şimdi bu noktada hemen bir parantez açıyorum; biz küçük cadımıza çok daha önceden bu kartı aldık ve çocuk kütüphanesi bulunan şanslı illerdeniz. Bence her ilde çocuk kütüphanesi şartı konulmalı ve bu alanlar beslenmeli. Elimizdeki kitap da Nazmi Oğuz Çocuk Kütüphanesi’nden alındı ve evimize geldi. Yani çocuğunuzun okumayı öğrenmesini beklemeden seslenebilirsiniz onlara kitaplar aracılığıyla.
Gelelim Lily’e; o okumaya başladığında duramayanlardan. O kadar çok seviyor ki okumayı, etrafındaki başka hiçbir şey dikkatini çekmiyor okurken. Hatta annesini bile duymuyor Lily bu durumlarda. Her kitapla başka dünyalara dalıyor küçük kız. Lily bir gün kitaplardan nefret ediyorum diyen bir kızla tanışıyor ve Milly adındaki bu kız ile birbirlerinin hayatlarına dokunuyorlar. Nasıl mı? Milly yerinde duramayan ve hayatı yaşayarak deneyimlemeyi seven birisi. Ağaçlara tırmanıyor, oyunlar oynuyor ve hiç bıkmıyor bunlardan. Milly bir anlamda Lily’nin eksik yanına hitap ediyor. Elbette Lily de onun eksik yanını tamamlıyor.
İki kız çocuğu çok iyi arkadaş oluyorlar. Lily sayesinde Milly de kitapların dünyasına giriyor ve bundan çok keyif almaya başlıyor. Elbette Lily de arkadaşının hayatından keyif alıyor. Hemen söylemem gerekiyor; dili asla didaktik değil. Okurken sadece iki çocuğun arkadaşlığından keyif alıyorsunuz. Önyargıların nasıl kırıldığı ve uygun şekilde yaklaşıldığında aslında çocukların kitapları seveceğini de görüyoruz elbette. Belki bu kitapta son sayfayı okurken “evet arkadaş seçimi gerçekten önemli” diye geçirebilirsiniz içinizden. En azından ben böyle düşündüm. Resimler metne çok güzel eşlik ediyor. Lily’nin her halini sevdim. Elbette Milly’nin de. Çocuk kitaplarını seven ve bu alanda kendilerini geliştiren iki insanın ortak ürünü olan kitapta onların heyecanı ve sıcaklığı var. Yani sırf böylesi güzel bir anlatım ve ona eşlik eden çizimler nedeniyle tanışmak isteyebilirsiniz bu iki insanla. Uğraş ve ilgi alanları kişilikleri üzerine de çokça şey söylüyor çünkü.
Lily ve Milly’nin şu sözlerine özellikle yer vermek istiyorum. Milly ağacın tepesindeyken gördükleri karşısında “Aşağıda kocaman bir dünya var” diyor. Bunun üzerine Lily de çantasından bir kitap çıkarıyor ve “Burada da kocaman bir dünya var” diyor. Bana kalırsa ikisi de haklı. Doğadan ve kitaplardan yana olan anne babaların çocukları sarsın dünyayı o zaman.