Kediş’in Armağanı

Kedi Seven Öyküler adındaki bir serinin ilk kitabı Kediş'in Armağanı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basımı yapılan kitapların yazarı Aytül Akal ve çizeri de Gökçe Yavaş Önal. Keyifli ve eğlenceli bir kitap...

Kedi Seven Öyküler adındaki bir serinin ilk kitabı Kediş’in Armağanı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basımı yapılan kitapların yazarı Aytül Akal ve çizeri de Gökçe Yavaş Önal. Keyifli ve eğlenceli bir kitap elimdeki. Kedi sevenlerin de hoşuna gideceğine inanıyorum.

Küçük çocuklarla kedilerin davranışlarını çoğu zaman birbirine benzetiyorum. Evde kedi beslemiyorum ama kedi ile yaşayan arkadaşlarımla yaptığım sohbetler beni hep aynı noktaya götürüyor. Kendine has halleri, ani iniş çıkışları, fevri hareketleri ve merkezde kendilerini görmeleri. İstedikleri zaman, istedikleri kişiye kendilerini sevdirmeleri ve istemediklerini çok net ifade etmeleri ilk aklıma gelenler. Ayrıca sabırsız olduklarını ve çok meraklı olduklarını da eklemem gerekiyor. Elbette uzman değilim ama bir anneyim ve hem kendi küçük cadımı izliyorum, hem de kedilerle ilgili çokça şey dinliyorum. Diyebilirim ki kedi ile yaşayanlar hiçbir zaman büyümeyen çocuklarla yaşıyor gibiler. Kediş’in Armağanı’nı okuduktan sonra bunları düşündüm.

Aslında basit bir hikayeden yola çıkıyor yazar. Eve paketlerle gelen aile bireylerini beklemeye tahammül edemeyen Kediş, kendisine ne getirildiğini çok merak ettiği için tüm paketleri kurcalıyor. Bu esnada bir sürü olay geliyor başına. Komik haller buradan okuyunca eğlenceli görünüyor ama içinde olunca biraz yorucu olabilir. Aynı çocuklarda olduğu gibi. Daha bugün annemle bu konuyu konuştuk. Çocuklarla vakit geçirmek neden güzeldir dedik ve yanıtlar onların bitmek bilmez enerjileri ve merakları oldu. Elbette masumiyetleri ve yaşamı büyüklerin dışında bir taraftan ve eğlenceli tarafından deneyimlemeleri. Biz büyükler için sıradan olan her şey onlar için oldukça ilgi çekici. Kedilerde de benzer sanırım. Kediş mesela. Tam da bu kavramların içinden geliyor. Tüm paketleri yırtıyor ve kendisine hediye olarak alınmış bezden kediye ulaşmak için neredeyse tüm enerjisini harcıyor. Sonunda da onu çamurlu suya düşürüyor. Yıkanıp asılan bez kediye ulaşmak için ikinci bir maceraya atılıyor ama bu sefer de aksilikler peşini bırakmıyor. Evin kızı Selvi’nin bluzunun içinde ve askıda buluyor aniden kendisini. Neyse ki yağmur yağmaya başlıyor da çamaşırları toplamaya gelenler onu da farkediyor ve kurtarıyor asılı olduğu yerden.

Dediğim gibi hikaye kedi ile yaşayanlar için çok tanıdık maceralarla geçiyor. Keyfi de burada galiba. Hemen söylemem gerekiyor ki, çizimler harika. En az metin kurgusu kadar çizimler de izlenmeye değer. Bazı bölümlerde dönüp dönüp baktım resimlerine. Tam kesinlikle kedileri çok iyi tanıyordur diye aklımdan geçirdim ki, bir de ne okuyayım çizer hakkında: “Onun da evde bir kedisi var.” Galiba böyle eğlenceli çizimleri gözlem gücüne borçlu ve evdeki kedisine Gökçe Yavaş Önal. Kediş’in bez kediye sarılıp uyuduğu son sayfaya özellikle bayıldım, itiraf ediyorum. Bir de aklıma ne geldi biliyor musunuz? Ben küçükken babam market yapıp eve gelirdi elinde beyaz büyük poşetlerle. En sevdiğimiz şey bu paketleri karıştırmaktı. Bu hikaye beni aynı zamanda o anlara götürdü. Ne diyelim; çocukluk anılarımız geriye döndüğümde hep tebessümle anacağımız olaylarla geçsin. Kedilerin merak ve heyecanları sarsın bizleri ve tüm yaşlarımız bununla devam etsin. Bir de tüm hayvanların sevildiği ve en az Kediş kadar şanslı oldukları bir dünya diliyorum.

SON DAKİKA HABERLERİ

Saadet Sevinç Doğan Diğer Yazıları