Malum havaların ısınması ve baharın gelmesiyle birlikte düğün sezonu açılmaya başladı. Yılardır, aylardır, hatta belki de haftalardır süren flört dönemini artık imza ile taçlandırma günü geldi-çattı. Heyecan üst düzeyde, mutluluktan ayaklar yere basmayı unutmuş, hazırlıklar da tam gaz devam ediyor. Kına organizasyonunu, kuaför randevusunu, düğün yemeklerini, nikah saatini, balayına gidilecek oteli aylar öncesinden planlayıp son rötuşlar için kollar sıvazlanmışken; o da neeee??
Bir an da ortaya çıkan öfke patlamaları, ağlama seansları, sinir krizleri, yemeden içmeden kesilme, ümitsizlik, vazgeçme düşünceleri de nereden çıktı? en mutlu dönemde yaşanan en mutsuz anlar.. ve hemen ardından zihinde çakan ışıklar : “ yanlış karar mı veriyorum? Bu evleneceğim adam/ kadın olmaz. Yol yakınken dönsem mi” diye düşünürken son dakika atılan goller.. hadi bakalım şimdi bu soruyu kendinize niçin sorduğunuzu düşünelim biraz.
Çünkü flört döneminde iki taraf da öncelikle konuşması gerekenleri son aşamada konuşmak zorunda kaldığından karşılıklı karar almak için zaman yetmez ve bu kısıtlı zaman zarfında taraflardan biri diğerini ikna etmeye çalışırken, bir de müstakbel kayınvalideler, görümceler ve eltilerin de istekleri, fikirleri, planları dahil oluverir ve henüz imzayı atamamış olan çift arasındaki gerilim iyice ayyuka çıkar. Bu olumsuz süreçle kısa vadede çözüm bulunamayacağı düşünülerek bir sonraki basamak için sorunlar çoğu zaman göz ardı edilir ve çift birbirini değişmekle suçlar. Düğün hazırlıklarına, tutulmayan sözler ve bütçeyi aşacak ciddi harcamalar da eklendiyse kişilerde ekstra baskı oluşur ve iletişim kopma noktasına gelir.