LA CASA DA “NO PAPEL”
Günümüz dünyasında televizyon en önemli eğlence ve bilgi edinme kaynaklarından biri haline geldi. Son iki yıldır pandeminin de etkisiyle evlerimizde daha çok vakit geçirdik. Pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında sanat merkezli eğlence ve gösteri dünyası bulunuyor.
Canlı etkinlikler neredeyse tamamen durdu. Gözümüz kulağımız televizyonda gerek haber bültenlerini, gerek sağlık konulu programları izledik.
Bunun dışında film ve dizi izlemek nerdeyse tek eğlencemiz oldu.
Bu süreçte dijital kanallar çok popülerdi. Bunlarda da belli başlı diziler izlenme rekorları kırdı.
Netflix bu dijital kanalların en çok izlenenlerinden biri.
La Casa De Papel yayınlandığı 2017 den beri dünyada çok izlenen dizilerin başında geliyor. Geçen hafta yayınlanan son sezon bölümleriyle bitmiş oldu.
Bu diziyi başta yüksek temposu ve değişik bir suç tipini işlemesi nedeniyle ilgiyle izlemeye başlamıştım.
İlk sezonda bir grup soyguncu İspanya Kraliyet Darphanesine girerek çok yüksek miktarda avro basıyordu. Bu şekilde kalpazanlık yapmayarak gerçek para basıp ilginç bir yöntemle kendi bastıkları orijinal paraları alıp kaçıyorlardı.
Bu arada darphanede çalışanları rehin alıyorlar, rehinelerle soyguncular arasında yaşananlar, çete üyelerinin soygundan önceki yaşamlarının anlatılması ile konu zenginleşip yüksek aksiyonla sürükleyici bir hal alıyordu.
Gerçi paraların seri numaraları belli olacağından bu paralar dünyanın her yerinde kolayca bulunabilir. Paralar gerçek bir darphanede basılmasına rağmen yasadışı yoldan zorla basılıp ele geçirildikleri için tedavül kabiliyeti olmaz.
Ama sonuçta dizi ve herkes hukukçu değil. Oluşan suçu ve sonuçlarını bilemiyor.
Dizinin insanları özendirdiği bir yönü var; o da dünyadaki en adi ve basit suç olan hırsızlığın yüceltilmesi….
Kendine ait olmayan ve olamayacak bir şeyi hiçbir bedel ödemeden çalıp sahiplenmek marifetmiş gibi destansı bir şekilde anlatılıyor.
Tarihin en büyük soygunu!!!!
Bu da yetmedi sonraki sezonda La Casa hırsızları bu defa yüksek güvenlikli İspanya Merkez Bankası’nı soydular.
Bu çete 90 ton altını eritip İspanya Merkez Bankası’ndan çıkarmayı başardı!
Altının yerine pirinçten yapılmış külçeleri koyarak, devlet koruması alarak kaçtılar…
Bunları izledikçe sinirim bozuldu.
Maalesef bizler bu dizileri saf saf izleyip, “hadi canım olur mu böyle şey” derken birileri gerçek hayatta geçmişimizi, geleceğimizi, umutlarımızı çalıyordu.
Hem de bulundukları mevkii ve makamları kullanarak gayet resmi ve yasal yollardan!!!
Bizim son iki ayda paramız pul olmadı mı?
Altın, döviz her dakika artarken TL hızla çakılmadı mı?
Cebimizdeki hırsızı ararken T.C. Merkez Bankası’nda 128 milyar dolar buharlaşıp uçmadı mı?
Biz La Casa De Papel izlerken,
Merkez Bankası’nda “La Casa Da No Papel” olmadı mı???
Gel de şimdi dizi izlemeye devam et…
İnsan da değil dizi, film izleyecek nefes alacak hal kalmıyor…