COVID-19’un iş hayatına etkileri

Arzu Yalçın

Arzu Yalçın

Tüm Yazıları

Küresel salgın iş hayatında da tüm hızıyla yayılmaya, etkili olmaya devam ediyor. Ekonomik açıdan zorluklar bir yana, insan hayatını tehdit eden bulaşıcı yönüyle çalışma hayatını daha stresli ve zor bir hale getirdiği kesin.

Hepimiz günlük yaşamımızda ve iş ortamımızda maske takmaya başladık. Tek başına maske takmak bile özgürlüğümüzü kısıtlamakla kalmıyor nefes almayı, hatta konuşmayı güçleştiriyor.

Salgın sürecinde hayat tabiki durmadı. Dünya döndüğü müddetçe insanların ihtiyaçları karşılanmaya devam edecek. En temel ihtiyaçlar ise güvenlik, sağlık, yeme/içme barınma gibi fiziksel ihtiyaçlar, onlardan sonra ise psikolojik ihtiyaçlar geliyor.

Bazılarımız için bu süreç evlerimize kapanmak, evdeki ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılamak, sevdiklerimizle daha az birlikte olmak, gezip tozmaktan mahrum kalmak anlamına geldi.

Ama bazılarımız daha çok ve daha zor koşullar altında çalışmak zorunda kaldı. Bunların başında sağlık çalışanları, güvenliğimizden sorumlu polis ve askerler ile güvenlik görevlileri, market, kargo, ve nakliye çalışanları ve tabi özellikle gıda sektörü üreticileri, çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar geliyor. Üretimi durduramayan ağır sanayi sektörü ve inşaat çalışanlarını da unutmamak gerek.

Canını dişine takarak çalışan tüm işçinin, emekçinin yanındayız ve onlara minnettarız. Her sipariş verdiğimde kapıma kadar gelen kargo görevlisine, kendimi kötü hissettiğimde hemen koştuğum hastane personeline, evdeki mutfak ihtiyaçlarımı karşılamak için gittiğim market, fırın, kasap çalışanlarına, suyumu getiren su çalışanına ne kadar teşekkür etsem azdır.

Sıcak evimizde güven içinde oturabiliyorsak askerimiz polisimizin özverili çalışmaları sayesindedir.

Peki bizim için canını dişine takarak çalışan bunca insan Covid 19’a yakalanmaları halinde hukuken güvence altında mıdır? Başka bir deyişle çalışırken bulaşıcı hastalığa yakalanmaları halinde iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında değerlendirme yapılacak mı?

Meslek hastalığı ve iş kazasının yasalardaki karşılığı birbirinden farklı.

Meslek hastalığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda, "Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir" şeklinde tanımlanıyor.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda ise "Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık" olarak ifade ediliyor.

Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için, meslek hastalığı ve yapılan iş arasında uygun 'illiyet' yani 'nedensellik bağının' bulunması gerekiyor.

Yargıtay Haziran 2018 tarihli bir kararında, 'nedensellik bağını' şöyle tanımlanıyor:

"Eğer işçinin çalıştığı işte çalışmaması halinde hastalığa yakalanmayacağı söylenebiliyorsa bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir söyleyişle hizmet akdine göre işverenin işyerinde çalışan işçi, hastalığa, gördüğü işin özellik ve niteliği veya işin yürütüm şartları dolayısıyla tutulmuş ise uygun illiyet bağı mevcuttur."

***

İş kazası ise Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda, 'sigortalı çalışanı hemen veya sonradan, bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay' şeklinde tanımlanıyor.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda ise, "İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay" hukuken 'iş kazası' kabul ediliyor.

Salgının kendisini en fazla hissettirdiği İtalya ve Fransa'da Covid 19 enfeksiyonları meslek hastalığı olarak sayılmıştır. Belçika, Güney Afrika, Kanada, Malezya gibi ülkeler de meslek hastalığı saymış ve yapılacak işlemleri detaylandırmıştır. ABD'de ise koronavirüs hastalığının iş ile ilişkili olduğu kabul edilmiştir.

Türkiye’de ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 7 Mayıs'ta yayımlanan genelgede, Covid 19 pozitif olan sigortalı çalışanların 'iş kazası ve meslek hastalığı sigortaları' kapsamında değerlendirilmeyeceği bildirildi. Ancak meslek örgütleri ve hukukçular, SGK'nın genelgesinin mevcut yasalara ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek genelgeye karşı hukuki süreç başlattı.

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası konuyu yargıya taşımıştı. SGK’nın davanın görüldüğü Danıştay 10. Dairesi’ne gönderdiği savunmada, Covid 19’ un tüm dünyanın maruz kaldığı bir risk olması nedeniyle meslek hastalığı ya da iş kazası sayılmasının mümkün olmadığı belirtildi. Salgına karşı sadece işverenlerin değil, toplumun tamamı tarafından önlem alınması gerektiği vurgulanan savunmada, davanın reddine karar verilmesi talep edildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Covid-19'u meslek hastalığı saymayan genelgesinin yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi, dava devam ediyor. İlerleyen aşamada davanın sonucunu takip edip göreceğiz.

Yani yukarıdaki sorumuzun cevabı; şu anda SGK Covid 19 bulaşıcı hastalığını iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul etmiyor. Ancak hak sahipleri tarafından yapılacak başvurular kendi özelinde değerlendirilerek bir sonuca varılıyor. 4-A kapsamında sigortalıların iş kazası meslek hastalığı, 4-C yani memur statüsündekileri ise vazife malulü olarak değerlendirmeleri ayrı ayrı yapılıyor.

Bütün bu anlatılanlar karşısında hak sahiplerine mahkeme yolu açık görünüyor. Yakalandıkları bulaşıcı hastalığın iş kazası olarak değerlendirilmesi için SGK’ya karşı tespit davası açılmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.

Türkiye’de 11 Mart 2020 tarihinden itibaren etkisini göstermeye başlayan Covid 19 salgınının işçilerde görülmesinin iş kazası olarak nitelendirileceğine ilişkin bir mahkeme kararı olmasa da, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 15.04.2019 Tarih, 2018/5018 Esas, 2019/2931 Karar sayılı kararı, Covid 19 için de ışık tutması açısından önem taşımaktadır. Söz konusu kararda Yargıtay, işçinin bir bulaşıcı hastalık olan H1N1 virüsünü işini ifa ederken kapmasını ve bu virüs nedeniyle vefat etmesini iş kazası olarak değerlendirmiştir.

Olası bir yargılamada iş kazasının meydana gelmesinde işverenin, işçinin ve üçüncü kişilerin kusurlarının tespitinde; işverenin Covid 19 salgını kapsamında işçilerin sağlığını korumak için gerekli temizlik ve hijyen önlemlerini almış olması, Covid 19 ile enfekte olan işçinin işveren tarafından alınan bu önlemlere ne derece uyum sağladığı ve uyguladığına bakılacaktır.

Bu bakımdan işçiler de işverenler de tedbir almada ve uygulamada azami dikkati göstermelidirler. Hukukumuzda işverenin sorumluluğu “kusur sorumluluğu” olarak düzenlendiğinden olası davalarda kusurun varlığı ve tarafların kusur durumundaki sorumluluk oranları araştırılacaktır.

İş kazası kavramını oldukça geniş olarak düzenleyen 5510 sayılı Kanun Madde 13 uyarınca bir işçinin maddede sayılan haller neticesinde Covid 19 ile enfekte olması halinin iş kazası olarak nitelendirilmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.

Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs tanısı ile tedavi gören ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının meslek hastalığı veya vazife malulü hükümlerinden yararlanmalarına ilişkin 18.12.2020 tarihinde genelge yayımladı.

Özellikle sağlık çalışanlarının iş yerinden kaynaklı yüksek risk ve sürekli temas halinde bulunmaları sebebiyle yani “işin niteliği ve yürütüm koşullarının bulaşıcı hastalıktan çok fazla etkilenmelerine sebep olması” nedenleriyle öncelikli olarak iş kazası/meslek hastalığı kapsamına alınması gerektiğini düşünüyorum.

Her şeyden değerli olan sağlığımızı emanet ettiğimiz kişilerin yüksek risk altında çalışırken bir de sosyal güvenlik kurumu tarafından mağdur edilmeleri, ölümleri halinde ailelerinin hukuk mücadelesine mecbur bırakılması vicdanlarımıza sığmamaktadır.

Sağlıklı ortamlarda, güvenle çalışabilmemiz dileğiyle salgının bir an evvel sona ermesini umut ediyorum.

2