Bu kadının korkusu yok

Uğur Ulusoy

Uğur Ulusoy

Tüm Yazıları

Bir kadın düşünün; 27 yıl çalıştığı fabrikadan sendikayı ve mevcut yönetim anlayışını eleştirdiği için işten çıkartılsın.

Akabinde de her türlü engellemelere rağmen bir de delege seçilsin.

Bu da yetmedi sendikaya başkanlık için adaylığını koysun.

Düzene kafa tutsun…

İşte bu cesur kadının adı Nagihan Özcan.

Özcan, Türk Metal Sendikası Kocaeli Şube’nin 10 Aralık’ta gerçekleşecek kongresi öncesi mevcut başkan Yakup Yıldız’ın karşısına aday çıktı.

Kocaeli’nin sendikal mücadele tarihinde bir kadın olarak Bedriye Yıldızeli’nin verdiği savaş takdire şayandır.

Yıldızeli’nden sonra sendikal anlamda gördüğüm ikinci cesur kadın Özcan oldu açıkçası.

O’nun mücadelesini ilgiyle izliyorum.

Yılmıyor, pes etmiyor, erkeklerden korkmuyor, yağmur çamur demeden fabrikaları dolaşıp işçilere yapacağı işleri anlatıyor, gördüğü haksızlıkları sona erdirmek için aday olduğunu açıklıyor.

Malumunuz sendikalar günümüzde çıkış noktalarını epeyce yitirdiler.

Bir zamanlar ben de bir sendikanın üyesiydim ama başıma gelenlerde sendikamdan en ufak bir destek görmedim açıkçası…

Ama baktığınız zaman son model araba altlarında, en pahalı sigara ağızlarında, en pahalı telefon ellerinde…

Sanırsınız Sabancı Holding, Koç Holding CEO’su…

Hiç abartısız söylüyorum bunları.

İşten atıldığım zaman “halin nicedir” demediler.

Umurlarında bile olmadım.

Sendikaların geldiği durumu en iyi bilenlerdenim.

Aralarında yürekli sendika başkanları vardır elbet.

Ancak örgütlü oldukları fabrikalarda, belediyelerde laf dinleyen, maaşlı eleman gibi davranan sendika başkanlarının epey çok olduğunun farkındayım.

Ülke genelinde durum ne yazık ki bu.

İşçinin parasıyla işçiye dayılık tasla, işçiye tepeden bak.

Sendika sendikacılığını yapmadıktan sonra haraç kesen çete bozuntularından ne farkı kalır ki…

İşçinin parasında alın teri var, emek var.

***

Yukarıda yazdıkların benim genel düşüncelerim.

Şimdi Nagihan Hanım’ın şu söylediklerini iyi okuyun;

“İşçilerin aidatlarıyla o koltuklarda oturan, en lüks araçlara binip, en lüks otellerde tatil yapan sendika yöneticilerinin 10 Aralık’ta gerçekleşecek olan şube kongresi için hazırladıkları çalışma raporunda insana sevgi diyor ama bu sendikacılar işçisini dövüyor.

Emeğe saygı diyor ama 27 yıllık bir işçi duymak istemediği soruları sordu, kendisiyle ters düştü diye işten attırıyor.

Bu 230 sayfalık çalışma raporunda şube ziyaretleri, parti ziyaretleri, işveren ziyaretleri, kendilerine yakın olan çalışanlarla gittikleri eğitimlerden bahsediyor.

Bunlar olsun tabi ama bütüne baktığımızda işçilerin yararına kazanılmış bir hak göremiyorum.

Sadece ben değil, metal sektöründe çalışan ve bu sendikaya üye olan pek çok arkadaşım da bunu ifade edecektir.

Tüm bu olumsuzlukları görüyor ve değişmesi gerektiğini düşünüyorum, bu nedenle de Türk Metal Sendikası Kocaeli Şube Başkanlığına adayım.

Delege seçimlerinde bile karşıma türlü zorluklar çıkartan bu sendikal anlayışın değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

Tüm Metal işçisi arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Bu korku düzeni değişmeli, işçilerin temsilcilere ve şube başkanlarına soru sormaktan korkmadıkları bir sendika mümkün.

Adaylığımı koydum çünkü sendikanın bir faydasını göremiyorduk ve insanlar korkuyorlardı sendikadan.

Yani böyle bir şey mümkün olmaması lazım.

Benim paramla orada oturuyorsa benim ona bir şeyleri sorabilmem lazım rahat rahat, özgürce. Ya da beraber karşılıklı konuşup bir şeylere çözüm bulmamız lazım.

Ama işçiye faydalı olan bir şey yok.

Daha çok işçiden götürüyor.

Yani sanki işçi sendikası değil, işveren sendikası gibi çalışıyor.”

Cesur kadın Nagihan Özcan’a çıktığı yolda başarılar diliyorum.

Sağlıklı, huzurlu ve ‘Barış’ dolu günler dileği ile…