Annelerden çocuklara uzanan hikayemiz…
Uzun zamandır okurlarımdan ayrı kaldığımın farkındayım. Yazı yazamadım, hatta gündemi tam anlamıyla takip dahi edemedim. Gazete ekibimiz sağ...
Uzun zamandır okurlarımdan ayrı kaldığımın
farkındayım.
Yazı yazamadım, hatta gündemi tam anlamıyla takip dahi edemedim.
Gazete ekibimiz sağ olsunlar zaten hiç boşluk bırakmadan yine farklı habercilik anlayışıyla tam gaz gidiyorlar.
Onların hızına ayak uyduramayan benim!
Çünkü benim tek işim gazetecilik değil.
Ben aynı zamanda farklı kolda faaliyet gösteren bir girişimci ve çocuklarının geleceğiyle ilgili kaygı duyan, onların taleplerine sessiz kalmayan, dinleyen, elinden geldiğince destek olmaya çalışan bir anneyim.
Neden böyle dediğimi birazdan anlatacağım.
***
Bilindiği gibi bundan üç yıl evvel can dostum, kardeşim bildiğim arkadaşımla beraber Fitactiv Sağlıklı Yaşam Merkezi adında bir işletme açtık.
İçerisinde pek çok alanın yer aldığı işletmemiz geçen süre zarfında marka olmayı başardı.
Ve kabına sığmamaya başladı.
Müşterilerimizden değişik taleplerin de gelmesiyle, işlerin yolunda gitmesiyle birlikte daha büyük bir alan ihtiyacı olduğunu gördük.
Yahya Kaptan ve Alikahya Fatih mahallesi civarında yer alan işletmemiz için aynı lokasyonda yer arayışına giriştik.
Kader bizi şu an bulunduğumuz binaya getiriverdi.
Kader diyorum çünkü hiç planlamadığımız şeyler yaparken bulduk kendimizi.
***
Kiraladığımız bina Fitactiv için bulunmaz bir fırsattı ama fazlasıyla da büyüktü.
O zaman ne yapalım? Bari gazete ofisini de işyerinin bir alt katına taşıyalım dedik.
Hem daha ekonomik hem de işlerin takibi açısından daha kolay olacağını düşündük.
Biraz küçük bir ofis olsa da beş kuruşun hesabını yapmak zorundaydık.
Ayrıca diğer iş koluna ayıracağım vakti de hesap etmeliydim.
Evet, ben Fitactiv’e yeteri kadar mesai ayıramadım.
Bütün yükü Ebru Hanım çekti.
Hayatı memuriyetle geçen Ebru’nun fevkalade bir iş insanına dönüşünü gıpta ile izledim.
Ama artık birlikte aynı binada çok daha iyisini çok daha büyük başarılı işler yapacağımıza zerre kadar kuşkumuz yok.
***
Biz bunu yaparken çok ilginç bir gelişme daha yaşandı.
Can dostum Ebru Hanımın oğlu Mustafa Can ve benim oğlum Barış, aynı binanın dükkan katının boş olmasını fırsat bilerek ortak bir kafe açmayı düşündüklerini paylaştılar.
Nasıl yani, dedik.
“Siz ne ara büyüdünüz de işletmeci olmaya karar verdiniz” dedik.
Hizmet sektörünün zorluklarından bahsettik.
Barış hali hazırda beş yıldır Promateon fabrikasında çalışıyor.
Mustafa Can da Siemens fabrikasında Makine Mühendisi olarak görev yapıyor.
Peki, ikinizin de işi varken mekanı kim işletecek?
Hem bir kafe kurulumu nasıl yapılır, hangi konseptte, hangi tedarikçilerle yol alınır, bunları düşündünüz mü, insan odaklı işlerde yeterli sabra sahip misiniz, gibilerinden bir sürü soruya cevap aradık.
Annelerin gözünde çocuklar hiç büyümez ama gördük ki bizim çocuklar büyümüş.
Ve onlar büyürken bu hengamede biz çok şey kaçırmışız.
Aklı başında iki yetişkin olarak bütün detayları hesaplamışlar.
Barış, fabrikadaki işinden ayrılıp mekana bakacak, Mustafa Can akşamları ve hafta sonu görevi devralacak.
İkisinin de birikimlerini birleştirerek, borçlanarak, risk alarak o kafeyi açmaya kararlı olduklarını görünce biz de gençlerin bu kararına saygı duyduk, destekleme sözü verdik.
Bizim için o kadar duygusal anlardı ki, kelimelerle ifade edemem.
Ebru ile ben çocukluk arkadaşıydık.
Çocuklarımız birlikte büyüdüler.
İkimizin de iki oğlu var ve kardeş gibi yetiştiler.
Bizim mirasımızı devralıp ortaklık yapacak olmaları hikayeyi bambaşka bir yöne çevirdi.
Etkilendik…
Yürüyün, arkanızdayız, dedik.
Bir risk alınacaksa tam da bu yaşlarda alınır, yolunuz açık olsun diye cesaret verdik.
Ve hızlıca işe başladılar.
Bu yolda yanlarına gıda sektörünün tartışmasız öncü kurumlarından olan ve çok sayıda ustalar, aşçılar, ünlü şefler yetiştiren Mutfak Akademisi’nin sahibi Erdi Tunçel’den destek aldılar.
Erdi Tunçel çocuklarımızı kardeşi gibi sahiplendi, onlara fikirler vermekle kalmadı, heyecanlarına ortak oldu ve kendi işletmesinin adıyla şube açmalarına olanak sağladı.
Gecesini gündüzüne kattı, yoruldu ama vazgeçmedi, gençlerin enerjisini bir gram aşağı düşürmedi.
Yetmedi…
“M Plus” ismiyle Sapanca Kırkpınar’da faaliyet gösteren işletmesinin adını onlara verdi.
Şimdi “M Plus Garden” ismiyle muhteşem bir kafeyi hizmete aldılar.
Anneleri olarak onlarla gurur duyduk.
Hayatımıza ayrı bir renk kattılar.
Şimdi gazetenin penceresinden bakarak onların daha dün gibi aklımızda olan çocukluk hallerini düşünüp nasıl çabucak büyüdüklerine hayret ediyoruz.
Biz gençlerin enerjisine ve vizyonuna inanıyoruz.
Yolları açık, kazançları bol olsun.
***
Gazete Barış artık yeni yerinde sadece habercilik yapmaya aynen devam edecek.
Gazetedeki ekip arkadaşlarıma güveniyorum.
Hakikaten iyi işler çıkartıyorlar.
Daha da iyisini yapacaklar, yeni yerin enerjisi hepimize sirayet etti.
Ben mi…?
Benim gözüm bir yandan gazetede bir yandan çocukların üzerinde olurken; Fitactiv için can dostumla el ele verip markamızı daha da büyütmek için çaba sarf edeceğiz.
Şimdilik bizden haberler bu kadar.
Yazı yazamadım, hatta gündemi tam anlamıyla takip dahi edemedim.
Gazete ekibimiz sağ olsunlar zaten hiç boşluk bırakmadan yine farklı habercilik anlayışıyla tam gaz gidiyorlar.
Onların hızına ayak uyduramayan benim!
Çünkü benim tek işim gazetecilik değil.
Ben aynı zamanda farklı kolda faaliyet gösteren bir girişimci ve çocuklarının geleceğiyle ilgili kaygı duyan, onların taleplerine sessiz kalmayan, dinleyen, elinden geldiğince destek olmaya çalışan bir anneyim.
Neden böyle dediğimi birazdan anlatacağım.
***
Bilindiği gibi bundan üç yıl evvel can dostum, kardeşim bildiğim arkadaşımla beraber Fitactiv Sağlıklı Yaşam Merkezi adında bir işletme açtık.
İçerisinde pek çok alanın yer aldığı işletmemiz geçen süre zarfında marka olmayı başardı.
Ve kabına sığmamaya başladı.
Müşterilerimizden değişik taleplerin de gelmesiyle, işlerin yolunda gitmesiyle birlikte daha büyük bir alan ihtiyacı olduğunu gördük.
Yahya Kaptan ve Alikahya Fatih mahallesi civarında yer alan işletmemiz için aynı lokasyonda yer arayışına giriştik.
Kader bizi şu an bulunduğumuz binaya getiriverdi.
Kader diyorum çünkü hiç planlamadığımız şeyler yaparken bulduk kendimizi.
***
Kiraladığımız bina Fitactiv için bulunmaz bir fırsattı ama fazlasıyla da büyüktü.
O zaman ne yapalım? Bari gazete ofisini de işyerinin bir alt katına taşıyalım dedik.
Hem daha ekonomik hem de işlerin takibi açısından daha kolay olacağını düşündük.
Biraz küçük bir ofis olsa da beş kuruşun hesabını yapmak zorundaydık.
Ayrıca diğer iş koluna ayıracağım vakti de hesap etmeliydim.
Evet, ben Fitactiv’e yeteri kadar mesai ayıramadım.
Bütün yükü Ebru Hanım çekti.
Hayatı memuriyetle geçen Ebru’nun fevkalade bir iş insanına dönüşünü gıpta ile izledim.
Ama artık birlikte aynı binada çok daha iyisini çok daha büyük başarılı işler yapacağımıza zerre kadar kuşkumuz yok.
***
Biz bunu yaparken çok ilginç bir gelişme daha yaşandı.
Can dostum Ebru Hanımın oğlu Mustafa Can ve benim oğlum Barış, aynı binanın dükkan katının boş olmasını fırsat bilerek ortak bir kafe açmayı düşündüklerini paylaştılar.
Nasıl yani, dedik.
“Siz ne ara büyüdünüz de işletmeci olmaya karar verdiniz” dedik.
Hizmet sektörünün zorluklarından bahsettik.
Barış hali hazırda beş yıldır Promateon fabrikasında çalışıyor.
Mustafa Can da Siemens fabrikasında Makine Mühendisi olarak görev yapıyor.
Peki, ikinizin de işi varken mekanı kim işletecek?
Hem bir kafe kurulumu nasıl yapılır, hangi konseptte, hangi tedarikçilerle yol alınır, bunları düşündünüz mü, insan odaklı işlerde yeterli sabra sahip misiniz, gibilerinden bir sürü soruya cevap aradık.
Annelerin gözünde çocuklar hiç büyümez ama gördük ki bizim çocuklar büyümüş.
Ve onlar büyürken bu hengamede biz çok şey kaçırmışız.
Aklı başında iki yetişkin olarak bütün detayları hesaplamışlar.
Barış, fabrikadaki işinden ayrılıp mekana bakacak, Mustafa Can akşamları ve hafta sonu görevi devralacak.
İkisinin de birikimlerini birleştirerek, borçlanarak, risk alarak o kafeyi açmaya kararlı olduklarını görünce biz de gençlerin bu kararına saygı duyduk, destekleme sözü verdik.
Bizim için o kadar duygusal anlardı ki, kelimelerle ifade edemem.
Ebru ile ben çocukluk arkadaşıydık.
Çocuklarımız birlikte büyüdüler.
İkimizin de iki oğlu var ve kardeş gibi yetiştiler.
Bizim mirasımızı devralıp ortaklık yapacak olmaları hikayeyi bambaşka bir yöne çevirdi.
Etkilendik…
Yürüyün, arkanızdayız, dedik.
Bir risk alınacaksa tam da bu yaşlarda alınır, yolunuz açık olsun diye cesaret verdik.
Ve hızlıca işe başladılar.
Bu yolda yanlarına gıda sektörünün tartışmasız öncü kurumlarından olan ve çok sayıda ustalar, aşçılar, ünlü şefler yetiştiren Mutfak Akademisi’nin sahibi Erdi Tunçel’den destek aldılar.
Erdi Tunçel çocuklarımızı kardeşi gibi sahiplendi, onlara fikirler vermekle kalmadı, heyecanlarına ortak oldu ve kendi işletmesinin adıyla şube açmalarına olanak sağladı.
Gecesini gündüzüne kattı, yoruldu ama vazgeçmedi, gençlerin enerjisini bir gram aşağı düşürmedi.
Yetmedi…
“M Plus” ismiyle Sapanca Kırkpınar’da faaliyet gösteren işletmesinin adını onlara verdi.
Şimdi “M Plus Garden” ismiyle muhteşem bir kafeyi hizmete aldılar.
Anneleri olarak onlarla gurur duyduk.
Hayatımıza ayrı bir renk kattılar.
Şimdi gazetenin penceresinden bakarak onların daha dün gibi aklımızda olan çocukluk hallerini düşünüp nasıl çabucak büyüdüklerine hayret ediyoruz.
Biz gençlerin enerjisine ve vizyonuna inanıyoruz.
Yolları açık, kazançları bol olsun.
***
Gazete Barış artık yeni yerinde sadece habercilik yapmaya aynen devam edecek.
Gazetedeki ekip arkadaşlarıma güveniyorum.
Hakikaten iyi işler çıkartıyorlar.
Daha da iyisini yapacaklar, yeni yerin enerjisi hepimize sirayet etti.
Ben mi…?
Benim gözüm bir yandan gazetede bir yandan çocukların üzerinde olurken; Fitactiv için can dostumla el ele verip markamızı daha da büyütmek için çaba sarf edeceğiz.
Şimdilik bizden haberler bu kadar.