ZİRVENİN ÖNEMİNİ BİR BİLSEK…

Kartepe Zirvesinin ilki FETÖ’nün darbe girişimiyle öncelik kazanarak 2017 senesinde “Darbeler ve Demokrasi” adıyla gerçekleştirilmişti.

O yıllarda Kültür ve Turizm Bakanı sıfatıyla zirveye konuk olan Numan Kurtulmuş,

Kartepe Zirvesi için “Türkiye’nin Davos’u olacak kadar iddialı” demişti.

*

Bir sonraki, yani 2018 senesinde ikincisi gerçekleşen zirvenin konusu ise “Göç, Mültecilik ve İnsanlık” başlığını taşıyordu.

Bu zirvede bilim insanları, politikacılar, medya mensupları, uluslararası

kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri zorunlu göç başta olmak üzere göç çevresinde gelişen bütün durumları, sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koydular.

*

Üçüncü zirve ise 2019 yılında “Şehircilik ve Mutlu Şehir” temasıyla gerçekleşti.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın başkanlığında yapılan ilk zirvede şehre dair bir motto ortaya çıktı.

Başkan Büyükakın o zirvede “Kocaeli mutlu şehir” vizyonuyla yeni hedefi açıklamıştı.

Büyükakın iddialı ve bir o kadar polemiğe açık, kolay maniple edilebilecek, oldukça tehlikeli bir slogan ortaya attığının farkındaydı.

Gelinen üç yılın sonunda öyle de oldu, oluyor.

Muhalefet onca şey varken Büyükakın’asürekli “Mutlu Şehir” söylemi üzerinden yükleniyor.

En ufak bir sorunda “Bu mu mutlu şehir” diye sorarak eleştirilerini sıralıyorlar.

Aslında bu söylem bir anlamda muhalefeti de kısırlaştırdı.

Çünkü durmadan aynı söylem üzerinden konulara müdahil olunduğunda artık bir süre sonra ne dediğiniz pek önemsenmiyor.

Oysa mutlu şehir idealine giden yolda nelerin olması gerektiği yapılan zirvede sonuçlarıyla birlikte açıklanmıştı, takip etseler buralardan sıkıştırabilirlerdi.

Ancak o kısımlarla ilgilenen olmadığı ve işin popülizmini sevdikleri için aynı şarkıyı söylemeye devam ediyorlar.

*

Ve gelelim bugünümüze…

Pandemi sebebiyle ara verilen Kartepe Zirvesine bugün start verildi.

“Dirençli Şehirler ve Şehirlerin Dönüşümü” temalı zirvenin lansman toplantısından aklımda kalanları paylaşmak isterim.

Bir kere zirvelerin içeriği ve organizasyonu konusunda gittikçe artan bir profesyonelleşme olduğu görülüyor.

Bana göre zirve toplantıları hep önem arz etmiştir.

Yaşadığımız şehrin gelişmesi için kimdir, kime yakındır, politik duruşu nedir gibi sığ bir bakışı kenara bırakarak entelektüel bilgi ve birikime sahip herkesle buluşmaktan kaçınmamak gerek.

Başka türlü zirve, zirve olmaktan çıkar ve “Mutlu Azınlık” toplantılarına döner.

Hedef İsviçre’nin küçücük bir kasabasından dünyanın tanıdığı Davos’a dönüşmekse bahsettiğim ölçüde entelektüel dünya ile çekinmeden buluşmak şart!

24 Mart’ta yapılacak olan zirveye katılan isimlere bakınca bu yönde adımların atıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ben katılımcıları ve konu başlıklarını tek tek açmayacağım, ilgilenenler haberimizde bulabilir.

Onun yerine bugün yapılan lansman toplantısından izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.

*

Paydaşları çok olan bir program hazırlanmış.

Üniversitelerin yanı sıra sanayi ve ticaret odaları kurum olarak masada yerini almış.

Fakat paydaş kurum olarak zirvede yer alanlar nedense lansman toplantısında yoklardı.

Hem KOTO Başkanı Necmi Bulut hem de KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu böyle önemli bir toplantıya kendileri gelmek yerine temsilci yollamışlar.

Geçtiğimiz günlerde yapılan Turizm Çalıştayı sonuç bildirgesi toplantısında da KSO Başkanını görememiştik, bugün de göremedik.

Acaba Büyükakın’a kızgınlığından mı büyükşehrin programlarına katılmıyor diye düşünmeden edemedim.

Malumunuz, Ayhan Zeytinoğlu’nun Halıdere-Değirmendere sahil hattında hazine arazisine yaptığı villanın hemen önüne

Yine kamusal alana kondurduğu havuzu büyükşehir belediye ekipleri yıkmaya gitmiş;

Zeytinoğlu ise kepçenin önüne geçip, yıkımı engellemeye çalışmıştı. Yürüyüş yolu villanın etrafından dolansın istemişti ama bu isteği karşılık bulmamıştı.

O gün bu gündür Ayhan Bey’i büyükşehir programlarında göremez olduk.

Tesadüf müdür, biz mi küçük düşünüyoruz, kendisi mi küçük düşünüyor orasını bilemedim.

Ama Ayhan Zeytinoğlu sonuç itibariyle hem turizm çalıştayına hem de zirve toplantısına katılmadı.

İlgimi çektiği için paylaşmak istedim.

*

Öte yandan nüfusu 600 binleri bulan Gebze bölgesini temsilen Gebze Ticaret Odası tıpkı önceki zirvede olduğu gibi paydaşlar arasında yoktu.

Sebebini sormadım ama geçen seferkinde GTO Başkanı Nail Çiler,

Herkes gibi kendilerine davetiye gönderildiğini, paydaşlar arasına alınmadıklarını, neden alınmadıklarını bilmediğini ifade etmişti.

Gebze Teknik Üniversitesi’nin olduğu noktada Gebze Ticaret Odası neden yoktu, merak etmedim değil.

*

Dirençli Şehirler temasıyla başlayacak olan zirve, sanırım adına layık olması için ilk gün Kartepe’de yapılacak.

Daha sonra zirve İzmit’e inecek.

Geri kalan üç gün Kocaeli Uluslararası Kongre Merkezi’nde olacak.

Bugün Büyükakın ifade etti.

Dedi ki; “Bir kent sadece deniz ve dağ turizmiyle turizm kenti olmaz”

Pek çok başlıkla beraber Kongre Turizmini de saydı.

Dikkat çeken bir söylemdi.

Davos dediğimizde hep aklımıza Erdoğan’ın “one minute” çıkışı geliyor belki ama;

Özünde Davos Zirvesi dünyanın yakinen tanıdığı, bildiği zirvelerin başında geliyor.

*

Dünya Ekonomik Formu üyelerinin yer aldığı zirve sayesinde Davos diye bir yerin varlığını öğrendik ve bakıyoruz, herkes Davos olmak ister vaziyette.

Küçücük bir İsviçre kasabasıyken dünyaca ünlü bilim insanlarının da katıldığı ve üye olmak için binlerce Dolar’ın ödendiği Davos Zirvesi, bizimkilerin de varmak istediği hedefler arasında oldu.

Ta, ilk zirvede Numan Kurtulmuş’un “Davos’a rakip olacak” dediği Kartepe Zirvesi,

Pandemiden sonra, pandemiye ilişkili olarak baz alınan konu başlığıyla, seçilen katılımcılarıyla farklı bir noktaya oturacak.

Evet, bu zirve yine çok eleştirilecek.

Millet geçim derdinde, bunlar zirve peşinde denilecek.

Tıpkı Davos’ta olduğu gibi, gelir adaletsizliğinin olduğu kentlerin birinde belki de bu zirve protesto edilecek, siyasi linçe uğrayacak.

Amma velakin, bu kent artık bir yerden sonra kabuğunu kırmalı.

Türkiye’de sorun çok, say say bitmez, onu zaten biliyoruz.

Fakat sorunun bir parçası olmak yerine niçin çözümün bir parçası olmayalım?

*

Bakın bugünkü konuşmalardan aklımda kaldığı kadarıyla söyleyeyim.

Çok önceden “Gündem 21” adında çalışma yapılırmış.

Mottoları ise “Yerel düşün yerel aksiyon al” imiş.

Ama yerelde kalarak da büyük problemler çözüme kavuşmuyor.

Yani nasıl ki global hedeflere ulaşmak için yerel ölçekli aksiyon almak gerekiyorsa;

Aynı şekilde yerel ölçekli problemleri çözmek için küresel kurumları masaya yatırmak lazım olduğu vurgusu yapıldı.

Buna en anlamlı örnek olarak da müsilaj sorunu örnek gösterildi.

Başkan Tahir Büyükakın, büyükşehir belediyesi olarak müsilaj sorunuyla alakalı tek başına aksiyon aldıklarında meseleyi çözemeyeceklerini ifade etti.

Kısacası önemli sorunları aşmak, yeni ufuklar açmanın yolu global düşünmekten geçer.

*

Yerele tıkılı kaldık da ne oldu?

Kocaeli hala İstanbul’un altında ezilen, yalnızca lojistik açıdan lazım oldukça kullanılan, vergileriyle Türkiye’yi besleyip kendine hayrı olmayan, vizyondan bahsetmenin imkansız olduğu kimliksiz bir şehir olarak biliniyor.

Oysa bizim şehrimizde her anlamda bir cevher saklı.

Onu ortaya çıkarmak için Kartepe Zirvesi gibi, her yıl binlerce kişinin gelmek için akın ettiği bir kent haline dönüşmek mümkün.

Bu anlamda ufuk açıcı bulduğum zirveyi yakından takip etmeyi sürdüreceğim.

*

Ayrıca Davos hayali olanlara da sesleneyim.

Nasıl ki problem çözmede yerelden globale yol almak gerekiyorsa;

Bir gün Davos olmak için Kartepe Zirvesi’nin iyi bir sahiplenmeye, tanıtılmaya ihtiyacı var.

Bunun en önemli ayaklarından biri de medyadır.

Zirvenin önemini kavramak, kavratmak için ulusal medyanın ilgisini çekecek işler yapmak gerek.

Sanırım bir parça bu dediğim şey yapılmış.

Kartepe Zirvesi’nin üçüncü gününde NTV kanalı Özel Oditoryum yapacakmış.

Ayrıca NTV, Kartepe Zirvesi’nin medya sponsoru olmuş.

Yeterli mi? Elbette değil.

Ama güzel bir başlangıç.

Kartepe Zirvesi’nin başta kentimize ve ülkemize hayırlı sonuçlar getirmesini dilerim.