Böyle siyasi okuma olmaz!

AKP il kongresinde ortaya çıkan liste üzerine konuşmak gerekirse; Genel anlamda Ellibeş'in mevcut yönetimden memnuniyeti göze çarpıyordu. Listeyle pek oynamamış. Yeni girenler ile liste dışı kalanlar öyle tartışma yaratacak boyutta değil....

AKP il kongresinde ortaya çıkan liste üzerine konuşmak gerekirse;

Genel anlamda Ellibeş’in mevcut yönetimden memnuniyeti göze çarpıyordu.

Listeyle pek oynamamış.

Yeni girenler ile liste dışı kalanlar öyle tartışma yaratacak boyutta değil.

Flash diyebileceğimiz isimler göremedik.

Hal bu olunca gözler büyük kongre delegelerine çevrildi.

Kongre delegelerinde iki ilçe belediye başkanı olan Adnan Turan ve Hamza Şayir’in olmayışı üzerinden spekülasyon başlatıldı.

Ama ben listeye baktığımda çokta tartışılacak yanı olmadığını düşündüm.

Sonuçta 30 kişilik bir liste ve herkesi yazmak mümkün değil.

Durum buyken iki küçük ilçenin belediye başkanına yer verilmemiş.

Ha bu doğru mu, orası tartışılır.

Mesela partiye seçim kaybettiren Sibel Gönül listede yer alırken Adnan Turan’ın alınmayışı sorgulanabilir.

Ki, Adnan Turan geçmiş dönemlerde teşkilat başkan yardımcılığı yapmış bir isim.

Mehmet Ellibeş ile diyaloğu da son derece sağlam bir belediye başkanı.

Bu anlamda Hamza Şayir’den önde gelir.

Ama dengeler bunu gerektirmiş olmalı ki Adnan Turan listeye alınmamış.

Ancak ortaya çıkan listeye bakarak iki belediye başkanı gelecek dönemde yoklar demek çok sığ, amatör, basit bir siyasi okumadır.

Bu mantıkla bakarsak eğer o zaman deriz ki, gelecek yerel seçimlerde Sibel Gönül;

İzmit’te bir daha şansını deneyecek.

Parti şimdiden Sibel Gönül’e vize verdi.

Bu mu yani, bu işler bu kadar ucuz mu?

Bunu Sibel Gönül ister mi, niye istesin öyle değil mi?

Ama cumhurbaşkanının “yol arkadaşım” dediği eski vekil Gönül, seçim kaybetmesine rağmen onore edilmiş, o da ayrı bir boyut.

O yüzden Adnan Turan’ın da Hamza Şayir’inde gözden çıkarıldığı söylemleri safsatadan başka bir şey değildir.

----------------------------------------------------------------

KONGRENİN ANA FİKRİ

Dün yapılan AKP Kocaeli İl Kongresine ben de katıldım.

Kongre öncesinde AKP temsilcileri tüm yerel basını ziyaret edip, davette bulundu.

İlk kez bu kadar kapsamlı bir basın turu yaptılar.

Daha önce basın kuruluşları kongreyi yerinde takip etmek adına isim yazdırmak için il başkanlığının kapısını aşındırırken;

Bu kongrede protokol davetlisi olarak çağrıldık.

İlginçtir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geldiği kongreye hem de…

Normalde biz Erdoğan’ın geldiği programları -ki buna kongre dahil- takip etmek istediğimizde

Topu Cumhurbaşkanlığına atarlardı.

Akreditasyonu biz yapmıyoruz denirdi.

Hoş, bizler basın mensubu sıfatıyla oraya zaten alınmazdık.

Misafir kartlarımızda da “BASIN” ibaresi yoktu.

Ama AKP il başkanlığı yerel basını önemsediğini göstermek adına böyle bir yöntem buldu.

İyi de oldu. Çünkü bazı şeyleri yerinde görmek gibisi yok.

Eğer o kongreyi canlı olarak izlemeseydim, bazı izlenimleri edinemeyecektim.

***

Kısaca anlatmak gerekirse;

Cumhurbaşkanı geldiği için olağanüstü güvenlik önlemleri had safhadaydı.

Hadi orayı anladık diyelim.

Ama üstü defalarca aranan, çantalarında ne var ne yok boşaltılan vatandaşlar ile

Erdoğan’ın olduğu bölümde onu görmelerine dahi engel olacak demir ağlar örülmesi bana abartı geldi.

Halkın seçtiği cumhurbaşkanı bırakın halkı, kendi dava arkadaşlarından bu kadar soyutlaştırılmamalı.

***

Diğer taraftan, salon son derece güzel hazırlanmış, masraftan kaçılmamıştı.

Geçmişten bugüne uzanan AKP tarihini anlatan fotoğraflar ortama farklılık katmış.

Konukların salonu doldurması çok zaman aldı.

Sebebi ise, güvenlik önlemleri…

Kapıda iki ayrı polis noktasından geçmek sanıldığı kadar kolay olmadı.

İçeride suç işleyecekmişiz gibi en ufak bir cisim bile çantalardan çıkartılıp çöpe atıldı.

Şahsen bu konuda madden zararda olanlardanım ama yapacak bir şey yok.

***

Bunlar kongrenin şekil itibariyle görünen tarafıydı.

Gelelim izlenimlerime…

Salonun dolması, konukların yerlerine oturması hayli zaman alınca insanlar sıkılmaya başlamıştı ki birden anons geçildi.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı

Tahir Büyükakın sahneye geldi.

Mehmet Ellibeş olmadığı için belki de bu rolü Büyükakın üstlendi.

Oldukça enerjik görünen Büyükakın, coşkulu, kısa ve öz cümlelerle kongreye start verdi.

Gençleri Erdoğan’ı karşılamaya hazırladı.

Ardından cumhurbaşkanını karşılamaya gideceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı gecikince salonun gazını alma işi eski Başbakan Binali Yıldırım’a kaldı.

Binali Bey hala partililer tarafından teveccüh görüyor.

Esprili kişiliğiyle tanıdığımız Yıldırım açık açık

“Cumhurbaşkanımız gelene kadar bana katlanacaksınız. Burayı doldurma görevi bana verildi”

diyerek gülüşmelere neden oldu.

Konu bulmakta zorlanır hale geldiği anda Yıldırım’ın kulağına Erdoğan’ın geldiği fısıldandı.

Dolayısıyla Erdoğan’ı takdim etmek de Binali Bey’e düştü.

***

Erdoğan geldi ve ne olduysa ondan sonra oldu.

Saatlerce sosyal mesafe kuralını hiç aksatmayan partililer

Erdoğan’ın gelişiyle beraber zıvanadan çıktı.

Sandalyesini alan ön tarafa koştu.

Sandalyelerin üzerine çıkıp fotoğraf çekme yarışına girdi.

O an önümde olan bir hanımefendi, cep telefonunda oldukça yaşlı annesini görüntülü aramayla Erdoğan’ı izletti.

Kendi kendime dedim, Allah’ım bu nasıl bir sevgi böyle.

AKP’ye gönül verenler gerçekten Erdoğan’a gönül verenlerin ta kendisi.

Partinin adı “Erdoğan partisi” olsa inanın bundan daha az oy almaz.

Öylesine sevgi ve muhabbet besliyorlar.

Dedim bu güç, bu sevgi hangi faniyi şımartmaz ki!

Erdoğan bu sevgiyle, bu aşkla, bu bağlılıkla elindeki güçle istese neler yapabilir?

Ben olsam belki ben de şımarırım.

Kılıçdaroğlu da Akşener de hatta Bahçeli de şımarır.

İnsanın doğasında olan bir şey bu, nefis taşıyoruz.

Hani diyorlar ya, mitinge gelenlere para dağıttıkları için geliyorlar.

Bende diyorum ki bir başka partinin mitingine o insanları parayla bile getiremezsiniz.

Onun için bile zahmete katlanmanıza değecek şekilde lidere bağlılık gerek.

***

Ben bu iktidardan memnun olmayan taraftayım.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhran ortada.

İç politika, dış politika derseniz ha keza…

Ama şunu çok net gördüm ki, insanlar AKP’den başka yerde umut görmediği için tüm olumsuzluklara rağmen tercihini AKP’den yana kullanıyor.

Düşünsenize… Anket yapılıyor, o ankette AKP oyları düşüşte ama oyları artan muhalefet yok.

Nerede peki o oylar? Kararsızlar olarak kenarda bekliyor.

Yarın öbür gün seçim olduğunda Erdoğan’ın bir stratejik hamlesiyle yine AKP’ye dönen oylar onlar.

O yüzden hiçbirimiz AKP düşüyor diye havalara girmeyelim.

Muhalefet neden artmıyor, neden belli bir bandı geçemiyor, onu sorgulayalım.

***

Bu ülkenin en büyük sorunu yıpranan AKP iktidarı olduğu kadar, beceriksiz muhalefettir aynı zamanda.

Bunca şeye rağmen Erdoğan’a duyulan sevgide gözle görülür bir azalma yoksa muhalefetin şapkayı önüne koyup düşünmesi lazım.

Evet, ben isterim ki artık ülkemde kan değişimi olsun.

Ama dün gördüğüm fotoğraf, böyle gittiği takdirde buna daha zaman olduğunu işaret ediyor.

Benim gördüğümü muhalefettekiler görmüyorsa sağlam afyonlanmışlar demektir.

Zaten onlara kalsa AKP hep düşüşte ama sandık önlerine gelince sonuç ortada.

Allah aşkına söylesinler. Neden rüzgar hala terse dönmedi?

Adam neredeyse karşı ittifakın bir kanadını kafaladı kafalayacak ama siz hala Amerika’yı keşfediyorsunuz.

Hatta ve hatta Amerika seçimlerinde yaşanan değişimden bile ülkemiz adına medet umuyorsunuz.

Yoksa siz de bu çarkın bir dişlisi misiniz?

Bizimle eğleniyor musunuz?

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları