Ellibeş iki rahmetten birini seçecek
Biraz uzunca anlatacağım ama bu değerlendirme için bekliyordum. AKP'de günlerdir süren il başkanlığı kaosu dün akşam itibariyle son buldu. Gölcük Belediyesi'nde üç dönemdir belediye başkanlığı yapan Mehmet Ellibeş AKP il başkanı...
Biraz uzunca anlatacağım ama bu değerlendirme için bekliyordum.
AKP’de günlerdir süren il başkanlığı kaosu dün akşam itibariyle son buldu.
Gölcük Belediyesi’nde üç dönemdir belediye başkanlığı yapan Mehmet Ellibeş AKP il başkanı oldu.
Aslında Ellibeş’in ismi ortaya atıldığından beri bu işin olacağı belliydi.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ellibeş’in yaşına ve teşkilat deneyimi olmayışına takılmıştı.
Daha iyisi olabilir, anlayışıyla farklı isim arayışına gitti.
Gönlünün bir köşesinde ise hep Sibel Gönül vardı.
Fakat Gönül ile alakalı oluşacak tepkilerden dolayı bu isteğinde ısrarcı olmadı.
***
Kocaeli’ye birkaç kez heyet yolladı.
İlk olarak Ankara’ya çağrılan Mehmet Ellibeş, Ali Korkmaz, Berna Abiş, Şahin Talus ve Halit Çokan beşlisinde aradığını bulamayan Erdoğan
İkinci kez yolladığı heyetten gelen rapor doğrultusunda bu kez Mehmet Ellibeş’in yanı sıra Zihni Yılmaz, Abdullah Köktürk ve Mahmut Civelek İstanbul'a çağrıldı.
Erdoğan ile görüşmeye birlikte giden dörtlüden şans Ellibeş’e güldü.
Tabi, bu şans mıdır, yük müdür onu ilerleyen süreçte anlayacaktır.
İktidar partisine il başkanı olmak neresinden bakarsanız bakın çok prestijli bir şeydir.
Ancak AKP’nin bölünme sürecine girdiği şu dönem içerisinde gelen il başkanlığı sürprizi bana göre çokta sevinilesi bir durum değildir.
Felaket tellallığı yapmak istemem fakat bugün gördüğüm tablodan anladığım şu:
AKP’de çatlak iyiden iyiye derinleşmiş.
***
Mehmet Ellibeş’in basın açıklamasına katılan ve katılmayan isimlere şöyle bir göz gezdirin.
Benim gözüm ilk olarak dün Ankara’ya güle oynaya beraber gittiği Civelek, Köktürk ve Yılmaz’ı aradı.
Ama gelmediler. Köktürk ve Yılmaz’ı bir kenara koyuyorum. Ciddi aday olarak görmemiştim zaten.
Daha önce de dediğim gibi AKP bu isimlere kaldıysa kapasın dükkanı gitsin demiştim.
Ama bir Mahmut Civelek’i gözüm aradı.
Civelek çok profesyonel bir siyasetçidir.
Bugün Ellibeş’in yanında görüntü vermemişse buna sıradan bir vaka olarak bakamazsınız.
Civelek, bundan böyle bilmem kaçıncı kez hüsrana uğratıldığı partisine mesafe koyacak gibi bir görüntü çiziyor.
***
Ben de olsam gönül koyardım.
O kadar güçlü il başkanlığı yap, adından söz ettir ama bir rütbe alama…
Gerekçesi ne olursa olsun, Civelek bu kadarını hak etmedi.
Ondan sonrakilere baktığımızda Civelek zemzemle yıkanmış gibi kalmıştı.
Ama bir çizik yemeye gör.
Gelinen noktada Civelek, maalesef üzerine yapışan olaydan bir türlü kurtulamadı.
***
Bazıları onun Ankara’ya çağrılmasına şaşırdı, bazıları sevindi bazıları da köpürdü.
Teşkilat yoklamasında adının öne çıktığı konuşuldu.
Ben buna pek ihtimal verenlerden değilim.
Civelek’i Erdoğan’ın karşısına götüren sebep, yukarıda güvendiği bir iki ismin yaptığı presle alakalıydı.
Ben Süleyman Soylu diyeyim, siz Berat Albayrak olarak anlayın…
Ama bunların hiçbiri yetmedi ve masadan Mehmet Ellibeş çıkıverdi.
***
Peki, neden Ellibeş?
Öyle ya… Ellibeş aman aman il başkanlığına meraklı değildi.
Bunu da açık açık deklare etmişti.
Torun seveceğim, ben belediyecilikten anlarım teşkilatı bilmem dedi.
Fakat buna rağmen Erdoğan, Ellibeş isminde karar kıldı.
Neden?
Çünkü Ellibeş profil olarak olabileceğinin en iyisiydi.
Beşeri ilişkileri son derece iyi olan, pozitif elektrik verebilen, ağabey modeliyle kimseyi karşısına almadan toparlayıcı olabilecek, sabırlı ve naif olma özelliklerine sahipti.
Kısacası partide dengeyi kurabilecek, keksin köşeleri olmayan, adamcılık siyasetine bulaşmamış bir isimdi.
Sanırım Tahir Büyükakın da bu özellikleri nedeniyle Ellibeş ismine yakın durdu.
***
Büyükakın her ne kadar sürece direk müdahale etmese de Ellibeş isminin havadan durduk yere ortaya çıkmadığını anlayacak kadar siyasi bilgimiz var.
Ancak Büyükakın gönlündeki ismin belli olmasına rağmen Ankara’dan gelen heyete olsun, teşkilat üyelerine olsun, Erdoğan’a olsun illa Ellibeş il başkanı olsun şeklinde bir pres yapmadı.
Bunu neye göre söylüyorum peki?
Şayet Büyükakın Ellibeş’te ısrarcı olsaydı en başından bu yana farklı tavır sergilerdi.
O heyet ikinci kez buraya gelmez ve ilk beşli Ankara’ya gittiği an masadan Ellibeş çıkardı ama çıkmadı.
Hatta Ellibeş’in ikinci kez Ankara’ya gitmesi bana göre itibar kaybına bile sebep oldu.
Keşke ikinci komedi sahnesi hiç olmasaydı.
Başsız badrıksız teşkilat kör tavuk misali anca bu kadar yol alıyor demek ki.
***
Öte yandan bugün Ellibeş’in AKP il binasındaki ilk basın toplantısında gözüm eski il başkanı Abdullah Eryarsoy’u aradı.
Eryarsoy’un yerine Ellibeş’e eski Başkan Karaosmanoğlu’nun çiçek vermesi absürt bir durumdu.
Elim telefona gitti, önce Ellibeş’i aradım ama ulaşamadım.
Sonra Eryarsoy’u aradım.
-Başkan neden bugün yeni başkanın yanında değilsiniz? Siz olmayınca devir teslim işini Karaosmanoğlu üstlenmiş, baksanıza Ellibeş’e çiçek vermiş. Partiye küs müsünüz
, diye sordum.
“Niye yokum sorusunu Mehmet Ellibeş’e sorabilirdiniz, il başkanımız o”
dedi.
-Aradım ama ulaşamadım, o şimdi tebrikleri kabul ediyor, ayakları yere basmıyordur, sen artık rahattasın bir söyleyiver
, dedim gülerek.
Çok yorum yapmak istemedi. Israr ettim, tutuk tutuk konuştu, kelimeleri dikkatlice seçmeye özen gösterdi.
“Bana bugünkü toplantıyla ilgili bilgi verilmedi”
dedi.
-Yani davet edilmedim mi diyorsunuz?
“Öyle demiyorum, bilgilendirme yapılmadığı için ben de katılmadım”
dedi.
-Peki, Ellibeş sizce doğru bir seçim mi, dedim.
“Cumhurbaşkanımız kararını vermiş. Onun ardından değerlendirme yapmak doğru olmaz, bunun bir faydası da olmaz. Tercihini bu yönde kullanmış. Yeni il başkanımıza başarılar diliyorum”
diye sonlandırdı.
***
Abdullah Eryarsoy parti düsturu içinde kalmaya çalışsa da kırgın olduğu, söyleyecek daha fazla sözü olduğu her halinden belliydi.
İzmit seçimlerinin diyetini tek başına ödemek ona fazlasıyla ağır gelmiş.
Eryarsoy açısından bakıyorum da; seçim kaybetmenin bedelini o ve yönetimi ödedi.
Ne il gençlik kolları, ne il kadın kolları ne milletvekilleri, ne de İzmit ilçe başkanı ve yönetimi, hatta ne de İzmit adayı
bu başarısızlıktan payını almadı.
Bu başarısızlığa rağmen Sibel Gönül az daha il başkanı oluyordu, buradan anlayın yani!
Öte yandan AKP İzmit ilçe başkanı Ali Güney’i anlayamıyorum.
Yönettiği ilçe elinden kayıp gitmiş ve en ufak bir hareket yok!
Son hızla muhalefette olmanın gerekliliklerini öğrenmeye çabalıyor, kalıcı olmak için bastırıyor.
Şovsa şov, giderse gider
… Ne lazımsa onu yapıyor.
Her gün Fatma Kaplan Hürriyet’e çatacak malzeme buluyor.
Bu konuda fena gitmiyor ama il başkanının seçim kaybından sorumlu tutulduğu bir yerde kaybedilen ilçe teşkilatının öylece yerini koruması bana siyaseten doğru gelmiyor.
***
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.
AKP’de derin çatlaklar oluştu ve bu derinlik günden güne artıyor.
Kıra döke bir yol gidiliyor.
Eskisi gibi kimse duygularını saklama gereği duymuyor.
Davaymış, oymuş buymuş… Bu söylemler giderek azalıyor.
Hep derim yine diyeceğim.
AKP Türk tarihinin gelmiş geçmiş en büyük siyasi organizasyonudur.
Onlar siyasi parti olmanın çok ötesinde bir oluşumdu.
O oluşum işte şimdi yeni yeni klişeleşiyor, siyasi parti olmaya başlıyor.
***
Nasıl ki yıllardır muhalefette kalan partiler birbirileriyle uğraşmaktan bir arpa boyu yol alamadıysa aynısı onlar için de başlıyor ve sistem insanları yeni parti arayışlarına itiyor.
Çünkü en başta deniz bitti deniz…!
Deniz bitti mi, onları bir arada tutamazsınız.
Bakın bugün belediyelerin hali ortada.
Başkanlar yeni seçilmiş olmasına rağmen heyecan yaratamıyor
, hepsi maaşları nasıl öderiz diye kara kara düşünüyor.
Millet iş bekler, aş bekler, proje bekler. Anlar mı senin halinden?
***
Şu an başkanlarla alakalı beklenti çıtası o kadar düştü ki, tasarruf tedbirlerini hayata geçireni pamuklara sarıp sevesimiz geliyor.
Yok, milyonluk makam aracını sattı, yok belediyeye gelirken makam aracı kullanmıyor, yok danışmanlara yol verdi falan…
Bunların hepsi zorundan yapılan şeyler.
Şimdilik milletin hoşuna gidiyor ama sonra ne olur bilemem.
En basitinden yeni istihdam projeleri hayata geçmez, yeni başkanlar farkını gösterecek atılımlar yapmazsa seyreyleyin olacakları.
***
İl başkanlığından başladık, buralara geldik.
Hepsi birbiriyle ilintili konular, bir çarkın dişleri gibi düşünün.
O dişlerden biri çarka takılmadı mı, dönmesi imkansız.
***
Mehmet Ellibeş’e yeni görevinde başarılar diliyorum.
Sakin ve babacan tavrıyla Kocaeli ve AKP için bir şans da olabilir, teşkilatçılığı beceremeyip çok silik bir performans gösterip yok da olabilir.
Ellibeş bu iki rahmetten biriyle yol yürüyecek ama hangisiyle…?
Sanırım anlamamız çok uzun sürmez.
Bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler…!
--------------------------------
GÜNÜN SÖZÜ:
“Ne kadar sert ve agresif bir hayat sürersen sür, bir gün sabırlı ve ılımlı yaşamayı öğrenirsin.
Ne kadar kızgın ve sinirli bir hayat sürersen sür, bir gün soğukkanlılıkla yaşamayı öğrenirsin.
Bazı şeylere sabretmeyi bazı şeyleri kafaya takmamayı öğrenirsin.
Hayat öğretir, hayat bekletir, hayat uslandırır”
***********
“Deli tarafıma denk gelmeyiniz;
Zira orada ben bile hükümsüzüm…”