Gebze’de Erdoğan’ın ne dediği değil; Koç başlarının ne istediği önemli
AKP ilçe teşkilatlarının yenilenme süreci sancılı geçiyor. Bakmayın siz onların 'her şey süt liman” havasında takıldıklarına. Aslında öyle şeyler oluyor ki neresinden düzelteceklerini bilmiyorlar. FETÖ denen hain terör örgütünün...
AKP ilçe teşkilatlarının yenilenme süreci sancılı geçiyor.
Bakmayın siz onların “her şey süt liman” havasında takıldıklarına.
Aslında öyle şeyler oluyor ki neresinden düzelteceklerini bilmiyorlar.
FETÖ denen hain terör örgütünün darbe girişiminden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi gitmediği iktidar partisinde
Yeni yapılanmada yer alacak isimler üzerinde titizlikle duruluyor.
Ama bu hainler ne yapıp edip bir şekilde içeride kalan ayakları basamak olarak kullanıp
Başka başka isimlerle veya maskelerle AKP’nin eteğini bırakmıyor.
***
Sadece FETÖ mü?
Hayır… bir de iktidar partisini rant kapısı olarak gördükleri için sözüm ona görev aşkıyla yanıp tutuşanlar var.
Bunların kimisi ilçe başkanı olmaya çalışırken kimisi de yönetim kademelerine girmek için kılı kırk yarıyor.
Düşünün, düz bir yönetici olmak için dahi bu ülkenin Başbakan Yardımcısının kapısını aşındırıyorlar.
Neden? Çünkü adam alışmış 13 yıldan beri bir düzen içinde yaşamaya.
Kolay kolay bırakır mı partinin eteğini, bırakmazlar hiçbir zaman da bırakmayacaklar.
***
Bakın, şimdi ilçe başkanları belirlenen ilçeler yavaş yavaş yönetim listesini yapmaya başladı.
İzmit’te öyle insanların adı geçiyor ki vay ki vay diyorum duyunca.
Öte yandan Kocaeli’nin en önemli ilçesi olan Gebze’ye bakıyorum aman Allahım diyorum.
Gebze tam bir cadı kazanı olmuş.
Mesela ilçe başkanı Hasan Soba neden aday olmadı, ona aday olma diyen kimdi, gerçekte böyle bir şey var mıydı?
Ciddiyet boyutu nedir, neden şimdi Hasan Soba ismi tekrar gündeme gelmeye başladı?
AKP Genel Merkezi aradığı kriterlerde adam bulmakta zorlanıyor mu gerçekten?
Temayül sonucu üç ismi Ankara’ya çağıran genel merkez niçin karar veremedi?
İşte Gebze günlerdir bu soruların cevabını arıyor.
***
İşim gereği Gebze ilçesini yakinen takip edenlerdenim.
Az çok oradaki dengeleri anlayabiliyorum.
Ve inanın işleri çok ama çok zor!
AKP Genel Merkezi Ankara’ya çağırdığı üç adayın birinde karar kılamayınca haliyle dedikodular, tartışmalar aldı yürüdü Gebze’de.
Herkes kafasına göre bir şeyler anlatıyor.
Bu minvalde ben de adaylara bakınca aralarında bir kritik yapayım istedim geçen gün.
Tam da adayların Ankara’ya davet edildikleri gündü sanırım.
Sırasıyla her adaya bir pencere açıp değerlendirme haberleri yapma taraftarıydım.
Önce Mustafa Yıldıztekin’den başlayım dedim.
Çünkü yarışın favori ismiydi ve onunla ilgili konuşulanlar had safhadaydı.
***
Yıldıztekin hakkında, belediyelere iş yaptığı iddiaları vardı.
Bunun üzerine ben de aile şirketleri olan ENTOSAV’ın sitesine girip ufak çaplı bir tarama yaptım.
Yıldıztekin ailesinin bütün referansları Türkiye’deki belediyeler olarak görülüyordu.
Üstelik herkesin ulaşabileceği kadar kolay bir bilgiydi bu.
Ve bunun ardından bir haber kaleme aldım.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı takan yok! Belediyelerden ihale alanları Ankara’ya çağırdılar” başlığıyla haberi yazdım.
Bu haber Gebze’de o kadar ses getirdi ki, arayanım soranım bitmedi.
Çoğu duygularına tercüman olduğumu söyleyip teşekkür ederken ilginç bir telefon daha aldım.
Bu kez arayan Mustafa Yıldıztekin’in ağabeyi Gencay Yıldıztekin’di.
Sinirliydi, gergindi ama üslubu nazikti.
“İftira atıyorsun” diye söze başlayınca afalladım. Asla yapmak istemediğim bir şeyle karşı karşıyaydım.
Ayrıca kişisel bir husumetim yok, Mustafa beyi ne tanırım ne ederim.
Ben sadece Gebze’de ki söylemleri takiben herkese açık olan bilgiyi kamuoyunun takdirine sundum.
***
Devam etti Gencay Bey;
“ENTOSAV aile şirketimizdir fakat Mustafa’nın burada ortaklığı yok. Biz Gencay, Tuncay ve Olcay olarak üç kardeş ortaklık yapıyoruz” dedi.
Peki, Mustafa bey ne yapıyor diye sordum.
“O bizden ayrı olarak inşaat işi yapmak istedi, doğaldır dedik kendine iş kurdu” dedi.
O zaman şunu sordum ben de… “İyi de ENTOSAV şirket bünyesinde inşaat işleri yapıldığına dair bilgi var. Madem inşaat yapıyorsunuz, neden Mustafa bey sizinle değil” sorusuna ise;
“İlk zamanlar kurduğu şirketi tanınmadığı için ENTOSAV’ın tanınırlığına ihtiyaç duydu onun dışında bu şirketle hiç alakası yoktur. Lütfen haberinizi kaldırın” dedi Gencay bey.
Resmi evrak istedim, hemen gönderdi.
Evrakları incelediğim kadarıyla Mustafa Yıldıztekin’in adı aile şirketinin hiçbir tarafında yer almıyordu.
Bunun üzerine haberi kaldırabileceğimi söyledim.
Çünkü benim için önemli olan resmi evraktır.
***
Çok mu ikna oldum, tabi ki hayır!
Bana göre böyle ciddi işe soyunanların birinci derece yakınlarının kamuya iş yapmaları soru işaretlerine neden olur.
Ama en nihayetinde derdim bağcıyı dövmek olmadığından haberi kaldırdım.
Fakat o da ne? Gebze’de haberin linkine ulaşamayan onlarca insan gazeteyi telefon yağmuruna tuttu.
Kızan da vardı hakaret eden de, sorgulayan da…
Bizim meslek kirletilmiş bir meslek olduğu için çoğu bunu farklı tarafa çekmeye çalıştı.
Yıldıztekinlerle uzlaştım sananlar bile olduğunu düşünüyorum.
Oysa gazetecinin görev ve sorumlulukları bilinciyle hareket ettim.
***
Ben bu kadarını ortaya çıkarmışsam cümlenin gerisini AKP Genel Merkezindekiler getirsin dedim
Banane Mustafa Yıldırtekin’den ve banane diğerlerinden.
Ama Cumhurbaşkanı ortaya bir ideal koyuyor ve bu ideallere aykırı işler yapıldığını görüyorsak biz bunu yazmaktan çekinmeyiz.
En azından kendi adıma bundan taviz vermem.
Ancak diğer yandan üç kardeş birlikteyken dördüncü kardeş aile şirketine dahil değil deniyorsa
ve bunu resmi yoldan ispatlıyorsa kimse kusura bakmasın ben haberi kaldırırım.
Ha, bundan gayrısını anlatmak Gebze’de ki parti yetkililerinin işi.
Hülle var mı, belediye neden hep o şirkete iş vermiş, koruma kollama vakaları olmuş mu, bir zahmet onu da kendileri çözsün.
Ben sadece Gebze’de pek çok insanın dilindeki olayı yazıya döktüm ve bunu yaparken derdim,
Cumhurbaşkanı’nın FETÖ ve yandaşlara iş konusunda titizlenmesine karşın
Hala alttan alttan birilerinin kendi yapısını kurmaktan geri kalmadıklarını anlatmaktı.
***
İki fotoğrafı önünüze koyun ve kararı siz verin.
Normalde kolayına haber kaldıran biri değilim.
Kimseden ne korkarım ne hesap veririm.
Vicdanen istemesem de, çok inanmış olmasam da realite (evrak) karşısında o haberi yayından kaldırdım.
Arkamdan atıp tutanlara duyrulur..!
***
Gebze ilçe başkanlığı konusuna gelirsek;
Mustafa Yıldıztekin ve Ufuk Ekinci isimleri ciddi anlamda sıkıntılı olarak görülüyor.
Bunlardan hangisi ilçe başkanı olursa olsun Gebze’de tartışma hiç bitmeyecek.
Benim aldığım izlenim aynen bu yöndedir.
Tabi bir de Köksal Tatoğlu faktörü var.
Ben Karadenizlilerin her yere özellikle de AKP’de hükümranlık sürmelerinden hoşnut olan biri değilim.
Çünkü ne kadar Rizeli, Trabzonlu hatta Gümüşhaneli varsa AKP’de yer tutmuş.
Ancak sırf Karadenizli diye de kimsenin hakkına girmek istemem.
***
Köksal Tatoğlu adaylar arasında hakkında rantsal veya diğer türlü olumsuz bir şey duymadığım isimlerden biridir.
Aklımda kalan şey, Gebze Ticaret Odası seçimlerinde FETÖ’nün GTO’yu ele geçirme çabalarına karşı
Başkan Nail Çiler’in yanında yer alarak FETÖ’ye karşı mücadele verdiğidir.
İşte bu yüzden de Köksal Tatoğlu’nu ilçe başkanı yapmazlar.
Çünkü adamın yüzüne çarpacakları (çok af edersiniz) arkasına geçecekleri bir açığı yok henüz.
Barındırmazlar yani..!
AKP böylelerini kusar atar!
Sonra da “BAKIN BİZ YENİLENDİK” der (!)