Mutlu olmak istiyor musun?

Mesleğimi çok seviyorum.. bir kere daha dünyaya gelme şansım olsa düşünmeden yine psikolog olmayı seçerim.. Her biri farklı hikaye.. Her biri kendine özel.. Farklı duygular, farklı tepkiler, farklı deneyimler bütünü.. Yeni bir danışanıma...

Mesleğimi çok seviyorum.. bir kere daha dünyaya gelme şansım olsa düşünmeden yine psikolog olmayı seçerim..

Her biri farklı hikaye..

Her biri kendine özel..

Farklı duygular, farklı tepkiler, farklı deneyimler bütünü..

Yeni bir danışanıma hayatının nasıl gittiğini sorduğumda aşağıdaki yanıtlardan birini alıyorum.. Ya da birçoğunu birden. Sorunlarının ne olduğunu gerçekten bildiklerini sanıyorlar. Ama ben bu şikayetlerin, onların iç dünyalarındaki düşünce kalıplarının dış dünyadaki etkileri olduğunu biliyorum..

MUTSUZUM…

Çünkü ilişkim yok, ilişkim sıkıcı, beni desteklemiyor, devamlı eleştiriyor, sevecen değil, sürekli denetliyor, her zaman benimle uğraşıyor, bana hiç ilgi göstermiyor, beni paspas ediyor, beni hiç dinlemiyor, beni hiç aramıyor, değerli hissettirmiyor, vs…

MUTSUZUM..

Çünkü hiç param yok, çok az var, asla yetişmiyor, bir türlü gelir-giderimi dengeleyemiyorum, borcum var, ödemelerimi yapamıyorum, geldiği gibi gidiyor, vs..

MUTSUZUM..

Çünkü istediğim hiçbir şeyi yapamıyorum, kimseyi memnun edemiyorum, ne yapmak istediğimi bilmiyorum, kendime ayıracak zamanım yok, kendi ihtiyaçlarıma sıra gelmiyor, kimse benim ne istediğimi sormuyor, hiçbir yeteneğim yok, hiçbir şeyi doğru yapamıyorum, sürekli erteliyorum, hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor, kendime güvenmiyorum, vs..

Yani kısacası temel soruları sorduğumda kullandıkları sözcüklere dikkat ediyorum:

Hayatında neler oluyor?

Sağlığın nasıl?

Mesleğin ne?

Ekonomik durumun nasıl?

Aşk hayatın nasıl?

Bana biraz çocukluğundan bahseder misin?

Beden dillerini ve yüz ifadelerini gözlüyorum.

Ama özellikle kullandıkları kelimelere dikkat ediyorum.

Düşünce ve sözcükler, yaşanacak deneyimlerimize zemin hazırlıyor.

Danışanlarımın söylediklerini dinlerken, niçin o sorunları yaşadıklarını anlıyorum.

Ve tüm seanslarımı bittikten sonra fark ediyorum ki,

Her birimiz tüm yaşam deneyimlerimizden sorumluyuz.

Aklımızda oluşan her düşünce geleceğimizi yaratıyor.

İnsan nefret ve suçluluk duygusu yüzünden acı çekiyor.

Herkes için en büyük mutsuzluk, “yeterince iyi değilim” diye düşünmekten geçiyor.

Dargınlık, gücenme, olumsuz eleştiri ve suçluluk en zarar verici düşünce kalıplarımızdır.

Kendimizi gerçekten sevdiğimiz zaman, hayatımız her yönüyle düzene giriyor..

Olumsuz düşünce kalıplarınızı görün ve değiştirmeyi seçin..

Çünkü, düş kırıklığı dolu bir yaşamı kimse hak etmiyor..

Sevgiyle kalın..

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları