Eziklerin ortak söylemi nedir biliyor musunuz?

Az biraz siyasetin içinden gelen biri olarak, bazı politik gelişmeleri hesaplayabiliyorum. Gerçi, son yıllarda siyasetle hiç ilgisi olmayanların bile analiz gücü gelişti ya, neyse… Biz de naçizane yaşanan gelişmeleri izliyor ve öngörülerimizi...

Az biraz siyasetin içinden gelen biri olarak, bazı politik gelişmeleri hesaplayabiliyorum.

Gerçi, son yıllarda siyasetle hiç ilgisi olmayanların bile analiz gücü gelişti ya, neyse…

Biz de naçizane yaşanan gelişmeleri izliyor ve öngörülerimizi buradan sizinle paylaşıyoruz.

Özellikle son 4 yılda ülkemizde yaşananlar sayesinde bildiğimiz bütün doğrular alt üst oldu.

Bu dört yılın son iki yılında ayyuka çıkan olaylarla birlikte teamüller alt üst edildi.

Artık hiçbir şeyin, hiç kimsenin oturduğu makamın garantisi yok.

***

Eskiden kızlar evlenirken damat adayının sabit işi olması tercih edilir, özellikle memur olanı istenirdi.

Fakat şimdi ne fabrikalarda iş garantisi ve yeterli ücret olayı var, ne de memurluğun bir garantisi…

“Devlete kapağı attın mı, iş tamamdır” sözü bile yerle yeksan oldu.

Bütün bunların hepsi 15 temmuz darbe gecesiyle beraber yok oldu gitti.

Ha, kötü mü oldu? E valla bir bakıma iyi şeylere de sebep olduğunu inkar edemeyeceğim.

Keşke yaşanmasaydı diyemiyorum çünkü vatanımızı bekleyen sinsi tehlike çok daha büyükmüş.

O nedenle iyi ki bu kendini çok zeki sanan cemaat takımı böyle cahil cüheyla hamle yapmışlar.

***

Bu arada ben bunların cahil olduğunu söylüyorum ama yanlış anlaşılmasın.

Bunu şunun için söyledim.

Nerede bir cemaatçi görsem tanırım.

Kendini ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın o ukala tavırlarıyla mutlaka deşifre olur.

Çünkü bunlar tornadan çıkmışçasına bazı basmakalıp sözlerle kendilerini övmeleriyle meşhurdur.

Mesela bir yanları hep eziktir, ezik kalmıştır.

Hiçbir baltaya sap olamayacağını bildiği için küçük yaşlarda cemaatin kucağına oturarak, cevapları hazır sorularla diplomaya ulaşmıştır.

Kariyerin en babasını yapmıştır.

Ama ne var ki içinde ki o ezik çocuk hiç büyümemiştir.

Bir yanı, cemaat yuvalarında yaşadığı travmalarla doludur.

Ne kadar Akademik unvan elde ederse etsin, özgüveni oturmamıştır.

Karşısındakine karşı hep tedirgindir. Hep bir pozisyon alma halindedir.

Hele de kendinden daha medeni, daha çağdaş insanlarla muhatap olduklarında muhakkak yakayı ele verir.

***

Bir ispat çabası başlar hemen.

Ne kadar zeki olduğunu vurgulamak için “insanların ortalama zeka seviyesinin çok üzerinde bir akla sahip olduğunu ve hatta IQ’sunu (zeka testi) ölçtürdüğünü bile söyler.

Bilmiyorum siz hiç karşılaştınız mı ama ben bunlardan çokça tanıdım.

Bunların niyetlerini çok iyi bilmediğim ve onları bu denli yakın tanımadığım için kendi kendime sorardım.

“Yahu bir insan niye durduk yere zekasını ölçtürür ki?

Acaba biz niye hiç zekamızı ölçtürmedik? Zeka seviyesini bilmemek yada bilmek için uğraşmamak bir aptallık belirtisi mi” diye?

Anladım ki öyle değilmiş.

Bunlar hep eziklikten kaynaklı şeylermiş.

Üç günlük dünyada beş günlük keyif çatabilmek için bir ilkokul mezunu sömürgen zatın peşinden gittiği içinmiş.

***

Şimdi o keyfin bedelini ödüyor her biri.

Ödesinler, hiç umurum değil!

Biz burada evimize ekmek götürmek için ar’ımızla namusumuzla para kazanmaya çalışırken yeri geldi çocuklarımızın yüzünü görmedik.

Yeri geldi borca battık.

Aynı şekilde nice ocaklar söndü, nice intiharlar oldu.

O zaman hangisinin bir tarafı duydu?

Hepsi o ülke senin bu şehir benim, nerede güzel yemek yapan yer var, oraları gezmekle meşguldü.

Bir anda mantar gibi türeyen zengin iş adamları, pırlantaya boğulan türbanlı ve ağır makyajlı kadınlar görmekten içim şişmişti.

Bakın nerede hepsi? Tam siper inlerine çekildiler.

Adaletsizce zenginleşmenin, ultra lüks yaşam sürmenin acı yüzüyle karşı karşıyalar.

***

Boşuna dememişler, zalimlerin iktidarı cahillerin omuzlarında yükselir diye!

Milleti zayıf noktasından yakalayıp, dini inançlarını iliklerine kadar sömüren bu kan emiciler,

Kapı arkasında vatana ihanetin hesapları içinde paraya para demediler.

15 temmuz olarak belirledikleri güne “cihat” olarak baktılar.

Şimdi her birinin diyet ödeme vakti geldi.

Adı, ünvanı, kariyeri, ne olursa olsun hiçbiri umurumuz değil.

Yeter ki devlet adil ve “samimi” olsun.

***

Halk nezdinde ve vicdanlarda rahatlık istiyorlarsa ucundan kıyısından FETÖ’ye bulaşmış kim varsa temizlensin.

Yok ucu ona dokunur, yok buna dokunur denmesin.

Biz artık sorular arasında boğulmak istemiyoruz.

Acaba şuna dokunurlar mı, acaba bunu bilmiyorlar mı demekten bıktık.

Tek konuşulan konu buyken, sen gidip olmadık kişilerle göstermelik operasyonlar yaparsan

Kusura bakmayın, daha artık bu milletten kredi bulamazsınız.

Yeter artık! Milleti paronayak yaptınız!

Ne yapacaksanız yapın ve şu işi kökünden temizleyin.

***

Bakın Sayın Erdoğan’a..!

Kafasına basmadı mı bir gecede İç İşleri Bakanının görevden alıyor.

Kafası basmadı mı Başbakan’ı değiştiriyor.

Bu çok doğrudur demiyorum, ülkenin demokrasisi açısından büyük yaradır ama en azından kararlılığını görebiliyorum.

Yaptığı yanlışları düzeltmek için hamleler yapıyor çünkü tüm ülke onun ağzına bakıyor şu an.

“Acaba ne yapacak? Acaba yeniden tertemiz liyakat ile yönetilen bir ülke olacak mıyız” diye?

***

Ya bizimkiler?

“Sen bana dokunma ben sana dokunmayayım, o konuşursa ucu şu kişiye kadar gider, o zaman ben de yanarım” demekten kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Ama şimdi birazcıkta olsa umutlarım yeşerdi.

Özellikle Kocaeli konusunda bayram sonrası bir hareketlilik olacağını düşünüyorum.

İç İşleri Bakanının değişmesiyle Kocaeli’de bazı taşlar yerinden kıpırdayacak gibi geliyor.

Bununla ilgili düşüncelerimi ise daha sonra paylaşacağım.

Bizim tek derdimiz vatan, gerisi yalan..!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları