Paralelcilerin kıblesi paraysa paranın döndüğü yerlere bakın!
15 Temmuz darbe girişimlerinin ardından ortada büyük bir sessizlik hakim. Herkes pusuya yatmış vaziyette yarın başına ne geleceğinden habersiz bekleyişini sürdürüyor. Özellikle AKP'lilerin içi hiç rahat değil. Hepsi akşamları demokrasi...
15 Temmuz darbe girişimlerinin ardından ortada büyük bir sessizlik hakim.
Herkes pusuya yatmış vaziyette yarın başına ne geleceğinden habersiz bekleyişini sürdürüyor.
Özellikle AKP’lilerin içi hiç rahat değil.
Hepsi akşamları demokrasi meydanına gelip en azılı paralel düşmanı olduklarını göstermek için çırpınıp dururken,
gündüz ise kelimenin tam anlamıyla derin bir sessizliğe bürünüyorlar.
Özellikle paralel avının gelip belediyelerin kapısına dayanmasıyla belediye başkanlarının bazılarını uyku tutmadığı konuşuluyor.
Her ne kadar bu işin kendilerine uzanmayacağını düşünseler de yine de “acaba” demekten kendilerini alamıyorlar.
***
Bence de artık hiçbiri rahat uyku uyumasın!
Yolun sonu görüldü ve oyun bitti.
Bir zahmet herkes bugüne kadar yaptığının hesabını versin, bedeli neyse ödesin.
Çünkü gördüğüm kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç olmadığı kadar kararlı.
Benim korkum, Erdoğan’ın tüm kararlılığına rağmen buradakilerin kenetlenip
Asıl dokunulması gereken kişileri unutturup masum insanları ya da sadece cemaat sempatizanları olmaktan öteye gitmeyenleri harcamalarıdır.
Cemaate sempati duymak suç kapsamına giriyorsa onları da alsınlar, hiç umurum değil.
Ama domuzun başı dediklerimiz oldukları yeri muhafaza edeceklerse bunun ne anlamı kalır?
***
En başından beri söylüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kocaeli AKP’nin kalesi” sözüyle bir nevi uyutuluyor.
AKP’nin buradaki sayısal başarısı, Erdoğan’ın kimi gerçekleri görmesine engel oluyor.
“Nasıl olsa Kocaeli’de başarılı kadrolarım var” deyip, bu taraftakiler ne yapsa doğrulatma gereği duymadan inanıyor.
Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kandıranların yuvası burası!
Bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor Sayın Erdoğan’ın.
Bunu yapacak kişiler ise belli.
***
İlimiz Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun bir şans olduğunu hep söylemişimdir.
Geçmiş dönem Valisi Topaca’dan sonra göreve gelen Sayın Güzeloğlu,
Daha gelişiyle birlikte kentte varlığını hissettirdi.
İnsanlarda birden bire prangalardan kurtulma ve özgürleşme hissi uyandı.
Kaprissiz, doğal, dürüst, tarafsız bir yol izliyor Sayın Güzeloğlu.
Eminim hepimizin bildiklerini misli ile biliyor ve en ince detaya kadar düşünüyordur.
Dışarıda büyük bir kitle tarafından “sıra belediyelere ne zaman gelecek” sorusunun yankılandığının farkındadır.
Çünkü insanlar tamamen buna odaklanmış vaziyette.
***
Azılı paralelci olarak bilinen, belediyelerde il imamlarıyla makam odalarında kahvaltılar yapanlar,
Paralelcilere imar rantı sağlayarak FETÖ’ye kaynak sağlanmasının önünü açanlar,
Kadrolarında hatta en yakınında çalıştırdıkları adamların cemaat bağlantılı olduğunu bildikleri halde;
Hala yanında tutmaya devam edenleri gördükçe milletin tepesi atıyor.
Hangi belediye başkanı samimi davranıp paralelle mücadele başlattı söyler misiniz?
Körfez’e bakıyorsunuz; 11 kişi FETÖ kapsamında işten çıkarıldı ama yankıları dinmiyor.
Çünkü işten çıkarılanların bir kısmının paralelle uzaktan yakından alakasının bulunmadığı iddia ediliyor.
Büyükşehir belediyesine bakıyorsunuz; sözde 124 işçi hakkında soruşturma başlattılar ama bu 124 işçi kim, onları kimse bilmiyor.
***
Neden isimleri deşifre edilmiyor, anlaşılır şey değil.
Vatan hainliği adı altında işten atılacak adamların nesini saklıyorlar?
Bu sadece toplumda yükselen tansiyonu aşağı çekmek için mi yapılıyor?
Her olaya açıklama yapan ekipler nerede?
AKP İl Başkanı Şemsettin Ceyhan ne yapıyor?
Belediyelerle ilgili bizim bildiklerimizi o bilmiyor mu?
Kendisine hiç şikayet gitmiyor mu?
***
Ya Büyükşehrin ana ekibi?
Başkan Karaosmanoğlu, Tahir Büyükakın, Gökmen Mengüç, Zekeriya Özak ve birçoğu…
Neden hepsi sus pus oturuyor?
Gerçekten bir şey yapmaya yetkileri mi yok?
Öyleyse bile Sayın Valimize yardımcı olarak bu işi çabuklaştırmaları gerekmiyor mu?
Basın olarak bizler bu işin ne tarafından tutacağımızı gerçekten şaşırdık.
Kimseyi hedef göstermek istemediğimiz bir gerçek.
Ama diğer yandan fotoğrafın büyüğünü görüpte konuşmamak elde değil maalesef!
***
İlimize yeni atanan Sayın Başsavcımız hakkında müthiş güzel cümleler duydum.
Onu tanıyan birkaç kişiden dinledim ve umutlarım tazelendi.
Hali hazırda zaten işini iyi derecede yapan bir İl Emniyet Müdürümüz var.
O zaman biz neden acele ediyoruz diyorum kendi kendime…
Galiba toplum nereye doğru bakarsa biz de oraya doğru baktığımız için böyle oluyor.
Ve şu anda toplum, bir an önce belediyelerde bulunan azılı paralelcilerin ayıklanmasını istiyor.
Göstermelik işlerle, birkaç bilinmedik isimleri işten atarak bu toplumun güvenini kazanmak mümkün değil.
Somut adımlar atılmalı.
Ucu nereye varırsa varsın, kime giderse gitsin hiç önemli değil.
***
15 Temmuz darbe akşamını bu millet hep beraber yaşadı.
Bu dava sadece AKP’nin davası değil!
Bu dava hepimizin davası ve biz bir an evvel normal hayat düzenine dönmek istiyoruz.
Yok o bürokrat yok bu başkan yok bu milletvekili… Hiç biri umurumuzda değil!
Ne demişti Erdoğan?
“Ucu bana bile dokunsa beni de alın”. Yani, babam bile olsa acımayın, hepsini paketleyin getirin diyor.
Bunu daha iyi ifade edebilecek cümle var mı?
Bence yok!
O nedenle, neyi beklediğimizi bilmiyoruz ama
Bir an evvel paralel çetelerin yuvalanma yeri olan yerel yönetimler didik didik edilmeli
Ve bu hainlerden misli ile hesap sorulmalı!
***
Kimse bana belediyelerde paralelciler olmaz veya az olur demesin!
Bu hedef saptırmaktan başka bir şey değildir!
Çünkü paralelcilerin kıblesi paradır ve paranın döndüğü yerlerin başında belediyeler gelir.
Bunu anlamak için belediyelerde özellikle üst kadrolarda görev yapanların renkli hayatlarına, servetlerine, çoluk çocuklarının okudukları okullara bakmaları yeterlidir.
Biliyorum, biz bunu kaşıdıkça birileri fena halde rahatsız oluyor.
Onlar dikensiz gül bahçesi hayali kuruyorlar ama o iş yaş!
Yolun sonu göründü…
***
Ben belki ilk kez Sayın Erdoğan’a (paralelle mücadele konusunda) bu kadar güven duyuyorum.
Paralelle mücadele konusunda ilk önce kandırıldığını söyleyerek işe başlaması önemli bir detay. Aslında kandırılma olayı işin manevrası.
Erdoğan demek istiyor ki;
“Hatalarımın farkındayım, geriye dönerek önümüzü göremeyiz. Sizden biraz daha kredi istiyorum” diyor.
Bu işten onun da bizim de canımız çok yandı ve Devlet olmanın kurallarını hatırlayıp hatasından dönmeye çalışıyor.
***
Erdoğan’ın sığındığı liman çok sağlam… DEVLET!
O bu limandan ayrılmadığı sürece ülkenin başında sağcı olmuş, solcu olmuş fark etmiyor.
Gerisi siyasetçilerin işi.
Kendini ifade etmeyi başaran, Devlet adabından ayrılmayan, toplumu kendine inandıran hangi vatansever olursa olsun, başımızın üstünde yeri var.
Biz muhalefet sınırımızı ülkenin ayarının kaçmadığı bir platformda tutmak istiyoruz.
Vatanımız tehlikeye girmeden, normal hukuk düzeni içerisinde işleyen bir sistemde
Kişileri, tarzlarını, farklılıklarını eleştirmek istiyoruz, eskiden olduğu gibi.
Yoksa böyle olunca ne muhalefetin tadı var ne iktidar olmanın..!