Yalnız sana mı itibar etsinler?
Bizim iş gerçekten çok zor bir iş. Mevcut Türkiye koşullarında gazetecilik yapmak zaten yeterince zorken Bir de bu zorluklara bizi ayağımızdan çeken meslektaşlarımız ekleniyor. İşleri güçleri yaptığımız haberleri takip edip, bizi çürütecek...
Bizim iş gerçekten çok zor bir iş.
Mevcut Türkiye koşullarında gazetecilik yapmak zaten yeterince zorken
Bir de bu zorluklara bizi ayağımızdan çeken meslektaşlarımız ekleniyor.
İşleri güçleri yaptığımız haberleri takip edip, bizi çürütecek argümanlar aramak, laf sokmak.
Bana dokunmadığı sürece hiçbir meslektaşımın haberini köşemde yermek gibi bir densizliğe girmedim bugüne kadar.
Ama gel gör ki, basın arenası bu işi çok seviyor.
Kocaeli Barış’ta çıkan her haberi, haberin muhatabından önce çürütmek için köşelerinde adeta birbiriyle yarışıyorlar.
Onları da anlıyorum; konuları belli, sınırları belli, çizgileri belli.
Bunun dışına çıkamayınca ne yapacaklar, tabi ki bizim gibi olaylara muhalefet edebilen basınla uğraşacaklar.
Bu konulara çok girmek taraftarı değilim ama bazen suskunluk kabullenmişlik anlamına da gelebiliyor.
***
Bunları neden anlattım?
Geçen gün gazetemizde bir haber yaptık. Meral Akşener’in kuracağı parti ile alakalı il başkanlığı için
Kocaeli’de Haluk Ulusoy ismi ile temaslar yapıldığını yazdık.
Şu ana kadar Kocaeli örgütlenmesinde ser verip sır vermeyen yeni parti haliyle hepimizin dikkatini çekiyor.
Ben de bir ortamda otururken, yeni partiye uzak olmayan, söylediği söze itibar edilen birinden
Sevgili Haluk Ulusoy ile ilgili bu iddiayı duydum.
Yazıp yazmamak arasında gittim geldim.
Haluk beyi arasam, “yok öyle bir şey” diyecek.
Haberi yazmasam, konuştuğum kişi öyle yoldan geçen biri değil dolayısıyla bu bilgiyi içimde tutamam.
Gazetecilik biraz da iddia demektir diyerek bu habere yer verdik.
Daha sonra Haluk Ulusoy beyefendi, haberin altına yaptığı yorumla şu anda öyle bir şey olmadığını söyleyip, haberi yazan arkadaşa teşekkür ederim demiş.
Haluk bey başka ne diyebilirdi ki..?
Evet, bir takım görüşmeler yapıyoruz, kısmetse olur, değilse olmaz mı diyecekti?
Siyaset bu! Pek tabi böyle cevap verecekti.
Hem politikacılara alışığız biz. Ona bakarsanız Ümit Özdağ, Koray Aydın gibi isimler de Akşener’in yanında yer alacaklarını son ana kadar inkar ettiler.
Ama ne oldu, sonuç ortada…
Ha tabi bu şu demek değildir.
Haluk Ulusoy doğru söylemiyor.
Olabilir, belki de masada konuşuldu ama kendisine bu konu hiç gitmedi.
Ama hem Haluk bey, hem de biz gayet saygı çerçevesinde bu işi hallettik.
Ancak gelin görün ki, bizim meslektaşlarımızdan biri bu işe fena bozulmuş.
Köşe yazısının içine “İTİBAR ETMEYİN” başlıklı bir yazı yazmış.
Yani diyor ki, “bu gazeteye ve yazdığı habere değil bana itibar edin, olsa ben size söylerim.
Onlarda itibar ne gezer, en iyisini ben bilirim”
Neymiş, yeni partiyle ilgili herkes bir şeyler söylüyormuş da okurlar itibar etmemeliymiş.
Haluk Beyi arayıp konuştuklarını yazsalar onu da anlayacağım ama yok!
***
Şimdi bu hakaret değil de nedir?
İşin can acıtan kısmı, bu arkadaşımla hiçbir diyaloğum da yok ama meslektaş olarak saygı duyduğum ender insanlardan biri.
Neden böyle bir söz etti, anlamış değilim.
Eleştirecek onca konu varken tutup bizi bulmuş, itibar edilecek yanları yok demiş.
İyi ki Kocaeli Barış varmış.
***
Yolsuzluk yapanlar neden kenarda duracak?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında
İl başkanlarına uyarılarda bulundu.
“Teknokratıyla, bürokratıyla, bakanıyla bu yürüyüşe ayak uyduramayanı, millete hizmet etmeyeni,
Ve de en önemlisi YOLSUZLUĞA BULAŞANI kenara koyacağız dedi.
Ben de diyorum ki;
Sayın Cumhurbaşkanı yolsuzluk yapanı niye kenara koyuyorsunuz, cezaevine koyun.
Adı üstünde yolsuzluk bu!
Yani harama bulaşmış, başkasının hakkını çalmış.
Böyle birine verilecek tek ceza koltuğunu geri almak mıdır?
Nerede hukuk, nerede Adalet?
Ayrıca onlar kenarda da rahat durmazlar bilesiniz…
Kıyı kıyı götürmeye devam ederler, bunun onlarca örneği var ilimizde.
O nedenle “aman” diyeyim Sayın Cumhurbaşkanı “aman…”