Bizi sevmeyin (!)

Bazen doğru bildiğini, yanlış gördüğünü söylemek başa bela oluyor. Ama rahmetli Ahmet Kaya'nın da dediği gibi, biz gazeteciler 'Belaya atlar gideriz” Kim üzülecek kim darılacak diye düşünürsek haber üretmek imkansız bir hal...

Bazen doğru bildiğini, yanlış gördüğünü söylemek başa bela oluyor.

Ama rahmetli Ahmet Kaya’nın da dediği gibi, biz gazeteciler “Belaya atlar gideriz”

Kim üzülecek kim darılacak diye düşünürsek haber üretmek imkansız bir hal alır.

Herkes kendi işini bilir.

Bizim işimiz belli.

Olaylara pencere açmak, kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve yönlendirmek;

Kişi ve kurumlardan önce toplumun menfaatlerini gözetmek gibi sorumluluğumuz var.

O yüzden kimse bizden çirkine güzel, yanlışa doğru dememizi beklemesin.

Aynı biçimde güzele çirkin, doğruya yanlış diyeceğimizi de sanmasınlar.

Devir algı devri olabilir.

Ama suni gündemler içerisinde algı yönetimiyle gidilen yol kimseyi hedefe götürmez.

Yolun sonuna vardığınızda elde ne kaldığıdır aslolan.

Bu nedenle iktidarıyla muhalefetiyle idarecilere lazım olan şey iyi algı operasyoncuları değil,

Gerçekleri gösteren, objektif kriterlerle yürüyen medya dilidir.

***

İstesem de bunun dışına çıkamıyorum.

Haber kimden gelirse gelsin, şahsi ve de ideolojik bakamıyorum, sadece Gazetecilik refleksimi dinliyorum.

Tabi ki duygusal yanımın ağır bastığı anlar oluyor, insanız bu hepimizde var.

Ancak bu duygudan kurtulmam saniyeler sürüyor.

Ve o an haber neyse ona odaklanıyorum.

Ekipteki arkadaşlarımız da bu bilinçle hareket ediyor.

Eğer haberden eminseler bana sormazlar bile.

Çoğu haberi ben de kamuoyuyla beraber öğrenirim.

Zaten diğer türlü her şeye müdahil olayım dediğinizde, durum yönetilemez bir hal alır.

***

Bu şehirde yedi yıldır varlığını sürdüren Gazete Barış’ın yayın anlayışı genel kabul göreli çok oldu.

Ve tabi bu noktaya gelmek hiç kolay değildi.

Düşe kalka, yanlış yapa yapa, hatalardan ders ala ala geldik.

Gelinen noktada bu gazetede her tür düşünceye, siyasi görüşe yer var ve isteyen istediği şekilde kendini ifade edebiliyor.

Hiçbiri diğerinden önce gelmiyor.

Geçmiş yıllarda AKP iktidarının medya üzerindeki baskısından nasiplenmiş bir kurum olarak;

Yeni anlayış getiren yeni yönetimlerin kucaklayıcı tavrına “istemezuk” türünden ön yargıyla falan da yaklaşmıyoruz.

Evet, biz muhalifiz ama kime muhalif, neye muhalif?

Hemen söyleyeyim. Biz sisteme muhalifiz.

Sistem içerisinde yanlış gördüğümüz konular hangi taraftan gelirse gelsin ona sessiz kalmayız.

Bu olsa olsa körü körüne muhalefet olur.

Gazeteci dediğin herkesle oturur, herkesin düşüncesini alır ve herkese eşit olur.

Daha sonra ulaştığı bilgileri beyninde harmanlar ve kendi fikri ortaya çıkar.

***

Böyle olduğunda kafamız da rahat vicdanımız da…

Sonuçta ne oluyor, biliyor musunuz?

Herkesin sevdiği değil, saygı duyduğu kurum oluyorsunuz.

Aynı şekilde herkesin sövdüğü kurum olmaktan zinhar uzak duruyoruz!

Zaten sizi herkes seviyorsa veya sövüyorsa orada problem var demektir.

Biz herkesin sevdiği değil, saygı duyduğu gazete olmak için çabalıyoruz.

Saygıdan kastım yanlış anlaşılmasın.

Yaptığı haberin referans kabul edildiği, okuyanın hoşuna gitmese de doğruya ulaştığına inandığı bir gazete olmak!

Yoksa olay çok basit.

11 ilçe ve büyükşehir bir partide, bir ilçe başka bir partide.

Gazetecilik değil de tetikçilik yapacağım derseniz, bunların hepsiyle kedi fare gibi oynarsınız.

Siz de bilirsiniz ki, iyi oynayanlara para takmak adettendir.

Nitekim takıyorlar da…!

---------------------------------------------

BİRAZ DA ONLAR BAĞIRSIN

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun

İBB’nin iştiraki konumundaki KİPTAŞ’ın, İzmit’e konut yapma projesi

İstanbul’daki AKP’lileri fena kızdırmış.

Büyükşehir meclisinde bu konu AKP döneminde KİPTAŞ Genel Müdürlüğü yapan

Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım tarafından eleştiri konusu olmuş.

İsmet Yıldırım; “İzmit var ya İzmit, biliyorsunuz Kocaeli’nin bir ilçesi.

143 adetlik kentsel dönüşüm.

KİPTAŞ'ı getirmiş mukavele yapmışlar ve basına çıkmışlar.

KİPTAŞ ve Büyükşehir Belediyesi, İzmit’i kurtarıyor.

Ya bunu yapsaydın Kadıköy’de, Maltepe’de, Tuzla’da, Silivri’de, Çatalca’da, sevdiğin Hasan ağabeyinin yerinde yapsaydın Büyükçekmece’de”

demiş.

***

Tam da bu öngörüyle röportaj esnasında Fatma Kaplan Hürriyet’e bunu sormuştum.

-Ekrem Bey İstanbul’un ihtiyaçları ortadayken İzmit’e konut yapıyor.

Aynı şeyi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapsa; mesela burası varken tutupta Sakarya halkına hizmet etse, tepkiniz ne olurdu, demiştim.

Açıkçası bu sorunun cevabını proje duyulduğu andan beridir merak ediyordum.

Ama Başkan Hürriyet’in verdiği yanıt hayli iddialı oldu.

Okumayanlar için hatırlatalım. Ne demişti Hürriyet?

“Ekrem Başkan fotoğrafın büyüğüne bakıyor. Tahir Bey de Sakarya’ya konut yapabilir, bu iyilik.

Orada yaşayan vatandaşlar da bizim vatandaşımız değil mi?

Ben İzmit’im ama Kocaeli’ye dair bir vizyon oluşturmaya çalışıyorum.

İstanbul, Türkiye’nin kalbi, sadece 16 milyona hitap etmiyor.

Orada olan her şey diğer illeri etkilemiyor mu?

Ekrem Başkan da büyük bakıyor.

Bu kadar büyük bir bütçe, bu kadar büyük imkânlar ve etki alanı var.

Bizim 11 büyükşehirin şu anda toplumsal bir sorumluluğu var.

Buna dair bir büyük fotoğraf oluşturmaya çalışıyorlar.

16 milyonun keşmekeşi arasında Ekrem Başkan hem oraya yetişiyor hem de başka illere ağabeylik yapıyor bu çok önemli.

Sonuçta İstanbul’un vergilerinde bizim hiç payımız yok mu?

Birçok insanımız orada iş yapıyor, İstanbul’a katkımız var.

O katkıdan biz de faydalanalım”

***

Evet, Fatma Başkan doğru bir noktaya temas ediyor.

Devasa şirketlerin tüm yükünü çeken biziz ama vergi adı altında parsayı toplayan nedense İstanbul oluyor.

Proje iyidir kötüdür, yeterlidir değildir, orası tartışılır.

Ancak hep biz İstanbul’un altında ezilmeyeceğiz ya, biraz da onlar bağırsın bakalım.

Birçok konu başlığıyla İmamoğlu ile masaya oturan Hürriyet, İstanbulluları daha çok bağırtacağa benziyor.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları