“Ekibim yok” dedi, ekipler O’nu istedi…
Aslında çok öncesi vardı ama biz bazı şeyleri 5 Ekim tarihinde Haldızların gazetesinde genel yayın yönetmenliği yapan İsmet Çiğit'in yazısından sonra öğrendik. Çiğit, yanında muhabiriyle birlikte Bilecik Valisi Tahir Büyükakın'ı...
Aslında çok öncesi vardı ama biz bazı şeyleri 5 Ekim tarihinde
Haldızların gazetesinde genel yayın yönetmenliği yapan İsmet Çiğit’in yazısından sonra öğrendik.
Çiğit, yanında muhabiriyle birlikte Bilecik Valisi Tahir Büyükakın’ı ziyaret etmiş, o ziyaretin öne çıkması gereken tüm detaylarını köşesinde yazmıştı.
Biz o yazıdan anladık ki, Tahir Büyükakın’ın adı Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçiyor.
Sadece ismi geçmekle kalmıyor, Tahir Bey de büyükşehir adaylığına asla kayıtsız değilmiş.
O gün yayınlanan röportaj tadındaki yazıdan bu açıkça belliydi.
Bu yazıda bana garip gelen bir nokta vardı.
Büyükakın hali hazırda bu devletin valisi idi.
Bir valinin siyasi tahlillerde bulunması, niyet okuması, adaylık sinyali vermesi bana hoş gelmemişti.
Hala da aynı noktadayım.
Zira bugüne kadar adaylar arasında ismi geçen, belli bir güruhun sürekli pompaladığı isim olan Antalya valisi Münir Karaloğlu’nun ağzından büyükşehir adaylığıyla ilgili tek bir cümle çıkmadı.
Ama Büyükakın tam tersini yapmıştı ve Kocaeli siyaseti hakkında uzun uzadıya analizlerde bulunmuştu.
Bizim bu haberimizden sonra Sayın Büyüakın aradı.
Üzgün, gergin ve huzursuzdu.
Asla bir röportaj vermediğini, konuşulanların yazıya döküleceğinden haberi olmadığını söylüyordu-ki, Çiğit’in yanında muhabiri de vardı.
Hatta bu olaya Muharrem İnce benzetmesi yaptı.
Büyükakın başına gelen olayı, İnce’nin 24 Haziran seçimi akşamında ortadan kaybolduktan sonra
Gazeteci İsmail Küçükkaya’ya attığı “Adam kazandı” mesajı kadar talihsiz buluyordu.
Kendisinin hiçbir şekilde bir adaylık çalışması olmadığı gibi, onun adına uğraş veren tek bir kişinin bile olmadığını söylüyordu.
Cumhurbaşkanımızla sadece bir kez aynı karede bulundum, beni neden aday yapsın? Çok fazla tanımaz ki diyordu.
Ben Tahir Bey’in bu söylemlerini samimi bulmuştum.
Gerçekten de bilmeyerek acaba ona zarar mı verdik diye vicdan yapmadım değil hani!
Fakat geldiğimiz noktada görüyorum ki, yaşanan bu gelişmelerin hepsi Tahir Bey’in lehine olmuş.
Kocaeli’de kocaman bir masa kurulmuş ve o masanın baş aktörü Tahir Büyükakın ilan edilmiş.
Geriye sadece stratejik çalışmalar kalmış.
Onu da “bir ekibim yok dediği halde onun adına çalışma yürüten görünmez kişiler” ilmek ilmek işledikten sonra Tahir Hoca, AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oluverdi.
Kötü mü oldu? Asla…
Bilakis, bize de büyük tecrübe oldu.
Bir siyasetçinin-ki geçmişte yaptığı görev nedeniyle aynı zamanda siyasetçi de olmuştur; söylemlerinden çok eylemlerine bakmak gerektiğini bir kez daha anladık.
***
Gelelim işin diğer boyutuna…!
Tahir Büyükakın nasıl ön plana çıktı?
Sabah-akşam Münir Karaloğlu diyenler aynı anda nasıl oldu da Büyükakıncı oldu?
Ben söyleyeyim!
Bunun adı “Düzen devam etsin” birliğidir…
Evet, Tahir Bey kusura bakmasın ama maalesef ben böyle okuyorum.
Münir Karaloğlu ismini Cumhurbaşkanına kabul ettiremeyenler baktılar ki kurdukları düzen elden gidiyor;
Hemen tavır alıp Fikri Işık’ın etrafında toplanıp, Büyükakın’a razı geldiler.
Şehrin dört bir yanına Büyükakın kesin aday diye yaydılar.
Malum akşam bütün şehir neredeyse bunu konuştu.
En çokta AKP’lilerin kulis yaptıkları kafelerde…
Peki bu bilgiyi oralara kadar yayan kimdi?
AKP’lilerin söylediklerine göre Başkanın büyük oğlu İsmail Karaosmanoğlu imiş.
E yalan da değilmiş.
Yalan olmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahir Büyükakın’ı aday ilan ettiği Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıda gördük.
İsmail Karaosmanoğlu protokol sırasının en önünde Büyükakın’ı yakın markaja alarak onu ne kadar sahiplendiklerini gözler önüne serdi.
Yani bir bakıma Karaosmanoğlulları dönemi devam edecek diyebiliriz.
***
Sevgili okurlar, tüm bu detayların bizim için çok fazla bir önemi yok.
Büyükşehiri o yönetmiş, bu yönetmiş hiç fark etmiyor.
Biz işimizi yapıyoruz. Nasıl iddialı haberler yaparız, kamuoyunu nasıl uyandırırız ona bakarız.
Ben fotoğrafın büyüğünü gösterebilmek adına bunları kaleme alıyorum.
Ve bu fotoğraftan gördüğüm kadarıyla anlıyorum ki, büyükşehir belediyesinin yönetim anlayışında köklü bir değişiklik olmayacak.
Çünkü köşe başları öyle sıkı sıkıya tutulmuş ki, Tahir Hoca istese de bu taşları yerinden oynatamayacak.
Bir kere o cendereye girmiş, baştan borçlandırılmış, kurtulması imkansız.
İki farklı ekibin konsensüs adayı olarak o makama geldiğinden dolayı çok fazla hareket alanı olacağını düşünmüyorum.
***
Tabi bunu görmek için evvela Tahir Bey’in belediye başkanı seçilmesi gerekiyor.
Sizi bilmem ama ben bunun çok kolay olmayacağına inananlardanım.
Tahir Hoca zayıf bir aday olduğu için değil, asla…
Bunu kastetmiyorum!
Zayıf mı değil mi, onu sahaya çıktığı zaman göreceğiz.
O kadar şans verilmeyi hak ediyor çünkü.
Ben, mevcut yapıdan bıkkınlık olduğu için işinin kolay olmadığını söylüyorum.
Düzenin aynen devam edeceği gerçeği çoğu partiliye itici geliyor.
Ne bileyim, bir şeyler eksik, teşkilatlara yeni bir heyecan hissi yansımadı.
Normalde 15 yıllık bir devir sona eriyor, yeni bir devir başlıyor, herkesin daha heyecanlı olması gerekmez mi?
Ama değiller! Bilakis, bu seçimi tehlikeli görenler azınlıkta değil.
Yani Tahir Hoca’nın işi kolay değil.
***
Teşkilatı hareketlendirecek, onları heyecanlandıracak adımlar atması gerekiyor.
Tamam, Tahir Bey Kocaeli’ye geldi, parti önünde güzel bir şov falan yapıldı ama hepsi bu değil!
Asıl iş bundan sonra…
Mesela ilk olarak ilçelere bakacağız.
Tahir Bey ilçelerde kimlerle çalışmak isteyecek? İstediği isimlerin aday yapılmasında rol oynayabilecek mi? Kriterleri ne olacak?
Mevcut ekibin istekleri öncelikli mi olacak?
Yoksa “benim ilçelere hiçbir yaptırım gücüm yok” deyip, topu taca mı atacak?
Ki, bu topu taca atmadır.
Gerçekten de ilçelere bir yaptırım gücü yoksa, o zaman da bunun adı gölge başkanlıktır.
Neden böyle diyorum?
Çünkü bunun adı Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı… yani 12 ilçeyi şemsiyesinde barındıran bir makam.
Dolayısıyla kimse adaya istemediği isimleri belediye başkan adayı diye dayatmaz.
Hele de AKP… Ekipçiliğe, uyumlu çalışmaya son derece önem veren bir partide
Büyükşehir adayına sormadan, onun rızası alınmadan, uyumlu çalışma modeline bakılmadan aday gösterilmesi imkansız!
Örnek vereyim…
Bu kadar keskin bir ayrışmadan sonra AKP Genel Merkezi, İzmit’te Nevzat Doğan ile devam ediyoruz diyebilir mi?
Derse de Tahir Bey bunu kabul eder mi?
Bence etmez ama nereye kadar savaşır, orasını bilemem.
Nevzat Doğan ismini sadece örnek olsun diye verdim.
Zaten kendisi böyle bir talebi olmayacağını çok önceden söylemişti.
Durumu anlamanız açısından söyledim.
***
Konuyu bağlarsak;
Güçlerin savaşını izlediniz.
Aynı yapı içinden değişik kollara dağılmış grupların, zoru görünce birbirine nasıl kenetlendiğini gördük.
Bu yapının çatı ismi de Tahir Büyükakın oldu.
Boşuna değildir onu tercih etmeleri.
Vardır bir hikmeti…
Büyükakın alana inmeden keskin cümleler kurmak istemiyorum.
İlk sinyaller şimdilik böyle, bundan sonrasını dikkatle izlemeye devam edeceğiz.
***
Tahir Büyükakın’a bu satırlar aracılığıyla adaylık yolunda başarılar diliyorum.
Umarım ve dilerim, genel sekreterlik dönemindeki naifliği, yeri geldiğinde yumruğu masaya vurma kabiliyeti artarak devam eder.
Ne yalan söyleyeyim, kimin ya da kimlerin adayı olursa olsun, şayet başkan seçilirse Büyükakın başkanlığında Kocaeli basınının biraz daha özgür olacağını umut ediyorum.
Umut fakirin ekmeği, ye babam ye demişler….
Bizim kendisinden tek beklentimiz de bununla sınırlıdır.
Diğerleri adına konuşmuş olmayayım(!)
Konuşacak-yazacak daha çok detay var ama yavaş gidelim…
Şimdilik bu sorulara cevap aramaya devam edelim.