Alkış da ister misiniz? Valla bak, çekinmeyin(!)

Yeni ekonomi modeli dediler… Faizi düşürerek kur artışını tırmandırdılar… Enflasyon yükseldi, bu durum, aldığımız her ürünün fiyatı katbekat artırdı… Sonra...

Yeni ekonomi modeli dediler…

Faizi düşürerek kur artışını tırmandırdılar…

Enflasyon yükseldi, bu durum, aldığımız her ürünün fiyatı katbekat artırdı…

Sonra çıktılar kur korumalı vadeli mevduat adı altında kurunu Türk lirasına çevirene garantör oldular. Yani bu mevduata para yatırana, “Kur artmazsa belirlediğimiz faizi size ödeyeceğiz, artarsa da farkı ödeyeceğiz” dediler…

Kur, bir gecede çakıldı. Parasını enflasyon karşısında ezdirmemek için kur alan vatandaş, bir gecede zarar etti. “Olsun” dedik, vatandaşın hayrınadır kurun düşmesi…

Ancak o hayrı göremedik. Dolar düştü, Euro düştü, KDV indirimi yapıldı ancak bu düşüş tükettiğimiz ürünlere yansımadı. Enflasyon tırmanmaya devam etti.

Bu süreçte pek çok ekonomist çıktı, kur korumalı vadeli mevduatın geçmişte denendiğini ve Hazine’yi çökerttiğini anlattı, FED’in faiz artırımıyla doların artacağını söyledi. “Dolar, daha önce çıktığı seviyeye tekrar gelecektir” dedi. Ve haklı çıktılar.

Kurun bir gecede inmesi enflasyonu düşürmedi ancak kurun tekrar artmaya başlamasıyla birlikte kur korumalı vadeli mevduat hesabı, Hazine’ye ciddi yük bindirdi.

Ve şimdi çıkıp kurun yükselmesinin ülkenin menfaatine olduğunu anlatmaya çalışıyorlar!

O isimlerden biri de Saadet Partisi’nde ve kurduğu HAS Parti’deyken yani AKP’ye geçmeden önce AKP hükümetinin ekonomi anlayışını eleştiren Numan Kurtulmuş…

Kurtulmuş, TGRT Haber’de gazeteci Ercan Gürses’e ekonominin durumunu değerlendirirken şu sözleri sarf ediyor: “Eski dönemde maalesef Türk parası çok değerliydi. 1 dolar 1.20 seviyelerindeydi. Bu ortaya ne çıkarıyordu? Olağanüstü yüksek miktarda ithalat. Yani ne varsa kalem dahil her şeyi daha ucuza dışardan ithal eder durumdaydık. Çok şükür 2013’ten sonraki dönemlerde yavaş yavaş Türkiye bundan uzaklaştı. İmalata, üretime, ihracata, yatırıma ve istihdama dayalı bir ekonomi yönelişine Türkiye kendisini sevk etmiş oldu. Bunun önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. Burada da o dengeyi Türk ekonomisi sağlayacaktır. Dövizin çok değerli olması ya da çok değerinin düşük olması arasında bir denge oluşacaktır.”

Şimdi ya biz çok sığ, cahilce bakıyoruz meseleye ya da onlar bizim aklımızla dalga geçiyor. Bunun ortası yok.

***

Eski dönemde Türk Lirası’nın değerli olduğunu “Maalesef” diye niteliyor Kurtulmuş ve bunun gerekçelerini de kendince açıklıyor.

“Olağanüstü yüksek miktarda ithalata sebep oluyordu” diyor, TL’nin değerli olmasının…

Peki günümüzde ihracat, ithalattan daha mı fazla artıyor? “Maalesef” hayır…

2022 yılı ocak-mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat yüzde 20,4 oranında artışla 102 milyar 504 milyon dolar, ithalat yüzde 40,9 oranında artışla 145 milyar 737 milyon dolar olarak gerçekleşmiş durumda… Yani kurdaki artışa rağmen ithalat artış oranı, ihracat artış oranını ikiye katlamış…

Numan Kurtulmuş’un sözünü ettiği 2013 yılından önce ise durum farklı. 2012 yılının mayıs ayında dış ticaret açığı yüzde 15.5 gerilemiş.

“2012 yılı mayıs ayında, 2011 yılının aynı ayına göre ihracat yüzde 20,3 artarak 13.168 milyon dolar, ithalat yüzde 3,1 artarak 21.752 milyon dolar olarak gerçekleşti” diyor verilerde…

Peki, 2012 yılında dolar ne kadar? 1 lira 80 kuruş civarında.

Yani, 2012 yılında kur düşükken ithalat ve ihracat daha dengeli, dış ticaret açığı daha az ancak 2022 yılında yüksek kura rağmen ithalat, ihracatı sollamış durumda.

Gelelim Numan Kurtulmuş’un kurun düşük olmamasının yararı olarak anlattığı diğer şeylere…

“İmalata, üretime, ihracata, yatırıma ve istihdama dayalı bir ekonomi yönelişine Türkiye kendisini sevk etmiş oldu…”

Özelleştirmelerle devletin elimdeki tüm fabrikalar satılırken, üretim tamamen özel sektörün eline bırakılırken, işsizlikle boğuşan Türkiye, mülteci akınına uğrarken, açlık ve yoksulluk sınırının altındaki asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 40’ı aşarken; imalat için yüksek kurla ithalat yapılmak durumundayken; siz hangi imalata, üretime, ihracata, yatırıma ve istihdama dayalı ekonomi modelinden söz ediyorsunuz?

Geçen yıl bile değil, 6-7 ay öncesindeki alım gücüyle, bugün arasında uçurumlar var. Düşüklüğü zarar dediğiniz kur arttıkça akaryakıt fiyatları 30 TL’ye dayandı. Akaryakıtla birlikte nakliye masrafları arttı, bu her türlü ürünün fiyatına yansıdı. İnsanlar iki maaşla ayın sonunu getiremez oldu.

Siz çıkmışsınız önce Hazine’ye yük bindiren, günü kurtaran bir yöntemle kuru bir gecede düşürüp kendinizi alkışlatıyor, sonra da çıkıp “Düşük kur ülke ekonomisine zarar” diyerek, kendinizi kurtarma peşine düşüyorsunuz. Alkış da ister misiniz? Öyle ya kurdaki dengesizliğin mimarı olarak ekonominin ve bizlerin de dengesini bozdunuz. Alışlarız yani, valla bak çekinmeyin(!)

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları