Anıl Acurman: Ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım
CHP Başiskele İlçe Başkanı Anıl Acurman gazetemize verdiği röportajda kendisine yapılan burjuva eleştirilerine cevap vererek ağzında gümüş kaşıkla doğmadığını söyledi

Röportaj serimizin bu haftaki konuğu CHP Başiskele İlçe Başkanı Anıl Acurman oldu. Genç yaşında CHP içerisinde yer alan ve milletvekilliği adaylığı sonrası partisinin Başiskele İlçe Başkanı olan Acurman ile hem Başiskele’yi hem de kendisini konuştuk.
Yaptığı çalışmaları gazetemize anlatan Acurman, Halkın Serası projesi ile birçok kapının kilidini açtıklarını, pek çok siteden içeri girebildiklerini söyledi. Halkın Serası’ndan elde ettikleri kazançla 28 öğrenciye burs verdiklerini söyleyen Acurman artık KYÖD ile entegreli çalıştıklarını ve elde edilen gelirin oraya aktarıldığını ifade etti. Tekrar milletvekili adayı olmaması nedeniyle belediye başkan adayı olup olmayacağını sorduğumuz Acurman, görevinin ilçe başkanlığı olduğunu ve adaylık gibi bir düşüncesi olmadığını belirtti. Kendisi hakkında sık sık “burjuva, elitist” yakıştırılması yapılan Acurman bu eleştirilere de açıklık getirerk “Ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım” dedi.
CHP Başiskele İlçe Başkanı Anıl Acurman ile iki bölümlük röportajımızın ilk bölümü ile sizleri baş başa bırakıyor, keyifli okumalar diliyorum.

“YARININ SİYASETÇİLERİNİ YARATMAMIZ LAZIM”
Zorlu ilçede siyaset yapıyorsunuz. AKP’nin kalesi konumunda olan bir yerde 3 yılda nasıl bir ilerleme kaydettiniz?
2020 yılının Ocak ayında görevi devraldık. Görevi devraldığımızda son yerel seçiminde belediye başkanlığı yarışında bayrağı iyi partiye devretmiş, dolayısıyla aday çıkarmamış bir ilçe yönetimimiz vardı. Bir parçalanmışlık da belirgindi. Zafer Mutlu’yu destekleyen partililerimiz olduğu gibi, iyi partinin adayına da destek veren bir yönetim vardı. O ikircikli yapıyı bir araya getirip gençlik aşısı yapalım dedik. Başiskele’nin 1-2 günde değişmesi zor ama mutlaka değişecek bir ilçeydi. Dolayısıyla bugünün siyasetçilerinden çok yarının siyasetçilerini yaratmamız lazımdı. Ben sadece kendi yaş grubumu değil, kendimden sonrasını dahi planlamaya başlayarak yola çıkmıştım.
“KOMŞULUK, AİLE İLİŞKİSİYLE SİYASET YAPAN BİR YAPI OLDUK”
Mesela ne yaptınız bunun için?
Gençlik kollarında siyaset yapabilecek arkadaşları ana kademeye kattık. O zamanki mottomuz Körfez’in başlangıç noktası Başiskele idi. İlk medeniyetin yeşerdiği yer Başiskele’dir. O başlangıç noktasıyla klasik siyasetin ötesine geçelim dedik. İlçe binamızın girişinde Sevgi’nin İskelesi yazıyor. Biz tamamen sevgi dili kullanan, parti arası çatışma değil toplumla barışık, komşuluk, aile ilişkisiyle siyaset yapan bir yapı olduk. Her gittiğim yerde ‘Partizanlık bir kenara biz sizin komşunuzuz ve en iyiyi istediğimiz için bu yola çıktık’ dedim. Yönetime geldikten 3 ay sonra pandemiyle karşılaştık siyasetin formatı tamamen değişti. Maddi manevi insanların yoklukları gördüğü, özgürlüklerinden mahkûm kaldığı bir süreçte siyaset yaptık. Yönetime yeni kattığım arkadaşlarımın siyaset içinde, siyaset içerisinde kalmakta zorlandı.
“ÖN PLANDA GÖZÜKMELERİNİ DAHA İYİ SAĞLAYABİLİRDİK”
Neden?
Bizim handikabımız pandeminin ilerleyen süreçlerinde yaşandı ve o arkadaşlarımızı siyasette devamlı kılamadık. İstediğim ne olmadı dersem Başiskele’de o gençleşmeyi sürdürülebilir kılamadık. Genç arkadaşlarımızın en büyük sıkıntısı maddiyet, hayatlarını kuracakları kendilerini var etmeye çalışacakları bir dönemde pandemi gibi bir duvarla karşılaştılar. Ekonomik hayat değişti, dönüştü. Bunun yanında siyasete ayrıca yer ayırarak siyasetin içinde yer almaları gerçekten zordu. Onlara mutlak suretle yer alın diyemezdim. Ekonomik hayatta çok zor bir dönem yaşadık. Genç insanlar için daha zor bir süreç oldu. Siyaseten birlikte yürüdüğümüz insanlar hala bizimle ama ön planda gözükmelerini daha iyi sağlayabilirdik. Başiskele ilçe örgütünün kurumsal bir şekilde yerleşmiş ve kim gelirse gelsin ayakta kaldığı bir yapı olsun istedik. Ayaktayız, güçlüyüz, 3 yılın sonunda hiç değişim yapmadan devam eden ilçelerden biriyiz tüm alanlarda varız ama daha iyi olabilirdik eğer o pandemi koşulları olmasaydı.
“FABRİKADAKİ VARDİYANI DEĞİŞTİR, EV ZİYARETİ YAPACAĞIZ’ DİYEMEM”
Ev ziyaretlerini genç yöneticilerinizden ziyade yaşı biraz daha geçmiş partililerle yaptığınızı duyuyorum. Gençler neden uzaklaştı sadece pandemi değildir…
Gençlerle hiçbir problemimiz yok. Yönetimimizin en genci Samet (Karatay), Halkın Serası sistemini birlikte kurduğumuz ve yürüttüğümüz kişilerden biri. Evimiz Kocaeli sitesini dolaştık. Genç kardeşlerimiz içindeler ama herkes aynı oranda o özveriyi göstermek zorunda değiller. Bu bir gönüllülük işi. Ben genç kardeşime günün ortasında ‘Fabrikadaki vardiyanı değiştir, ev ziyareti yapacağız’ diyemem. Bu ortamda diyemem. Evet, geleceğimiz 2023 seçimlerine bağlı ama maddi kaygılar o kadar ön plandaki, insanlar iş bulamama kaygısını o kadar yaşıyorlar ki. İşimi kaybederim korkusu siyasetten uzak tutmak durumunda bırakıyor. Fırat Sukuşu kardeşim bütün faaliyetlerimizde yanımızda. Ama evet çoğaltabilirdik. Siyasette zaman önemli. En çok vakti olanlar da emekli insanlarımız. Bu anlamda gelir kaygıları siyasete girse de girmese de aynı olduğu için yüreklerini ortaya koyup bizimle zaman harcıyoruz. Genç kardeşlerimize o ekonomik güvenceyi sağlayamadan, hür bir şekilde siyasi çalışmaların içerisinde olmasını mümkün göremiyorum açıkçası.
“SİTELERİ BİZ BU ANAHTARLA AÇTIK”
Halkın Serası dışında bir projenizi ben bilmiyorum. Başka neler yapıyorsunuz bir sera projesiyle mi muhalefet yürüyor orada?
Halkın Serası bir kilit açıcı anahtar. Yüzde 80’i sitelerden oluşmuş, duvarların arkasında yaşayan, kapılarında güvenlik olduğunda siyaseten girmenin zor olduğu bir bölge düşünün. İçerideki insan gelin demediği süreci giremezsiniz ve siyaset yapma şansı zayıflar. Bütün majör siteleri biz bu anahtarla açtık. Halkın serası bizim için o insanları bir şekilde sağlıklı, bizim yetiştirdiğimiz ürünleri isterken yan yana geldiğimiz bir konu oldu. Bunu da öğrenciler burs olarak kazandı.
“GELEN PARAYI FON OLARAK KYÖD’E AKTARIYORUZ”
Kaç öğrenci burs alıyor?
Geçen yıl 28 burs veriyorduk bu yıl KYÖD’le çalışıyoruz, gelen parayı fon olarak KYÖD’e aktarıyoruz. Sürdürülebilir bir proje olması bile başlı başına güzel bir şey. İl ve ilçe örgütlerinin yaptığı şeyler bu kadar uzun soluklu olmaz. Bu sayede biz özellikle aşağı Yuvacık’ta ve Kullar’da ciddi eve girdik. Pekdemir sitesinde kapıdan güvenliğe telefon açılmadığı sürçe girme şansınız yok ama biz 900 haneye temas ettik. Biz insanlardan fikir aldık, görüşlerini aldık, eksiğimiz ne düşüncelerini almak açısından çok güzel.
“YA BUNLAR BURAYA GELMİŞTİ’ DESİNLER”
Saha çalışmaları nasıl gidiyor?
Başiskele’de gitmediğimiz Pazar yok, her yerde her mahallede toplantı yaptık. Siyaset yapış şekli itibariyle sokakta 2 saniyelik dolaşmalardan çok nemalanan veya bunun üzerine giden bir insan değilim. İnsanlarla daha çok sohbet yapan bir insanım. Mahallelere gittiğimizde bir kafeyle anlaşıyoruz komşum gel sana bir çay ısmarlayalım diyoruz. İnsanlarla sohbet edip onları dinlemek daha efektif oluyor. Bir yeri ziyaret edeceksek, Halkın Serası’nda yetiştirdiğimiz şeyler olsun iz bırakacak bir şey götürmeye özen gösteriyoruz. ‘Ya bunlar buraya gelmişti’ desinler diye. Ciddi sayıda insana temas ettik. Klasik kapıdan uğramanın çok daha ötesinde bütün okullara, öğrencilere temas edecek hareketler yaptık. Mesela Esport müsabakası düzenledik. Halı saha da ayarlayabilirdik ama dönem bu dönem. Sonra Başiskele Belediyesi 2 ay sonra playstation turnuvası yapmışlar biraz daha çağın gerisinde ama olsun. Örnek olmak güzel bir şey, biz çok daha ötesini düşünüyoruz.
“BUNU YAPSA TÜM DÜNYADA HABER OLUR”
Halktan size gelen şikayetler oluyor mu? Ne tür şikayetler geliyor, siz neler yapıyorsunuz?
Ben Başiskele.org sitesini hazırlarken insanlar bize dertlerini aktarsın istedim. Bir interaktif ortam yaratmaya çalıştık. Biliyorsunuz devlet hastanesi yok Başiskele’de. Vatandaşa Yahya Kaptan’ın karşısındaki özel hastaneyi Başiskele’de diye adlandırıyoruz. Vatandaşlarımız burada çok zorlanıyor. ‘Bir formül geliştiremez miyiz?’ dediler. Başiskele Belediyesi’ne şimdiye kadar hiç sunulmamış bir önerge sunduk. Eğer devlet bir kamu hastanesi hizmeti sunamıyorsa, vatandaşın sağlığından da sorumludur. Eğer burada özel hastane var diyorsanız, SGK priminin ödenmediği noktada rol oynamamız lazım. Başiskele’de 5 yıldır ikamet eden yurttaşların belli bir prim farkını belediye olarak üsteleneceğiz. Biz bunu sigorta şirketleriyle de konuştuk. Evet, ciddi bir bütçe çıkıyor ama belediyemizin devasa bütçesi içinde halka dokunan hiçbir şey yok. Şu andaki belediye bütçesiyle yüzde 8-9’luk bir fonla yapılır. Bir sigorta şirketi böyle bir reklamı çok ister. Bir belediye sizinle anlaşma yapıyor ve vatandaşları güvenceye alıyor. Bunu yapsa tüm dünyada haber olur. Bu ölçekte düşünmek lazım.
“BURAYA VAPUR YANAŞMIYORSA UTANMALISINIZ”
Ama Yasin Özlü gazetemize verdiği röportajda vatandaşın kaldırım yapılmasını istediğini, çöpünün toplanmasını istediğini söylemişti. Belki ona bu yeterli geliyordur?
İnsanlara zaten zorunlu olan çöp hizmetini vermeniz belediyecilik işi değildir. Bugün siz Başiskele adında bir ilçede iskeleniz yoksa utanmanız lazım, buraya vapur yanaşmıyorsa utanmalısınız. Bunu milattan önce 2 bin yılında bir medeniyet burayı liman olarak kullanırken siz kullanamıyorsanız bu bir ayıptır. Körfezin en sakin bölgesinde biz denizi de kullanamıyoruz. Bir marina belediyeye fon kazandıran en büyük kaynak. İstanbul’da marina fiyatları baya artmış, Başiskele’de geliştireceğim diyorsunuz böyle bir şey aklınıza gelmiyor. İnanılmaz doğal kaynağı olan bir belediye var. Betonlaşarak büyümek yerine siz farklı projelerle gitseniz çok başka yerlerde olursunuz. Biz bugün gittiğimiz her yerden vatandaşlarımız ne aktarırsa proje üretmeye bakıyoruz. Bugünden 2024 projesi üretiyoruz.
“İKİ ÜÇ SANİYELİK SOHBETLERLE ÇÖZEMEZSİNİZ”
Bunların dışında başka ne eksik görüyorsunuz ilçede?
Biz Başiskele’nin en büyük sorununun gündüz bakım evi olduğunu biliyoruz. Bunula alakalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, İzmir Belediyemizde çok güzel gündüz bakım evi var. Biz çalıştık geldik, söyledik ‘Böyle bir ihtiyaç yok’ dediler. Mahalle kreşi dedik böyle bir atılım bile yok. Ama vatandaşa nerede sorarsak soralım çocuklarımızı bırakacak yer yok diyorlar. Kadınları gerçekten istihdama katmak istiyorsanız bunu yapmak zorundasınız ama böyle bir düşünce yok. Nereye giderseniz gidin insanlarla iki üç saniyelik sohbetlerle bunu çözemezsiniz. Biz de site site, mahalle mahalle bu sohbetleri daha uzun kılmaya çalıştık.
“YILDIZLI ADAYLIĞINI AÇIKLADIKTAN SONRA ‘ADAY OLACAĞIM” DEMEK DOĞRU OLMAZDI”
Bir partinin ilçe başkanı potansiyel belediye başkan adayıdır. Milletvekilliği adaylığı bekliyordu herkes sizden ama olmadınız. Belediye başkanlığı düşünceniz var mı? Bu kadar proje ilçe başkanı kalmak için değildir herhalde.
İlçe başkanı olduğumda herkes ‘Milletvekilli adayıydı, şimdi ilçe başkanı oldu. Tekrar aday olacak kendisini unutturmak istemiyor’ dediler. Ben buraya başkan olmak için gelmedim. O dönem arkadaşlarımız birlikte yol yürüyelim dediler. Zaten sevdiğim insanlardı ve birlikte yola çıkma kararı aldık. Ben de onlara ‘Hemen beni potansiyel aday olarak görmeyin ben buraya ilçe başkanı olmaya geldim’ dedim. Bana bu görev kongrede verildi ben bunu layıkıyla yapmak zorundayım. Siyasette bir şey olayım derdinde olmadığım için milletvekili adaylığından ziyade ilçemde pozisyonunun seçime kadar güçlü tutulmasını daha sağlıklı olduğunu düşündüm. Bu noktada milletvekili adaylığından ziyade bu görevin daha önemli olduğuna kanaat getirdiğim için bunu seçtim. İkinci olarak il başkanım Harun Yıldızlı adaylığını açıkladıktan sonra onunla siyaset yapan biri olarak ‘Ben de aday olacağım’ demek çok doğru bir tercih olmazdı. Partimiz öyle ya da böyle başka siyasi figürlere de yer verecekti. O sanki bir sıralama rekabeti gibi olmasını da çok doğru olmayacağını düşünüyorum.
“YILDIZLI’NIN ADAYLIĞI KARARIMI KUVVETLENDİRDİ”
Yani o aday oldu diye mi?
Tabi o da bir etken oldu ama Harun Yıldızlı adaylığını açıklamadan önce Perşembe günü ben yönetimime görevime devam edeceğimi deklare ettim. Kararımın doğruluğunu kuvvetlendiren bir nokta da Harun başkanın adaylığını açıklaması oldu.
“BİZDEN BAYRAĞI DEVRALMASINI İSTEDİĞİM İNSANLAR OLDU”
Ama birkaç ilçe yöneticinizi ilçe başkanlığını devretmek için zarfladığınızı öğrendim.
Benim ön plana çıksın istediğim arkadaşlar olmuştur ama yakın zamanda böyle bir görüşmem olmadı. Daha öncesinde bizden bayrağı devralmasını istediğim insanlar oldu. Öyle bir yönetim yaptık ki bir önceki yönetimden tecrübeli insanların yanına yeni arkadaşları koyduk. Yenileri icra kuruluna getirdik. Bir sonraki nesli hazırlamaktı hep amacımız. Güçlü bir siyasi figür yaratma peşindeydim. Şu anda ilçe başkanıyım görünen o ki 2024 seçimlerini de bu yönetimlerin yürütmesi istenecek. 2024’te de bir adaylık düşüncesiyle milletvekili adayı olayım demedim. Benim öncelikli isteğim Başiskele’de eski kökeni olan ailelere de doğrudan temas eden, o yapıların içerisinden gelen bir siyasi figürü destekleyerek büyütüp orada söz sahibi kılmak. Altılı masanın paydaşlarının arkasında güçlü bir şekilde durup belediyeyi kazanmasını sağlamak. Kafamızda düşündüğümüz insanlar var, adım atmasını beklediğimizi insanlar var. Yeter ki 2023 sınavını doğru verelim. Sonra 2024’ü de alacağız.

“ORTAK ADAY ÇIKABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİNDEYİM”
2019’da Saadet Partisi güzel bir oy aldı Başiskele’de ama İYİ Parti’yle oylar biraz da olsa bölündü. Şimdi bölgenin potansiyeli de ortada. Yapı değişse de sağ görüşe daha yatkın. Saadet üzerinde bir konsensüs sağlamak gibi bir düşünceniz var mı?
Gerçekten orada güzel bir birlikteliğimiz var. Bu sinerjiden ben ortak aday çıkabileceği düşüncesindeyim. Benim düşüncem bunu bir parti logosuna bağlamaktansa gerçekten toplumsal yapıda sevilen sayılan belki de Başiskele’nin 15 senesine damga vuracak bir siyasi figürü yola çıkartıp arkasına da doğru bir kadroyu bu partilerin hepsinden oraya koyarak yol yürütmeyi sağlamak. Zafer Mutlu sadece Saadet Partisi seçmeninden değil CHP seçmeninden de oy aldı. Temiz dürüst siyasetçi insanı cezbetti. Zafer Mutlu’nun ilk billboardlarında siyasi logo yoktu, temiz bir insan olduğunu vurgulayan bir reklamla ciddi bir oy aldı. Bugün yine temiz, dürüst, çalışkan bir adayı oraya yerleştirirsek Başiskele alınır. Başka türlü kazanılması zor bir ilçe. Biz bu birlikteliği 2023 sonrasına da taşımak istiyoruz. Doğru aday olsun, biz onların arkasında yer alırız ve o aday seçimi alırız.
“AĞZIMDA GÜMÜŞ KAŞIKLA DOĞMADIM”
Projeleriniz güzel, siz de naif bir insansınız ama sizinle ilgili hep ‘Anıl Acurman kahveye gidip oturamaz, pazarda insanla tokalaşamaz’ eleştirisi yapılıyor. Biraz da burjuva bulunuyorsunuz. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Sanılanın aksine ben bu kentin bir çocuğu olarak burjuva olarak adlandırılacak son insanlardan biriyim. İyi eğitimli denilebilir, entelektüel birikimi var denilebilir ama annem babam ikisi de memur çocuğu. Biri Kandıralı, öteki Adanalı. Böyle bir ailenin içerisinde biz lüksle büyümedik. Ben askerlik şubesinin orada bir küçük evde doğdum yıllarca Kozluk’ta yaşadık. İzmit’in eski mahalleleri olsa da elit yerler değil. Biz her Pazar günü ellerimizde poşet alışverişimizi yapıp eve gelen orta halli bir aileyiz. Entelektüel bir görünüm insanlarda farklı bir düşünce yaratabilir. Ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım. Dışarıdan böyle gözüküyor olabilir, belki de böyle yansıtıyoruz ama dediğim gibi varlıkla entelektüellik biraz karıştırılan bir şeydir. Biz de herkes gibi bu kentin en zor mahallelerin içerisinde büyüyen, devlet okullarında okuyan kendilerini geliştirmiş bir ferdiz.
“BURJUVA ETKİNLİĞİ SANILIYOR AMA ÇOK İNSANİ ETKİNLİKLER”
Neden sizinle ilgili bu algı yıkılmıyor peki?
Başiskele’de bir meclis üyemiz ‘İngiltere’den yeni gelen başkan bunu bilmez’ gibi. Hâlbuki İsveç’teydim ve döndükten sonra yerelle ilgili bir açıklama yapmıştım. Gezmeyen bilmez, 33-34 ülke gezen biri olarak bunu artı olarak görürüm. Bunların sadece başkentlerini değil ikincil, üçüncül kentlerini gezerek notlar alarak kendimi büyüttüm. Çok birikim yapmadım, zannedilenin aksine bir BMW’m, yatlarım katlarım yok. Küçük zevklerim vardır bunlardan biri de seyahattir. Yelken sporuyla uğraşırım onu da yat zannederler. 2000 model bir teknem var severim denizi. Bunlar burjuva etkinliği sanılıyor ama hiçbir lüks gerektirmeyen çok insani etkinlikler. 2018 adaylık sürecimde fotoğraflarıma bakın benim kadar çok Pazar dolaşan Fatma Kaplan Hürriyet’tir. Hala daha Pazar esnafıyla konuşmayı severim ama kahvehanede uzun kalmayı sevmem. Kahvehane oyunu oynamam. Kahvede el sıkarız, bir kenarda otururuz, biri bizi çağırmışsa ya da 5-10 kişi sohbet edebileceğimiz yer varsa otururum. Başka siyasetçiler gibi okey masasının yanında fotoğraf çekilmeyi sevmem. Ben hayatın her köşesinde olmayı seviyorum ama aynı kahveye her gün gitmek hayatımın bir köşesinde yok. Herkesin kendine göre yetenekleri olacak. Benim ilçe sekreterim Hasan Varol da boş vakitlerini kahvede geçirip benim eksiğimi kapatıyor. Ben siyasetin böyle yapılması kanaatindeyim.