Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

CHP’nin önde gelen isimlerinden Av. Fahri Örengül, CHP’de Ömer Türkçakal'dan bu yana yıllardır bir il başkanının milletvekili olamadığını belirterek “İl Başkanının milletvekili olabilmesi için başarı hikayesi yazması gerekiyor” dedi

Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

Röportaj serimizin bu haftaki konuğu CHP’nin İzmit ve Kocaeli Büyükşehir Meclis Üyeliği ve Grup Başkanvekilliği gibi birçok görevi üstlenen partinin önde gelen isimlerinden Av. Fahri Örengül oldu. Birçok konuda değerlendirme aldığım Örengül, CHP’de Ömer Türkçakal'dan bu yana yıllardır bir il başkanının milletvekili olamadığını belirterek “İl Başkanının milletvekili olabilmesi için başarı hikayesi yazması gerekiyor” şeklinde ifade etti. İki bölüm halinde yayımlayacağımız röportajın ilk bölümü sizlerle…

Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

Milletvekili aday adaylığı için istifalar geldi. Kimisinin gönlünde var ama ön seçimi bekliyor. Tabanın bir çalışması var. 10 bine yakın imza toplandı ve önümüzdeki günlerde Ankara'ya gidecek o imzalar. Bu konuda siz ne diyorsunuz?

Bana soranlara ön seçim için imza verin diyorum. Ön seçim daima merkez atamasından iyidir. Ben de ön seçime veririm.

İl Başkanı Harun Yıldızlı’nın milletvekilliği için istifaları hakkında ne diyeceksiniz?

Şimdi il başkanının milletvekili adayı olması çok doğal. 3 yıldır il başkanlığı yapıyor. Daha önce de yönetimlerde bulundu uzun süre. En doğal hak. Ama tabii ön seçim olursa ön seçimden çıkabilir mi? Merkez yoklamasından listeye konabilir mi? Onları bilemiyorum tabii ama hak olarak sorarsanız en doğal hakkı.

Kocaeli’de uzun yıllardır bir il başkanı, milletvekili olamadı…

Ömer Türkçakal'dan bu yana yıllardır bir il başkanı milletvekili olamadı. Bunda siyasi atmosferin etkisi olduğu gibi il başkanlarının da kendi konumlarının da etkisi var tabii. Sonuçta bir başarı hikayesi yazıyorsa oluyor. Yani eski il başkanları başarısız demek istemiyorum ama hem başarı hikayesi hem de partinin o anki konumu. Hepsi bir araya geldiğinde böyle bir sonuç çıkıyor. Ama il başkanları partinin en üst düzey yöneticileri sonuçta. Birinci derecede aday olmaya hak kazanmış insanlar. Burada il başkanı şuna karar verecek; Ben aday olursam örgüt boşalır mı, boşalmaz mı? Örgüt boşalırsa partime zarar verir miyim, vermez miyim? Bunun hesabını yapacaklar. Eğer örgüt boşalmıyorsa, dinamik bir örgüt kalıyorsa il başkanlarının aday olmasında bir eksiklik yok. Ama örgüt boşalıyorsa sıkıntı vardır.

ALTILI MASA TARİHİ BİR MİSYON TAŞIYOR”

Peki bu ittifak olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz ve Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?

Şimdi ben Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyim. Bana sorulursa benim adayım partimin genel başkanı olmalı. Kemal Bey olmalı. Bunu söylerken bir kısım verilerle de söylüyorum. Birincisi şu; Bu ittifakın mimarı bence Kemal Kılıçdaroğlu. Yani AK Parti'den kopan eski Başbakan eski Dışişleri Bakanı iki tane önemli lideri yanına çekebilmesi. Sağ tandanslı diye bilinen İYİ Parti'yi Meral Akşener'i yanına çekebilmesi bir demokratik koalisyon oluşturması çok büyük bir başarı. Azımsanacak bir şey değil bu ve altılı masanın da en çok güvendiği lider diye biliyorum ben. Basına yansıyan, yansımayan birçok iş yaptığının farkındayım. Bunun bilincindeyim. O nedenle eğer Türkiye'de bir cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir demokrasi hikayesi yazılacaksa bunun mimarının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyleyebilirim. O nedenle kazanma ihtimali varsa, ki var gibi gözüküyor. Bence Kemal Bey'in cumhurbaşkanı adayı olması lazım. Altılı masayı çok önemli buluyorum. Altılı masayı şöyle değerlendiriyorum bir ülkede siyaset yapabilmenin temel koşulu, hava gibi su gibi demokrasi ihtiyacıdır. Türkiye şu an demokratik bir ülke değil, totaliter bir ülke. Yani İslam endeksi demiyorum. Hep bunu kullanıyorlar aslında. Yani samimi Müslümanlar zedeleniyor bunu kullandıkları için. Çünkü bahsettikleri, yaptıkları işler çok İslam'a uygun değil bence. Din endeksli bir totaliter bir rejimle karşı karşıyayız. Dinin siyasete, ticarete alet edildiği yani insanların dini kullanarak bir eli siyasette bir yeri ticarette, ayakları cemaatlerde olduğu, ihalelerin bu şekilde dağıtıldığı, böyle bir sömürü düzeninin olduğu bir yapı içerisindeyiz. O yüzden Türkiye'nin şu an birinci ihtiyacı, hava gibi su gibi demokrasi ihtiyacı, demokrasinin yeniden hayata geçirilmesi lazım. Altılı masanın da bence bileşkesi bu. Zaten demokrasi bir barış rejimidir bir koalisyondur demokrasinin kendisi koalisyondur. Demokratik altyapı oturduktan sonra da bu siyasi partiler daha sonra kendi içlerinde bir barış içerisinde mücadele edecekler ama şu an temel hedef Türk demokrasisini hayata geçirmek. Bu açıdan altılı masa tarihi bir misyon taşıyor.

Siz yıllarca belediye meclis üyeliği yaptınız. Bu noktada yerel yönetime gelmek istiyorum. Tek belediye var CHP'nin elinde. Birincisi İzmit Belediyesi'nin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz, ikincisi de AKP’ye karşı CHP’li meclis üyeleri, ilçe yönetimi ve il yönetimi belediye başkanının arkasında durabiliyor mu?

Şimdi bir defa siyaseten şu prensibi koymak lazım. Cumhuriyet Halk Partili bir parti üyesinin yıllardır ilk kez alınan İzmit Belediyesi'nde doğrusuyla yanlışıyla doğrudan belediye başkanına destek olma sorumluluğu var. Eğer belediye başkanını beğenmiyorlarsa partililer, bunu parti içerisinde direkt belediye başkanı yüzüne ve parti kurullarına söylemeleri lazım. Belediye başkanının dışarıda çok eleştirilmemesi lazım. Dışarıda sahiplenmek lazım. Bunun örnekleri var. AK Parti bu konuda disiplinli çalışan bir siyasi partidir. Ne kadar hata olursa olsun kendi belediye başkanlarını, kendi milletvekillerini dışarıda tartışmazlar, tartışma demokrasinin bir gereğidir. Doğru ama demokrasinin kendi iç disiplini vardır. Bir disiplin içinde tartışmak lazım. O nedenle İzmit Belediye Başkanı'nın örgüt ve partililer tarafından eleştirilmesini çok doğru bulmuyorum. Başarı hikayesine gelince ben Büyükşehir’de grup başkanvekilliği yaptığım için biliyorum. Büyükşehir Yasası’nı biliyorum. İlçe belediye başkanlarının yetkileri çok sınırlı, kaynakları da çok sınırlı. Fatma Hanım'ın mecliste de çoğunluğu yok. Böyle olunca birçok açıdan eli kolu bağlanmış durumda. Zaman zaman örgütten de bir kısım engellemelerin geldiğini hissediyoruz, kamuoyu da biliyor bunu. Bütün bunları topladığımızda bu şartlarda yaptığı çalışmaların başarılı olduğunu söyleyebilirim. Çok istekli, çok çalışkan ve bir başarı hikayesi yazmak istiyor. Genç bir siyasetçi. Fatma Hanım'ın eğer eksikleri görülüyorsa bunları kapatıp onun daha yetişmesi için çaba sarf etmek lazım. İzmit Belediyesi bu şartlarda bence başarılı.

Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

CHP’DE GENÇLERİN ÖNÜ AÇIK DEĞİL”

CHP’de genç siyasetçiler yetişiyor mu, arkadan gençler geliyor mu yoksa Fatma Hanım hasbelkader sadece bir örnek mi? CHP’de gençlerin önü açık mı?

Cumhuriyet Halk Partisi'nde gençlerin önü çok açık değil. Yani parti üyeliklerine baktığımız zaman zaten gençlerin olmadığını görüyoruz. Gençlere dönük daha etkili çalışmalar yapmak lazım. Ama bunu sadece genel merkeze bağlamamak, yani il ve ilçe örgütlerinin de bu konuda çalışma yapması lazım. Gençlerin önünün açılması, parti içerisinde kavga gürültünün ortadan kaldırması lazım. Şimdi Z kuşağı dediğimiz gençler aslında her şeyin farkında ve çok etkili. Türkiye'deki siyasi yozlaşmadan da onlar nasibini alıyorlar ve siyasetten uzaklaşıyorlar. Bunun için özel bir çalışma yapmak lazım. AK Parti'de gençler var biliyorum ama onun nedeni iştir güçtür vesaire. Biraz ideolojik, onların etkisi var. Gençlik konusunda Cumhuriyet Halk Partisi’nde sorun olduğunu söyleyebilirim.

Büyükşehir’in çalışmaları nasıl? Yeterli mi bu kente? Mesela siz Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydınız ne yapardınız, hayata geçireceğiniz ilk 3 proje ne olurdu?

Şimdi bu gece uyusam ve bir rüya görsem. Rüyamda şöyle bir şey görsem; Kocaeli kenti Gebze'den Sakarya'ya kadar raylı sistemle toplu taşıma yapıyor. Büyükşehir Belediyesi öyle bir sanayi sitesi yapmış ki kentin dışında sanayi tesisi sitesinde çalışan bizim vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz koşa koşa gitmişler. Sanayi sitesi boşaltılmış. Eski Gölcük yolu kaldırılmış. Sanayi sitesinin bulunduğu MİA denilen alan olduğu gibi sahille bütünleşmiş kafeler, spor alanları, sinemalar oluşmuş. İnsanlar sahilde lokantalarda geziyorlar, bisikletle dolaşıyorlar. Yalova'dan İzmit'e kadar, sahil şeridi olduğu gibi raylı sistemle donatılmış ve insanlar orada yürüyorlar. En ucuz su Kocaeli'de var. Akmeşe'ye giden yol, çift yolu yapılmış, duble yolu yapılmış. Kocaelispor Stadı aynen Barcelona Stadı gibi Akmeşe tarafına doğru taşınmış. Akmeşe bir spor, kültür, eğlence merkezi haline gelmiş. Sadece stat değil, içinde golf alanlarının olduğu, diğer spor alanlarının olduğu, eğlence merkezlerinin olduğu İzmit'in kentin hafta sonları akın akın gittiği bir yer olmuş. Şehir içi tamamen trafikten arındırılmış, şehir içindeki İzmitli esnaf adeta açık AVM'de çalışır gibi ticaret yapmaya başlamışlar. Çocuklar şehir içinde cıvıl cıvıl dolaşıyor. Böyle bir rüya. Bu rüya var mı Kocaeli'de? Yani güzel bir rüya.

GÖZLE GÖRÜLÜR BİR ŞEY YOK”

Sanırım Büyükşehir adaylığında hazırladığınız projeleriniz bunlar…

Yani işte Kocaeli bu. Şimdi AK Partili bir belediye başkanı var. 14 yıl yönetti yanılmıyorsam İbrahim Karaosmanoğlu. Yaklaşık 30 milyar dolar kadar para geldi bu kente. Dolara çevirdiğimiz takdirde. Ne görüyorsunuz Kocaeli'de? Yani gözle görülür bir şey yok. Bir tramvay var. O da çok eski teknoloji. Yani çok geç gelmiş bir şey. O ciddi gelirler nereye kayboldu, nereye harcandı, neler oldu bilen yok. Trafik sorunu çözülmüş değil hala. Şimdi kent meydanı yapılıyor. Bence yapılması lazım bir an önce ama dikkat ettim. Altında otopark yok aceleye getirmişler. Seçimden önce bitirmeye çalışıyor anladığım kadarıyla. Ve altında otopark lazım. Bu bölgede otopark sorunu var. Yani Büyükşehir’in çok iyi yönetildiğini söylemek mümkün değil.

Büyükşehir’in bağlı şirketleri var. Yani işte Ulaşım A.Ş. gibi, Belde A.Ş. gibi, İzaydaş gibi bağlı şirketleri var. Bu şirketlere aktarılan kaynaklar var. Ne kadar kaynak aktarılıyor? Bunlar nereye harcanıyor? O şirketlerde yönetim ve denetim kurullarında kimler var? Siyasi insanlar mı var? Teknik insanlar mı var? İşte Cumhuriyet Halk Partisi'nin aslında yapması gereken şeyler bunlar. Yani il örgütünün, il başkanlığının asıl yapması gereken şeyler bunlar. Meclis üyeleri mutlaka uğraşıyorlardır. İşte bunları konuşmak lazım, bunları tartışmak lazım. Her hafta basın toplantılarıyla halkı bilinçlendirmek lazım, belediyeyi zorlamak lazım, iş yapmaya zorlamak lazım.

GELİR DENGESİZLİĞİN EN ÇOK OLDUĞU BİR KENT”

Siyaset sadece eleştirmekle olmaz ki. Önermekle de olur. Yani bir kısım öneriler getirmek suretiyle belediyeyi zorlamak lazım. Kocaeli son verilere göre milli geliri en yüksek olan bu kent. Ama gelir dengesizliğin en çok olduğu bir kent. Sosyal patlamanın en çok olduğu bir kent. Uyuşturucudan gaspa kadar ciddi suçların en çok işlendiği bir kent, çok göç alan bir kent, transit yolun ortadan geçtiği bir kent. Çok önemli sorunlar bunlar. Bunları çözmek mümkün. AK Partili bir belediye başkanı var. AK Parti iktidarda. Cumhurbaşkanı bir telefon kadar onlara yakın. Her türlü kaynağı aktarabilirler. Kocaeli Büyükşehir'de ciddi problem var. Bunu söyleyebilirim ve yapılacak çok iş var. Zaten bana Büyükşehir adaylığı gelmesinin temel nedenlerinden de biri bu. Bunları çok konuştum, çok yazdım, çok çizdim, kent konutla ilgili çok şey söyledim. Diğer işlerle ilgili çok şey söyledim. Farkındayım olayların. Ama özellikle muhalefet partilerinin bu konuda ciddi komisyonlar oluşturmak suretiyle çalışma yapması lazım. Kocaeli'de yapılacak çalışmalar ulusal basına manşet olacak düzeyde çalışmalardır. Bunun farkına varılmalı. Sadece CHP için söylemiyorum, Bütün muhalefet partilerinin bunun farkındalığını tespit edip ciddi çalışma yapmaları lazım.

Mesela sadece yerel yönetimle ilgili de söylemiyorum. Türkiye'de müthiş bir siyasi yozlaşma var. Yani bir tarafta bakıyorsunuz kutsal dilimizi kullanarak siyaset, ticaret, tarikat üçgeninde zenginleşen, insanların malına hatta bedenine, işte altı yaşındaki çocukların cinsel tacize uğraması gibi onlara dahi müdahale eden, insanları mal gibi kullanan, kamu kaynaklarını kullanan bir yapı var. Bu şekilde oluşturulmuş dernekler var, vakıflar var, kaynaklar oralara doğru akıyor. Bir tarafta fakirliğin dibine inmiş olan bir halk topluluğu var. Bir tarafta büyük paralarla işte derneklerle, vakıflarla zenginleşen bir dini kullanan bir anlayış var. Şimdi çok merak ediyorum mesela. Bu kentte ilkokul çağında olmasına rağmen, ilkokula gitmeyen kaç tane öğrenci var? Biliyorum ki bunların bir kısmı ilkokula gitmiyor, cemaat okullarına gidiyorlar. Bu kentte gençler nerede eğitiliyor, neler yapılıyor mesela Dil ve Edebiyat Derneği diye bir dernek var. Bu dernek ne iş yapar? Çok insanlar araştırmış değil.

MESELE MİLLETVEKİLİ OLMAK DEĞİL”

Yani imarla ilgili ciddi düzenlemeler var. Kartepe taraflarında fabrikalaşma var, sanayileşme var. Kandıra taraflarında büyük bir toprak hareketi var. Kandıra köylerini dolaşın, gençleri bulamazsınız. Yaşlı insanlar kalmış durumda. Gençler göç etmiş. Oysa ki Kandıra bizde turizmin ve tarımın merkezi. Bunlara çalışması lazım. Belediyenin çalışması lazım, merkezi iktidarların çalışması lazım. İşte soruyorsunuz ya milletvekilliği, belediye başkanlığı diye işte burada mesele milletvekili olmak değil. Milletvekili olarak hangi fonksiyonları yerine getireceğinize bakmanız lazım. Yani ‘Ben milletvekili olursam, ya işte adamın önüne bir milletvekili sıfatını eklerim mi’ diye bakacaksınız, yoksa ‘Ben milletvekili olursam işte bu kentin bu temel sorunlarının tamamına eğilirim. Ben de bu yetkinlik var. Bu güç var, bu birikim var. Ben bunlar için milletvekili olmak istiyorum mu’ demek lazım.

Deminki sorunuza geliyorum. İşte orada adama göre iş değil. İşe göre adam. Yani siyasi partilerde belli makamlarda olmak milletvekili olmanın bir altyapısı olmamalı. Milletvekilliğini gerçekten çok iyi yapacak, o birikime sahip, kenti kavrayan, kent dinamiklerini bilen insanları görevlendirmek lazım. Milletvekilinin öyle yapılması lazım. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konuda bir çaba sarf edeceğini umuyorum önümüzdeki dönemde.

Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

BU KENT BUNU HAK ETMİYOR”

Yani bu kent bu hali hak etmiyor. Kentler insanlara benzer. Büyük Atatürk'ün doğduğu Selanik'e gidin, dolaşın hemen bir merkezde kocaman bir Aristo meydanı ve müthiş bir mimari yapı göreceksiniz. Barcelona'ya gidin, tarihi dokusundan örnekler veren bir kentleşme göreceksiniz. Hatta Mardin'e gidin. Eski Mardin'le yeni Mardin arasında ciddi farkı göreceksiniz. Ama bu kentin bir adı yok, tarif edemiyorsunuz. Yani insanlara bakarsınız saçının rengini, gözünün rengini, boyunu, endamını söylersiniz. Öyle aklınızda kalır. İzmit'ten birisi geçse ve sorulsa İzmit'te ne kaldı aklınızda diye; İşte adalet köprüsünün hemen yanında çelikten yapılmış, demode iki üç tane köprü, ortasından geçen bir transit yol, hava kirliliği ve kimliği belli olmayan bir kent görürsünüz. Bu kent bunu hak etmiyor. Kentin dinamiklerinin daha çok hayata geçmesi lazım. Sivil toplum örgütlerinin daha çok harekete geçmesi lazım.

ÖNÜNE BAZI VERİLER KOYMAK LAZIM”

Özellikle muhalefet partilerinin çağdaş sivil toplum örgütlerini bir araya toplaması lazım. Muhalefet il başkanlığının sıkça bir araya gelmeleri lazım. O bir araya gelirken de sadece sohbet için değil, kentin sorunlarını ortaya koyacak dokümanlar koymaları lazım. Altılı masanın yaptığı çalışmanın bir benzerini Kocaeli'de yıllardır yapabilseydik eğer şu konuştuğumuz, iki dakikada konuştuğumuz birçok sorun gündeme gelmişti. Onlar konuşulmaya başlanmıştı. Yönetimde olan arkadaşlarımız, yani ben Büyükşehir Belediye Başkanı'nın da canla başla bir şeyler yapmaya çalıştığına inanıyorum ama onların da önüne bazı veriler koymak lazım. Onları siyasetten arındıracak altyapıyı ancak muhalefet partilerinin ürettikleri verebilir. Bunları onların önüne koymak lazım. Onları bu konuda zorlamak lazım. Bu kent böyle bir yönetim tarzını hak etmiyor.

Büyükşehir ve İzmit Belediyesi arasında yaşanan tartışmaların bedelini halk çekiyor. Mesela Cumhuriyet Parkı'ndaki kafeterya ve Fethiye Caddesi'ndeki inşaat alanına malzeme taşıyacak kamyonun geçiş güzergahı için bir kavga yaşandı. Siz deneyimli meclis üyesi olarak yerel yönetimleri çok iyi bilen biri olarak bu problemi nasıl çözerdiniz bu problemi ya da ne olması gerekirdi?

Yani ben genel olarak Büyükşehir Belediyesi ile İzmit Belediyesi arasındaki kavganın doğru olmadığını söyleyebilirim. Kavganın müsebbibi kimdir bilmem. Hangi nedenlerle kavga oluyor, onları bilmem. Ama bu kavga iyi bir şey değil. Benim hayati konularda çok sert demeçler verdiğim bilinir. Yani grup başkanvekilliği yaptığım dönemde İbrahim Karaosmanoğlu dahil, Münir Karaoğlu dahil, Ersin Yazıcı dahil şimdiki belediye başkanı dahil yargılandılar. Yani bizim yaptığımız bir kısım işlemlerden yargılandılar. Sert demeçler verdik, sert işler yaptık. Ama bu arada çok yapıcı şeyler de söyledik.

Fahri Örengül: İl başkanı, başarı hikayesi yazarsa milletvekili olabilir

UZLAŞARAK ÇÖZMEK LAZIM”

Yani benim Büyükşehir Belediye Başkanı’yla hiçbir sorunum yok şu an. Diğerleriyle de bir sorunum yok. Bunun nedeni şu; Hiçbir zaman kişisel şeyleri ön plana çıkarmadık. Tamamen kurumsal, iletişime dayalı, faydaya dayalı şeyleri ön plana çıkardık. Böyle olunca bir kavga gürültü olmuyor. Yani belediye başkanları seçildikten sonra halkın belediye başkanı olmalı. CHP'li belediye, AK Partili belediye anlayışını ortadan kaldırıp halkın belediyesi anlayışını ortaya koyarlarsa bu kavga ortadan kalkar. Uzlaşarak çözmek lazım. Yani bu tür kavgalardan kent bir şey kazanmıyor, kaybediyor. Belki geleceğe dönük bir avantaj sağlıyor birileri ama kaybediyor. İzmit Belediyesi'nin Cumhuriyet Halk Partisi olmasının faydaları var. Şöyle faydaları var; Büyükşehir Belediye Başkanı biraz daha dikkatli, biraz daha üretime dönük, biraz daha iş yapar noktaya doğru gelmeye başladı İzmit'le ilgili. Yani mesela yürüyüş yolu için bunu söylemek mümkün. Kent meydanı için bunu söylemek mümkün. Kent meydanı yıllardır duruyordu, biliyorsunuz buraya 41 katlı bir otel yapacaklardı. Davayı ben açtım avukat olarak. İptal ettirmiştik onu. Böyle saçma sapan işler oluyordu ama şimdi bakıyorsunuz eskiye göre ehvenişer şeyler oluyor. Bu da bence İzmit Belediyesi'nin muhalefette olmasının katkısıdır. Bunu da unutmamak lazım.

ADAMA GÖRE İŞ DEĞİL, İŞE GÖRE ADAM”

Kocaeli, Türkiye'nin bir parçası. Küçük Türkiye aslında. Burada başarılı olan insanlar her yerde başarılı olurlar. Çok göç alan bir kent burası. Çok önemli sorunları var. Çok büyük bir katkısı var. Kamu kaynaklarına maliyeye çok büyük katkısı var. Çok büyük vergi ödüyor Kocaeli. Kocaeli verdiklerinin çok az kısmını alabilen bir kent. O nedenle Kocaeli'de bütün siyasi partilerin siyaset ayrımı yapmaksızın Kocaeli'nin verdiklerinin Kocaeli'ye yansıması için özel çaba sarf etmesi lazım. Kocaeli ve Sakarya'nın birlikte düşünülmesi lazım. Sapanca Gölü ortak, Karadeniz ortak, transit yolu ortak. Sakarya'da sanayileşmeye başladı. Onlar da kirlilikten nasibini almaya başlayacaklar. Bu kentte müthiş bir hava kirliliği var. O nedenle ortak projeler üretmek lazım. Üniversiteyle kenti mutlaka buluşturmak lazım. Özellikle toplu taşımayla ilgili işler yapmak lazım. Yapılacak çok iş var. Yapılacak çok işi de birileri yapacak. O nedenle söylediğim şey odur. Adama göre iş değil, işe göre adam tayin edip bu şekilde kenti kalkındırmak lazım.

Fahri Örengül söyleşi
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...