MOBBİNGİN KİRLİ YÜZLERİ
Mobbing (yıldırma) en kısa yoldan işyerinde psikolojik şiddet, baskı ve ayrımcılığa uğramak olarak tanımlanabilir. İşyerinde psikolojik terör de denebilir.
Kamu/ özel sektör fark etmeksizin çalışanların bu tür baskıcı ve ayrımcılık içeren tutumlara maruz kaldığını sık sık duymaktayız.
Bu tutum ve davranışlar nedeniyle çalışanlar haksız yere işlerinden ve sağlıklarından oluyorlar.
Mobbinge uğrayan kişide stres ve kaygı bozukluğu nedeniyle psikolojik etkilenme olduğu gibi, kalp sorunları, mide/bağırsak sindirim sistemi sorunları, yeme bozuklukları, cilt hastalıkları, huzursuz bacak sendromu ve uyku bozukluğu gibi sorunlar baş gösterebiliyor.
Bu rahatsızlıkların en önemli etkeni işyerindeki olumsuzluklar nedeniyle bozulan psikoloji…
Psikolojik yardım alanlar olduğu gibi yaşadıklarını hazmedemeyip ağır şekilde zedelenen onurları nedeniyle canına kıyanlar da var.
Mobbingin en temel belirtileri, aşağılama, hor görme, baskılama, dışlama, çalışanın hak ettiği terfilerin yapılmaması, çalışma şartlarının veya çalışma yerinin değiştirilmesi, çalışma alanın değiştirilmesi, aynı derece kademedeki çalışanlara verilen hakların kısıtlanması veya hiç verilmemesi olarak sayılabilir.
En hafif haliyle bile mobbing kişilik haklarına ve insanlık onuruna saldırı olarak değerlendirilebilir.
Kanunlarımızda mobbingle ilgili açıkça bir düzenleme yer almıyor. Bu sebeple hukuken kişilik haklarına saldırı olduğundan manevi tazminat gerektiren bir haksız fiil şeklinde değerlendiriliyor.
4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışanlar bu manada iş akti feshine varan durumlarda mobbingi ispat etme imkanları varsa en azından yasal tazminatlarını anlaşarak veya dava yoluyla alarak işyerinden ayrılma olanağı buluyor.
Ama kamuda çalışanlar özellikle amirlerinden kaynaklı mobbinge maruz kalıyorlarsa sorun daha büyük ve çözümsüz hale gelebiliyor.
FETÖ’cilerin en önemli taktiklerinden biri kendilerinden olmayana mobbing yapmalarıydı.
Ele geçirdikleri devlet kurumu yada şirkette kendilerinden olmayanlara ve biat etmeyenlere yapmadıkları terbiyesizlik, kabalık, zorbalık bırakmadılar.
Bana sorarsanız halen de bitmediler…
Gizliden açıktan devam edenler var. Ortaya çıkan kesim örgütün en başından beri zayiat olarak vermeyi göze aldığı ve önemsemediği gariban kesimi, kurban edildikleri bile söylenebilir.
Ama aynı ekiple aynı güçten nemalandıkları için onlar da hiç masum değil.
Asıl üst tabaka kriptolar halen iş başında, sıra onlara da gelecek elbet…
Kocaeli’de de sayıları az değil günü geldiğinde ifşa edeceklerim var, sıralarını beklesinler biraz daha…
****
Basına yansıyan bir polis memurunun intiharı haberi içimi sızlattı. İddiaya göre Mersin Mezitli’de görev yapan aynı zamanda babası da emekli teşkilat mensubu olan Nagehan Ekiz adlı 26 yaşındaki polis memuru AKP ilçe binasında görev yaptığı sırada sekreterle aralarında geçen diyalogtan sonra amiri tarafından herkesin önünde azarlanarak özür dilemeye zorlanmış.
Bu olayı gururuna yediremeyen genç kadın girdiği bunalım sebebiyle bir süre sonra intihar ederek hayatına son vermiş.
Acılı baba, kızının amirinden görmüş olduğu baskıya dayanamadığını ve neticesinde bu olayın yaşandığı iddia ediyor.
Olayla ilgili Mersin Valiliği yaptığı açıklamada soruşturma başlattığını duyurmuş.
Üstelik mobbing uygulayan amirin kadın bir emniyet amiri olması olayın başka bir üzücü yanı.
Kadın yöneticilerin kadınlara yaptığı kraliçe arı sendromu veya pembe taciz olarak tarif edilen mobbingin özel bir modeli var.
Kadın yöneticilerin kadın çalışanlara karşı daha eleştirel ve acımaz bakış açısına sahip olması ve erkek çalışanlardan daha fazla yüklenmesi şeklinde açıklayabileceğimiz kraliçe arı sendromu, genel mobbing tipine göre daha az rastlanmakla beraber kadının kadına iş dünyasında acımasız yaklaşım sergilemesi yönünden daha itici ve yaralayıcı geliyor.
Çalışma yaşamında günümüz dünyasında adeta orman kuralları geçerli, kimin gücü kime yeterse ezip geçiyor ve yok etmek için elinden geleni yapıyor.
Bir de işin kibir ve egosal boyutu var ki Allah bu kifayetsiz muhterislerden uzak etsin!
Şeytanın Avukatı filmini izlediyseniz orada şeytan rolündeki Al Pacino şu meşhur cümleyi kurar ;
“Kibir en sevdiğim günahtır.”
Bir insanı hayatından dahi vazgeçmesine neden olacak kadar yaralamak insana yakışmaz olsa olsa şeytani bir davranıştır.
Kanunlarımızdaki boşluğun bir an evvel doldurulması ve hukuki cezai boyutlarıyla konunun düzenlenmesi gerekmektedir.
Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı…