ORUÇLU MUSUNUZ?
Ramazan ayı müslüman alemi için arınma, iç dünyamıza dönme, tutulan oruçlarla nefsi terbiye etme, yardımlaşma ve empati kurmanın yaşandığı çok özel ve değerli bir aydır.
Ramazan’ın temel ibadeti oruçtur. Yanlış anlaşılmasın, kimsenin orucuna karışmak gibi bir niyetim olamaz. Bedenen sağlıklı olan, gücü yeten veya tutmak isteyen orucunu tutar. Çeşitli sebeplerle (sağlık sorunu, ağır işlerde bedenen çalışanlar, yaşları nedeniyle vb. ) tutamayanlar veya tutmayı tercih etmeyenlere de saygı duyuyoruz.
Kimsenin ibadetini sorgulamak haddimiz değildir.
Bu yazıda amacım “Oruç tutmak sadece aç kalmakla olur mu?” sorusuna cevap aramak…
Ramazan ayı boyunca çeşitli programlarda din adamlarına olur olmaz sorular soruluyor. Orucu neyin bozup neyin bozmayacağı tartışılıyor.
Bu senenin favori sorusu da “aşı yaptırmanın orucu bozup bozmayacağı.”
Diyanet aşı yaptırmanın orucu bozmayacağını açıkladı, ama ne fayda, aşı sırası gelsin gelmesin herkes bunu merak ediyor.
Benim de merak ettiğim konular var, örneğin;
-Hak yiyenin orucu bozulur mu?
-Hukuk tanımayan hatta hukuku kendine alet edenlerin ibadetleri kabul olur mu?
-İftara ve gıybetten vazgeçmeyenlerin,
-Verdiği sözlerde durmayan, yalan dolanla iş yürütenlerin orucu kabul olur mu?
- Başkasının emeğini çalanın/sömürenin,
- Başkasının malını, mülkünü, birikimini çalanların hatta hayatını çalanların,
-Güçsüz gördüğüne eziyet edenin,
-Kadına, çocuğa zulmedenin, ırzına namusuna göz dikenin,
-Kalp kırmaktan kaçınmayanın,
- Kibir abidelerinin orucu kabul olur mu?
-Karnı tok iken komşusu aç uyuyanın,
-Adam kayıranların, torpille hak etmediği yerlere gelenlerin,
-Cana kıyanların (insan, hayvan, ağaç fark etmez)
- Kötü gözle bakanların, fitne fesat olanların oruçları kabul olur mu?
Ben din konusunda yetkili bir kimse değilim. İnancımı önce ailemden, sonra okuldaki derslerden ve idrak çağına gelince kendimce araştırarak, okuyarak anlayıp yaşamaya çalışan birisiyim.
Ama yukarıdaki soruların cevabını her aklı başında insan gibi kendi vicdanımla cevaplayabiliyorum.
Hangi dinde olursa olsun aslında hak dinlerin temelinde hak ve hukuka saygı, iyi insan olmak, Allah’ı anmak ve şükretmek emredilmiştir.
Din yüzyıllar boyunca insanlar üzerinde baskı aracı olarak kullanılmış, insanları dini gerekçelerle kontrol altına almak ve cezalandırmak yöneticilerin de işine gelmiştir. Çünkü toplum Allah korkusuyla, yapılanların Allah adına yapıldığı inancıyla kandırılmıştır. Oysa en başta yöneticiler dini açıdan ne kadar yasak varsa çiğnemekten geri durmamış, halka haram ve günah olanlar yönetenlere gelince mübah olmuştur. Hatta bu durumu din adamları da teyit etmiş, fetvalar vermişlerdir.
Tarih halkı kandırıp, dini alet eden yöneticilerin helak olduğunu, mahkemelerde yargılandıklarını ve cezalarını çektiklerini gösteren örneklerle doludur.
Kendisi örnek olması gereken insanların dini açıdan uygunsuz davranışlarda bulunması hakkında güzel bir atasözümüz vardır;
“Ele verir talkını kendi yutar salkımı” diye…
Bugün yaşadığımız ülkede rahatsız olduğun en temel şey nedir deseler hiç şüphesiz adalet duygumun zedelenmiş olmasıdır derim.
Çünkü;
-Adam kayırmacılığın, torpilin kol gezdiği,
-Liyakatin değil sadakatin ödüllendirildiği,
-Mahkemelerin baskı altına alındığı,
-İfade özgürlüğünün olmadığı, hep aynı seslerin yükseldiği başka seslere tahammülün olmadığı,
-Devrin zenginlerinin yaratıldığı, halkın hızla fakirleştiği,
-Devlet imkanlarının sadece belli gruplara hizmet ettiği,
Bir devirden geçiyoruz. Bu devirden rahatsız olmayı bırakın zevk alanlar da var. Hep başkalarımı yiyecek birazda biz yiyelim diyen de var!
Neyse ki halkın yüzde doksanbeşi müslüman bir ülkede yaşıyoruz.
Mübarek Ramazan ayındayız ve büyük çoğunluğumuz ORUÇLUYUZ!
Allah kabul etsin…