Gara’nın hatırlattıkları…

Arzu Yalçın

Arzu Yalçın

Tüm Yazıları

Ben ilkokula Mardin’in Derik ilçesinde başladım. Polis olan babam, şark hizmeti için tayin edilmişti. 1982 yılının yazında Derik’e gittik. Derik ismi yıllar sonra kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’ün 10.11.2016’da makamında şehit edilmesiyle gündeme geldi.

Bizim gittiğimiz 1982 yılında PKK denen örgüt daha bu ismi almamıştı. 1983’de Apocular denen bir grubun dağa çıktığı ve haraç isteme, yol kesme gibi eylemlere başladığı konuşuluyordu. O zamanlar haberleşme bu kadar kolay ve hızlı olmadığı için belki batıdaki çoğu insanın bundan haberi dahi yoktu.

Muhammet Fatih Safitürk henüz 1 yaşındayken ben, 1982’de Derik Cumhuriyet İlkokulu’nda okula başlamıştım. Arkadaşlarım oralı çocuklardı. Tek farkımız ben Ankara’dan gitmiştim, onlar orada doğdukları için Türkçe’yi ya çok az yada hiç bilmiyorlardı.

Zaman böylece akıp giderken çok güzel günler geçirdik. Ev sahibimizin yedi çocuğu ile aynı avluda oyunlar oynadık, yedik içtik, güldük söyledik. Birlikte bulgur da kaynattık, odun da istifledik.

1984 yılının Temmuz ayında Derik’ten ağlayarak ayrıldık. Oranın halkından hizmet, hürmet ve güleryüzden başka bir şey görmedik. Orada doğan kardeşimin göbek adı Mardin yolu üzerindeki türbeden dolayı “Şeyhmus” oldu.

Biz ayrıldıktan sonra PKK ilk büyük eylemini 15 Ağustos 1984’de Şemdinli ve Eruh baskınlarını yaptı. Böylece terör ve acılar başladı.

Yollar kesilmeye, köyler basılmaya, asker, polis, öğretmen şehit edilmeye başladı.

Araya acılar, kin, nefret Türk-Kürt söylemleri girmeye başladı.

Bir türlü bitmeyen acılar devam eden operasyonlar, Filistin, Kuzey Irak ve Suriye’de konuşlanan kamplarda eğitilen terörisler, onlara destek veren “dış güçler” söylemleri sürdü gitti.

Yitip giden onlarca sivil, dağa çıkan veya kaçırılan insanlar, asker, polis devlet görevlileri, basılan karakollar, köyler, şehitler…

Gün geldi 15 Şubat 1999’da Apo denen cani sonunda yakalanarak cezaevine konuldu!

Nihayet bitecek dedik bitmedi terör belası…

Dış güçler hiç durmuyorlardı!!!

Sene 2021 Şubat’ın 10’nunda, Aponun yakalanmasından 21 yıl sonra Gara bölgesinde teröristler tarafından kullanılan hedeflere yönelik “Pençe Kartal 2” operasyonu başladı. Askeri uçaklar ve SİHA’lar havadan bölgeyi vururken mağaralara yönelik olarak da kara operasyonu başlatıldı.

Önce harekat sırasında bir Yüzbaşı ve bir astsubayın şehit olduğu açıklandı. Ardından bir yüzbaşı daha… Terörislerle çıkan çatışmada Piyade Komando Yüzbaşı Burak Coşkun, Muhabere Komando Yüzbaşı Eruğ Güler ile Muvazzaf Astsubay Kıdemli Başçavuş Harun Turhan şehit olmuştu, 3 asker de yaralandı.

Sonra harekâtın üçüncü gününde ise, PKK'nın kaçırdığı 13 Türk vatandaşının cansız bedenlerine ulaşıldığı haberi geldi.

Henüz isimler belli olmadığında asker, polis, sivil demek kolay…

Kimliği belli değilken, hikayesi, yaşı, çoluğu/çocuğu, eşi, anası babası belli değilken söylemek kolay…

Şehitlerimizin kimlikleri tek tek ortaya çıktığında “memleketi, yaşı, hikayesi, geçmişi” o zaman dayanmaya yürek gerek…

Hepsi ana-baba kuzusu, bu milletin yıllarca yetiştirdiği büyüttüğü, emek verdiği ve devletine hizmet etsin diye emanet ettiği koç yiğitler, civanlar…

Şehitlik mertebesi elbet müjdeli bir makam, istemekle erişilmiyor…

Ama onların da ana babaları, evlatları, eşleri, sevdikleri, sevenleri var…

Bu dünyaya doymadan, sevdiklerine, vatanlarına doymadan koparılmayı istemediler!

Bize düşen bugüne kadar olan bitene, yitip gidene sadece “vah etmek” olmamalı.

Terör denen bela nerden geliyorsa orayı kurutmak için azmetmemiz gerek.

Artık ne kaybedecek evladımız, ne de buna dayanacak sabrımız kalmamıştır.

İster barışcıl yöntemlerle, ister yapılacak daha büyük operasyonlarla, ister meclisteki siyasi uzantılarını temizleyerek buna bir çözüm bulmamız gerek!

Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safi Türk 2016’da şehit edildiği sıralarda, 2015-2016 yıllarında çeşitli yerlerden kaçırılarak rehnedilen ve Gara’daki mağarada şehit edilen 13 canımızın acısı çok taze…

Onlar gibi başka evlatlarımız da var. Hiçbirinin kılına zarar gelmesini istemiyoruz.

Tek dileğimiz bundan böyle bizim ve evlatlarımızın bu topraklarda barış içinde huzurla ve ayrı garı olmadan yaşamasıdır.

Biz bu vatanı kurtuluş mücadelesinde hep birlikte kurtardıysak, bundan sonrasında da tek vücut olarak yaşayabiliriz.

Yeter ki şu ayrıştıran söylemleri bırakalım, Türk/Kürt demeden aynı bayrak altında bu vatanın evlatları olduğumuzu unutmadan yaşayalım.

Kahramanlarımıza rahmetle ve minnetle…