Deha'yı beklentiler yaktı

Neziha Kartal

Neziha Kartal

Tüm Yazıları

Deha ilk bölümüyle seyirci karşısına çıktı. Çukur’un Yamaç’ı Aras Bulut İynemli’yi görünce herkesin diziden bir beklentisi vardı. Tanıtım fragmanları trendlere girdi. Kadrodaki diğer isimlere de bakınca beklenti bir hayli yükseldi. Bence bu dizinin de en büyük dezavantajı da bu oldu.

Derman (Aras Bulut İynemli) karakterinde herkes hem Yamaç’ı görmek istiyor hem de yeni bir şey. Dizinin fragmanında hikâyenin matematik dehası bir çocukla başladığını görünce "Keşke bu kez yapımcılar bir matematikçiye sorsalar" dedim. Sormamışlar. Dizilerde hiç çözülmeyen bir matematik probleminin çözüldüğü söylenir ve sonra o konuya bir daha dönülmez. Konu bu kadar. Biz dizinin sonraki sahnelerinde adamın deha olduğunu kumardaki kartları saymasından ve olasılık hesaplamasından biliriz. Bir iki bölüm sonra o da detay olur, unutulur gider.

Nereden mi biliyorum? Ben bu hikâyeyi çok seyrettim. Çok uzak değil, en son geçen yıl Taş Kağıt Makas dizisinde aynı sahne deha değil de gördüğünü unutmama hastalığı olan bir karakter için yazıldı. Deha’da da maalesef orijinal bir şey yok. Kötü dizi mi? Değil. Ancak siz Aras’ı oynatıyorsanız, Çukur'la, Kıbrıs, kumarhaneler ve geçmişin intikamını konu alıyorsanız Ezel'le kıyaslanırsınız.

Gelelim senaryoya… İlk sahnede Derman problemi çözecek ancak ilham perisini bekliyor. Neyse, kız (Ahsen Eroğlu) bir görünüyor, hop problem çözülüyor. İlham perisi o kadar hızlı kayboluyor ki acaba hayal mi diye düşünüyorsunuz. Keşke öyle olsaydı. Hazır esas oğlan da deha iken, deha ile deli arasında gidip gelen bir karakter olurdu. Ama yok, düz mahalleden çocukluk aşkı.

Mucize doktorumuz Taner Ölmez'i pislik bir karakter olarak görmek güzeldi. Bir seyirci olarak kendisinden nefret ettim. Dizide bir diğer sıkıntı ise Aras’ın olmadığı sahnelerin çok sıkıcı olması. Umarım ikinci bölümde yan hikayeler biraz hareketlenir. Bu kadar uzun sürede dizi yazıyorsanız yan karakterler çok daha önemli hale geliyor.

Ve tabii ki dizideki kadınlar. Dizide ya kötü ve seksisiniz ya da iyi ama geri plandasınız. “İyi kadın” imajının edilgen, masum, erkeğin arkasından bakan kadınlarla verilmiş olması, kadın bir senaristin ayıbı olarak burada kalsın.

ACI, İNTİKAM VE GÜÇLÜ BİR KADIN

Bu hafta izlediğim Kör Nokta beni olumlu anlamda ters köşe yaptı. Dizinin fragmanına bakınca sevgilisini, onun en yakın arkadaşıyla aldatan erkek hikayesi bekliyordum. Ama öyle çıkmadı.

Dizi başlangıçta fakir kız zengin oğlan aşkı olarak başlıyor. Tabii ki bir aşk üçgeni geliyor ama hikâyenin düğümü çok başka. Dizi kardeş sevginiz, abilik, ablalık sorumluluklarınız aşkınızın önüne geçer miydi, diye sorgulatıyor size.

Bölümün başında her şey yolundayken de her şey darmadağın olduğunda da güçlü durmaya, ayakları yere basmaya çalışan bir kadın başrolümüz vardı. Rabia Soytürk, Aslım karakteriyle televizyonlarımızda az rastlanan bir kadına hayat veriyor. Televizyon dizilerinde bu kadar ezik, muhtaç, zavallı kadın tiplerinin arasında iyi ve güçlü kadın karakterler görmek bizi mutlu ediyor. İlk bölüm için Cihan (İsmail Ege Şaşmaz) da kasıntı, her şeyi ben bilirim, küçük dağları ben yarattım demeyen bir karakter. Kas şovunu oyuncunun ergen hayranlarına bir gönderme olarak değerlendiriyorum. Ne yazık ki bu ülkede bunun alıcısı bir grup var.

Gece (Çağla Boz) karakteri ise o kadar inandırıcıydı ki, kadından tiksindim. Kıskançlığı, hırsı, güvenilmez oluşu daha ilk dakikadan hissediyorsunuz. En azından açgözlülüğünü aşk adı altında saklamadan, para ve statü aşkını açık açık bağıran bir karakter.

Kadroda olup da henüz seyretmediğimiz karakterler de var. Ancak ben genel olarak hikâyeyi akıcı ve keyifli buldum. Acısı inandırıcı, kördüğüm bir hikâye.