Kocaeli Barosu “AYM kararı yok sayılmakta”
Kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adalet Komisyonu’nda bugün (11 Temmuz) görüşülmeye başlandı. İlgili paket içinde “ailenin bütünlüğü korunması” gerekçe gösterilerek kadının kendi soyadını kullanma hakkı kısıtlanıyor. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Kocaeli Barosu; “9. Yargı Paketi ile Anayasa Mahkemesinin kararı yok sayılmaktadır” dedi

Anayasa Mahkemesi’nin 22 Nisan 2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayımladığı karar ile kadının kendi soyadını kullanamamasını “eşitlik” ilkesine aykırı bularak 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesinin birinci cümlesinin iptaline karar vermişti. AYM’nin iptal kararına rağmen 9. Yargı Paketinde kadınlar evlendikten sonra bekarlık soyadlarını tek başına kullanamayacağı maddesine yer verildi. Kocaeli Barosu, 9. Yargı Paketi’nin 15. maddesi hakkında; “AYM tarafından iptal edilen madde, kelime oyunlarıyla eskisi gibi devamı amaçlanmaktadır. Uzun yıllardır kendi soyadını kullanmak için çaba sarf eden kadınların hakkı henüz verilmeden geri alınmıştır. 2002’de yapılan yasa değişikliği ile ‘Ailenin reisi erkektir’ maddesinin yasadan çıkarılmasının akabinde yıllar içinde kadınlarımız açısından yol kat edilememiş ve evlilikle birlikte kendi kimliğini, soyadını kullanabilme hakkı verilememiştir” ifadelerini kullandı.
“CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAYAN YASAL DÜZENLEME YAPILMALI”
Kocaeli Barosu, Anayasa Mahkemesi’nin Türk Medeni Kanunu’nun “Kadının Soyadı” başlıklı 187. maddesini eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptal kararı vermesine rağmen Yasama Organı tarafından yasal düzenlemenin yapılmadığını belirtti. Kocaeli Barosu; “9. Yargı Paketi ile getirilen düzenleme, iptal edilen 187. maddede birkaç kelime değişikliği ile maddenin hemen hemen aynı şekilde Türk Medeni Kanunu’nda yer almaya devam etmesini amaçlamaktadır. Teklifin ilgili maddesi eşler arasındaki cinsiyet temelli farklı muameleyi aynen korumayı hedeflemekte ve ilgili madde Anayasa Mahkemesi kararına ve uluslararası sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. Kocaeli Barosu, 9. Yargı Paketi ile gündeme alınan ilgili maddenin cinsiyet eşitsizliğini daha da pekiştirdiğini ifade ederek; “Yasama Organının, Anayasa Mahkemesi kararına açıkça aykırı olan bu düzenleme yerine, cinsiyet eşitliğini sağlayacak yasal düzenlemeyi bir an önce yapması için göreve davet ediyoruz.” çağrısında bulundu.
“BİLİMSEL OLMAYAN BİR GEREKÇE”
Anne ve babanın ayrı soyadı kullanmasının çocuklar üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği gerekçe gösterilmesine ilişkin Kocaeli Barosu; “Bu gerekçenin hiçbir bilimsel veriye dayanmadığı açıktır. Konunun uzmanı hiçbir çocuk gelişimci ya da pedagog tarafından böyle bir değerlendirme yapılmış değildir. Bilimsel olmayan bir gerekçenin eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin bahanesi olarak öne sürülmesi kesinlikle kabul edilebilir değildir. Kaldı ki bu konudan önce her anlamda sağlıklı bir nesil yetiştirmekten, çocuğun üstün yararından bahsetmek daha elzemdir. Korunmak istenen şey burada çocuğun varlığı ve gelişimi ise asıl olan kamu otoritelerinin yasal düzenlemeler ve Uluslararası Sözleşmelerde düzenlenen çocuk haklarının gereklerini yerine getirilmesi olmalıdır. Halen SMA hastası çocukların tedavi giderleri karşılanamıyorken, sağlık hakları açıkça ihlal ediliyorken, soyadı konusu üzerinden çocuğun olumsuz etkileneceğinden bahsetmek ayrıca gerçekçi de değildir” açıklamasında bulundu.
“ANAYASA’YA AÇIKÇA AYKIRI DÜZENLEME”
9. Yargı Paketi içinde yer alan yeni soyadı düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2022/155 Esas 2023/58 K. sayılı iptal kararı gerekçelerini karşılamadığını, Anayasa’ya aykırı bir düzenleme olduğunu vurgulayan Kocaeli Barosu; “Kanaatimizce burada anayasal bir suçtan bahsedemeyiz. “Anayasal Suç” tabiri hukuki bir ifade değil siyasi–politik bir ifadedir. Bir eylemin suç olabilmesi yasal olarak tanımlanmış olması ve bir müeyyideye (yaptırım) bağlanmış olması ile mümkündür. Ceza Kanunumuzda Anayasal Düzene karşı suçlar belirtilmiş ve sayılmıştır. Dolayısıyla “Anayasal Suç” ifadesi yerine Anayasa’ya açıkça aykırı bir düzenleme demek daha doğru bir ifade olacaktır” dedi