Aşılananlara sakın sarılmayın!
Çin’den yayılan ve geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta Türkiye’de tespit edilmesinden sonra hayatımızı altüst eden yeni koronavirüs ( COVID-19), esnafı bitirdi...
Çin’den yayılan ve geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta Türkiye’de tespit edilmesinden sonra hayatımızı altüst eden yeni koronavirüs ( COVID-19), esnafı bitirdi, vatandaşı evine hapsetti, canlarımızı aldı, insanları ücretsiz izne mahkum etti.
İşte bizlere bu çileyi çektiren gözle görülemeyecek kadar ufak olan bir canlıyla, tüm insanlık o günden bu yana mücadele halinde. Ve tek çözüm, temizlik, maske, mesafe ve AŞI…
Özellikle aşı, virüsle mücadelede en önemli savaşçı durumunda.
Ancak insanların bir kısmı aşıya güvensiz, aşı yaptırmaktan kaçınıyor.
Bir kısmı ise aşıyı üreten ülke ya da şirkete güvensizlik duyuyor.
Paranoyalar gırla gidiyor sosyal medyada ve sokaktaki dedikodularda.
İnsanlar kafasında kurdukça kuruyor, ürettikçe üretiyor paranoyaları.
Bu da aşıya güvensizliği kulaktan kulağa gereksiz bir şekilde artırıyor.
Başka bir alternatifimiz olmadığı için “Aşıya karşıyım” mantığı bence yanlış…
Aşı yaptırmak, aşı yaptırmamaktan daha tehlikeli değil…
***
Peki ne yapıyor bu aşı?
Her iki dozu da yaptırınca iş bitti mi?
Aşı yaptıran vatandaşlar, corona denilen illetten kurtuluyor mu?
Aşı yaptırdıktan sonra maske, mesafe kuralına gerek kalmıyor mu?
Aşı yaptıranlar tehlike olmaktan çıkıyor mu?
Yani, aşıyı yaptırdık, hadi sokağa taşalım, sarılalım, maskeleri çıkaralım gibi bir durum söz konusu olabilir mi?
Olamaz, olmamalı, çünkü olursa felaket olur!
Aşı, insan vücudunda yeni koronavirüse karşı antikor seviyesini artırıyor. Yani bu mikrobu tanıyan ve onunla savaşan bir bağışıklık sisteminiz oluşuyor belli bir süre. Virüsün aşı yaptıran insanlara tekrar bulaşma ihtimali var ancak onları hasta etme gücü azalıyor. Ölümlerine genel itibariyle neden olmuyor. Yani aşı, aşı yaptıran kişiler için önemli bir korunma yöntemi…
Peki, sırasını bekleyenler ya da aşıya karşı oldukları için yaptırmayanlar için..?
İşte onlar için tehlike büyük…
Çünkü aşılanan insanlar rehavete kapılır, virüsün kendilerine -mutasyon ihtimalini yok sayıp- bir şey yapmayacağını düşünürse hem kendilerini hem de başka insanları tehlikeye atmış olurlar.
Mutasyona uğramış, öldürücü ve bulaşma riski daha yüksek olan bir koronavirüs, aşıya rağmen insan vücuduna girebilir, hatta can alabilir. Öte yandan mutasyona uğramamış virüsü taşıyan aşısız bir bireyle sarılmış dahi olsa aşılanan vatandaş, bunu eliyle, kıyafetiyle başka insanlara bulaştırabilir.
Bu da HES koduyla falan görülebilecek bir durum değil. Bu anlamda da aşı yaptırmayanlar, aşı yaptıran insanları kendileri için tehlike görmemezlik etmemeli.
Bakın, şu ana kadar 1 milyon 300 bin aşılı vatandaştan sadece 852’sine hastalık tanısı konuşmuş durumda. Bunların içerisinde sadece 53 tanesi hastanede yatmış, 5 kişi yoğun bakımda tedavi görmüş, 3’ü taburcu olmuş. Aşı yaptırıp virüse yakalanan var ama entübe olan ve ölen yok Türkiye’de. Yani söylenen bu şekilde. Bu da demek oluyor ki aşı yaptıran vatandaşlar, yeterli antikor oluşmazsa coronaya yakalanabiliyor, virüsü yayabiliyor.
Uzun lafın kısası aşı, aşıyı yaptıranlarda ölümcül riski yok ediyor sadece, virüsü taşımasını elle, kıyafetleriyle de olsa engellemiyor. Mutasyonlu virüse karşı ise aşının da faydası olamayabiliyor. Bu nedenle aşı yaptıran birini gördüğünüzde “Tehlike yok” deyip sarılmayın… Paranoyalarınıza da sarılmayın, aşı yaptırmamak gibi bir inada girmeyin, çünkü bu daha tehlikeli! Sarılacaksanız aşıya sarılın, bilime sarılın… Aşı kişileri kurtarır, herkes yaptırırsa toplumu kurtarır, dünyayı kurtarır.