Otururken zorunlu ayakta serbest!

Emniyet kemeri ne işe yarar? Takmayana ceza neden kesilir ki? Yani takmazsa olan kendine olacak..! Ama yok düşünür bizim yasa koyucularımız halkını! Zarar gelsin istemez! Ölsün, yaralansın, sakat kalsın istemez! 'Canından korkmuyorsan,...

Emniyet kemeri ne işe yarar?

Takmayana ceza neden kesilir ki?

Yani takmazsa olan kendine olacak..!

Ama yok düşünür bizim yasa koyucularımız halkını!

Zarar gelsin istemez!

Ölsün, yaralansın, sakat kalsın istemez!

“Canından korkmuyorsan, malından kork”

dercesine kurallara uymaya zorlar ceza ile…

Emniyet kemeri can kurtarır çünkü…

Araçtan fırlamanıza engel olur…

Ama aynı yasa koyucular ne hikmetse

otobüs ve minibüslerde unutur sizin bir can taşıdığınızı…

Ayakta balık istifi yolculuk etmenize müsaade eder…

Bir trafik polisi çevirmez o otobüsleri,

bir yetkili çıkıp da “Bu ne kardeşim” demez…

En ufak frende birbirlerine giren yolcuların,

olası bir kazada araçtan dışarı savrulmaları

içten bile değildir…

Evet, emniyet kemeri takmazsan ölürsün,

bu yüzden o kemeri takacaksın…

Ayakta yolculuk edersen de olası bir kazada

ölürsün(üz) ancak ona yapacak bir şey yok,

kader, mukadderat(!)

Şaka gibi ama şaka değil işte…

Türkiye’nin, özellikle de Kocaeli’nin

bir ayıbı bu…

***

Özel halk otobüslerinde de

belediye otobüslerinde de

ayakta yolculuk her daim var olan bir durum…

Bazı saatlerde oldukça az yolcu taşıyan otobüsler

bazı saatlerde ise kapıdan camdan yolcu fırlatacak

kadar doluyor…

Tabii bu doluluğun ölüm riski dışında

bir absürt yanı daha var…

Hani bizim pek duyarlı yöneticilerimiz var ya

muhafazakar kadınları düşünüp

kadınlara özel plajlar yapan yöneticilerimiz;

işte onların yönettiği belediyeye ait otobüslerde

kadınlı erkekli balık istifi yolculuk yapılıyor…

Kadınla erkek iç içe girmek zorunda kalıyor…

Ve bu durumdan muhafazakarlar değil,

tüm kesimler rahatsızlık duyuyor…

Bu da emniyet kemeri zorunluluğu ile

otobüste ayakta yolcu taşıma serbestliği

kadar birbiriyle çelişen bir durum…

***

Pek çok noktaya uzun zaman aralıklarıyla sefer

yapılmasından kaynaklı elbette ki bu doluluk…

Kimi zaman da trafikten, alternatif yolların

olmaması, trafiğin daha da fazla sıkışması kaygısından…

Şoförler araca yolcuyu almazsa ceza yiyecek,

otobüs bekleyen yolcu bir yarım saat daha

durakta bekleyecek…

Eee alırsa içerideki yolcu doğal olarak isyanda…

Artık olası bir kaza riskini geçmiş, nefes almak

adına bu isyanı da…

Yani tam bir sorunlar yumağı…

Ve bu yumağı ayaklarına dolayanlar

sanki “Çalışınca Oluyor” sözünü, tam tersini

yaparak test eder gibiler…

Evet, basit değil…

Geçmişten plansız bir il Kocaeli…

Coğrafi yapısı engebeli, geniş yollara sahip değil…

İç Anadolu gibi düz değil…

Yapılaşma bozuk…

Ancak 10 yılı aşkın bir süre genel ve yerel iktidarda

olup, sürekli göç alan ve günümüzde içine

battığımız trafik çilesini ön görüp zamanında önlem

alamayanlar; çözüm yerine çözümsüzlük

üretiyorlar ya garip olan bu…

Trafik çilesinin yalnızca tramvaydan kaynaklı

olmadığı aşikar… Yoksa sıkıntı değil, tramvay

bitine kadar dişini sıkar bu halk …

Köklü bir çözüm gerek…

Geleceğe dönük önlemler gerek…

Trafik çilesi halledildikten sonra

özel halk otobüslerinin maliyetini düşürüp

ayakta yolcu olmadan da para kazanmasını

sağlayacak adımlar gerek…

***

Yani bir yanda muhafazakar kadınları düşündüğünü

belirtip plaj yaparken bir yanda kadınların

erkeklerle mecburi temas kurduğu balık istifi

yolculuğu sonlandırmazsan samimiyetten bahsedemezsiniz…

Diğer yanda insanların trafik canavarına kurban

gitmemesi için emniyet kemeri takmayana

ceza keserken bir yanda otobüslerin bu denli

dolu bir şekilde yolculuk etmesini görmezden

gelirsen de samimiyetten bahsedemezsin…

***

Bu sorunu çözmek basit değil belki ama imkansız da değil…

Önce trafik çilesini bitireceksiniz, sonra otobüsleri daha fazla

sefer yapabilecek hale getireceksiniz…

En son da ayakta yolcu taşımayı sınırlayacaksınız…

Yani o otobüslerde insan taşındığını

unutmayacaksınız…

İşte o zaman samimiyetten bahsedebilirsiniz…

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları