Poşetle paraları, reklamsız olsun!

Her gün 4 poşetlik alışveriş yapsanız, yani poşete 1 lira verseniz, ayda 30 lira eder… Günde 1 poşetlik alış veriş yapsanız 7,5 lira eder… Yani çok bir şey değil… Ama aslında çok bir şey, hem de baya çok bir şey… 8000 şubesi...

Her gün 4 poşetlik alışveriş yapsanız, yani poşete 1 lira verseniz, ayda 30 lira eder…

Günde 1 poşetlik alış veriş yapsanız 7,5 lira eder…

Yani çok bir şey değil…

Ama aslında çok bir şey, hem de baya çok bir şey…

8000 şubesi bulunan A-101 için çok bir şey mesela…

Binlerce şubesi olan BİM için çok bir şey…

ŞOK Market şubeleri için çok bir şey…

Benzer zincir marketler için çok bir şey…

Giyim mağazaları için, farklı ürün mağazaları için çok bir şey…

En önemlisi de Devlet için çok bir şey…

Şube sayısını bildiğimiz için A-101’den örnek vereyim…

8000 şubesi var A-101’in…

Bu şubelerin her birinin günde ortalama 400 müşterisi olsa ve poşetle alışveriş yapsa, 8000 şubeden 800.000 lira poşet parası gelecek…

Poşet, 10 kuruşa mal olsa, bu paranın 320 bin lirası poşetin maliyeti… Geriye kalan 480 bin lira ise ekstra kazanç…

Bu, en minimum tahmin, çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Diğer market zincirlerinde de durum pek farklı değil…

Tabii maliyet dışı olan para bu marketlerin kasasına girmeyecek…

25 kuruşun 15 kuruşu Devlet tarafından vergi olarak alınacak, çevrenin korunması adına fona aktarılacak…

Daha önce poşeti bedava vererek, her poşetten 10 kuruşluk zararı olan ancak sattığı ürünlerden kar elde eden marketlerin ise poşet gideri kasasında kalacak. Halk, aldığı ürünleri koyacağı poşet için 15 kuruş Devlet’e, 10 kuruş da poşete ödeme yapacak.

25 kuruş verdiği için elinde poşetle gezecek kaç insan vardır acaba?

Biriken poşetleri çöpe atmayacak kaç kişi vardır…

Markete kar, Hazine’ye kar; halka zarar bir uygulama bu ve çevrenin korunması noktasında çok da yararlı olacağını düşünmüyorum.

Gerçekten çevreyi poşetten arındırmak istiyorsanız;

bir kola şişesini, kağıdı ve benzeri atıkları evini geçindirmek için

toplayan 100 binlerce insan var; poşet başına ya da kilosuna para ödeyeceğini taahhüt edersin; sokakta bir tane poşet kalmaz…

Ya da daha mantıklı bir çözüm; doğada eriyen poşetler üretilip iş yerlerine ürünlerini bu poşetlerle satma zorunluluğu getirilir, her kesimin tepkisini çeken poşetten para alma olayı ortadan kaldırılır…

Tabii dediğim gibi amaç çevre ise…

Yok amaç kaynak yaratmak ise sizin açınızdan mantıklı bir hamle; poşetle paraları gitsin!

***

Şunu da göz ardı etmemek gerek; pazarda, bakkalda satılan ürünlerin konulduğu poşetlerin üzerinde logo, reklam içeren bir içerik yok ancak market zincirlerinde bu firmaların isimleri, amblemleri mevcut. Yani bir nevi reklam içeriyor her poşet.

Ürettikleri reklamlı poşetlerin maliyetini halktan alıp bedavadan reklam yapmak, poşet yasasının bu işletmelere bir jesti olsa gerek…

Madem böyle bir uygulamayı halka dayattınız, madem mevzubahis olan çevre; ben para ödeyip aldığım poşetlerin üzerinde reklam görmek istemiyorum…

Poşetler reklamsız, işletme ismi olmadan halka sunulsun…

***

Olayı yerel seçim sürecine çekmek istemiyorum ancak AKP’li tabanın poşetten dolayı doğan tepkilerden rahatsızlığı sosyal medyaya yansıyor.

Poşetin paralı olmasına tepki gösteren de var içlerinde fakat bundan ziyade poşet uygulamasının halkın tepkisini çektiğini görüp oy hesabı güdenler çok…

“Bu poşet olayı, seçim öncesi çok mu gerekliydi, 25 kuruşa kendimizi kötületiyoruz. Herkes poşeti konuşuyor” şeklinde tepkiler gösterip, kararın geri alınmasını isteyenler var. Bu tip eleştiriler dediğim gibi oy hesabı yapan tabanda mevcut… Millet kasada siyaset yapar oldu, tepkiler poşetten taştı, haberiniz olsun…

KOCAELİ'DE AKP İÇİNDE KİRLİ YARIŞ

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kocaeli’de aday belirleme süreci oldukça yavaş işliyor. CHP ve İYİ Parti, adaylarını netleştirirken ne AKP ne de MHP, henüz adaylarını açıklamadı. Yerel seçimlere ittifak halinde giren AKP ile MHP’nin, bu ittifakı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi dışında uygulayıp uygulamayacağı bilinmiyor… MHP’nin Gebze Belediye Başkan aday adayı Serap Çakır’ın tek aday adayı olmasına rağmen adaylıktan çekilmesi ve her iki partinin de 12 ilçede adaylarını açıklamaması, ittifakın Kocaeli’de de uygulanacağının sinyalini veriyor. Bu ittifak AKP’nin adaylarının desteklenmesi ile mi olacak yoksa AKP, MHP’ye bir ya da birkaç belediye adaylığı mı verecek henüz net değil… Eğer AKP, MHP’ye adaylık verirse seçim başlamadan 13-0’lık skorunu aşağıya çekmiş olacak. Süreceği net olmayan bir ittifakta AKP, “FEDA” der mi, orası muamma! MHP’nin koşulsuz, şartsız bir şekilde AKP’nin adaylarını birkaç meclis üyeliği ile desteklemesi de zor ihtimal görünüyor.

Yani ne olacağı belirsiz…

Gözler 5 Ocak Cumartesi gününe çevrilmiş durumda.

Adayların bu tarihte açıklanması bekleniyor.

Tabii o da net değil!

***

Süreç öyle ya da böyle bir şekilde uzadı… Hala adaylar netleşmedi ve bu durum, çamur atma ve kirli bilgi yayma yarışlarını da beraberinde getirdi.

Bunu aday adayları ya da destekçileri mi yapıyor, yoksa parti ile alakası olmayan, partiyi karıştırma derdine düşen birileri mi bilmiyorum ancak aday adayları hakkında sahte mail adreslerinden gelen gerçekle bağdaşmayan, çamur at izi kalsın tarzı iddialar basın kuruluşlarına servis ediliyor bu sıra…

Geçenlerde bir mail adresinden basın kuruluşlarına, AKP Dilovası İlçe Kadın Kolları Başkanı Gülay Artut ile ilgili bir haber servis edildi…

İddialara göre Artut, HDP’den önce kurulmuş, benzer uzantıdaki HADEP’in eski Kadın Kolları Başkanı ve meclis üyesi adayı idi…

Artut’un belediye başkanlığı için aday adaylığı başvurusu yapmadığı halde, aday yapılması için destekçilerinin girişiminin olduğu biliniyor.

Bu durum bile Artut’un olası adaylığına karşı önlem almaya itmiş birilerini!

Basına ismini açıklama cesaretinden yoksun biri ya da birileri attığı maille Artut’u zor duruma düşürmek, önünü kesmek istemiş belli ki…

Noktası virgülüne şu ifadeler yer alıyor mailde:

“Dilovası AK Parti Kadın Kolları Başkanı Gülay Artut için Belediye Başkanlığına aday adayı olmamasına karşın AK Parti Genel Merkezi nezdinde aday olması için uğraş verilirken gündeme getirilen bir iddia bir anda ilçe gündemini hareketlendirdi.

2004 yılında MHP’nin HADEPten (Doğrusu: SHP çatısındaki DEHAP’tan) seçimi aldığı zaman HADEPin meclis üyesi adaylığı ve HADEPin kadın kolları başkanlığı da yaptığını kayıtlarda olduğunu belirtilerek AK Partide önemli sayıda geçmişte HADEPte siyaset yapmış bir çok kişinin varlığı MHP seçmeni ve tabanında rahatsızlık yaptığı belirtiliyor…”

***

Gülay Artut’u tanımam ancak AKP dışında bir oluşumla adı dahi anılmamış bugüne dek. Artut aday yapılsa ve bu iddia ortaya o zaman atılsa idi çamuru atanın AKP dışındaki bir isim olduğunu söyleyebilirdik ancak adının adaylıkla anıldığı bir süreçte bu çamurun atılması okları parti içi kirli siyasete çeviriyor.

Bu kirli siyaset, AKP içindeki koltuk savaşının nasıl bir boyut aldığını da gözler önüne seriyor.

Kul hakkını, günahı da unutmuşlar, gözlerini hırs bürümüş belli ki…

İftiranın bini bir para olmuş…

Yazık…

***

Bir de uydurma listeler geziyor piyasada…

Günde 1-2 liste ortaya atanlar dahi var…

Destekli sallasalar amenna, onda da başarılı olamıyorlar.

Akla hayale sığmayacak isimler listelere konulup,

kamuoyuna isimsiz bir şekilde yayılıyor.

Kim listede kimi ya da kimleri görmek isterse

sanki genel merkezden sızmışçasına bu listeleri piyasaya sürüyor.

Algı oluşturmaktan başka bir şey değil…

***

AKP ittifakla ya da ittifaksız bir şekilde elini çabuk tutup, süreci daha fazla uzatmasa iyi olur… Bu kirli siyasetin aktörleri mide bulandırmaya devam edecek yoksa.

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları