Ayakları ile hayat dersi verdi!
'Her birimiz birer engelli adayıyız!” Klişe oldu artık bu söz değil mi? 'Hepimiz engelliyiz” demek daha doğru bir tabir olur sanki… Farkında olduğumuz ya da olmadığımız engellerimiz mevcut! Korku da bir engel mesela… Cesaret...
“Her birimiz birer engelli adayıyız!”
Klişe oldu artık bu söz değil mi?
“Hepimiz engelliyiz” demek daha doğru bir tabir olur sanki…
Farkında olduğumuz ya da olmadığımız
engellerimiz mevcut!
Korku da bir engel mesela…
Cesaret edememek, başaramayacağını
düşünmek ve pes etmek de bir engel…
Hatta fiziki engellerden çok daha büyük bir engel…
İnsanın ürettiği engeller; bir kaza sonucu ya da doğuştan
gelen engellerden çok daha vahim…
Aşılması güç…
Çıkmaz bir sokağa girmek gibi!
***
Şimdi size “Engelli” demeye dilimin varmadığı
bir kardeşimizi tanıtacağım…
Fiziki engelinin zorluklarını azmi, yüreğinin güzelliği,
yaşama sevinci ile aşmış bir kardeşimizi…
Yüzündeki gülüşü ve neşesi ile adeta fiziki engeline
meydan okuyor Fatma Eyi…
Doğuştan gelen engeline rağmen, çıkardığı iki kitapla
kendimize engeller üreten bizlere adeta hayat dersi veriyor…
Yürüyemiyor, konuşmakta güçlük çekiyor, ellerini tam anlamıyla
kullanamıyor…
Ayakları ile yazmış her iki kitabını da…
“İçimdeki Ben (şiir kitabı)” ve “Yüreğimle Koşuyorum” adlı kitaplarını,
Gölcük Değirmendere’de kurduğu stantta akşam serinliğinde
satışa çıkarıyor zaman zaman…
Onu her zaman orada görmek mümkün değil…
Maddi anlamda durumu iyi sayılmaz Eyi’nin… Engellerini aşarak,
yüreğini katarak yazdığı kitaplar ile kazanmaya
çabalıyor ekmeğini…
***
Onun engeli fiziki, ruhunu katmış kitaplarına bu yüzden…
Yüreğiyle aşmış engellerini, “Yüreğiyle koşuyor” kitabının
ismi gibi…
Hayatını anlattığı kitabı “Yüreğimle Koşuyorum”da
şu sözler dökülüyor yüreğinden Fatma Eyi’nin:
“Birden o güne kadar anneme hiç sormadığım bir soru çıktı ağzımdan.
‘Anne merak ettiğim bir şey var. Düşünüyorum ama cevabını bulamıyorum’ dedim.
Annem: ‘Sor bakalım, neymiş kızımın kafasını bu kadar kurcalayan şey?’
Derin bir nefes alıp söze başladım.
‘Anne, sen ablalarımı, ağabeyimi normal
doğurdun da beni neden böyle doğurdun?”
Annemden cevap gelmedi.
Arabamdan eğilip bakınca annemin ağladığını gördüm.
‘Anne neden ağlıyorsun? Ne oldu?’ diye sordum.
Annemin ağladığını görmeye dayanamıyordum.
O an hissettiğim acı, mahkum olduğum bu hastalık
için bile asla hissetmediğim kadardı.
Ben ağlasam, sızlasam, içimde bulunduğum
duruma isyan etsem, çevremdekilere bağırıp çağırsam,
kızsam iyi olur muyum? diye kendi kendime sordum.
İçimdeki çocuk ‘Tabii ki mutlu olmazsın’ dedi.”
***
İçindeki çocukona isyanı değil, koşmayı göstermiş belli ki!
Neşesi, gülüşü ve yüreğinden dökülen bu iki kitap
bunun göstergesi…
Şimdi soralım kendimize, fiziki olarak bir engele
sahip olmadığımız halde kaçımızın yüzü bu denli gülüyor?
Kaçımız yapabileceklerimizin farkındayız?
Kaçımızın yüreği bu denli azimle koşuyor?
Üstelik koşabildiğimiz halde…
Şimdi söyleyin engelli olan kim?
Fatma Eyi mi, biz mi?
Engel insanın içinde, onu aşalım yeter ki!
***
Bu güzel kardeşimizin kitaplarını internetten tedarik etmek
mümkün…
Google amcaya “Fatma Eyi” yazın kafi..!