Büyükakın çok şaşırttı!
Bu ülkede artık alışık olduğumuz bir şey var. Hata yapan, hatasını kabullenmez. Hatta, yağ gibi üste çıkar. Hatayı dillendirenlere ağır ithamlarda bulunulur. Bunu siyasette sıklıkla görmek mümkün… Oysa hatayı kabullenmek, özeleştiri...
Bu ülkede artık alışık olduğumuz bir şey var. Hata yapan, hatasını kabullenmez. Hatta, yağ gibi üste çıkar. Hatayı dillendirenlere ağır ithamlarda bulunulur. Bunu siyasette sıklıkla görmek mümkün…
Oysa hatayı kabullenmek, özeleştiri yapmak, özür dileme erdemliliğini göstermek, o hatanın kasıtlı olmadığını gösterir, tekrarlanmayacağı anlamında güven verir.
Bunu yapmak nedense siyasilere, özellikle de iktidar mensuplarına ağır gelir. Bu nedenle de hatalarını dillendirenlere ellerindeki medya gücüyle yüklenip, rüzgarı terse çevirmeye çalışırlar. Bunda bazen başarılı olurlar, bazen olamazlar.
Geçtiğimiz günlerde AKP Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman’ın oğlunun düğünü vardı malumunuz. Pandemi sürecinde olmaması gereken görüntüler kamuoyuna yansıdı. İzdiham gibi bir kalabalık, maske kuralını hiçe sayan insanlar…
Vali orada, Emniyet Müdürü orada ama tüm tedbirsizlikler de orada.
Çok değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ben düğünlere katılmıyorum, makamıma çağırıyor, hediyelerini takdim ediyorum” demesinin, düğünlerdeki görüntülerden sebep koronavirüs vakalarının arttığını dillendirmesinin üzerinden çok geçmemişken gerçekleşti Yaman ailesinin düğün merasimi…
Erdoğan’ın sözlerini havada bırakmıştı bu düğün. AKP’liler, milletvekillerinin bu mutlu gününe akın etmişti. Haddinden fazla insan vardı düğün merasiminde. Alınan 1 saatlik düğün kararına uyulmamıştı. Düğün uzadıkça uzamıştı. Hem de Vali ve Emniyet Müdürünün gözleri önünde.
Hal böyle olunca da hem muhalefet hem de vatandaşlar, tepkilerini dile getirmişti. Çünkü bu çifte standarttı. Vatandaşa yasak olan, Cemil Yaman’a serbest kılınmıştı. Pandemi sürecinde görülmemesi gereken görüntüler ortaya çıkmıştı.
Savunulacak bir yanı yoktu bu görüntülerin. Ama açık söyleyeyim, yine eleştirenler suçlanır, yine yağ gibi üste çıkılır düşüncesindeydim. Ama bu kanıyı, düşünceyi AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın kırdı.
Cemil Yaman’ın oğlunun nikahını kıyan Büyükakın, belki de bu düğünde en az suçlanacak isimdi. Mensubu olduğu partinin milletvekilinin oğlunun düğünü var ve kendisinden nikahı kıyması rica edilmiş. Bunu geri çevirme gibi bir şansı olamazdı Büyükakın’ın. Kendini böyle bir organizasyonun içinde bulacağını da bilemezdi. Ama o düğünde eleştiri oklarını üzerine çekecek en son kişi olmasına rağmen çıktı, özeleştiri yaptı, bu organizasyonun hata olduğunu dile getirdi, özür dilenmesi gerektiğini vurguladı.
Büyükakın, “Maskesiz fotoğrafım sadece konuşma, nikah kıyma kısmındadır. Aslında ben hayatımda hiçbir zaman orasından burasından dolanmak istemem. Bir şey yanlışsa yanlıştır. Öyle olmaması gerekiyordur. Benimde diğer arkadaşlarımın da hiçbirimizin öyle olsun istemediğine eminim. Aman ben ne büyük yaptım da ne güzel düğün oldu dediğini düşünmüyorum Cemil Bey’in. Ben de esasen böyle bir ortam olamasın dilerdim. Oraya gidilince yapılacak tek bir şey vardı. Hemen nikahı yapmak ve oradan kalkmak. Öyle de yaptık ama herkesin orada kalma süresini azaltması lazımdı ama bunun savunulacak bir şey yok. Cemil Bey de aynı fikirde. Bu konunun savunulacak bir yeri yok. Bunun da kasten yapılmış gibi bir durumu yoktur. Bu tür durumlarda da biraz empati yapın. Bu düğün sizin düğününüz olsaydı ‘O bu ne kalabalık ben sizin nikahınızı kıymıyorum’ deseydim ne düşünürdünüz? Özetle organizasyonun öyle olmaması gerekiyordu. Öyle olduğu için de kamuoyundan özür dilemek gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Geleneksel AKP’li yöneticilerden farklı biri olduğunu biliyorum, görüyorum Büyükakın’ın ancak açık söylemek gerekirse bu kadarını beklemiyordum. Şaşırdım ve mutlu oldum. Çünkü bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı, çıkıp da ‘yanlışa yanlış’ dedi, lafı dolandırmadı, özeleştiri yaptı. Verecek cevabı olmadığı için susmayı tercih etmedi, konu kapansın gitsin diye beklemedi. Ya da eleştirenleri eleştirmeyi tercih etmedi. Alışık olduğumuz durumun dışına çıktı. Doğruya ‘doğru, yanlışa ‘yanlış’ dediği, çifte standarttan dolayı haksızlığa uğradığını düşünen vatandaşların öfkesine su serptiği için kendisini tebrik ediyorum. Umarım tüm siyasilere örnek olur bu davranışı.