Kılıçdaroğlu’ndan önce babana bak Sayın Vekil!
Şevki Yılmaz… Bu ülkenin kurucusuna 'Selanikli dönmeler” diyen zattır… Atatürk'e hakaret kusan Yeni Akit adlı gazetenin yazarıdır… 'Fethullah Gülen Hocamız neden taşlanıyor?” köşe yazısı başlığından 'La'netullah...
Şevki Yılmaz…
Bu ülkenin kurucusuna “Selanikli dönmeler” diyen zattır…
Atatürk’e hakaret kusan Yeni Akit adlı gazetenin yazarıdır…
“Fethullah Gülen Hocamız neden taşlanıyor?” köşe yazısı başlığından “La’netullah Feto!” başlığına dönüşün de adıdır aynı zamanda…
Refah Yol hükümeti zamanında Rize Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı yapan, şu anda Kocaeli’de yaşayan ve oğlu AKP’de milletvekili olan Şevki Yılmaz da diğerleri gibi FETÖ tarafından kandırılmış mıdır, inandırılmış mıdır? O da mı yanılmıştır? Yoksa yanlışı bildiği halde, yanlış olan hocasına övgüler dizmeyi mi tercih etmiştir?
Bu sorunun cevabını en başta belirttiğim iki farklı köşe yazısını karşılaştırarak bulmak gayet mümkün!
***
11 Nisan 2013 Perşembe günü Yeni Akit gazetesinde yayımlanan “Fethullah Gülen Hocamız neden taşlanıyor?” başlıklı köşe yazısında öyle bir methiyeler diziliyor ki
Fethullah denilen iblise Şevki Yılmaz; anlattığı sanırsınız ki melek..!
29 Temmuz 2016 Cuma günü yani 15 Temmuz hain darbe girişiminden 14 gün sonra kaleme aldığı “La’netullah Feto!” başlıklı köşe yazısında ise 2013’te yazdığı makalenin tamamen zıttı ifadelere rastlıyoruz…
“Eee ne var bunda, kandırılmıştır, inandırılmıştır; kimler kimler kanmadı ki?” diyebilirsiniz ama öyle değil işin aslı… “La’netullah Feto!” başlıklı yazının içeriğinde Şevki Yılmaz’ın bir önceki köşe yazısında yanlışı bilerek övdüğünü gösteren ifadeler mevcut!
***
2013’te kaleme aldığı “Fethullah Gülen Hocamız neden taşlanıyor?” başlıklı yazısından bazı satır başlarını aktarayım önce sizlere…
Şöyle diyor Şevki Yılmaz:
“…Günümüz insanlığının, Şeytan ve yandaşlarının tuzaklarından kurtuluşuna sohbetleriyle rehber olan muhterem âlimlerimizden biri de şüphesiz Fethullah Gülen hocaefendidir…”
“…Birçok ilim ehline; ‘bakın, çalışınca oluyor’ gerçeğini eserleriyle ispat etmiş örnek bir şahsiyet. Böyle muhlis, mümtaz ve muhterem ilim ehli bir insan bazı çevrelerce neden taşlanıyor?...”
“…Ömürlerini İslam Davasına adamış Fethullah Gülen gibi şahsiyetlerin Doğu Perinçek, Apo ve benzerleri gibi yeterince düşmanı varken Müslümana nasıl sıra gelebilir ki!...”
“…Ne olur birbirimizle uğraşmasak! Ne olurdu kardeşlerimizin hizmetteki başarılarını kıskanmasak? Ne olurdu kendimizin uzanamadığı hizmet ve hedeflere murdar demesek! Yalan ve iftiralarla uğraşanların hayallerinin bile yetişemediği hizmet kervanı arabasının tekerleklerine çomak sokmasak! Ne olur kulluğumuzun gereği işlediğimiz ve işledikleri, günah ve hata dikenlerine bakarak Güllerin solmasına sebep olmasak!...”
***
Ve gelelim 15 Temmuz 2016 yılındaki hain darbe girişiminden 14 gün sonra Şevki Yılmaz tarafından kaleme alınan “La’netullah Feto!” başlıklı köşe yazısındaki satır başlarına…
Atılan başlıktan Fethullah Gülen ve avenelerini lanetlediği ortada Şevki Yılmaz’ın, bu nedenle o lanet okuyan sözlerden çok FETÖ’nün geçmişte de doğru bir insan olmadığını bildiğini aktaran sözlerine yer vereyim…
Şöyle diyor Şevki Yılmaz:
“…Baş terörist, Yezit Feto’nun kendisiyle hayatımda iki defa karşılaşmıştım!
İlki, 1973’te 18 yaşımda İmam Hatipte talebe iken bir kardeşimizin davetiyle İzmit’te ev sohbetinde! Nursuz, suratsız halinden ürkmüştüm. Ve FETO’NUN kendisini soru yağmuruna tutunca, dalkavuklarından ‘soran değil, kuzu gibi dinleyen olacaksın!’ cevabını alıp çıkıp gittiğimde!
İkincisi ise 28 Şubat 1997 post-modern darbesiyle Medya Linç saldırılarına uğradığımızda Ankara-İstanbul Uçağında karşı koltukta otururken kendisine verdiğim Allah’ın Selamına cevap vermeyip, sırtını dönecek kadar kibirli ve korkak haliyle gördüğümde!..”
“…30 yıl evvel Körfez savaşında İsrailli çocuklara ağlıyorum dediğinde, İzmir Kapalı salon toplantısındaki Konferansımızda kendisini yerin dibine geçirecek cevaplarımdan dolayı hedef tahtası seçilmiş ve yüzlerce mahkeme davalarımın açılmasına sebep olmuştu!...”
“…Kirli emellerini uygulamaya koyduğu 17 Aralık İhanet Operasyonundan 8 ay önce zahiri eğitim hizmetlerine aldanarak, mel’un FETO’yu öven yazımdan dolayı Allah’ımdan affımı talep ediyorum!...”
***
Evet, Şevki Yılmaz 2013’te kaleme aldığı yazıda övgüler dizdiği Fethullah Gülen’e, 2016 Temmuz ayındaki yazısıyla lanet yağdırıyor… Ve dikkat çeken nokta Şevki Yılmaz’ın ikinci yazısında Fethullah Gülen’in ve avenelerinin doğru insanlar olmadığını 1973 ve 1997 yıllarında gördüğünü açıklaması…
1973 ile 1997’de yanlış gördüklerini; 2013 yılında, 17-25 Aralık operasyonlarından 8 ay önce bu denli övmesinin nedeni nedir acaba Şevki Yılmaz’ın? Şimdi buna kandırılmışlık mı denir, yanlışı doğru diye övmek mi?
Diğer bir soru ise Yaradan’dan af dileyen Şevki Yılmaz, kul hakkına girdiği Ergenekon iftirası atılan subaylardan da af dilemiş midir?
***
Ve gelelim asıl meselemize…
AKP Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz, TBMM’de dün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’a
“Senin Genel Başkan’ın kimin kucağında geldi? Kasetle gelmedi mi Genel Başkan’ın?” ifadelerini sarf ediyor…
Peki, kim Mehmet Akif Yılmaz?
Yukarıda bahsi geçen Şevki Yılmaz’ın öz oğlu…
Fethullah Gülen denilen haine zamanında methiyeler düzen Şevki Yılmaz’ın oğlu…
Şimdi çıkmış, CHP’nin önceki dönem Genel Başkanı olan Deniz Baykal, hastanede yaşam savaşı verirken onu ilgilendiren bir konu üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaset ile geldiğini anlatıyor TBMM’de…
Babası Şevki Yılmaz’ın bu ülkenin kurucusu olan Atatürk’e, her şeyden önce rahmetli olmuş bir insana göstermediği saygıyı, Mehmet Akif Yılmaz’ın yaşam savaşı veren
Deniz Baykal’a ve onun için üzülen partililerine göstermesini beklemek de fazla iyi niyetlilik olurdu sanırım…
FETÖ denilen hainlerin Kemal Kılıçdaroğlu’nu kaset ile getirdiğini iddia eden Mehmet Akif Yılmaz, bu iddiasını ispatlamalı ancak hepsinden önce FETÖ’ye zamanında methiyeler düzen babası Şevki Yılmaz’a dönüp bir bakmalı, ondan sonra konuşmalıdır! Aksi çok trajikomik oluyor çünkü(!)
***
Ha “Babamın sözleri babamı bağlar, beni bağlamaz”, “Ben Atatürk’ün kurduğu TBMM’de milletin vekilliğini yapıyorum, babamın vekili değilim”, “Benim milletvekili olmamda babamın adının bir katkısı yok” diyebiliyorsa Sayın Mehmet Akif Yılmaz, iddialarını da gündeme gönül rahatlığıyla taşıyabilir(!) Tabii ispatlamak kaydı ile…