Bahçeli, bunun farkında değil mi sizce?

Kimisi “Anayasa için Erdoğan’ı tekrar Cumhurbaşkanı seçtirmek için” diyor, kimisi “Oyun kuruyor” diyor, kimisi “Sınırlarımızdaki tehlikeyi bertaraf etmek...

Kimisi “Anayasa için Erdoğan’ı tekrar Cumhurbaşkanı seçtirmek için” diyor, kimisi “Oyun kuruyor” diyor, kimisi “Sınırlarımızdaki tehlikeyi bertaraf etmek için” diyor kimisi “PKK köşeye sıkıştı” diyor, kimisi “PKK’ya ne vaat ettiniz?” diye soruyor, kimisi ise kendi ayağına sıktığını söylüyor!

Farklı farklı yorumlar var MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bebek katili Abdullah Öcalan ile ilgili TBMM çıkışı ve sonrasında DEM Parti’yi makamında ağırlamasıyla ilgili!

İki zıt kutup bir araya geldi! Çok değil, aylar öncesine kadar böyle bir şeyin olacağı söylense “İmkânsız” derdik ama oldu. İnsanların şaşırması, kabullenmemesi, farklı yorumlar getirmesi, şehit ailelerinin sitemleri, gazilerin üzüntüsü çok normal.

Kimse, binlerce askerimizin, öğretmenlerimizin, bebeklerin katilinin TBMM’ye girdiğini görmek istemez! Daha önceleri asılması üzerine siyaset yürütülen bir caninin, bugün cezaevinden çıkıp TBMM’ye girebilmesi ihtimalinin konuşulmasını hiçbir vatansever, sevinçle karşılamaz.

Lakin, sürecin sonunda terör tamamen bu ülkenin başından def olup gidecekse, sınırlarımızdaki tehlike bertaraf edilebilecekse bundan sonra bir daha açılmamak üzere kanayan bir yara kapatılacaksa belli şeylere tahammül göstermek mümkün.

İşte bu yüzden hala sürecin izlenmesi, takip edilmesi, peşin hüküm verilmemesi kanaatindeyim.

Devlet Bahçeli, kendisini de partisini de tamamen siyaset sahnesinden silebilecek bir riske girdi.

Ya bu süreçten yılların kanayan yarasını iyileştiren bir doktor gibi çıkacak ve adını tarihe altın harflerle yazdıracak ya da kalan tüm taraftarlarını kaybedecek, partisini uçurumdan aşağı atacak!



Peki, Bahçeli bunun farkında değil mi sizce?

Evet, AKP iktidarı zamanında bir açılım süreci yürüttü. Bunu, en güçlü olduğu, oya ihtiyaç duymadığı süreçte yaptı. Vatandaş, AKP’nin, Erdoğan’ın niyetinden şüphe etmedi, Habur’u, Dolmabahçe’yi, Oslo’yu, Diyarbakır meydanındaki mektubu sineye çekti. “Niyet hayır, akıbet hayır” mantığıyla süreci izledi. Lakin, HDP’nin seçimlere parti olarak girmeye kalkması, kazılan hendekler, şehit edilen astsubay ve benzeri durumlar, bu süreci feshettirdi.

Sürece kızan vatandaş, “Milliyetçiliği ayaklar altına aldım” diyen hükümete, 7 Haziran 2015 seçimlerinde bir daha açılım işine girişmemesi için bir ders bile verdi.

Hükümetin, halkın önemli bir kısmında kredisi yüksekti, halkın bu partiye güveni yüksekti ve sürecin sonlanması sonrası 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP, tekrar halkın güven oyunu aldı.

Lakin, bugün gelinen noktada Bahçeli’nin durumu AKP’den çok farklı. Milliyetçilerden oy alan, milli duygular üzerinden siyaset yapan, 2023 seçimlerinde muhalefeti, DEM Parti ile bir araya koyup, halkın gözünde CHP’yi, onunla yol yürüyen partileri terör sevici ilan eden, “Demlenme” tabirini üreten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin süreci, AKP’nin açılım sürecinden çok farklı.

Öcalan’ın serbest bırakılabileceğine kadar ileriye taşınan bir söylemle yola çıkılan süreçte, başarısızlığa yer yok! “Devlet Bey, yapıyorsa bir bildiği vardır” kredisi ile yol yürüyor Bahçeli ve sürecin sonunda “O bir bildiğinin” ülke hayrına noktalanması şart!

Aksi, Bahçeli’nin de MHP’nin de bitişi demek!

Bu yüzden sonuca ulaşmayacak bir yola çıktığını sanmıyorum Bahçeli’nin.

Böyle bir riske girebildiğini düşünmüyorum.

***

Ekonomik kriz nedeniyle günden güne oylarında azalma olduğu anketlere yansıyan, yerel seçimlerde önemli kentleri kaybeden bir iktidarın, tekrar yükseliş sürecine geçebilmesinin ya da Erdoğan’a bir şans daha verilebilmesinin iki yolu var. Birincisi ekonomiye sihirli bir değnekle dokunup, krizi aşacaklar ya da ülkenin kanayan en büyük yarası olan terörü, noktalayıp bu büyük başarının mükafatını alacaklar!

Evet, bu ülkede ekonomik kriz çok derin, evet geçinmek çok güç lakin ister sevelim ister sevmeyelim ister ideolojimize yakın görelim ister görmeyelim ister varlığından hoşnut olalım ister rahatsız olalım, girişilen bu sürecin, terörün gerçekten bitirilmesi noktasında sonuçlanmasını dilemeliyiz.

Bu işin sonunda siyasi bir rant mı devşirilecek, varsın devşirilsin. Sonucu, Cumhur ittifakına tekrar bir zafer mi kazandıracak, kazandırsın ama terör bu ülkenin başından def olup gitsin. Yolda yürürken bir bomba patlamasın, sevdiklerimiz, bebeklerimiz, askerlerimiz artık terör saldırılarında şehit olmasın.

Ben, bu sürecin sonunda PKK’nın tasfiyesi noktasında bir sonuca ulaşılmasını dileyenlerdenim.

Evet, midem kaldırmıyor Öcalan denilen caninin umut hakkından yararlanması ihtimalini, içim almıyor kendisinin “Barış elçisi” gibi tekrar parlatılabilir olmasını ama sonucu terörden daha ağır tavizler verilmeden ulaşılabilecek bir final, bu ülkenin geleceği için büyük bir kazanç olacaktır.

Umarım, halkın sadece sağlığını, refahını, sosyal haklarını, özgürlüklerini sorgulayabileceği, seçim süreçlerinde kullanıma açık olan milli duyguların değil, iktidardakilerin becerilerinin ya da başarısızlıklarının teraziye konulup, sandıkta ona göre oylanacağı bir Türkiye’ye kavuşuruz. Bu da ekonominin de önüne geçen terörden arınmaktan geçiyor!




SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları