Zafer Mutlu: Gazeteciler, süt dökmüş kedi mi?
Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Multu, CHP İl Başkanı Harun Yıldızlı’nın ve SP’li yöneticinin basına yönelik ithamlarını yorumladı, tasnif etmediğini söyledi, “Gazeteciler süt dökmüş kedi mi? Hayır” dedi

Röportaj: Aysun Özcan ERENKAYA
Fotoğraf: Merve DİŞLİ
Saadet Partisi Kocaeli İl Başkanı Av. Zafer Mutlu ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümündeyiz. Bu bölümde Zafer Mutlu, gündemle alakalı dikkat çeken söylemlerde bulundu. Son günlerin tartışma konusu olan Tuana-3. Etap evlerinin akıbeti hakkında konuşan Mutlu, sadece cevap beklediklerini söyledi. “Neden cevap vermiyorsunuz, bizi ciddiye mi almıyorsunuz?” diye sordu.
Zafer Mutlu ayrıca partisinin il yöneticilerinden birinin basına yönelik “Junior havuz medya” benzetmesine karşın, “Partimin sözcüsü konumunda değil” diyerek yapılan açıklamayı tasvip etmediğini belirtti.
Mutlu’ya Kocaeli’de siyasi parti il başkanları arasında bir masa kurulsa tavrının ne olacağını sordum. Zafer Mutlu bu soruya da cesurca cevap verdi.
Avukat olması hasebiyle çoklu baroyu da konuştuk, İstanbul sözleşmesini de. Sayın Mutlu, İstanbul sözleşmesinde yer alan maddelerden bazılarının kadınlar tarafından suiistimal edildiğini hatırlattı. “Evine giremeyen erkekler var” dedi. Bunun yanı sıra belediyelerin durumu, Kocaeli’nin sorunları hakkındaki sorularımız da mevcut. Her yönüyle ilginç bir söyleşi oldu. Devamını buyrun röportajımızdan takip edin.
2. Bölüm
***Karamürsel İlçe Başkanı Mehmet Özalay’ın LGBT fotoğrafları çektiği için fotoğrafçı Başak Onay’ı hedef göstermesi oldukça tartışıldı. Sizin de ‘Kimseyi ötekileştirmiyoruz’ diye açıklama yapmanız nedeniyle de ilçe başkanınıza sahip çıkmadığınız konuşuldu. Neler yaşandı o süreçte?
-Bizim ilçe başkanımızla aramızda sorunumuz olduğu gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Bizim öyle bir sorunumuz olmadı. Orada o vatandaşın Türkiye genelinde paylaşımlar yapması, Temel Karamollaoğlu’nu etiketlemesi sonrasında polis koruması altına alınması, dükkanın önünde polis beklemesiyle olay çok yanlış taraflara gitti. Hedef göstermeye çalışılıyormuş gibi yansıtıldı. Bizim hiç kimseyi hedef göstermek gibi durumumuz söz konusu olamaz. Bu paylaşım yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermiştir diye de belirttik.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
***Bu bağlamda peki İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili görüşünüz nedir?
-Kadına ve mağdur olan yapıya karşı destek verecek her türlü sözleşmenin destekçisiyiz. Burada sadece 2012 yılından beri uygulamada olan bir sözleşme var ve dayanak olarak bazı kanunlara sirayet eden, yasalaşan bir durum söz konusu. Emniyet müdürlüğüne başvuran bir hanım, evin erkeğini dışarda bırakabiliyor. 8 yılda olanlar incelenerek bu sözleşmenin aleyhe mi yoksa lehe mi olduğuna bakılmalı.
***Aleyhte olduğunu mu düşünüyorsunuz daha çok?
-Bu sözleşme gerçekten kadını koruyor mu yoksa mağduriyetlere mi sebep veriyor bakmak lazım diyorum. E kaldırılsın diyorlar tamam da bir kadına şiddet var, mağduriyet var. Ev içinde yaşanan şeylerin şahidi yok. Bunu kadınlar ne kadar suistimal ediyor ya da kadınları ne kadar koruyor bu değerlendirmeli. Ani sinirlerle evine 1 ay gelemeyen erkekler var. Bu durumun keskin bir ayrılığa dönüştüğü durumları da görüyoruz ama kocasının şiddetinden kurtulanları da görüyoruz. Bu mesele bilim adamlarınca 8 yıllık uygulama göz önünde bulundurarak değerlendirmeye tabii tutulmalı.
“AYM BİLE TARTIŞMAYA AÇILIYOR”
***CHP ve İYİ Parti’nin iktidara geldiklerinde iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönmek gibi bir hedefleri var. Saadet Partisi ne düşünüyor bu konu hakkında?
-Yürütme, başkanlık sistemi olabilir ama parlamentonun yetkilerinin biraz daha artırılması gerekiyor. Parlamentoyu tamamen yürütmenin emrine verirseniz burada saltanat olur. Parlamentonun erken seçim kararı alabilme, gensoru verebilme, parlamento içerisinde bakanlık ve bütçe oluşturabilme gibi özellikleri elinden aldığınızda yüzeysel bir şey haline gelir ki, şu anda olan bu. Meclis ve yargı mutlaka bağımsız olmalı.
***Ülkede tek adam yönetiminden söz edebilir miyiz?
-Bugün 12 Anayasa Mahkemesi üyesini bile Cumhurbaşkanı belirliyor, gerisini siz düşünün. Bu ciddi bir sorundur. Mevcut sistem ülkeyi bir kişinin yönettiği bir sistem. Bugün Cumhurbaşkanı’nın isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok. Tek kör nokta Anayasa Mahkemesi üyelerinin değişmesi, o bile tartışmaya açılıyor. AYM üyelerini emekli olmadan görevden alamıyorsunuz ama o bile tartışmaya açıldı.
***Işıklar yanıyor muhabbetinden mi?
-Evet. Neymiş Cumhurbaşkanının istemediği kararlar çıkıyormuş. Lehe de çıkabilir aleyhe de buna padişahlar bile etki etmemeye çalışmış. Bırak yasaları da hukukçu okusun.
“BAKTIM OLMUYOR BAŞKA BİR YAPI GELSİN”
***Yasa çıktı ama size de görüşlerinizi soralım. Çoklu baroyu desteklediniz mi?
-Hayır, desteklemedik. Türkiye’nin şu anda bunları tartışmasına kesinlikle gerek olmadığını düşünüyoruz. ‘Barolar benim gibi düşünmüyor’ anlayışı hakim. Tabipler de benim gibi düşünsün, mimarlar da benim gibi düşünsün, baktım olmuyor başka bir yapı gelsin. Bunu Türkiye’yi tamamıyla bir kişinin kontrolü altına alma gayreti olarak görüyorum. Bu sistem tamamen senin elinde gitmeyecek, bu koltuğa başkası oturacak. O yüzden yerleşmiş bir demokrasi kültürü oluşması lazım. Kim gelirse gelsin tıkır tıkır işleyen yargı ağını oluşturmak lazım.
“BİZİM DİYALOGDA OLMAMIZ GEREKİR”
***Biraz da yerelden gidelim. CHP’yle aranız nasıl? Harun Yıldızlı kongreye geldiğinde ‘CHP’nin çok kıymetli il başkanı Harun Yıldızlı’ diye bahsetmeniz çok dikkat çekmişti.
-AK Parti’nin il başkanı da gelseydi AK Parti’nin de kıymetli il başkanı gelmiş olurdu. AK Parti’nin de o gün Gebze’de bir kongresi vardı Mehmet Ellibeş gelemeyeceğini söylemek için aradı. Harun Yıldızlı da bu kentin insanı bizim diyalogda olmamız gerekir. Bu bütün partiler için geçerli bu durum, hepsiyle ilişkilerimizi belirli bir seviyede tutmaya çalışıyoruz. Hepsi bizim arkadaşımız, gerekirse şakalaşırız, gerekirse konuşuruz.
“İL BAŞKANLARI MASASINA OTURURUZ”
***Bir il başkanları masası kurulsa, o masaya oturur musunuz?
-Tabii ki otururuz. Kentin menfaatleri doğrultusunda her türlü adımı atarız. Bizim bir partiye yanaşmak gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Şimdiye kadar diğer il başkanlarıyla oturup kentle ilgili bir konu hakkında istişarede bulunamadık.
“BİR SORUNU GÜNDEME GETİRME ŞANSLARI YOK”
***Kocaeli Milletvekillerini değerlendirmenizi istiyorum. Kimilerine göre pek fazla bir çalışma yapmıyorlar ama onlara göre çok özel çalışmalar yapıyorlar. Siz neler düşünüyorsunuz?
-Meclisin bu anlamda etkinliği azaldı. Türkiye bir kişi tarafından yönetildiği için yukarıdan gelen emirler doğrultusunda meclis el kaldırıyor. Burada bir yasaya karşı tepki konulmaz mı? Hepsi mi doğru? Çok acilse Kanun Hükmünde Kararname çıkartılıyor, yok bekleyebilirse meclise gönderiliyor. Bu iş Türkiye’nin güçler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargıya en büyük darbe vuruyor. Dolayısıyla milletvekillerinin yerelde görmüş olduğu aksaklıkları ilgili bakanlıklarda takip etmekten başka hiçbir işi yok. İş buna dönmüş durumda.
***Yani isteseler de yapamazlar?
-Evet, iktidar partisi meclis milletvekillerinin Kocaeli’de herhangi bir sorunu gündeme getirme şansları yok çünkü partisiyle, partisinin belediye başkanlarıyla, valisiyle karşı karşıya gelmeyi hiçbiri göze alamıyor. Bu da ortaya etkisiz bir milletvekili portföyü çıkartıyor iktidar için.
***CHP Milletvekilleri için de aynı düşüncede misiniz?
-CHP’li milletvekilleri çok gereksiz tartışmalara giriyor. Yok İzmit il olmalı, yok Gebze il olmalı gibi saçma saçma söylemler duyuyoruz.
***Gebze il olmamalı mı yani?
-Şu yapı içerisinde bu topa girmenin, bu tartışmayı açmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Türkiye’nin ve Kocaeli’nin çok daha önemli sorunları var.
“MUTLAKA RİSK ALMALIYIZ”
***Mesela Kocaeli’nin daha önemli meseleleri neler?
-Kocaeli’nin en büyük meselesi kentsel dönüşüm ve trafik. Bu meseleyi bir an önce çözmemiz lazım. Bir Cedit konusu açıldı hala bir adım atılamıyor. Buradan tutun Tavşantepe’ye, Gebze’ye kadar Kocaeli’nin çok ciddi manada kentsel dönüşüme ihtiyacı var. Daha modern bağlantı yollarına ihtiyacı var. Başiskele’de tek şeride inen yol yüzünden yarım saat beklemek zorunda kalıyoruz. Bu meseleyi bile çözemiyoruz. Tramvay, tramvay dedik millet bir rahatladı bunun mutlaka uzatılması lazım. Biraz Derince’ye doğru, biraz Alikahya Stadı’na doğru, Umuttepe’ye doğru yaygınlaşması, genişlemesi lazım. Daha modern bir kent görünümü önceliğimiz.
***Turizm kenti olacağız diyorlar. Siz somut bir adım görüyor musunuz?
-Turizm konusunda mutlaka atılımlar yapılmalı. Ormanya yapılmış en önemli projelerden birisi, onun gibi birkaç örnek yapılabilir. Sefa Sirmen dönemindeki ataklığı bu dönem göremiyorum. O dönem daha az bütçeyle daha güzel işler yapılmıştı. Bunu Başiskele için söyledik, Büyükşehir için de söyleyelim. Mutlaka risk almalıyız. Çöp meselesi bile hala çözülemiyor. Buna bir türlü ortak bir bölge bulunamıyor. Biraz daha çorak, yerleşime uzak bir yer bulup yapacaksınız bunu.
“VATANDAŞLARI POLEMİĞE ÇEKTİLER”
***İzmit Durhasan’da kurulacak olan makineciler sitesi için referandum yapılmasını eleştirmiş, popülistlik olarak değerlendirmiştiniz. CHP’de tepki gösterdi o söyleminize, neden böyle bir çıkışta bulunma gereği duydunuz?
-Durhasan’la alakalı olarak şunu söyleyeyim. 6-7 yıl önce başlamış bir süreç, yer belirlenmiş çalışma yapılmış vatandaştan araziler toplanmış, o bölgeye bir istihdam gelecek, ikinci sınıf tarım arazisi söz konusu, sulu tarım arazisi yok. Tartışma farklı zeminlerde yürüdü. Biraz haksızlık yapıldı ve yönetimin de ikircikli tavrı söz konusu olduğu için biz bunu eleştirdik.
***Nasıl bir ikircikli tavırdan söz ediyorsunuz?
-Adamlara en baştan söz vermişler. Vermeyin o zaman kardeşim. Adamlar 300 dönüm yer almış sonra gidin halka sorun diyorsunuz. O zaman senelerdir neden insanları uğraştırıyorsunuz? Adamlar üreteceğim, 5 bin istihdam sağlayacağım bana bir alan göster diyorlar. İlla orası olsun da demediler ki. CHP’nin tavrını da eleştirdik. Orada meselenin bu yönüne bakmadan direkt vatandaşları bir polemiğe çektiler. İzaydaş’a verirken oradaki vatandaşa sordunuz mu? Popülizmden uzak durmak, biraz ayakları üzerine basmak gerekiyor.
“CEVAP VERMEYE LAYIK MI GÖREMİYORSUNUZ?”
***Son basın toplantınızda yolsuzluk ve adam kayırma vurgusunu çok öne çıkarttınız. Bu anlamda kentle ilişkilendirdiğimizde böyle bir çalışmanız, bize söyleyecekleriniz var mı? Nerelerde daha çok yolsuzluk ve adam kayırmacılık yapılıyor, spesifik olarak?
-Çok net bir partizanlık yapıldığının farkındayız bu çok net görünüyor. AK Parti tarafından partizanlık yapılıp kendi müteahhitleri üzerinden, kendi partilileri üzerinden bir iş paylaşımı olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Biz bunu en son Kent Konut Tuana-3 evleriyle alakalı söyledik.
***Basındaki iddialardan mı bu kanaate vardınız?
-Bize gelen iddialar da vardı, basında da isim belirterek çıkan sorular vardı. Böyle bir soru gelişmiş demokrasilerde gündeme gelse yer yerinden oynaması lazım. Ama bakıyorsunuz bu soruya cevap yok. İlgili sorumlunun medya temsilcisi tarafından direkt iddiayı ortaya atana karşı saldırı var. Senin geçmişin daha kötü diye. Biz bir soru sorduk, buna bir cevap verin. Tüm gazeteler manşet yapmış basın açıklamamızı, siz bizi mi ciddiye almıyorsunuz? Cevap vermeye layık mı göremiyorsunuz? Biz bu halkın adına siyaset yapmaya çalışan bir partinin il başkanıyız. 50 yıllık bir siyasi geleneğin temsilcisiyiz, ülke de yönettik, belediye de yönettik.
***Gerçekten ciddiye alınmadığınızı mı düşünüyorsunuz?
-Başka bir şey aklıma gelmiyor. Eğer ciddiye almama söz konusuysa çok büyük bir talihsizlik olur. Bırakın siyasi parti il başkanını; bir vatandaş bile sorsa cevabını vermek durumundasınız. Dolayısıyla cevap yok, bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Yolsuzluk Türkiye’nin en önemli meselesi. Tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan yolsuzluk ele alınmalı.
“İKTİDAR BU KONULARLA GÜNDEME GELMEMELİ”
***MHP’nin askıda ekmek kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayır işi olarak görünebilir ancak biraz da Türkiye’nin geldiği noktayı işaret etmez mi? Bahçeli farkında olmadan toplumu gerçeklerle yüzleştirdi diye yorumladım ben. Siz nasıl görüyorsunuz?
-İktidar sahipleri ya da ortakları ülkede vatandaşın ekonomik meselelerine çare üretmek zorundadır. Gelir seviyelerini yükseltmek zorundadır, istihdam kaynaklarını arttırmak zorundadır. Asgari ücreti artırmaktan sorumludur. Ekmek dağıtımını, yemek dağıtımını hayır kurumları ihtiyaç sahiplerine yapar. Ama iktidar sahiplerinin bu konularla gündeme gelmemesi lazım. Onlar vatandaşa iş bulsunlar, gelirlerini artırsınlar.
“BU İFADELERİ ASLA SAHİPLENMEM”
***Sayın Harun Yıldızlı’nın talihsiz bir açıklaması oldu, başka bir medyada. Bu açıklamaya sizin de il yöneticiniz ‘Junior havuz medyası’ diyerek bir onur kırıcı hareket de ondan geldi. Sedat Doğu Uslu’nun söylemini onaylıyor musunuz?
-Siyasetçiler ifadelerine çok dikkat etmeliler, söylediklerine de. Ben basın mensubu arkadaşın bana ağır hakaretine karşı cevapta bulundum ama inanın yazıyı yazarken kelime kelime dikkat ettim. Çok ağır da ifade edilebilirdi çünkü ölçüsüz bir hakaret vardı orada, buna rağmen gayret etmeye çalışıyorum. Hukukçu kimliğimizle de olabilir tabi. Hakaret davalarıyla karşı karşıya kalmak istemiyorum. Bir şey söylenecekse bunun bir tarzı, ifade şekli var. Eleştirilemez mi? Basın, gazeteciler hepsi süt dökmüş kedi mi? Hayır. Bizim yaşadığımız hadise de bunun böyle olmadığını göstermiş oldu. Dolayısıyla eleştiri yapabilirsiniz ama mutlaka bir ölçüsü olmak zorunda. ‘Ne halt yedikleri’ ifadesi varsa çok ağır bir ifadedir. Bu bahsettiğimiz arkadaşımızın da junior gibi bir ifadesi varsa kendisini bağlar. Ben şahsi olarak ifadelerime dikkat etmeye çalışan, ölçülü olmaya dikkat eden ama her kurumun da eleştirilebileceğine inanan biriyim. Bu ifadeleri de asla sahiplenmem, partimin sözcüsü konumunda değil. İfadelerine dikkat etmeli.
“SEÇİM HAZIRLIĞI MI DİYE DÜŞÜNÜYORUZ”
*** Lütfü Türkkan arada bir erken seçim çıkışları yapıyor ama dün Cumhurbaşkanı böyle bir şey olmadığını açıkladı. Siz nasıl görüyorsunuz sokağı? İktidar ülkeyi 2023’e taşıyabilir mi?
-Türkiye batılı ülkeler gibi erken seçim görmemiş bir ülke değil. Biz erken seçimleri tarih boyunca yaşadık hatta baskın seçim bile yaşamış bir ülke olarak ne seçim zamanında olacak ne de olmayacak demek gibi bir durumumuz yok. Biz de zaman zaman Ayasofya’nın açılmasıyla, doğalgaz müjdelerini seçim hazırlığı mı diye düşünüyoruz. Ama seçim zamanında yapılacak gibi bir algımız var. Dolaysıyla teşkilatları hazır tutmak adına kullanılan ifadeler olarak görüyorum. O yüzden seçim olabilir ya da olmayabilir gibi net bir ifademiz yok.
“BİZİ DOĞALGAZ ZENGİNİ HALİNE GETİRMEZ”
***Doğalgaz müjdesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir müjde daha geldi, ara ara geliyor bu müjdeler bildiğiniz gibi…
-Doğalgaz bulmak önemlidir ama bunu Türkiye’yi kurtaracakmış gibi göstermek doğru değil. Sonuçta Türkiye’nin 5-6 yıllık üretimini karşılayacak bir yapı. Dolayısıyla katkı sağlar mutlaka ama bizi bir doğalgaz zengini ülke haline getirmez. Otomobil fabrikası kuruyoruz bir anda ‘Dünyaya otomobil satacağız’, gaz bulduk ‘Dünyanın en zengin ülkesi olacağız’ iddialarında bulunmamak lazım. Bunlar sevindirici haberler ama bunlara rağmen dolar ve altın yükselmeye devam ediyor. Yatırımlar azalıyor, sıcak sermaye kaçmaya devam ediyor. İş dünyası biraz daha bize net bulgular veriyor. Birebir ilgililerin bu haberlere gösterdiği tepki önemlidir. Döviz azalmıyor, yatırım artmıyor, demek ki daha çok çalışmamız lazım.
“MÜCADELENİN İÇİNDE OLURUM”
***Milletvekilliği hedefiniz var mı? Potansiyel olarak akla ilk gelen isimlerden biri olursunuz herhalde?
-Dediğim gibi benim bir siyasi nokta hedefim yok. Zaman, şartlar, o günkü koşullar, ortaya çıkacak isimler önemli. Ne ‘Yarışın içinde olmam’ derim ne de ‘Ben mutlaka milletvekilliğine kitlendim’ derim. Mücadelenin içinde olurum her zaman için.
“KOCAELİ İLK ÜÇ İLDEN BİRİDİR”
***Kocaeli’yle alakalı Temel Karamollaoğlu’na bir bilgilendirme yapıyor musunuz? Ne sıklıkla bir araya geliyorsunuz? SP Türkiye’de en fazla oyu alan illerden biri?
-Ayda bir il başkanları toplantısında bir araya geliyoruz. Kocaeli her zaman ilk üç ilden biridir. Dolayısıyla bu durumdan genel başkan da gurur duyar, bizi tebrik eder. Biz de önceki dönemden bugüne gelen Kocaeli teşkilatlarının başarısını ileriye taşımak için çalışmaya devam ediyoruz.
“BENİM İNSANIM ORADA”
***Aday Zafer Mutlu’yla konuşmuştum, şimdi il başkanı Zafer Mutlu’yla. İkisi arasında dağlar kadar fark var bugün. Kent dengelerine, siyaset ölçülerine göre bir konuşma yaptığımızı düşünüyorum. İl başkanı olmak böyle bir şey herhalde?
-Basın biraz daha sert çıkışlar, demeçler istiyor. Kendi yapımız içerisinde bir siyasi zemin oluşturmaya çalışıyoruz. Öyle bir yapı içerisindeyiz ki benim seçmenim aslında AK Parti içerisinde kümelenmiş bir yapı, benim insanım orada. Ama ben AK Parti yönetimini eleştiriyorum bu sefer benim seçmenim beni CHP’li olmakla suçluyor. Dolayısıyla işimiz çok zor. Bir başlık çıkıyor manşete direkt bizi CHP’yle yan yana koyuyor.
“İPTE CAMBAZIN YÜRÜMESİ GİBİ”
***CHP’yle yan yana gelmekten rahatsız mısınız?
-Türkiye’de oluşan algılar üzerinden tercihler yapılıyor. 100 kişi haberin manşetini 10 kişi detayını okuyor atılan manşetin. Dolayısıyla algı üzerinden siyaset yapıldığı için çekincelerimiz oluyor. Biraz doğruları söylemek biraz da halkla karşı karşıya gelmemek gerekiyor. Bizim zamanımızda siyaset yapmak cambazın ipte yürümesi gibi.
***Size teşekkür ediyorum bizi kırmadınız geldiniz, açık yüreklilikle sorularımızı yanıtladınız?
-Biz teşekkür ederiz, bize değer verip bu seriye dâhil ettiniz röportaja çağırdınız. Başarılarınızın devamını diliyorum.
SÖYLEŞİNİN BİRİNCİ BÖLÜMÜ İÇİN GÖRSELE TIKLAYIN