“Babamızın hayrına iş yapmıyoruz”

CHP’li yönetimin başa gelmesiyle İzmit’te ne değiştiğini sorduğumuz İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, değişimi anlattı, canlı yayınlanan meclisten örnek verdi. Hürriyet, “Vatandaş neden kendisiyle ilgili konuşulanları rahatça duymasın? Sonuçta biz babamızın hayrına iş yapmıyoruz, kent için konuşuyoruz” dedi

“Babamızın hayrına iş yapmıyoruz”

Röportaj: Aysun Özcan Erenkaya

Editör: Merve Dişli

İzmit Belediye Başkanı CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet ile yaptığımız röportajın ikinci bölümündeyiz. İlk bölümde rekor okunma sayısına ulaşan röportajımızın bu bölümünde de birbirinden iddialı söylemler yer alıyor. Başkan Hürriyet’e bu bölümde daha çok belediyedeki kadrolaşmayı, CHP’lilerin iş taleplerini, il ve ilçe başkanıyla var olduğu söylenen sıkıntıları sordum. Açıkçası çok doyurucu cevaplar aldığım söylenemez. Fatma Hanım örgüt konusunda polemiğe girmemeye son derece özen gösterdi. Ancak bu onun aradaki dengeyi kurmakta zorlandığı gerçeğini yok etmeye yetmiyor. Siyasette kadın olmanın zor yanlarını sonuna kadar yaşadığı net biçimde belli oluyor. Fakat Hürriyet’in karakteristik özellikleri nedeniyle er geç kazançlı çıkacağını öngörüyorum. Hürriyet’e lazım olan tek şey CHP’lilerin sabrı.

Öte yandan Başkan Hürriyet ile teleferik projesini de konuştuk. Vaatleri arasında olmamasına rağmen nereden çıktı, neden bu kadar ısrarcı? Gerçekten İzmit’in yapısı buna müsait mi, hepsinin cevabı bu röportajda.

Bir diğer önemli konu ise Hürriyet’in bakanlığa devrettiği Cedit Kentsel Dönüşüm projesi. Hürriyet ısrarla bu projeyi büyükşehir değil bakanlık yapacak diyor. Eğer bakanlık isteseydi bizi beklemeden inşaata kazmayı vururdu şeklinde konuşuyor.

En iyisi detayları röportajımızdan takip etmek. Keyifli okumalar…

***İktidar kanadı sizin ‘Krizden beslenen bir başkan’ imajı çizdiğinizi söylüyor. Kriz olsun buradan siyaset yapsın’ diye konuşuluyor. Buna ne diyorsunuz?

-Tam tersi, yumuşatmak için elimden gelen çabayı gösteriyorum. Ki hakaretvari konuşuyor arkadaşların bir kısmı. Kürsüde sürekli hizmete katkı sunan değil, zaman zaman kişilikle uğraşan eleştirileri de oluyor. Ona rağmen yumuşatmaya çalışıyorum. Bunu tartışmanın bir anlamı yok, insanlar bizden hizmet bekliyor diye de söylüyorum. Öyle olsa konu çok. Ama benim derdim o değil bu kez yapmamız gereken işlerin gönyesi kayıyor. Şu anda vatandaş hizmet bekliyor, klasik kısır çekişmeleri istemiyor.

“ÖMÜR BOYU O İŞİ YAPACAK DİYE BİR ŞEY YOK”

***Kadroyu oluşturmakta en başta çok zorlandınız? Şu anda durum nasıl, kadro oturdu mu?

-Tabii tabii yani aksilikler illa olacak, eksiklikler olacak zamanla da değişim olabilir bunlar çok normal şeyler. Belediyeler hizmet alanı sonuçta. Tamam, birini atadık ömür boyu o işi yapacak diye bir şey yok zaman zaman değişiklikler olabiliyor ya da ihtiyaçlar değişiyor. Ama çoğunluklu olarak insanları tanıdığım için daha çok oturdu yani. İlk zamanlar araştırarak, sorarak öğreniyordum. Şimdi kendi atadığım arkadaşı kendim tanıyarak, ölçerek öğreniyorum. Yanlış bir değerlendirmem olunca da artık ben bedelini daha kolay üstlenebiliyorum.

“KOLTUK İŞGAL ETSİN DİYE ADAM ALAMAM”

***CHP’nin belediye kazanması noktasında 15 yıllık bir açlığı vardı. İzmit kazanılınca da partililerden CV yağdı. Siz de ‘Ben liyakati önceleyen bir başkan olacağım’ diyorsunuz. CHP’liler de ‘Bize gelince mi liyakat, niye İYİ Partililer daha çok giriyor belediyeye’ oluyor. Ne diyorsunuz bu konu hakkında?

-Buna parti olarak bakmamak lazım biz insanlara ‘Eşit olacağız, liyakati önceleyeceğiz’ diye söz verdik. Bu söze göre, işe göre insan alımı yapmak zorundayız. O yüzden ben buna dikkat etmeye çalışıyorum buradaki tek işi ben yapmıyorum. Bir konuda yeteneği olmayan adamı sırf koltuk işgal etsin diye, almış olmak için alamam. Bu partiye de zarar, belediyeye de zarar, halka da zarar.

“TÜM AKP’LİLER BELEDİYEDE Mİ ÇALIŞIYOR?”

***Ama bir denge kurmak gerekiyor orada. Sonuçta emek veren partilileriniz var?

-Onu kuruyoruz zaten. Biz bu konuda bir kriter koyduk, bir sistem kurduk. Sonuçta milyonlarca insanı belediyelere almak mümkün mü? AKP’nin bile kaç belediyesi var, tüm AKP’liler belediyede mi çalışıyor? Bizim belediyede o partizanlık yok. Sırf CHP’li diye, İYİ Partili diye en öncelikte olması mümkün değil. Biz parti ayırmayacağımızı söyledik. İş yapan gerçekten yetenekli insanlara görev vermek gerekiyor. Belediyeler adama göre iş yapmaktan hantallaşmış zaten. O yüzden ben onu kırmaya çalışıyorum.

***Kırabilecek misiniz peki?

-Zaman içerisinde bu oturacak haliyle. Bakın mesela dezenfektan ve kolonya üretecektik, bir kimya mühendisi alımı için sınav yaptık. Bir kızcağız kazandı hiçbir partiyle alakası yok. Kız hiç ummuyordu kazanacağını. Yazılı sınavda birinci olunca mülakatta da herkesin aklında o kalmış. Aldık kızı başlattık, ne istediğimizi söyledik. 15 gün sonra bana kolonya ve dezenfektan numunesi üretti getirdi. Bir de dosya hazırlamış ‘Bana şu tarzda laboratuvar hazırlanırsa ben günlük 600-700 litre üretmeye hazırım’ dedi. 40-50 bin TL’lik bir laboratuvar kurduk ona kız şu an günlük 600-700 TL’lik kolonya ve dezenfektan üretiyor. Ve biz 32 TL’ye mal ettiğimiz ürünü 6 TL’ye mal ediyoruz kutusu dahil. İşte liyakatin, siyaset ötesi çalışmanın bir örneği.

“CHP’Lİ DİYE GİREMEYECEK Mİ?”

***Çayırova Meclis Üyesi’nin kızı işe alındı diye de baya tartışmalar çıkmıştı. İl kongresinin hemen ardından olunca torpil iddiaları gündeme gelmişti?

-Biz Ziraat Mühendisi alımı için sınav yapmıştık o kızcağız da ilk 3’e girdi sınavda. Hatta biz çok tereddütte kaldık, dedikodusu olacak diye. İl kongresi muhabbeti çok saçmaydı. Ona rağmen sınavı geçtiği halde almasak mı diye çok direttim. Ama kız sınavı geçmiş, bir gün olsun aramamış, torpil istememiş. Ben bunun kızıyım dememiş, babasından da böyle bir talep gelmemiş. İlk 3’e girmiş, bütün arkadaşlar hakkını vermek lazım dedi. Asıl almazsak adaleti zedelemiş oluruz. CHP’li diye giremeyecek mi? Onlardan da aşırı memnunum. Pazar dâhil çalışıyorlar, hakkıyla geldiler girdiler.

“VİCDANIM ÇOK RAHAT”

***Göreve gelirken ‘Tek bir kişinin bile ekmeğiyle oynamayacağım’ dediniz, bunun sözünü verdiniz çok da iddialı bir sözdü. Şu ana gelene kadar bu konuda ‘Vicdanım çok rahat’ diyebiliyor musunuz?

-Vicdanım çok rahat, kesinlikle çok rahat adaletsizliği önlemek adına. Belediyeye ilk geldiğimizde müthiş bir adaletsizlik vardı. Hep birileri, birilerinin yakınları diye aynı masanın etrafında, aynı işi yapan insanlar biri alıyor 7 bin TL, diğeri alıyor 3 bin TL. Olmaz! Öncelikle bunları ayıklamak lazım. Bunları da işinden ederek değil alternatif geliştirerek yaptık. Ne dedik ‘Zaten BEKAŞ’ta çalışıyordunuz, gelin sizi tekrar BEKAŞ’a alalım’ dedik. Ekmeğinden etmiyoruz sonuçta. Burada birinin referansını kullanarak hem diğerlerine göre daha az çalışıyorsun hem de daha çok para alıyorsun. Bu da diğer insanın performansını düşüyor. Bunda bile ekmekle oynamamak adına biz BEKAŞ teklif ettik. Eğer oynayacak olsam komple çıkartırdım.

“CANIM BELEDİYEM’DEN NE BEKLİYORSUN?”

***İşten çıkartmalarda tek etken maaş adaletsizliği mi oldu peki?

-Onun dışında göreve geldiğimde sabote edenleri, çalışmayanları, çalışmış gibi gösterenleri, sosyal medyaya fotoğraf atan ‘Canım belediyem’i gördüm. E şimdi bu ‘Canım Belediyem’den ne bekliyorsun yani. Bunlara da biz dur demezsek adaleti sağlayamayız ki. O yüzden vicdanım çok rahat. Çalışmayan, işini yapmayan, sabote eden, haksız kazanç elde edenlere dur demek adına elimizden geleni yaptık. Ama onun dışında işini doğru yapan, layıkıyla yapan, hangi partiden olursa olsun yola devam ettik.

“ÖÇ ALMAK İSTESEM ÇAT ÇAT DOĞRARDIM”

***Ama yine de AKP’nin sizin partizanlık yaptığınız, geçmişin öcünü aldığınız yönündeki iddiaları devam ediyor?

-Bakın ben özel kalemimi bile doğru düzgün değiştirmedim. Benim mahremim değil mi normalde özel kalem. Hiçbirini değiştirmedik hala devam ediyor, müdürlerin bir kısmı hala devam ediyor. Bazı birkaç kişinin atamalarıyla alakalı raporlarında sıkıntıları da var, yanlış işler yapılmış müfettiş raporlarında onları bile böyle geçiştirerek bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Öç alma duygusu ya da ekmekle oynama derdim olsa çat çat doğrardım.

“RAPORU DEVLETİN MÜFETTİŞİ YAZDI”

***İşten atılan kişiler için ‘Bunların kanunen geri dönme durumu yok’ dediniz ama teker teker geri dönüyorlar. Hukukçu olarak orada yanıldınız mı yoksa farklı bir şey mi var?

- Sayıştay raporu çıkıyor, konu mahkemeye gidiyor ama mahkeme Sayıştay raporunu dinlemiyor. Bu çok ilginç bir durum. Madem bir şey yapılmayacak Sayıştay bu raporları niye veriyor? Bu mülkiye müfettişleri bu raporları niye veriyor? Hatta onunla ilgili de ben HSK’ya şikâyette bulunuyorum şu an. Sayıştay’a da şikâyette bulunuyorum. Mahkemeler Sayıştay raporlarını niye dinlemez? Sayıştay bir daha tahsisi meselesinde ‘bu açıkça kanuna aykırı ve iptal edilmelidir’ diyor ama gel gör mahkeme bu olmaz diyor. O zaman kurumlar arasında bir sıkıntı var, biz hangisini dinleyeceğiz? Hangisine göre iş yapacağız?

“BENİM NE GÜNAHIM VAR”

***Siz Sayıştay raporlarına güvenerek uygulama yaptınız ama mahkeme Sayıştay’ı takmıyor diyorsunuz?

-Tabi ki öyle. Mülkiye müfettişi geldi ‘Personel atanmış ama YDS belgesi yok. Bu olmadan doğru bir atama olmamış’ diyor. Diyelim ki belgesi yok, ben istedim getiremedi sonra ne olacak? Ben o sözleşmeyi nasıl imzalayacağım bu yanlış işi? Mahkeme başka diyor mülkiye başka diyor. Neye göre hareket edeceğiz? Yarın öbür gün bir kamu zararı çıkarsa benim ne günahım var? O zaman niye tespit ediliyor bu yanlışlar, yanlış atamalar. Biz rapora göre hareket ettik, raporu ben değil devletin müfettişi yazdı. Ben de onları uyguladım.

“KPSS’DE DİRSEK ÇÜRÜTENLERİN SUÇU NE?”

***Yani geçen yıl işten çıkarılanlar belediyeye geri dönecek mi nihayetinde?

-Asıl karar daha çıkmadı birçoğu sadece yürütmeyi durdurmayla geldi. Ama asıl karar da böyle çıkarsa ben de şaşıracağım bir hukukçu olarak. Başkasının yaptığı yanlışa ben niye imza atıyorum? O zaman ben de şu an kafama göre bir sürü usulsüz atamayı yapayım, tak tak imzayı basarak herkesi bir günde memur yapayım. Bundan sonra da ömür boyu memur olsun. Peki, bunca yıl KPSS’de dirsek çürüten insanların günahı ne? Bu gerçekten insanlığa haksızlık. Müfettiş de sonuçta belirli bir döneme bakabiliyor. Bunların da öncesi var biz İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş istedik ‘Pandemi var gönderemem’ dedi. İkinciye bir daha istedik ‘Müfettiş baktı zaten ne gerek var’ dediler. Yazı yazdık müfettişin sadece bu döneme baktığını ve daha öncesinin de olduğuna dair. Şimdi mecburen kendi iç müfettişime verdim.

“İNSANLAR SIFIRA DÖNECEK”

***İç müfettiş doğrularsa, hepsini görevden alacak mısınız?

-Bakacağım bilmiyorum ben de. Kimseyi mağdur etmek istemiyorum, ama adalet duygusuyla da hareket etmek istiyorum. Çünkü memurluklarını aldığımda insanlar da sıfıra dönecek. Başkasının yaptığı hata yüzünden insanların cereme çekmesi de sıkıntı. Ben de orada kararsız kaldım. Bir yandan kanun nizam, bir yandan adalet duygusu. İşlerini yapan insanlar da var yapmayanlar da ama ayrım da yapamazsın ya hep ya hiç diyeceğiz. Artık rapora göre hareket edeceğiz.

“SİYASİ YOLLARLA MAKAM MEVKİ SAHİBİ YAPILMIŞ”

***Raporda sadece görevden almanın yolu mu açık peki? Yani sonrasında ne yapılacağını söylemiyor mu?

-Asıl sıkıntı da burada. Müfettiş de usulsüzlüğü tespit etmiş ama ne yapmamız gerektiğini söylememiş. Ben kadro mu alacağım memurluk mu onu da anlatmamış. Müfettiş al diyor, mahkemeden geri geliyor. Sistem karman çorman hale gelmiş durumda. Bizler açısından da sıkıntı, siyaset açısından da sıkıntı. Ama gerçekten öç alma duygusuyla hareket etmiyorum, adalet duygusuyla hareket ediyorum. Burada bir kişiyi düşünerek haksızlık etmeyeyim falan diyorsun ama o imtiyaz haksızsa içeride çalışan diğer insanlar için mutsuzluk sebebi. Performansın düşme sebebi. Çünkü orada emek veren insanlar gözetilmemiş, burada sadece siyasi yollarla makam mevki sahibi yapılmış. Kuruma aidiyet zedelenmez mi? Bu iş barışını zedeleyen bir şey.

“BABAMIZIN HAYRINA İŞ YAPMIYORUZ”

***Peki, şu bir buçuk yıla baktığımızda artık CHP’li bir belediye var. Ne değişti İzmit’te? Bu sürede şunu değiştirdim dediğiniz ne var?

-Yönetim tarzı ve anlayış değişti. Daha adil daha şeffaf, hesap verebilir, ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla değil kamu kaynaklarında daha kullanışlı ve israfın önüne geçen halkla bir denge oluşturan bir anlayış gelişti. İnsanlar daha rahat sorguluyor, karşılaştırıyor artık. O korku dağları da bence kalmadı gibi.

***Korku dağları derken neyi kastettiniz?

-Bir kere insanlar oy verdiğini de daha rahat söylüyor ve bizi eleştirebiliyor. Para konularında hesap verme, ihalelerimiz, meclislerimiz hep canlı yayınlandı. Bugün birçok meclis canlı yayınlanmıyor, neden? Vatandaş neden kendisiyle ilgili konuşulanları rahatça duymasın? Sonuçta biz babamızın hayrına iş yapmıyoruz, kent için konuşuyoruz. Bunlarla ilgili bir anlayış değiştirdik. Hayalimizdeki o büyük sıçrayış pandemi nedeniyle gerçekleşmemiz olabilir ama ciddi anlamda kentin yaşam kültürü ve dayanışması, kırıcı partizanlığı da biraz ılımlaştırdık bence.

“BETON BELEDİYECİLİĞİNİN YENMEDİĞİNİ GÖRDÜK”

***Milli bayramlarda güzel konserler ve şenlikler düzenlediniz. İzmit gerçekten bunları da özlemişti. Ama bu konuda MHP başta olmak üzere sizi çok eleştiriyorlar. Bunların devamı gelecek mi?

-Eleştiriler olacaktır, tahammül edeceğiz. Etkinliklerimizin devamı gelecek kesinlikle. Bu kentin sanata, kültüre, spora bu tür araçlara açlığı var bunları mutlaka yaşamak ve yaşatmak gerekiyor. Sanat bir kere insanları manevi yönden mutlu eden bir araç. Neden korkuyoruz bunlardan? Sanat gelişim demek, insanların ruhunu besleyen bir argüman, siyaset üstü bir araya getiren çok önemli araçlar. Sanat ve spor çocukları kötü alışkanlıklardan koruyan bir alan o yüzden ben bunun üzerine çok kafa yoruyorum. Beton, beton, beton nereye kadar? Beton belediyeciliğin artık yenmediğini gördük.

“BUNLARA PARA HARCASAM NE OLUR”

***Aslında kültür merkezleri tarzında işlevsel iyi binalar da yaptılar ama amacına uygun kullanılıyor mu ona bakmak lazım?

-Bir dünya beton yapımız var ama içi boş. Bunlara para harcasam ne olur? Bunlara para harcamak yerine insanları mutlu etmek adına para harcamak gerek. Bu sanat olur, kültür olur, spor olur. Bu bir park olur başka ek bir aktivite, yarışma olur. O insana para harcamak olur. İnsanın manevi gelişimi, bireysel gelişimi, insanın toplumsal gelişimini güçlendirecek birçok şeyi kullanmak lazım diye düşünüyorum. Renk lazım.

“BÜYÜKŞEHİR ORGANİZE EDİYOR”

***Vekilliğinizden beri Kocaelispor’a olan ilgi ve alakanız ortada. Aynı ilgi ve alaka devam ediyor mu? Kocaelispor’un siyasallaştığını düşünüyor musunuz?

-Yönetimsel konulara girmiyorum oraları Büyükşehir organize ediyor. Ben taraftar olarak maçlarıma gidiyorum, yönetim yetkim nispetinde bir destek istediğinde elimden gelen desteği sağlamaya çalışıyorum. Taraftar bir destek istediğinde elimden geldiği kadar destek vermeye gayret ediyorum. Aynı ilgim ve alakam devam ediyor ama yönetimsel kısma karışmıyorum. Zaten teknik konuları bilmediğim için de ahkâm kesmem doğru olmaz.

“BÜYÜKŞEHİR DEĞİL, BAKANLIK YAPACAK”

***Cedit mahallesi kentsel dönüşüm projesini kaynak olmadığı gerekçesiyle devrettiniz. Gerçekten yapılamaz mıydı?

-Oradaki binaları en başından beri biz değil bakanlık yapacaktı zaten şu anda da büyükşehir değil bakanlık yapacak. Orada belediyelere düşen tek şey mali bir ödeme yapmak. Nakit ciddi bir para çıkacak. En başta 12 milyon sonra 20 milyonlara kadar çıkıyor. Yolu, altyapısı, istinat duvarları, cami ve okul. Bu biz ilk göreve geldiğimizde 50 milyonu falan buluyordu. Bizim öyle bir kaynağımız yok ve zaman dar. Vatandaş zaten 4.5 senedir beklemiş, artık beklemek istemiyor. Bir an önce yapılsın istiyor. Bakanlık da mali şeyler halledilmeden ben inşaata başlamam diyor. İnşaatı sonuçta belediye yapmayacak bakanlık yapacak. Mecburen bizden kaynaklı geciktiğini düşünüyor insanlar bu sefer de ‘Hadi sen parayı öde’ diyorlar.

“BAKANLIK İSTESE KAZMAYI VURABİLİRDİ”

***Biz parayı ödeyemediğiniz için proje gecikiyordu, mağduriyet artıyordu. Biz de devrettik diyorsunuz…?

-Kaynak olmayınca ödeyemedik vatandaşın önünü tıkamak yerine Bakanlığa devrettik. Aslında bakanlık istese orada parayı ödemeden de kazmayı vurup inşaatı yapabilirdi. En azından bir tarafından başlayabilirdi ama orada da seçimler yeni oldu, kadrolar yeni oturuyordu. Dolayısıyla baya mali açıdan bizi sıkıntıya sokan bir süreç. Mecburen biz de yolunu açmak adına o parayı ödeyemeyeceğimiz için devrettik. Ekonomik kriz ve pandemi nedeniyle vergileri de toplayamıyorduk çünkü.

“YAPILSA BİLE KİMSEYİ MEMNUN ETMEYECEKTİ”

***Bakanlığa devretmek yerine Vadi İzmit projesinden sübvanse edilemez miydi?

-Vadi İzmit henüz bitmediği için satılamadı. 12 milyonu bir anda ödememiz gerekiyordu. Onun dışında para mı yoksa daire mi istediği bilinmeyen bir yüzde 20’lik kesim vardı. Onlar da eğer para isteyen varsa ayrı bir maliyet gerekiyor çünkü yarısını bakanlık yarısını belediye ödüyor. İzmit Belediyesi ölçeğinde yapılabilecek bir proje değildi. Kaldı ki çok kötü bir proje yani o proje yapılsa da kimseyi memnun etmeyecek. 4.5 yıl beklemiş insanlar. Bir de siyaset devreye giriyor, ilçe belediyesi, bakanlık iki ayrı parti. İster istemez insanları siyasete boğmadan kendimizden feragat ederek en güzeli bakanlığın bu işi yapması dedik. Bakan bey de zaten projenin kötü olduğunu biliyordu. Karaosmanoğlu zamanında da hiç onay vermemişlerdi projeye. Gökmen Bey bile onaylamadıklarını söylüyor.

“NERESİ TURİZM KENTİ?”

***Vaatleriniz arasında olmamasına rağmen ısrarla bir teleferik projesi gündeme getirdiniz. Bazıları bunun çok popülist bir yaklaşım olduğunu söylüyor. Sizce İzmit’in buna gerçekten ihtiyacı var mı? Uygulanabilir mi?

-Israr değil ama yapılabilirse çok güzel olur. İzmit’in böyle bir aksiyona turistik anlamda ihtiyacı var. Turizm kenti diyoruz ama neresi turizm kenti? Ben kendime hep Ordu Boztepe Teleferiğini model aldım. Teleferikten sonra Ordu kabuk değiştirdi. Bunlar önemli araçlar ben de ihtiyaç olduğunu düşünüyorum açıkçası ama yapılabilir yapılamaz bu teknik adamların işi.

“AYAKLARINI KOYDUĞUN YERLER BİLE HIZLA GELİŞİR”

***Bu ulaşım anlamında bir ihtiyaç değil turistik bir aksiyon olacak o zaman?

-Kültürel, görsel ve turistik bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kente de bir renk katacağını ve gelişim sağlayacağını düşünüyorum çünkü o teleferiğin ayaklarını koyduğunuz yerlerin etrafı bile çok hızlı gelişir.

“HEYET KURDUK”

***Baktırdınız mı peki, burada bir fizibilite çalışması yaptırdınız mı?

-Bir firmaya ihale etmiştik onlar da bir ön rapor hazırladı. Rapor geldi meclise sunmuştuk şimdi bizim teknik arkadaşlar inceliyor. Firmayı tekrar çağıracağız, teknik bir brif alacağız onlardan bu hengamenin arasında vaktimiz olmadı.

“AKP’Lİ ARKADAŞLARA DAVET YAPACAĞIZ”

***Mecliste cumhur ittifakının teleferiğe muhalefeti var sanki?

-AKP’li arkadaşların kendilerince kaygıları ve eleştirileri vardı. Geçen mecliste ‘Bu haklıdır değildir beraberce bir araya gelelim herkes her şeyi biliyor diye bir şey yok. Sizin de bize uyarılarınız, yapıcı muhalefetiniz neticesiyle gördüğünüz şeyler olabilir. Oturalım hep beraber teknik adamlarla değerlendirelim’ dedim. Ona göre de yapılabilirse birlikte bu hepimizin eseri olsun. Daha teknik incelemeyi bitiremedi bizim arkadaşlar. Bir heyet kurduk kendi içimizde mühendis arkadaşlardan oluşan. O raporu inceliyorlar daha sonra firmayı çağıracağız, brif isteyeceğiz. Ondan sonra da AKP’li arkadaşlara davet yapacağız ‘Gelin hep birlikte oturalım konuşalım sizin gördüğünüz eksiklikler neler firmayı tekrar çağıralım’ diyeceğiz.

“ÇOK DOĞRU BİR LOKASYON”

***Nereye yapılması düşünülüyor?

Anıtpark’tan Bağçeşme’ye ya da Perşembe Pazarı’ndan Bağçeşme’ye düşünüyoruz. İki alternatifimiz var. Boztepe’yi yapan firma 10 noktayı inceledi. SEKA Park’ı da incelediler, Üniversiteyi de incelediler, üniversiteye çıkan hatları da incelediler. En yapılabilir iki nokta gördüler bunu da ancak teknik incelemeyle görebiliriz dediler. Maliyeti en az, kamulaştırması olmayan, bina yükseklikleri kurtaran ve turistik anlamda da gelişime açık doğru bir nokta. Hem oradan ulaşım noktası istenirse ikinci etap üniversiteye uzatılabilir, oradan Kapanca Sokak’a uzatılabilir ya da bu noktada bırakılır. Bu bile bir hareket sağlar. Tramvaydan dolayı lokasyon da çok doğru bir lokasyon.

“TEK BİR FİRMAYA ÇAKILI KALMAM”

***Epey yol almış gibisiniz?

-Bu ön rapor tabii. Ön rapora göre de yapılabilir şehre başka bir hava katar çok olumlu olduğunu söylediler. Biz bu işi yapıyoruz dediğimiz an daha da teknik göreceğiz. Kente de değer katacak bir proje olarak gördü firma. Ben tabii tek bir firmaya da çakılı kalmam, başka firmalar ne diyor diye onun girişimini de yaptık. Eksik bir şey bırakmayalım ah vah demektense titizlikle bu işi halledelim istiyorum.

RÖPORTAJIN 1. BÖLÜMÜ İÇİN GÖRSELE TIKLAYIN