Fatma Kaplan Hürriyet: Kocaeli’de yüzde 98.5 tanınıyorum
Röportaj serimizin bu haftaki konuğu olan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, oldukça dikkat çeken bir açıklama yaptı, büyükşehir adaylığı ile ilgili konuştu, “Ben tanınırlığımı ölçtürmüştüm yüzde 98.5 tanınırlığım var. Hiçbir sorunum yok. Büyükşehir nezdinde o billboardlara da ihtiyacım yok” dedi

Röportaj: Aysun Özcan Erenkaya
Editör: Merve Dişli
Her hafta merakla beklenen röportajlar serimizin bu haftaki konuğu, kentte popülaritesi oldukça yüksek belediye başkanlarından biri olan Fatma Kaplan Hürriyet idi. Başkan Hürriyet’e merak edilen çoğu şeyi sormaya çalıştım, o da hepsine açık yüreklilikle cevap verdi. Üç bölüm halinde yayımlayacağım röportajımızın birinci bölümünde daha çok kişisel konulara değindik. Çok severek yaptığı vekillikten sonra belediye başkanlığına alışıp alışamadığını, büyükşehir belediye başkanlığı hayalini, büyükşehir belediye başkanıyla ilişkilerini, ittifakı ve daha pek çok konuyu konuştuk.
Hürriyet’e neden bir dahaki dönem için İzmit defterini kapattığını da sordum. “Kişiler değil, ilkeler önde tutulmalı” anlamına gelecek sözlerle bu durumu açıkladı. Madem İzmit’e aday olmayacaksınız, o zaman yerinize kimi hazırlıyorsunuz sorusuna ise “Bu örgütün işi ben bunlarla uğraşamam” şeklinde kestirme bir cevap verdi.
Başkan Hürriyet’in ilginç söylemlerinden biri de belediye meclisindeki yönetim tarzı ile ilgiliydi. Son zamanlarda daha yumuşak bir üslup sergiliyorsunuz, neden değiştiniz eleştiri mi aldınız anlamında bir soru sordum. “Hayır eleştiri almadım, aksine insanlar benim daha da had bildirmemi, sert olmamı istiyorlar” dedi Sayın Hürriyet.
Bunun yanı sıra aklıma gelen, kamuoyunda merak edilen konuları da konuştuk. Hepsini sırasıyla okuyacaksınız.
Başkan Hürriyet ile ilgili kanaatime gelince…
İki yılını doldurmak üzere olan Hürriyet her geçen gün belediyeciliği, insan yönetmeyi, ilişki kurmayı pekiştiriyor. Hala kredisi yüksek hala halkın ondan beklentisi var. CHP gibi herkesin kendini “General” gördüğü bir partinin tek belediye başkanı olmak, bir kadın olarak kaprislere, aklına geldiği gibi konuşanlara, eleştirenlere göğüs germek kolay işler değil. Ancak bunlar Hürriyet’i yıldırmıyor, enerjisini düşürmüyor. O bildiğini okumaya devam ediyor.
Arkasında güçlü bir örgüt yapısından söz etmenin mümkün olmadığı Hürriyet, kendini siyaset üstü biri olarak tanımlayıp, bu imajla daha çok hizmetleriyle halkın gönlünde yer edinmeyi hedefliyor. Bunu başarabilir mi, onu zaman gösterecek.
İlgiyle okuyacağınızı düşündüğüm röportajımızın birinci bölümüyle sizi baş başa bırakıyorum. İyi haftalarınız olsun…
***Milletvekiliyken belediye başkan adayı yapıldınız. Şimdi sorsalar; vekillik mi başkanlık mı diye, ne cevap verirsiniz? Pişman mısınız?
-Çok samimi cevap vereyim, ikisinin de yeri bambaşkaymış. Başkanlığı daha iyi hissetmeye başlıyorum çünkü artık somut bir şeyler ortaya çıkıyor. Sistem oturdu, kadro oturdu, projeler de şekillenmeye başladı. Vekilliğe gelince, muhalefet vekilliği yapmanın keyfi bambaşka çünkü orada da insana dokunuyorsunuz ama sözlü olarak dokunuyorsun. Bir derdini dile getiriyorsun, o derdi dile geldiğinde belki o sorun çözülebiliyor. Güçlü muhalefet yaptığında da o insana bir faydan dokunuyor. Faydacılık anlamında o da keyifli. Yani her iki koltuğun da insana fayda sağlayan yanları keyifli.
“SİYASETİ KİŞİSEL HIRSLA YAPMIYORUM”
***Başkanlıkta keyif aldığınız durum ne oldu mesela?
-Başkanlıkta sonuçta kendi ölçeğinde, kendi sınırlarında iktidarsın o iktidarın gücünü kullanıyorsun. Elinde bir icra gücü var, para gücü var, yapma gücü var evet yetersiz de olsa bazı şeyleri yapabiliyorsun. Yılların kangren olmuş sorunlarına merhem olabiliyorsun. Hep dediğim bir şey vardır ‘Hizmetin siyaseti ve partisi olmaz.’ Siyaset bir araç. Siyasetin iş görme kısmı keyifli ben böyle bakıyorum. Her ikisinin de ayrı ayrı keyfi var, ben siyaseti genel olarak seviyorum, severek yapıyorum. Siyaseti de kişisel hırsı olmadan yapan biriyim.
“HEDEFE GİDENE KADAR BİRŞEY GÖRMEM DUYMAM”
***O zaman bir ifade eksikliği mi var? Hırslı değilim diye konuşuyorsunuz ama bir yandan da sizin için çok hırslı deniyor?
-Bir şey başarma konusuna tabii ki hırslıyım çünkü bu noktalara hep hırsımla geldim. Bir şeyi başarma konusunda hedef koyacaksın ama bu kötü niyetli bir tanım olmamalı. Ben buna daha çok azim ve kararlılık diyorum. İnsanı başarıya götüren hırstan daha ziyade azim ve kararlılıktır. Ben de öyleyim. Bir kararı veririm, yol çizerim ve hedef koyarım. O hedefe gidene kadar da bir şey görmem duymam, ne yapmam gerekirse o azim ve kararlılıkla devam ederim. O da nihayet başarıyı getirir.
***Çokta şanslı bir siyasetçisiniz. Her şey lehinize gelişti?
-Milletvekili olduğumuzda ilk sıradan vekil olduk bu bir şanstı. Kadınlar adına, bir kadın karakter adına, kadınların var olma mücadelesi adına çok büyük bir şanstı. Ben bu şansı azim ve kararlılıkla birleştirerek parti lehine de dönüştürmeye çalıştım.
“MIŞ GİBİ DAVRANMADIM”
***Neler yaptınız mesela biraz açabilir misiniz?
Çalışarak, çabalayarak olması gerekenleri doğru kullandım. Olması gerekenleri de doğru yaptığımı düşünüyorum yani. Ben vekil oldum, tamam yeter demedim. O azim ve kararlılıkla vekil olarak bana düşenleri yapmak, insanların sorunlarını dinlemek, sahada olmak, ulaşılabilir olmak gibi bileşenleri var. Bunların hepsini samimiyetle yaptım, -mış gibi değil. Hayatımda hiç -mış gibi davranmadım. İsteyerek yaptım o da bugün partiye bir fayda sağladı. Belediye kazanmak da bir faktör oldu.
***İzmit’in kazanılmasında en büyük pay benim aday olmam diyor musunuz?
-Her şey denk geldi. Konjonktür uygundu, genel merkez doğru kararlar verdi, örgüt bütünleşti, ittifak kuruldu. Siyaset yapma tarzımız doğruydu, insanlara dokunuş tarzımız doğruydu. Hizmetleri doğru anlattık hepsi birleşti ve bugün bir tane de olsa Kocaeli için bir belediye kazanma fırsatı oldu.
“ARTIK SİYASET ÜSTÜYÜM”
***AKP adayının kendi tabanları tarafından çok benimsenmemesinin avantajı var mıydı?
-Bunun polemiğini örgüt yapsın. Ben o konuda bir şey söylersem doğru olmaz seçim bitti, ben kendi lehimize olan kısımları söylerim. Geri kalanını örgütler ya da siyasi argümanlar söylesin. Ben artık siyaset üstüyüm ve bundan sonra siyasi polemiklere girmek istemiyorum.
“İTTİFAK OLMASA OLUR MUYDU BİLEMEM”
***İyi Parti ile ittifak olmasaydı kazanma şansı olur muydu peki?
-Şu anda bunu benim öngörmem mümkün değil, olmasa olur muydu bilemem ama hepsinin bir katkısı var. İttifakın da konjönktürün uygun olması da, sahada kendimizi doğru anlatmamız, yalnızca yapacaklarımızı anlatmamız, vekillik döneminde insanlara dokunmamız gibi birçok şey bir araya geldi ve bize bugün bir tane de olsa bir belediye kazandırdı. Bu çalışmalara aslında İzmit’ten bakmamamız lazım.
***Nasıl yani?
-Mesela Derince’de, Darıca’da, Karamürsel’de kıl payı kaybettik. Dolayısıyla bunlar da artıdır aslında. Evet, kaybettik ama artı bakmamız lazım. Bu bir dahaki dönem için çok önemli bir ışık. Oradaki arkadaşlarımız da aynı kararlılık ve azimle devam ederse yeni başarılar ekleyeceklerdir diye düşünüyorum.
“BİR DÖNEM İÇİN DEDİM”
***Bir daha İzmit’e aday olmayacağınızı söylediniz. Bir yıllık bir belediye başkanı bunu neden der? Siz böyle deyince ‘Başkanlığa alışamadı, vekilliği daha çok sevdi’ şeklindeki tartışmalar da beraberinde geldi?
-Benim adaylığım geçtiği zaman hep ‘Bir dönem için arkadaşlar’ dedim. Zaten ikinci dönem hedefi hiç koymadım. Ben daha kazanmamıştım, adayken bile yalnızca bir dönem için aday olduğumu söylüyordum. Bu da kendimle ilgili söylemiyorum aslında bir ilke ortaya koyuyorum.
“SİYASET 45 GÜN KALA OLMUYOR”
***İkinci döneme aday olmayı yanlış mı buluyorsunuz? Tam da belediye yönetimine alışmışken bunun nesi yanlış?
-Bakın, siyasette bir lider, bir karakter bulunduğunda herkes ona tutunuyor ve sanki başka bir alternatifi olamayacakmış gibi davranılıyor. Siyaset 45 gün kala olmuyor. 45 gün kala seçim kazanılmıyor. Bunun taşlarını uzun soluklu döşemen gerekiyor. Şimdiden hedef koymak lazım, bunu parti adına söylüyorum. Nedir hedef, birincisi; kazandığın yeri kaybetmemek tekrar kazanmak, ikincisi; bunun üstüne diğer ilçelerden ve büyükşehir nezdinde ne katabilirsin. Olası bir genel seçimde de iktidar olma hedefi koyarsın. Ancak bir kişiye tutunursan yarın bu sıkıntı olur. Öldüm gittim ne olacak? Başka adam çıkaramayacak mıyız? Bir dünya insan var bu partide çok kıymetli. Hepsi de belediye başkanlığı ve milletvekili adaylığı noktasında ciddi yerlere gelebilir.
“BEN BUNLARLA UĞRAŞAMAM”
***Bu fikrinizde hala sabitseniz, yerinize birini hazırlıyor musunuz?
-Ben bu işlere girmem, bu örgütün işi, bunu örgüt yapacak. Ben bunlarla uğraşmam, benim şu an ki işim seçilmiş bir belediye başkanı olarak en iyi hizmeti yapmak, verilen sözleri tutmuş olmak. Seçim atmosferi yok şu an o yüzden böyle konuşmak doğru değil. O yüzden parti fark etmeksizin çalışıyorum. Seçilmiş belediye başkanları bu milletin oylarıyla seçildi. Dolayısıyla görevimiz ayrım yapmadan herkese hizmet etmek. Seçim atmosferini, seçim zamanı konuşmak lazım. Benim görevim, omuzlarımdaki yük şu anda sorumluluklarımı, vaatlerimi yerine getirip insanlarda ‘Evet bu belediyecilik doğru belediyecilik’ dedirtmek. Bu belediyecilik insanlar nezdinde kabul görürse ileride diğer ilçeler ve büyükşehir nezdinde iddia koyarsın.
***Bu anlamda yükünüz hayli ağır. İzmit başaramazsa büyükşehir adına vuslat yine başka bahara kalacak? İzmit başarırsa hedef büyüyecek?
-Ben bu yükün farkında olduğum için ona göre davranıyorum. Yarın öbür gün 12 ilçenin adayına da İzmit ya iyi emsal gösterilecek ya da kötü emsal gösterilecek. Dolayısıyla bu sorumlulukla hareket ediyorum. Örgüt işine girersem ben oradan çıkamam. Artık ben vatandaş nezdinde parti üstüyüm. O işleri de artık örgüt yapacak.
“HEDEF KOYMAK, HEDEF OLMAK OLUYOR”
***Genel başkanlar buraya geldiklerinde size bir misyon yüklediler. O an ne hissetiniz? O misyonun verdiği ağırlığı taşıyor musunuz? Ve o söylem samimi miydi? Millet ittifakının büyükşehir adayı siz misiniz?
-Onu Genel Başkanlara sormak lazım, şimdi onların ağzından bir şey dersem hadsizlik olur. Benim beklemediğim bir şeydi. Açık söyleyeyim ben daha çok ulusal mesaj vereceklerini düşünüyordum ama yerelden çıkmadılar. Bir siyasetçi için riskli konular. Şimdiden hedef koymak da biraz hedef olmak oluyor. İttifak bozuluyor dedikodularının olduğu bir dönemdi, ulusal mesajı öyle bekliyordum ben, birlik beraberlik mesajı olur dedim. Hiç beklemediğim bir şey ilan oldu.
***Programdan sonra veya daha sonra genel başkanlarla bunun konusu oldu mu hiç?
-Program sonrasında genel başkanları hemen uğurladık, sonrasında da görüşemedik. Bu konuları konuşmak için de iç fırsat olmadı.
“YANIP TUTŞTUĞUM BİR ŞEY YOK”
***Mutlu oldunuz mu?
-Beklemediğim bir şeydi. Öyle 3-4 yıl sonrasına çok hedef koyan birisi değilim. Ben bugün yapmam gerekenleri yapmak adına yaparım. Eğer bir şey kısmetse, olacaksa yaptıklarının meyveleri seni o noktaya getirir zaten. Getirmezse de kısmet değildir dersin. Hırslı değilim derken de ondan bahsediyorum. Şunun için yanıp tutuşuyorum dediğim bir şey yok.
***Hırsım yok diyorsunuz ama büyükşehir hayaliniz olduğunu biliyoruz?
-Kısmetimiz de varsa olur, Allah hayırlısını nasip etsin. Kısmette yoksa olmaz. Bizim şu anki hedefimiz İzmit’te güzel işler yapmak, doğru belediyecilik ortaya koymak bunun da halk nezdinde kabulünü sağlamak. Sonra eğer böyle bir talep olursa değerlendirilebilecek bir konu.
“BEN GEBZE’YE ADAY MIYIM?”
***Bence yaptığınız her şey büyükşehir adaylığına doğru gidiyor. Mesela Gebze’ye, Kartepe’ye neden bilboard astınız? Onlar da kalkıp İzmit’te assalar hoş karşılar mıydınız?
-Evet asabilirler bunda bir şey yok. Ayrıca sadece Gebze değil, biz 12 ilçede billboard giydiriyoruz. Mesela kütüphane açtırdığımızda da 12 ilçede giydirdik. Şimdi ben Kartepe’ye aday mıyım? Gebze’ye aday mıyım? Ben hep şu pencereden bakıyorum ‘Buranın iyi belediyeciliği, diğer belediye başkan adaylarıma katkı olacak.’ Eğer burada yaptıklarımı gösteremezsem ileride Gebze adayım da, Kartepe adayım da yapılanları anlatamayacak. Benim şimdiden anlatmam lazım ki hem orada da bir talep olsun hem de adaylara faydası olsun.
“YÜZDE 98 BUÇUK TANINIRLIĞIM VAR”
***Belki de seçim zamanı olmadığı için bu kadar tartışıldı.
-Seçim dönemi koca 5 yılı anlatmak kolay değil. Şimdiden anlatacağım, şimdiden akılda bırakacağım seçmende ki, belediye başkan adaylarım iddia koysun. Ben tanınırlığımı ölçtürmüştüm yüzde 98.5 tanınırlığım var. Hiçbir sorunum yok. Büyükşehir nezdinde o billboardlara da ihtiyacım yok. Sosyal medya gücüm de yüksek oradan da ciddi takip ediyor insanlar. Bir de anlayış yerleştirmek istiyorum insanlara.
“KOCAELİ’YE MODEL OLUŞTURUYORUM”
***Nasıl bir anlayış?
-Şöyle diyeyim. Mesela İstanbul sadece 16 milyona mı hizmet ediyor? Hayır, sosyal belediyecilik anlamında bir fotoğraf gösteriyorlar. Herkese adil, eşit, hizmet anlayışını yerleştirmeye çalışıyorlar. Mansur (Yavaş) Başkan sadece başkenti mi yönetiyor? 11 büyükşehir Türkiye’ye bir model oluşturmaya çalışıyor. Benim de İzmit olarak Kocaeli’ye bir model gösterme kararlılığım var. Yeni bir sosyal, halkçı, kamu kaynaklarını doğru kullanan, israf etmeyen, israfın önüne geçen, halka soran, halkla karar veren, katılımcı gibi gibi birçok başlığı empoze etmeye çalışıyoruz.
“CEKETİMİ KOYSAM KAZANIRIM YOK”
***Siz de Kocaeli’nin bütününe bir fotoğraf ortaya koyma çabasındasınız yani?
-Evet çünkü ben bunu göstermezsem burada başarılı bir belediyecilik yapamam. Bir de İzmit Kocaeli’nin kalbi, sadece İzmit’e hitap etmiyor. Bir de denge unsuru olması gerekiyor, bir tane muhalefet var. Artık dikkat ederseniz diğer belediyeler de öyle kafasına göre hareket edemiyor. Öyle artık ceketimi koysam alırım muamelesi eskiye oranla azaldı. Bunu halk daha iyi değerlendirir tabii.
“HANİ UÇACAKTIK BU SİSTEMLE”
***Yıllardır CHP büyükşehirde iddia koyamadı. Geçen dönemde de ittifak ortağına verdi. Potansiyel adaylardan biri olarak ‘Biz Kocaeli’yi alırız’ diyor musunuz?
-Ben o zaman da alacağımızı düşünüyordum. Gelecekte önce genel iktidar seçimleri olacak, bu biraz da o seçimlere bağlı. Görünen tablo ortada, siyasetin genel algısı ortada, insanların ekonomik sıkıntıları ortada, yanlış politikalardan kaynaklı sıkıntılar ortada. Hep uyardığımız şeyler, sistem ortada. Hani uçacaktık bu sistemle? Daha ikinci senesinde sistem çöktü ama söyledik bunları. Güven olmazsa, dış politikada herkesle kavga eden bir politikamız olursa Türkiye’de işleri yürütmek doğru olmaz. Ben en başından beri ne düşünüyorsam yine onu düşünüyorum. Önümüzdeki seçimde farklı bir tablo yaşanacak, bizim genel bir profil seçme nedenimiz bundan kaynaklanıyor. Bugün İBB neden kendi sınırlarına çıkıyor? Burada yapılan çalışmanın İstanbul’da ne faydası olabilir? Diğer belediyeleri de kazandırmak adına burada iddia koyuyoruz.
“BÜYÜKŞEHİR’LE SİYASET ÜSTÜ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
***Büyükşehir Belediye Başkanı’yla diyaloglarınız nasıl? Herhangi bir engellemeyle karşılaşıyor musunuz?
-Sonuçta onlar da bir siyasi partiye üyeler ve partilerinin başarılı olması için uğraşıyorlar. Zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar oluyor ama bunların üzerinde durmuyorum, çözümcü olmaya çalışıyorum. Kavgayla, gürültüyle değil hizmet konusunda beraber hareket etmeye çalışıyoruz.
***Peki, Başkan Büyükakın ile İzmit adına müzakere yapıyor musunuz?
-Bu konuda da bir çekincemiz yok bir şey olduğunda arıyoruz. İşte Fethiye Caddesi’nde halka sorduk, belirledik daha sonra da büyükşehir ile altyapı için konuştuk. Bir şey olduğunda beraber yaptığımız şeyler de oluyor. Olabildiğince siyaset üstü olmaya çalışıyoruz çünkü şu an seçim yok, onlar için de bizim için de.
***Engellemeler oluyor mu yani?
-Halkın menfaatine olan şeyler de biz gayet çözümcü olmaya gayret ediyoruz.
“TAHİR BEY’İN CEVAP VERMESİ DOĞRU OLUR”
***Büyükşehir Belediye Başkanı’nın diğer ilçelerde belediye başkanlarıyla gezdiğini ancak burada sizinle gezmediğini söylemiştiniz. Peki, siz programlarınıza çağırdınız mı?
-Bunu benim söylememe gerek yok, herkes görüyor zaten. Biz yaptığımız tüm programlara protokolü çağırıyoruz. Genel başkanların geldiği programa bile çağırdık hatta ben kendim aradım sayın başkanı ama Ankara’daydı. Onun üzerinden siyaset yapacak değilim zaten tüm programlara büyükşehir başta olmak üzere tüm protokolü davet ediyorum. Eksik bırakmadık bu konuda ama bu tür şeylere Tahir Bey’in cevap vermesi daha doğru olur. Önemli şeylerimize mutlaka davet ediyorum.
“TOPA ENGELLEMEYLE GİRDİLER”
***İlk zamanlarda meclisi daha sert bir üslupla yönetiyordunuz ama son zamanlarda daha ılımlı bir Fatma Kaplan Hürriyet görüyorum ben. Bu moda geçmek biraz bu makamda olgunluk kazanmakla mı ilgili yoksa eleştiri mi aldınız?
-Yok eleştiri almadım. Hatta tam tersi insanlar daha da had bildirmemi, sert olmamı istiyorlar ama ben de ondan çok hoşlanmıyorum. Çünkü bizim derdimiz hizmet ve çözüm üretmek. Kavganın içerisinde çözüm üretemiyorsunuz. Bundan da bir sonuç çıkmıyor. Sonuç çıkarmak zorundayız. O yüzden de mecburen uzlaşmak zorundayız. Burada da en nihayetinde biz iktidarız ve iktidarın olgunluğunu göstermek durumundayız.
***Yeni seçildiğinizde meclislerde kavga gırla gidiyordu?
-E yani AKP’li arkadaşların da en baştaki tavırlarını gördünüz çok gereksiz ve anlamsız tartışmalara girdiler. Bazen anlamsızca bakıyorum ‘Buradaki amaç ne acaba?’ diye. Topa engellemeyle girdiler. Yahu kreş müdürlüğü niye kurulmaz bir belediyede? Bana bir Allah’ın kulu anlatsın. Diyelim ben kreşi açtım, ben öğretmeni hangi kadroya alacağım? Öğretmen kadrom yok, eğitimci kadrom yok. Veteriner İşleri’ne hayır deyip sonra neden çekimser kalırsın? Evet bile diyemiyorsunuz. Kurduk fena mı oldu? Şu an 4 tane veterinerim var öyle ya da böyle daha fazla müdahale edebiliyorum sokak hayvanları konusunda.
“BANA BİR SENE KAYBETTİRDİLER”
***Araç satın alımında da epey ayak sürdüler ama sonunda izin çıktı?
-Satın alma meselesi tam bir sene kaybettirdi bana. Ben babamın parasını değil milletin parasını harcıyorum. 15-16 milyon o ihalelere gidiyor. Şimdi ben bir sene önce satın alsaydım bugün o paralar tasarruf olarak başka hizmette kullanılacaktı. 75 aracı 27 milyona aldım, artık eski ekonomi yok kiralama fiyatlarını görüyorsunuz. Firmaları da kurtarmadığı için, kiralamanın satın almadan daha fazla bedelleri var artık.
“HADİ HEPİMİZ KİRALIK ARACA BİNELİM”
***İyi güzel de kiralık aracın masrafının daha az olduğu söyleniyor? Yan giderlerle artı eksi yapıldığında satın almanın zarar olduğunu ifade ediyorlar?
-Madem daha ekonomik niye özel hayatımızda da kiralık araca binmiyoruz? E hadi hepimiz kiralık araca binelim o zaman? Onda da hepsini vermediler zaten ben şimdi yarısını satın aldım yarısını yine kiralıyorum. Bana 52 milyon totalde verilseydi bugün hiç kiralama yapmadan bir ödeme kalemim olacaktı ve kredi ödeyecektim. Kira öder gibi 3 yıl sonra 200’e yakın araç belediyenin olacaktı. Bütün arabalar her gün bozulsa bile tamir masrafları o kadar gider çıkarmıyor. Benim derdim milletin parasını har vurup harman savurmamak olabildiğince tasarruf yapmak. Bakın, İBB’yle iş birliğimiz sonucunda yakıt ihalemizi onlar aldılar. Şu an bile biz yakıta 300 bin TL fazla para verecekken daha düşüğe aldık. Yazık günah değil mi 300 bin TL’yi niye dışarı atayım? 300 oraya, 500 oraya, 1 milyon oraya deyip umursamazsan böyle gider kaynaklar. Doğru kaynak yönetimi dediğimiz şey insanların parasını doğru kullanmak.
***Bazen her detayla siz ilgilendiğiniz için eleştiri alıyorsunuz, bu sizin de kulağınıza geliyor mu?
-E olacak bunlar. İlgilenmezsem kontrol de edemem. Yarın öbür gün olumsuzluk olduğunda ‘personel yapmış diyemem’ Kimse de başkanın günahı yok demez.
DEVAMI YARIN…