“Plastikten uzak duralım” deyip Plastik bardaktan su içtiler

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve Oyuncu Engin Altan Düzyatan, Kartepe Zirvesi’nde “Denizler ve Geleceğimiz” panelinde iki taraf da plastiğin zararlarına değinmesine rağmen daha sonra plastik bardaktan su içtiler. Başkan Büyükakın ve Düzyatan bu durumu fark edince güldüler

“Plastikten uzak duralım” deyip Plastik bardaktan su içtiler

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve Oyuncu Engin Altan Düzyatan, Kartepe Zirvesi’nde “Denizler ve Geleceğimiz” panelinde moderatör Seda Öğretir’in sorularını yanıtladılar.

“EVSEL ATIKLARLA DENİZLERİMİZİ KİRLETTİĞİMİZ İÇİN OLUŞUYOR”

Müsilajla ilgili eylem planı hakkında konuşan Başkan Büyükakın şunları söyledi: “Müsilaj bir mikroorganizmanın sebep olduğu, denizin yüzeyinde görünce fark ettiğimiz ama denizin içinde var olan bir organizma. O organizma azot ve fosfat yiyerek güçleniyor. Asıl mesele denizdeki azot ve fosfor miktarını azaltmak. O azot ve fosfor bizim evsel atıklarla deniz kirlettiğimiz için oluşuyor. İkinci etken Susurluk havzasında yapılan yanlış tarım uygulamaları denize ulaştı. Bulgaristan üzerinden Karadeniz’e, Karadeniz’den bize ulaşan bir kirlilik de var.

“EYLEM PLANI GAYET İYİ GİDİYOR”

Bütün bunları içeren 22 maddelik bir eylem planı açıkladık. Marmara Denizi’ne günde 4.3 metreküp atığın yüzde 53’ünden biraz azı ön arıtmayla denize salınıyor. Azotu aldığınızda biyolojik arıtma yapmış oluyorsunuz. İleri biyolojik arıtma yapılmadan denizdeki azot ve fosfatın azalması mümkün değil. Bu mikroorganizma oksijeni de tükettiği için Marmara denizini kurtarmak mümkün değil. Bu tespitleri yaptıktan sonra Marmara Denizi kıyılarındaki belediye başkanları, valiler ve akademisyenlerle çalışmalar yaptık. O eylem planı gayet iyi gidiyor.

“TESİSLERİMİZİN YÜZDE 72’Sİ İLERİ BİYOLOJİK ARITMA İÇERİYOR”

TÜBİTAK MAM‘la bir işbirliği protokolü hazırladık. TÜBİTAK başkanımız o heyetin başkanlığını yapıyor. Azot ve fosfatın önce denize ulaşmasını engelleyecek çalışmaları, denizin yukardan gözlemlenmelerini sağlanmasını söylüyor. Dengeleme maksatlı yük gemilerinde su alınır ve bırakılır. Siz Hint Okyanusu’ndan su alıp buraya baktığınızda başka bir biyolojik türü denize bırakıyorsunuz. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak bizim tesislerimizin yüzde 72’si ileri biyolojik arıtma içeriyor. Geri kalan 28’i ileri biyolojik arıtmaya geçirmek için harcayacağımız para 1 milyar lira. Büyük bütçeler lazım 20 milyar TL’ye Marmara denizinde bu arıtma tesislerinin kurulması için para harcanması lazım.


“BALIK YEMEK İÇİN TUZ HAVUZLARI GEREKECEK”

Başkan Büyükakın’ın ardından konuşan Engin Altan Düzyatan da plastik kullanımı hakkında şunları söyledi: “Sularımız yok olmayacakmış gibi hissediyoruz ama dışardan bize eklenen bir su yok. Ciddi bir oranda sularımızı kirletiyoruz özellikle endüstriyel devrimden sonra ucuz tüketimin artmasından sonra kirlik arttık. Plastiklerin yüzde 60’ı doğaya salınıyor. Bunlar yağmur sularıyla bir şekilde yer altına ya da okyanuslarımıza karışıyor. Görünmez plastikler olması olmadıkları anlamına gelmiyorlar. İçtiğimiz suların hiçbiri tamamen sağlıklı değil. 2050’li yıllarda balık yemek istediğimizde özel bir tuzlu su havuzu yapmamız gerekecek.


“TEK KULLANIMLIK PLASTİKLERDEN UZAK DURMAMIZ GEREKİYOR”

Tabii karanlık bir tablo varken teknoloji çok hızlı gelişiyor. Yeni bir plastikleri temizleyecek mikroplastikleri temizleyecek bir cihaz çıkmış. Bunun ne kadar maliyeti olacağı tartışılıyor ama o kadar da umutsuz bir durumda değiliz. Tek kullanımlık plastiklerden uzak durmamız gerekiyor. Özellikle belediyelerin de uzak durması gerekiyor. Hepimizin evinde çatal bıçak var, yemek söylerken ‘Bana çatal bıçak yollamayın’ demek bile yeterli. Ancak pandemiden sonra bu plastik kullanımı arttı.

“JAPONYA’DA ÇÖPÜNÜZÜ AYIRMAZSANIZ CEZA YİYORSUNUZ”

Benim bu yüzden belgesel çekmekteki amacım plastik kullanımını azaltabildiğimiz kadar azaltmak. Bütün dünya işin sonuna geldiğimizin farkına. Sürdürülebilirlik değil artık derdimiz, dirence doğru ilerledik. Kanun baktı ki sistem çökmek üzere, içecek suyunuz kalmayacak, direkt kanserojen madde içiyorsunuz. Gereken kanunlar koyuldu zaten mesela Japonya’ya gidin çöpünüzü 9’a ayırmazsanız ceza yiyorsunuz. Otele gidiyorsunuz, çöpünüzü ayırmazsanız ceza yiyorsunuz. Başka bir bölgede çöpü 48 parçaya ayırmazsanız ceza yiyorsunuz.”

“YAŞAM BİÇMİMİMİZİ SORGULAMAMIZ GEREKİYOR”

Düzyatan’dan sonra konuşan Başkan Büyükakın “Bu tür anlatımlar bir taraftan farkındalığın yaratılması açısından çok önemi. Akademisyenler dünyanın maruz kalacağı risklerden bahsetmeye başlayalı uzun süre oldu. Biz aslında işin önleme tarafı var, biz apandisti patlayana kadar doktora gitmeyen insanlarız. Biz deprem şehriyiz, 99’da herkes o hafızayı canlı canlı yaşadı. Sonra bir sarsıntı olana kadar deprem konusunu unutuyoruz. Bizim meselemiz çok konuşmak ama takibini yapmamak. Algıyla ilgili problemler var yalnız. Masamızda plastik bardak varken denizle ilgili kirlenmekten bahsediyoruz. Ben size denizdeki çeşitliliğin artması için denizi nasıl temizlediğimizi anlatabilirim. Denizdeki popülasyon artsın diye denize balık bırakıyoruz. Bizim yaşam biçimimizi bir daha sorgulamamız lazım. Atıklarınızın 48 parçaya ayrıldığı bir yerde atık yapmamayı tercih edersiniz. Kocaeli’de kişi başı 0.9 kilodur çöp seviyesi ama Japonya da ise 3 kilodur. Ülkeler geliştikçe çöp miktarı da artıyor. Biz başımıza bir şey gelmeden, dünya kendini yok etmeden kendimizi sorgulamalıyız. Depremde sadece 1 kişi öldü o da sadece fay hattına düşmesi nedeniyle öldü, geri kalan herkes binalarda öldü. Bizim yüzümüzden. Özetle başımıza bir dert gelmeden biz akıllanmıyoruz. O yüzden en büyük unsur sivil toplum örgütleri.”

“AFRİKA TEMİZ SUYA ULAŞMAYA ÇALIŞIRKEN BİZ SULARI TÜKETİYORUZ”

Başkan Büyükakın’ın ardından çektiği belgeselleri anlatan Düzyatan şunları söyledi: “Benim fotoğraf merakım var afrikaya gittiğimde orada çocukların suya ulaşamadığını gördüm. İnsanlar hayvanların su içtiği yerlerden su içtiğini gördüm. Onu görünce bir şey yapabilir miyim diye bir hayale kapıldım. Afrika’da şuna kanaat getirdim, biz suya ulaşabiliyoruz ve hemen tüketiyoruz ama Afrika’da insanlar ulaşamıyor. Ben de çektiğim belgeselle edindiğim gelirle bir topluma su kazandırdım. O zaman problemin daha büyük olduğunu fark ettim. Afrika temiz suya ulaşmaya çalışırken biz sularımızı tüketiyoruz. Araştırmaya başladığımda bir belgesel daha yaptım. 5 ayrı ülkeye gittik ve 5 ayrı ülkede en acil yardıma ihtiyacı olan yerlerin de uzak doğu olduğunu öğrendik.

“DOĞANIN BİZE İHTİYACI YOK”

Batı tüm çöpünü uzak doğuya yolluyordu. 2012’de çin çöp alımını yasaklayınca Endonezya ve Filipinler’e kaydı. Şu anda biz de İngilizlerin çöpünü alıyoruz. Uzakdoğu ülkelerinde durum gerçekten çok kötü. Herkes sokaklarda yemek yiyor, evlerde mutfak yok, gelişmiş bir toplum olmadığı için de yiyen atıyor oraya. Onlar da toplayıp burada gözükmesin diye denize atıyorlar. Sürekli denizde yüzden çöplerle karşılaşıyorsunuz. Endonezya’ya atılan çöp bizi ilgilendirmiyor değil aslında. Biz doğanın bir parçası olduğunu unuttuk, doğayı bizim bir parçamız sanıyoruz. Doğanın bize ihtiyacı yok ama bizim doğaya ihtiyacımız var. Eğer doğal kaynaklarımızı korumazsak, kaygı duyuyorum çocuklarımın gelecekleri için. 21. Yüzyılda bir savaş ortamı görüyoruz ve belki bir kıtlık göreceğiz. Babam söyleyince gülerdim geçti o günler derdim belki biz de yaşayacağız o günleri. Bireysel farkındalıklar bütün farkındalıklar haline gelebilir.


“BİRLİKTE HAREKET ETMEDİKÇE AŞAMAYIZ”

Büyükakın “birlikte hareket etme kelimesinin altını çizelim aslında birbirimize muhtacız. Birlikte hareket etmedikçe ne pandemiyi ne de müsilajı aşabiliriz. Birbirimizi öyle ya da böyle severek birlikte hareket etmeliyiz.”

Kartepe Zirvesi-2022