DEVA’lılardan parlamenter sistem vurgusu “Ekonomik kriz sistemden bağımsız değil”

Ramada Plaza’da “Türkiye’nin Ekonomik Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda söyleşi düzenleyen DEVA Partililer ülkemizde yaşanan son gelişmeleri konuştu. Söyleşide söz alan DEVA Partisi Genel Başkanı Yardımcısı İbrahim Çanakçı, yaşanan krizin Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminden bağımsız olmadığını ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğini ifade etti

DEVA’lılardan parlamenter sistem vurgusu “Ekonomik kriz sistemden bağımsız değil”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcıları İbrahim Çanakçı, Birol Aydemir ve Burak Dalgın bugün Kocaeli’ye geldi. Sabah basın mensuplarıyla kahvaltıda buluşan DEVA Partililer, öğleden sonra ise bir dizi ziyarette bulundu. Son olarak Ramada Plaza’da “ Türkiye’nin Ekonomik Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda söyleşi düzenlendi. Söyleşiye DEVA Partisi Kocaeli İl Başkanı Adem Koç, Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk, DEVA Partisi İlçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri katıldı.

“BARIŞ VE HUZUR PROBLEMİ VAR”

Söyleşide açılış konuşmasını yapan DEVA Partisi Kocaeli İl Başkanı Adem Koç şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde meseleleri çözecek kadrolar var inşallah bu kadrolar iktidara gelir. Tabii ülkemizde en başta barış ve huzur problemi de var. Milletimizin huzurunu kaybetmeye tahammülümüz yok. Toplum bunu yapacak. İnşallah yakın zamanda bu tip sıkıntılardan kurtulacağız.”

BÜYÜK RESME BAKMAMIZ İCAP EDER

Söyleşide sözü alan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Çanakçı ise şunları söyledi: “Bugünün sıcak konusu merkez bankası faiz indirimi. Meselemiz daha büyük. Faiz indirimi çok önemli, Kurlarda yaşanan sıçrama çok önemli. Bunların hepsi birbirleri ile iç içe ve bağlantılı. Bizim büyük resme bakmamız icap eder. Türkiye’nin son 5-6 yıllık dönemde ekonomi kalkınma alanında ciddi bir değişim oldu.

ORTA GELİR TUZAĞI

Değişimin ana unsurlarına baktığımızda inşaata ve ranta dayalı bir büyüme, fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı yönetim anlayışı ve özellikle kredi pompalanmasına dayanan bir büyüme oldu. Türkiye orta gelir tuzağına yakalandı. Verimlilik artışlarını sürekli kılamıyorlar. Bu elimi Güney Kore, Singapur ve Malezya gibi ülkeler geçti. Biz de 2013’te o sınıra geldik. Yüksek gelirli ülkeler grubuna geçmek üzereydik. 2013’te herkes faizlerin yüzde 5’e düştüğü, Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseldiği dönemde mutfakta sayın genel başkanımız ve bizler orta gelir tuzağından bir endişe ediyorduk.

BÜYÜME POTANSİYELİ GERİLEDİ

Sayın genel başkanımız büyüme modelinin 8 yıl öncesinden değişmesi için çağrıda bulunuyordu. Bir yandan da bu çağrıları gereksiz gören bir yapı bulunuyordu. Türkiye her yıl milli gelirinde erime yaşadı. Dünya sıralamasında 21’nci sıraya geriledi. 2002’de AK Parti geldiğinde de 21’nci sıradaydık. Biz 5-6 temel sıkıntı görüyoruz ekonomiyle ilgili değerlendirmede. Türkiye’nin büyüme potansiyeli çok aşağıya geldi. Bu büyük bir risk.

HAYAT PAHALILIĞI DAYANILMAZ HALE GELDİ

İşsizlikte kronik bir artış söz konusu. Çalışmak isteyen ama umudu kırıldığı İçin iş aramayan işsizlik yüzde 15-16’dan yüzden 26’ya çıktı. Hayat pahalılığı, enflasyon canavarı zıplamış oldu. Üretici fiyatları yüzde 44, hayat pahalılığı dayanılmaz hale gelmiş durumda. Bu da derin bir yoksulluğu beraberinde getirmiş durumda. Türkiye aşırı yoksulluğu sıfırlamıştı ancak iki yılda mutlak yoksul sayısı arttı. Türkiye’nin makro ekonomisinde büyük bozulma yaşandı.

HAZİNE BORCU 143 MİLYAR ARTTI

Bütçe tekrar borç faiz bütçesi haline geldi. Borç üç yılda iki katından fazla arttı. Hazine borcu 970 milyondu şimdi 2 milyar 181 milyon oldu. Kur bir lira değer kaybettiğinde hazine borcu 143 milyar artıyor. Tüm çiftçilere verilen destek bu yıl 22 milyardı gelecek yıl 25 milyar olacak. Bu sadece kurdan gelen maliyet. Faiz ödemeleri 50 milyar seyrediyordu şimdi 180 milyar ödeyecek. Türkiye bu sarmalı kırmıştı ancak tekrar bu sarmalın içine girecek.

KAZANMAK 10 YIL SÜRDÜ KAYBETMEK 2 YIL

Merkez bankası rezervlerinin eksiye düşmesi Türk lirasının korunmasız kalması demek. Paranın itibarı ve güveni kayboldu. Buna bağlı olarak özellikle Türkiye’nin tekrar yatırım yapılabilir notunun 5-6 puanın altına geriledi. Kazanmak 10 yıl sürdü kazanmak 2 yıl sürdü. Milli paramıza olan güven erozyona uğradı. Dünyanın en büyük faizini ödüyoruz ama insanlar bizim paramıza güvenip yatırım yapmıyor.

KARA DELİKLER KAPATILMALI

Gayrimenkul hariç tüm yatırımlar eksiye düştü. Yani bizim yatırımcıların yurtdışında yaptığı yatırımlar, yabancıların bizim ülkemizde yaptığı yatırımcılardan daha fazla. 2018 haziranda yabancı portföyü 120 milyar dolar civarıydı. O da 44 milyar dolar civarına geriledi. Bu da işsizliği etkiliyor, yoksulluğu beraberinde getiriyor. Buradan çıkmak İçin iki bacaklı bir öneri düşünüyoruz. Merkez bankası, TÜİK, eski devlet planlama teşkilatının tekrar kurulmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bütçedeki israflar gibi kara deliklerin kapatılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.

SOSYAL POLİTİKALAR VE BÜYÜME POLİTİKALARI AYIRT EDİLEMİYOR

Bugün yaşanan sıkıntılar şu anki sistemden bağımsız değildir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı da ekonomiyi etkiliyor. Kredi pompalanmasına dayanan bir büyüme yapısına geçmek gerektiğine inanıyoruz. Bu büyüme modelini tamamlamak için sosyal güvenlik reformu yapılması gerektiğine inanıyoruz. Artık sosyal politikalarla, büyüme politikaları birbirinden ayırt edilemiyor. Bizim de yeni büyüme modeline geçmemiz gerekiyor.”

DEVA’lılardan parlamenter sistem vurgusu “Ekonomik kriz sistemden bağımsız değil”