Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan bugün İş Dünyası Buluşması için Uluslararası Kongre Merkezi’ne geldi. Toplantıda konuşan Bakan Elvan şu sözleri kaydetti: “Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak; üretime, ihracata ve istihdama can verenlerin, yani ekonomide çarkları döndürenlerin yanında olmaya büyük gayret gösteriyoruz. Ayrıca, sağlıklı kararlar için; ekonomideki gelişmeleri yerinde gözlemlemenin, ihtiyaçları sahada tespit etmenin ve karşılıklı iştişarelerde bulunmanın değerini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, ayrıcalıklı bir öneme sahip saha ziyaretlerimize büyük önem veriyoruz.
“KOCAELİ 15 SENEDE TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜSTÜNDE BÜYÜDÜ”
Kocaeli; güçlü üretim altyapısı, lojistik avantajları ve nitelikli insan kaynağıyla ülkemizin en dikkat çekici rol modellerinden birisi. Burada üretim çeşitliliği var. İnovasyon ve yüksek katma değer var. Gözü pek ve cesaretli girişimciler var. İşte tüm bu faktörlerin birleşmesi sayesinde Kocaeli, son 15 senede, Türkiye ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına imza attı. Bu büyümenin sürükleyici gücü ise yaklaşık 4 kata yakın artan ihracat hacmi oldu.
“ MÜCADELE DOLU BİR YIL OLDU”
Oluşturduğunuz eko-sistem, neredeyse mükemmele yakın işliyor. Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma noktasında Kocaeli’nin başarısı pek çok ilimize ilham verecek nitelikte.
Bugün sizlerle gerçekleştireceğimiz istişarelerin, önümüzdeki dönem politikaları açısından son derece müspet sonuçlar doğuracağına inanıyorum. 2020 senesi, tüm Dünya’da her türlü ekonomik ve sosyal düzenin test edildiği mücadele dolu bir yıl oldu. Küresel ekonomi 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin en derin daralmasını yaşadı, milyonlarca insan işsiz kaldı. Tüm ülkeler ellerindeki imkânlar çerçevesinde krizin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla görülmemiş ölçülerde genişleyici para ve maliye politikaları uyguladılar.
“İSTİKRAR AÇISINDAN DİKKAT EDİLMELİ”
Aşılanmanın hız kazanması, ertelenmiş talebin devreye girmesi ve geçen senenin düşük baz etkisinin de katkısıyla bu sene küresel çapta yüksek büyüme oranları bekleniyor.
Bununla birlikte; virüsün yeni varyantları, küresel toparlanmanın gücü ve sürdürülebilirliğine ilişkin soru işaretleri de oluşturuyor. Dolayısıyla, makro-finansal istikrar açısından dikkatle takip edilmesi ve temkinli olunması gereken bir dönemi yaşıyoruz.
“ENFLASYONUN KALICI OLABİLECEĞİ RİSKİNİ GÖZ ARDI ETMEMELİYİZ”
Pandemi süreci, küresel ekonomik görünüme ilişkin üç temel sorunu da beraberinde getirdi. Bunlardan ilki, küresel enflasyon oranlarındaki artış. Ekonomik aktivitenin güçlenmesi, arz-talep uyumsuzlukları ve artan emtia fiyatları küresel enflasyonu yukarı çekiyor. Emtia fiyatları artışında; salgın döneminde uygulanan genişlemeci politikalar, kuraklık ve stoklama eğilimindeki yükselişin etkili olduğunu görüyoruz. Küresel emtia fiyatlarındaki bu artış, girdi maliyetleri kanalıyla sanayicimizi de doğrudan etkiliyor. İşin bir diğer boyutu daha var. Gelişmiş ülke otoriteleri, küresel enflasyondaki bu artış eğiliminin geçici olacağını düşünse de, enflasyonun beklenenden daha kalıcı olabileceği riskini de göz ardı edemeyiz. Gelişmiş ülke merkez bankalarının önümüzdeki süreçte atacağı adımlar, küresel finansal piyasalar üzerinde doğrudan etkili olacak. Yani finansal piyasalarda küresel anlamda veri duyarlılığının artacağı bir döneme girmekteyiz.
Bu da; bizim gibi yükselen piyasa ekonomilerinde; sermaye akımları, dış ticaret ve bekleyişler yoluyla dalgalanmalar yaşanmasına sebep olabilir.
“RİSKLERİ GÖSTERİYOR”
Pandemiyle birlikte karşılaştığımız ikinci sorun, tedarik zincirinde yaşanan aksamalar oldu. Yakından takip ettiğiniz gibi, küresel çip krizi otomotivden beyaz eşyaya kadar bir çok sektörü olumsuz etkiledi, etkilemeye de devam ediyor. Arz güvenliğini tehlikeye atan bu gelişmeler, üretimin de aksamasına neden oluyor. Küresel ekonominin önündeki üçüncü sorun ise; borçluluk oranlarında yaşanan artışlar. Pek çok ülkede, gerek kamu, gerekse özel sektör borçluluk oranlarının hızla yükseldiğine şahit oluyoruz. Bu durum, küresel ölçekte kamu maliyesi dengeleri ve reel sektör bilançoları açısından da risklerin arttığını gösteriyor.
“AŞILAMADA CİDDİ MESAFE KAT ETTİK”
Bahsettiğim bu küresel resimde biz nasıl konumlanıyoruz, müsaadenizle şimdi Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, Türkiye pandeminin gerek sağlık ve gerekse sosyo-ekonomik olumsuz etkileriyle mücadelede son derece başarılı oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; çok hızlı, kararlı ve etkin adımlar attık.
Salgınla mücadelede çoğu gelişmiş ülkenin sağlık sistemi yetersiz kaldı. Türkiye’de ise sağlık alanında daha önce hayata geçirdiğimiz güçlü altyapılar sayesinde pandemi sürecini başarıyla yürüttük. Aşılamada ciddi mesafe kat ettik. Salgın sürecinde, kapsamlı ve koordineli ekonomi politikaları uyguladık.
Bu çerçevede pandemiden etkilenen tüm kesimler için tedbirler aldık. Bu tedbirlerin katkısıyla, Türkiye ekonomisi salgın sürecinde üretim kapasitesini korudu ve büyümeye devam etti.
“ 2021’DE YÜZDE 8 BÜYÜME BEKLİYORUZ”
Sanayi üretimi, güçlü ihracatın da desteği ile çarpıcı bir şekilde artarak, büyümenin motoru haline gelmiş durumda. Diğer sevindirici gelişme ise yatırımlardaki artış eğilimidir.
Başta makine-teçhizat olmak üzere yatırımlar artıyor, üretim kapasitemizi güçlü bir şekilde destekliyor. 2021’in ikinci çeyreğinde; üretim, ihracat, hizmetler sektöründeki güçlü toparlanma ve baz etkisinin de katkısıyla yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme bekliyoruz.
Aşılanma oranının daha da artmasıyla, başta turizm olmak üzere hizmetler sektöründe kademeli canlanma eğilimi devam ediyor. Öncü göstergeler ekonomide büyüme ve yatırım eğiliminin üçüncü çeyrekte de sürdüğüne işaret ediyor.
Bu çerçevede, salgınla ilgili dışsal bir şok olmaması durumunda, 2021 yılı için yüzde 8’in üzerinde bir büyüme bekliyoruz.
Büyümenin temel sürükleyicilerinin ise yatırımlar ve dış talep olması, sağlıklı ve dengeli bir büyüme patikasında ilerlediğimizi gösteriyor.
“YÜZDE ÜÇ CARİ AÇIK VERMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Bu yılın büyüme performansı açısından dikkat çekici bir diğer özelliği de, yüksek büyüme oranını düşük bir cari açıkla gerçekleştirecek olmamızdır. İhracatta Temmuz ayı itibarıyla, ilk defa yıllık 200 milyar doların üzerine çıkarak rekor kırdık. Dünya ihracatından aldığımız pay da artıyor. 2021’de; güçlü ihracat performansımız, düşen altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki artış sayesinde milli gelirin yüzde 3’ü civarında bir cari açık vermeyi bekliyoruz.
Cari açıktaki düşüş, dış finansman ve ülke risk primi baskısını azaltmada da kritik bir rol oynayacak. Bu başarının temelinde Türk sanayisi bulunuyor.
“HAMLE PROGRAMININ DESTEKÇİSİYİZ”
2002’den bu yana sanayimiz; üretim kapasitesi, üretim çeşitliliği ve yenilik yapma kabiliyeti açısından ciddi mesafeler kaydetti.
Üretimde başlayan bu yapısal dönüşümün hızlanarak devam etmesini son derece elzem görüyorum. Bu noktada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sistemli bir biçimde uygulanan Hamle Programının en büyük destekçisi olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Büyüme konusunda altını özellikle çizmek istediğim birkaç husus bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, büyüme dediğimiz olgu sadece rakamlardan ibaret değil.
Yüksek büyümeyi gerçekleştirdiğimizde, görevimizi tamamlamış hissetmiyoruz.
“MALİYE POLİTİKASI ADIMLARINI ATTIK”
Biz istikrarlı, kapsayıcı ve istihdam oluşturan, çevreyi koruyan, yüksek verimliliği ve rekabetçiliği sağlayan ve hepsinden önemlisi de gelir dağılımı adaletini en iyi şekilde tesis eden bir büyümeyi sürekli kılmanın peşindeyiz.
Bahsettiğim bu çerçeve, makroekonomik istikrarın daha da güçlendirilmesiyle mümkün.
Dolayısıyla; fiyat istikrarı, mali disiplin ve güçlü finansal sektör hedeflerimizden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Büyüme performansımızla küresel ölçekte belirgin şekilde olumlu yönde ayrışırken, tüm Dünya’da olduğu gibi, uygulanan politikaların olumsuz yan etkileri de ortaya çıktı. Maalesef; kurlardaki oynaklık, enflasyon ve ülke risk primimiz artış gösterdi. Bu olumsuz yan etkileri azaltmak amacıyla, 2020 son çeyreğinden başlayarak kararlı para ve maliye politikası adımları attık. Verimli ve nitelikli yatırım ortamı için düşük enflasyon, kur istikrarı, risk algısının azaltılması ve bekleyişlerin iyi yönetilmesi kritik önemdedir. Bu nedenle önümüzdeki en temel önceliğimiz enflasyon eğiliminin bir an önce terse çevrilmesidir. Bu çerçevede; ihtiyatlı ve kararlı para ve maliye politikaları uygulamaya devam etmemiz gerekiyor.
“ÖTV GELİRİMİZDEN FERAGAT EDİYORUZ”
Kur istikrarını sağladığımız ve bekleyişleri iyi yönettiğimiz ölçüde enflasyonu düşürme başarımız artacaktır. Para politikasının etkinliğini güçlendirmek adına, maliye politikalarımızla da enflasyonla mücadeleye destek veriyoruz. Örneğin akaryakıtta eşel-mobil sistemi uygulaması kapsamında KDV ve ÖTV gelirimizden feragat ediyoruz.
KDV, ÖTV ve stopaj indirimleri ile bir yandan salgından en fazla etkilenen sektörleri desteklerken, diğer yandan da enflasyonla mücadeleye destek veriyoruz. Bu çerçevede, kamu maliyesi tarafında yapılan indirim ve fiyat ayarlamaları sonucunda 103 milyar liralık kamu gelirinden vazgeçtik. Ayrıca son dönemde, iç talebin dengeli artışını destekleme amacıyla makro-ihtiyati tedbirleri de uygulamaya aldık ve bu tedbirlerin olumlu etkisini kısmen görmeye başladık. Yılın son çeyreğinde enflasyon eğiliminin belirgin bir düşüş sürecine girmesini öngörüyoruz.
“SON DERECE DİKKATLİ BİR YAKLAŞIM SERGİLİYORUZ”
Kamu maliyesi alanına da özel bir parantez açmak istiyorum. Bütçe gelişmeleri yıl sonu hedefimizle uyumlu gidiyor. Temmuz ayında bütçe giderlerinde; emekli ikramiyeleri ile planlanmış faiz, yatırım ve cari nitelikli ödemelerden kaynaklı nisbi yükseliş gerçekleşti. Ancak bu durum; merkezi yönetim bütçe harcamalarında ve açığında toplam genişlemeyi değil dönemsel artışı gösteriyor.
Nitekim yılın ilk 7 ayında bütçe açığı, geçen yıla kıyasla yüzde 43,7 oranında azalıp 78 milyar lira olarak gerçekleşti. Mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3,5 olarak tutma hedefimize sadığız, bu konuda en ufak bir tereddüt bile yok. Borçlanma konusunda da son derece dikkatli bir yaklaşım izliyoruz.
Uyguladığımız borçlanma politikaları sayesinde, yurtiçinden döviz cinsi borçlanmayı kademeli olarak düşürmeye başladık.
“ÜRETİCİLERİMİZİN YÜKÜNÜ AZALTACAK”
2021 yılında yurtiçinden yaptığımız döviz cinsi borçlanma, döviz cinsi ödemelerin yaklaşık yarısı kadar. Borç yönetiminde bir diğer amacımız, maliyetleri de dikkate alarak borçlanmanın vadesini mümkün olduğu kadar uzatmak. İzlediğimiz yaklaşım sayesinde yurtiçinde borçlanmanın vadesini 34 aydan 52 aya yükselttik. Bu stratejiler sayesinde faiz yükünü azaltarak, bütçede alan oluşturmak ve bu alanı da ihtiyaç duyulan yerlerde kullanmak istiyoruz. Mart ayında açıkladığımız Ekonomi Reform Programında üretim, istihdam, yatırım ve ihracatı ekonomi politikalarımızın odağına aldık. Bu alanları desteklemek ve üreticilerimiz üzerindeki yükü azaltmak üzere önemli adımlarımız olacak.
Ben bu noktada finansman ve beşeri sermaye gibi alanlardaki politikalara kısaca değinmek istiyorum. Uzun vadeli ve uygun koşullarda finansman sağlamanın sizler için taşıdığı önemin farkındayız.
“SANAYİ VE TİCARET BAKANLARIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Buradan hareketle KGF destekli üç yeni mekanizmayı başlatıyoruz. İlk olarak; Likidite sıkıntısı çeken küçük ölçekli firmalara, ilave istihdam ettikleri her bir kişi için KGF kefaletiyle krediye erişim imkânını,ikincisi; imalata dayalı ve ihracatı önceleyen yatırımlara KGF teminatı ile 5. ve 6. bölgelerde uzun vadeli kredi desteğini, Üçüncüsü; ihracat potansiyeli yüksek olan KOBİ’lerin dış pazarlara açılmalarını teşvik etmek üzere Eximbank Kredi Destek Paketini devreye alıyoruz. Ben huzurlarınızda Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ile Ticaret Bakanımıza desteklerinden ötürü teşekkür etmek istiyorum.
“SANAYİCİLERİN YÜKÜNÜ AZALTMAK İÇİN…”
Bahsettiğim tüm bu paketler, reel ekonomiyi, üretken kesimleri teşvik amacını taşıyor.
Mevcut kaynaklarımızı seçici ve odaklı bir yaklaşımla, ekonomik potansiyelimizi daha da geliştirmek için kullanacağız. Sanayicilerimizin ara eleman bulma konusunda yaşadıkları sorunların farkındayız. Bu sorunun çözümüne yönelik hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Mesleki Eğitim Merkezlerine olan ilgiyi artırmak için gençlerin kalfalık döneminde aldıkları ücretleri artıracağız. Sanayicinin yükünü hafifletmek için de, bu merkezlerden eğitim alan öğrencilerin ücretlerini biz ödeyeceğiz. Milli Eğitim Bakanımızla bu konuya ilişkin geçen hafta çok verimli bir toplantı yaptık. Bu alanda atacağımız adımların, istihdam piyasalarında ciddi bir dönüşümü teşvik etmesini bekliyoruz.
“KÜRESEL PİYASA TÜRK GİRİŞİMCİLERİNDEN BAHSEDİYOR”
Şunu çok net görebilmek gerekiyor.
İş dünyamızın vasıfları ve kabiliyetleri çok yüksek. Gencecik girişimcilerimiz, dünyada da adlarından söz ettirecek işlere imza atıyorlar. Küresel piyasaların yakından takip ettiği basın organları bile Türk girişimcilerinin başarılarından bahsediyor. Biz yeter ki kendimize güvenelim, yeter ki şevkimizi hiç kaybetmeyelim. Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir problem bulunmuyor.
“FİKİR ALIŞVERİŞİ YAPMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
En yenilikçi fikirlerin Silikon Vadisinden değil, Kocaeli’ndeki Bilişim Vadisinden çıkmaması için hiçbir engel yok. Türkiye, üretim ve inovasyon kabiliyetleriyle rakipsiz bir Bölgesel Üs olabilir. Bunu başaracak vizyona, enerjiye ve altyapıya fazlasıyla sahibiz. Biz kamu tarafı olarak; reel sektörün önünü açacak, belirsizliği azaltacak ve karşılaşabileceğiniz pürüzleri giderecek tüm adımları atmaya devam edeceğiz. Bu süreçte sizlerle işbirliği ve fikir alışverişi yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Kapılarımız sonuna kadar açık. Sorunlarınızı, görüşlerinizi ve en önemlisi de bunlara ilişkin çözüm önerilerinizi bekliyoruz. Ben bu vesileyle sözlerimi noktalarken; bugünkü toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, her birinize katılımınız için teşekkür ediyor, sizleri tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Yaw hee hee - Büyüyoda bize mi büyüyor..bizim cep küçüldükçe küçülüyor ge-ci-ne-mi-yo-rum..nokta
Dr Ersoy Kandemir - Ciddi misiniz?Euro 10 boşuna değil ya!
Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.