Tamer Solakoğlu’ndan Sarıbay’a “İnce” gönderme!

CHP Kocaeli Milletvekili Aday Adayı Avukat Tamer Solakoğlu, kendisi gibi avukat olan CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay’a temayül yoklaması üzerinden “İnce” bir gönderme yaptı. Solakoğlu, kişisel problemlerini temayül sonucu hazırlanan listeye yansıttığı konuşulan Sarıbay’a Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’yi aday göstermesini örnek gösterdi

Tamer Solakoğlu’ndan Sarıbay’a “İnce” gönderme!

1989 yılında SHP ile başladı siyasi hayatı. İlerleyen süreçte CHP’de yöneticilik noktasında görevlerde bulundu. İki dönem Kocaeli Baro Başkanlığı görevinde de bulunan Avukat Tamer Solakoğlu, 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerinde CHP milletvekili aday listesinde 6. sıradaydı. Seçilmesi imkansız bir sıradan aday yapılmasına rağmen köy köy, sokak sokak dolaşarak partisi için kendi deyimi ile ise ülkenin geleceği için çalıştı.

24 Haziran 2018 genel seçimlerinde de yine kendi deyimi ile ülkedeki kötü gidişata dur demek, ülkenin cumhuriyet değerlerine, fabrika ayarlarına geri dönmesi için aday adayı oldu CHP’den. Kendisi ile keyifli ve pek çok konuyu kapsayan bir söyleşi gerçekleştirdik. Kocaeli’nin sorunlarında ülke meselelerine, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayından partisinin İYİ Parti’ye 15 vekil takviye ve ittifak hamlesine kadar pek çok konuda görüş beyan eden Solakoğlu, CHP adaylarının belirlenmesi noktasında genel merkezin il yönetimlerine gönderdiği temayül talimatı ile ilgili sıkıntısını da aktardı gazetemize.

Bu temayülün tüm eksikliklerine rağmen yapılmasını olumlu bulduğunu belirten Solakoğlu, CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay’ın temayül sonucu Ankara’ya göndereceği listede kişisel husumetlerini ön planda tuttuğunu duyduğunu, bu söylentilerin kendi kulağına da geldiğini ifade ederek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce hamlesini örnek gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun kurultayda karşısına çıkan bir ismi, İnce’yi Cumhurbaşkanı aday yaptığını hatırlatan Solakoğlu, kişisel meselelerin toplum yararına yok sayılması, ülke çıkarlarının önüne geçmemesi gerektiğini aktardı. Yani Sarıbay’a İnce üzerinden ince bir gönderme yaptı. Solakoğlu, söyleşimizde Cedit Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüme de değinerek çıkarılan kanun ve yerel yönetimin de halka sahip çıkmaması ile mahalle sakinlerinin mağdur edildiğini vurguladı.

Solakoğlu, ekonomideki gidişatı da esnafı gezen biri olarak çok sıkıntılı gördüğünü belirtti. Solakoğlu, CHP’nin Kocaeli’deki milletvekili hedefinin ise en az 5 olması gerektiğini, bunun altında bir sayının ise başarısızlık olacağını vurguladı.

Solakoğlu ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizle sizi baş başa bırakıyoruz.

SEÇİLEMEYECEĞİM SIRADAYKEN ÇALIŞTIM

24 Haziran 2018’de gerçekleştirilecek olan seçimler için de milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundunuz… Neden adaysınız?

-2002 yılında iktidara geldiğinden beri AKP, önce insanlarımızı yoksullaştırdı, sonra da bu yoksullaştırdığı insanları yönetti. Yani AKP aslında bugün yoksulluğu yönetiyor. Öncelikle buna dur demek için… Sonrasında da 2010 yılından beri AKP aslında gerçek yüzünü göstermeye başladı. Giderek demokrasiden uzaklaşan tek adam diktatörlüğüne giden bir süreci izledik. 16 Nisan 2017 tarihli yapılan referandumda da bu iyice su yüzüne çıktı. Bir hukukçu olarak görevim olduğunu düşünüyorum açıkçası. Bu gidişata ‘dur’ demek, bu ülkenin tekrar demokratik parlamenter çoğulcu sisteme dönmesi ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, yargı bağımsızlığının tahsis edildiği döneme dönmesi için bir görevim olduğunu düşündüm. Görev bilinci içerisinde bir hukukçu olarak, bir vatandaş olarak, bir baba olarak tekrar aday adayı olmaya karar verdim. Eğer partim beni aday olarak gösterirse de bütün amacım bu ülkenin tekrar rayına oturması, fabrika ayarlarına, cumhuriyet ayarlarına geri dönmesi için çalışmak.

Adaylık noktasında kendinizi şanslı görüyor musunuz?

-Bütün adayların aynı şansta olduğunu düşünüyorum ama açıkçası kendimi şanslı görüyorum. 2015 genel seçimlerinde aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilemeyecek bir sırasında yer almama rağmen o zamanki görev bilinciyle sahada çok güzel çalışmalar yaptığımıza inanıyorum. Kocaeli’nin bütün ilçelerini, bütün köylerini neredeyse gezdik. Vatandaşlarımızla, hemşerilerimizle birlikte olduk. Hem vatandaşlarımızın hem de örgütlerimizin bu çalışmalarımı gördüğünü, onların teveccühlerini aldığımı düşünüyorum. O dönemde yaptığım çalışmaların bu döneme yansıyacağına inanıyorum açıkçası. Şanslı görüyorum kendimi.

TEMAYÜLDE 7 İLÇEDE İSMİM VAR

CHP’nin temayül kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Kocaeli’de sağlıklı bir temayül yürütüldü mü?

-Öncelikle bu dönem aday adaylığı başvuru sürecinde genel başkan yardımcılarımızdan biriyle bir mülakat, görüşme yapma olanağı buldum. Bizim bölgemizden Genel Başkan Yardımcımız Faik Öztrak sorumlu idi. Bütün aday adayları gibi ben de kendisi ile görüştüm. Görüşmem sırasında da özellikle Kocaeli kentinde siyaset yapmanın zorluğunu, Kocaeli’nin sanayi kenti olması sebebiyle çok fazla göç aldığını, buraya göç eden insanların iş bulmak, çalışmak umuduyla geldiklerini ama bu umutlarının AKP’nin iznine, icazetine bağlı olduğunu, bunun için de AKP’nin ağına düştüklerini anlattım. Kocaeli’deki bütün belediyelerin 2009 yılından itibaren AKP’nin elinde olmasının da CHP için dezavantaj olduğunu aktardım. Ancak Kocaeli’de başarılı olunabileceğini, örgütlerimizin, adaylarımızın ve partililerimizin çalışmasıyla bu gidişatın değişebileceğini söyledim. Bizim yapmamız gerekenin Kocaeli halkının kendisini görebileceği Kocaeli’de yaşayanları kapsayan bir milletvekili aday listesi hazırlamak olduğunu anlattım. Bana şöyle bir soru sordu; ‘Yapamıyor muyuz?’ ‘Yapamadık’ dedim. Yapamadığımızı 2015 yılında AKP, 7 vekil çıkarırken bizim 3 vekilde kaldığımızı anlatarak açıkladım. Şimdi bunun sonrasında tabii bunu yapabilmek için bir temayül yapılmasının genel merkezce il başkanlığımıza iletildiğini sonradan öğrendik. Öğrenebildiğimiz kadarıyla yine çok da açıkçası bilgi sahibi değiliz, bölgesel dengeler gözetilerek 13 ismin yazılması gibi talep gelmiş il başkanlığına. İl başkanlığımız da bu talebi ilçe başkanlıklarımıza iletmiş ve 13 tane isim yazılması şeklinde bir istekte bulunmuş. İlçe başkanlıklarımız da farklı şekillerde uygulamalar yaparak kimisi ilçe yönetim kurullarından oluşan bir heyetle mahalle temsilcilerini de çağırarak bir aday belirleme şeklinde bir süreç içerisine girmişler. Bazı ilçelerimiz de ‘biz böyle bir aday belirleme hakkını kendimizde görmüyoruz’ diyerek bu listeye hiç katılmamış. Şimdi aslında bir temayül uygulamasının yapılmasını ben doğru buluyorum. Ama ne yazık ki süreçte şeklin çok farklı olduğunu, şeklin yanlış uygulandığını düşünüyorum. Bu daha böyle demokratik bir şekilde yapılabilirdi. Geçen de biz bir aday adayı tanıtım toplantısı yaptık. O tanıtım toplantısından sonra il başkanlarımı daha önceden ilçe örgütleri ile irtibat haline geçerek işte ilçe başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ve gençlik kolları ile kadın kolları üyelerimizden oluşan bir temayül uygulamasının yapılacağını belirterek böyle bir uygulama içerisine gidilebilirdi. Ben yine de yapılanın bu şekilde de doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü örgütlerde kimin isminin ağırlıkta olduğu, örgütlerin kimle çalışmak istediğini gösteren bir belgedir diye düşünüyorum.

Peki, bu temayülden başarı ile çıkabildiniz mi?

-Tabii kendi açımdan düşünürsem ben yaklaşık 12 tane ilçenin 7 tanesinde ismimin olduğunu, Gölcük ve Karamürsel’de ise 2. sırada çıktığımı biliyorum. Batı yakası dışındaki 8 ilçeden Başiskele hariç 7 ilçede ismim var. Tabii şöyle bir şey söz konusu; 7 ilçede listedeyim ama il örgütünün Ankara’ya götüreceği listede yer alıp almadığım konusunda bilgi sahibi değilim. Aslında bizim partimizde olması gereken şeffaflığın burada olmadığını gösteriyor bu durum ne yazık ki. Benim kafamda hala bir soru işareti olarak duruyor.

SARIBAY’A İNCE ÖRNEĞİ

CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay’ın arasının bozuk olduğu kimi isimleri temayülden çıkmasına rağmen Genel Merkez’e gidecek olan listeye yazmadığı iddia ediliyor… Ne diyorsunuz?

-Temayül yoklamasından birçok aday adayı gibi benim de sonradan haberim oldu. Aslında temayül yoklamasından bütün aday adaylarının haberi olması gerektiğini düşünüyorum. İl başkanlığı bu süreçte temayül yoklamasını gerektiği gibi yapmadı. Çünkü az önce de bunu belirtmiştim her ilçe farklı şekilde uygulama yaptı, bazı ilçeler liste vermedi, bazı ilçeler kendi adaylarını yazdılar sadece, bu da temayülün beklenen amaca ulaşmasını engelledi. İl Başkanımız Cengiz Sarıbay’ın bazı adaylara tavırlı olduğu söylentisi benim de kulağıma geldi. Ben bunun olmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü biz hep şunu söylüyoruz; 24 Haziran seçimi, bu ülkenin en önemli seçimi, bu ülkenin varlık seçimi. Eğer böyle söylüyorsak hepimizin bunun bilincinde, bunun sorumluluğunda hareket etmemiz gerekiyor. İl başkanlığımızın da bu konuda bütün adaylara tarafsız bir şekilde ve eşit yakınlıkta olması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde yanlış bir değerlendirme yapılabilir ve bu yanlış değerlendirme Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kocaeli’deki başarısını etkiler. İl başkanlığı ve il örgütünün yapması gerekenin en iyi adayları, Cumhuriyet Halk Partisi’ni en iyi temsil edebilecek, en çok oyu alacak adayları belirleyerek genel merkeze bildirmesi olduğunu düşünüyorum. Burada aslında önümüzde çok güzel bir örnek var; Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda karşısına rakip olarak çıkan Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterebiliyorsa İl Başkanımız Sayın Cengiz Sarıbay’ın da aynı şekilde davranıp kişisel sorunu da olsa Cumhuriyet Halk Partisi’ne daha fazla yarar sağlayacak, oy kazandıracak adayları öne çıkarması gerekir.

5 VEKİLDEN AŞAĞISI BAŞARISIZLIK OLUR

Aday olursanız nasıl bir çalışma yürüteceksiniz? Bu çalışmanızı aday yapılmamanız ya da aday listesinde seçilemeyecek bir yerde yer almazsanız da aynı özveriyle sürdürecek misiniz?

-Cumhuriyet Halk Partisi’nde aday listesine girsem de girmesem de şunu söylüyoruz hep biz; bu bizim artık cumhuriyet değerlerinden, cumhuriyetten, demokrasiden, hukuk devletinden vazgeçmediğimizi göstermemiz için yani var olma mücadelesi verdiğimiz son seçim. Herkesin bu bilinçte olması gerektiğini düşünüyorum. Ben bu bilinçle hareket ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, beni listesine koysa da koymasa da ben yine öncelikle bir hukukçu olarak, sonra bir vatandaş olarak, sonra da bir baba olarak, bu ülkenin, çocuklarımızın geleceğini düşünen bir kişi olarak mücadelemi devam ettireceğim. Kişisel olarak devam ettireceğim. Partim beni herhangi bir şeyde görevlendirirse; senin burada olman gerekir, buraya gitmen gerekir, bunu yapman gerekir derlerse verilen her görevi seve seve yerine getiririm. Her Cumhuriyet Halk Partisi mensubunun da ve sorumluluk sahibi, bu ülkeyi seven, çocuklarını seven, bu ülkenin geleceğini düşünen her vatandaşın da aynı bilinçle hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi, Kocaeli’de tahmini kaç milletvekili çıkarır, çıkarmalı? Hedef nedir?

-Kocaeli’de Cumhuriyet Halk Partisi başarılıdır dememiz için 5 tane vekil çıkarmamız gerekir. Hedefimizin en az 5 olması gerekiyor. Dana önce de söylediğim gibi Kocaeli siyaset yapılması açısından zor bir kent ama başarılı olmak için hedef konulmalı, bu hedef de Cumhuriyet Halk Partisi için en az 5 milletvekilidir. 5 milletvekilinden az çıkarıldığında ben şunu derim; ‘Cumhuriyet Halk Partisi, Kocaeli’de başarısız olmuştur.’ 3 vekilden 4 vekile çıkarsa sayı, onu da vasat bir çalışma olarak görürüm. Çünkü AKP’nin ülkeyi bu kadar kötü yönettiği bir dönemde, ekonominin bu kadar kötü olduğu bir dönemde, demokrasiden, hukuk devletinden, yargı bağımsızlığından bu kadar uzaklaşıldığı bir dönemde biz bunları vatandaşlarımıza, hemşerilerimize anlatamayıp 4’te kalmışsak vasat bir çalışma yürütmüşüz derim. Yine içimize dönüp kendi eksiklerimizin neler olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak tartışmamız gerektiğini düşünürüm Kocaeli’de.

YENİ YÜZLER HEYECANLANDIRIR

CHP’nin mevcut Kocaeli milletvekillerinin çalışmalarını nasıl görüyorsunuz? Devam etmeleri gerekiyor mu?

-Bu konuda benim milletvekillerimizin başarılı ve başarısız olduğu konusunda yorum yapmam doğru olmaz. Ben bu soruya milletvekillerimizden ayrı olarak cevap vermek isterim… Yeni insanlar, yeni yüzler heyecanlandırabilir. Vatandaşın da Cumhuriyet Halk Partisi’nden neler beklediğini görmemiz, onların sesine kulak vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Benim bir milletvekili aday adayı olarak yorum yapmamdan ziyade sokak ne istiyor, sokaktaki vatandaş Cumhuriyet Halk Partisi’nde kimleri ve hangi yüzleri görmek istiyor, buna kulak vermemiz gerekir. Eğer sokak, şu anki mevcut milletvekillerimize devam edilmesini istiyorsa onlarla devam edelim, bir değişim, bir yenileşme istiyorsa da o zaman bu değişim ve yenilenmenin de gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

KOCAELİ’DE HİÇ BİR ŞEY YOK

Kocaeli’de AKP’li belediyelerin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kocaeli’de gözle görülür bir değişim var mı?

-Kocaeli’de hiçbir şey yok, gerçek manada hiçbir şey yok. Kültürel faaliyet yok, spora gereken önem verilmiyor. Kocaeli körfezi limanlarla dolduruldu. Her yerde iskele düzeyinde limanlar var. Ama diyorlar ki ‘körfezimiz tertemiz, bakın 5 bin tane balık atıyoruz’ falan. Bunlar tamamen kandırmaca. Bence Sefa Sirmen dönemi ile birlikte yükselişe geçen kent geriye doğru gidiyor. Yeşil alan neredeyse hiç kalmadı. Kentin içinde nefes alacak yer kalmadı. 13 belediyenin iktidarda olduğu bir kentte sanayi yatırımı dışında, kente ne kültürel, ne sosyal ne de sportif olarak hiçbir yatırım yapılmadı. Kentin gelişimine hiçbir katkıda bulunulmadı. Sadece yeni bina yapılıyor. Yollar sıkışık, yeni AVM’ler yapıldığı için D-100’den tutun da Gölcük yolu üzerinde battı çıktı olarak ya da üsten geçme olarak yeni yollar yapılıyor, bunlar da kenti çirkinleştiriyor. Tramvay yapıldı, o da dolambaçlı ve trafiği daha çok sıkıştırıyor. Hiçbir planlama yok. Sadece biz yaptık oldu zihniyeti ile yönetiyorlar. Aslında bu kentte yaşayanlara ne istediklerini sorması gerekiyor yerel yöneticilerin hiçbir şekilde sorulmuyor.

CEDİT’TE HALK MAĞDUR EDİLİYOR

İzmit Cedit Mahallesi başta olmak üzere kentsel dönüşüme giren noktalarda halkın taşınmazını belediyenin belirlediği fiyattan öteye verme şansı yok! Çıkarılan yasa ile vatandaş belediye yöneticilerinin insafına bırakılmış gibi görünüyor! Bu vatandaşlara CHP olarak sahip çıkacak mısınız?

-Kentsel dönüşümle ilgili bir yasa var; bu yasa belediyelerin orada bir proje uygulaması halinde bu şekilde vatandaşı anlaşmaya zorlayan bir yasa. Vatandaşın neredeyse hakkını hiç arayamadığı bir yasa. 3-4 sene önce çıkan ve büyük projeleri kapsayan bu yasaya göre; örnek vereyim bir yere bir santral yapılacaksa burada bir karşı çıkış halinde orayla hemen deniliyor ki büyük projedir, bunla ilgili anlaşmak zorundasınız. Anlaşmazsanız hesabınıza belirledikleri miktarı yatırıyorlar onu da takside bölüyorlar. Böyle bir imkanları var. Kentsel Dönüşüm Yasasında, vatandaşın hakkını arama olanaklarının önü kapalı. Gerçekten öyle bir yasa var. Ama tabii bakın burada şunu söylemek gerek; kanunlar konulmuş olabilir, siz bu kentte yerel bir yöneticiyseniz, göreviniz vatandaşın hakkını korumaktır. Belediye başkanı el emindir. Kendisine yönetim emanet edilen kişi anlamına gelir. Evet kanun size o hakkı vermiş olabilir ama yıllardır orada yaşayan vatandaşınızı hemşerinizi en az nasıl mağdur ederimi araştırıp ona göre hareket etmeniz gerekir. ‘Kanun bana bu yetkiyi veriyor, ben senin paranı bankaya yatırırım, seni de gelir polis zoru ile evinden çıkarırım’ dediğinizde siz iyi bir yönetici olmazsınız. Bunu görmek lazım. Oradaki insanların hakkını, hukukunu en iyi şekilde koruyarak onları mağdur etmeden oradaki kentsel yerleşimden doğan sıkıntıyı, onları mağdur etmeyecek şekilde aşmanız lazım. Ben partim ve şahsım adına vatandaşlarımızın mağdur olmaması için ne gerekiyorsa yaparım.

Kocaelispor’un geldiği durumu nasıl görüyorsunuz?

-Gerek çocukluğumda, gerekse gençliğimde Kocaelispor maçlarına giderdim. Şimdi de zaman buldukça gidiyorum. Ama dedim ya sporu bitirdiler, hiçbir şeye destek vermediler. Basketbol vardı, o kalmadı. Komşu ilin Sakarya’nın takımı Basketbol Süper Lig’inde oynuyor, bizim ne eksiğimiz var. Ama bizim yerel yöneticilerimizde bir öngörü olmadığı için spora gerektiği kadar yatırım yapmadılar.

15 VEKİLİ VE GENEL BAŞKANI TEBRİK EDİYORUM

15 milletvekilinin CHP’den İYİ Parti’ye geçişini yerinde bir hamle olarak görüyor musunuz?

-Bence Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye için ne kadar önemli bir parti olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu ülkeyi kuran bir parti olarak, bu ülkenin geleceği için nasıl fedakarlıklar yapabileceğini bir kez daha gösterdi. Milletvekillerimiz de kendi geleceklerini düşünmeksizin istifa ederek İYİ Parti’ye geçtiler. Bakın Cumhurbaşkanı’nın şöyle bir sözü var; ‘YSK, cumartesi günü karar verseydi, bunların hiç biri olmayacaktı.’ Demek ki YSK’nin İYİ Parti’yi seçime sokmama gibi bir niyeti söz konusuydu. Partimiz bunu engelledi, bu oyunu bozdu. Çünkü sonuçta birçok insanın, milyonlarca insanın vereceği oyların heba olması ortadan kaldırıldı. Gerçek bir demokratik ortam yaratıldı. Ben hem böyle cesaretli bir karardan dolayı Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem de kendi geleceklerini düşünmeksizin hemen bunu bir görev addederek CHP’den istifa edip İYİ Parti’ye geçen milletvekillerimizi de tebrik ediyorum.

CHP’nin İYİ Parti, SP ve DP ile barajı sıfırlayan ittifakını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Cumhuriyet Halk Partisi, inanın bu seçimlerde gerçekten AKP’nin elinden bazı oyun ve oyuncakları aldı. Daha önce AKP, bir seçim sathına girildiğinde kendisi seçim vaadini belirliyordu ve onun belirlediği alan etrafında seçim çalışmaları veya süreci devam ediyordu. Şimdi bu süreci Cumhuriyet Halk Partisi’nin liderliğini yaptığı Millet ittifakı ele aldı. Gerçekten doğru bir tercih. Genel Başkanı’mız bu ittifakın oluşması için büyük özveri gösterdi ve çalışmalar yaptı. Ben doğru bir iş birliği olduğunu düşünüyorum. Hani ‘Dört benzemez ittifakı’ falan deniliyor ama aslında bizim işte yapmamız gereken o. Bu ülkede hangi siyasi görüşten olursa olsun insanlar bir araya gelip bu ülkenin geleceği için birlikte çalışmalı. Bu birlikteliği sağlayabilecek bir unsur olarak Millet ittifakı ortaya kondu. Ben Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve ittifaka dahil olan diğer partilerin genel başkanlarına açıkçası teşekkür ediyorum. Bir başka seçenek olduğunu aslında ve bu seçeneğin birlikte olabileceğini gösterdiler. Vatandaşlarımız nezdinde de bu ittifakın teveccüh göreceğini seçimler sonucunda anlayacağız.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemesini olumlu buluyor musunuz?

-Biz bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşadık. Cumhuriyet Halk Partisi kamuoyu, kendi bünyesi içinden çıkan adaylar istediğini aslında o vakada gösterdi. Muharrem İnce de gerçekten parti kamuoyunda da ülke kamuoyunda da tanınan, bilinen ve sevilen bir siyasetçi. Bence çok doğru bir tercih yaptı Cumhuriyet Halk Partisi. Muharrem İnce’nin aday olarak gösterilmesiyle birlikte parti tabanına da bir heyecan geldi ve Muharrem İnce de ne kadar doğru bir tercih olduğunu şu adaylık açıklamasından itibaren yapmış olduğu çalışmalarla gösterdi. Gerçekten hem parti tabanında hem ülke kamuoyunda giderek büyüyen bir heyecan dalgası oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanacağına inanmıyorum. Muharrem İnce’nin gerçekten ikinci turda başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü gerçekten Muharrem İnce, bütün herkesi kapsayan, tüm vatandaşları kapsayan konuşma ve söylemlerde bulunuyor, bu konuşma ve söylemlerinde samimi olduğunu, kendisini de tanıdığım için biliyorum.

MERAL AKŞENER İÇİN DE ÇALIŞIRIM

Peki, ikinci tura Muharrem İnce değil de Meral Akşener kalırsa kendi partiniz için yaptığınız çalışmaları aynı şekilde Akşener için de devam ettirecek misiniz?

-Devam ettirmemiz gerekir çünkü burada her partinin bir adayı var ama asıl amaç ittifakın ve adayların asıl amacı, söylemleri şu; bu ülkeyi tekrar çoğulcu, demokratik parlamenter sisteme döndürmek. Yani ülkeyi Cumhuriyet’in ayarlarına döndürmek. Eğer bu bir amaç ise Meral Akşener de ikinci tura kaldığında çalışmanın aynı şekilde devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi açımdan ben devam ettireceğim.

ADALET ÖLMÜŞ AĞLAYANI YOK

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde bir Adalet Yürüyüşü düzenlendi. Siz de bir hukuk adamısınız? Türkiye, adalet ne durumda?

-Türkiye’de adalet ölmüş ağlayanı yok! Ülkemizde yargı zaten hiçbir zaman bağımsız olmadı ve biz de bunu hiçbir zaman söylemedik ama yargı hiçbir zaman bu dönemde olduğu kadar taraflı olmadı. Bakın 12 Eylül sonrasında ve 28 Şubat sürecinde bu ülkenin hakimlerine o zamanki ihtilalciler brifing verdiler, nasıl davranacaklarını, nasıl karar vereceklerini dikta ettiler ama o zamanki hakimler yargılamalarında yine olabildiğince tarafsız ve vicdani kanaatlerine göre karar verdiler. Şu anda bunun hiç biri yok. Bir anekdot anlatayım ben size… Bir fotoğraf var, fotoğrafta ABD Başkanı iken Obama, konuşma yapıyor Amerika senatosunda. Konuşmanın sonunda herkes ayağa kalkıyor, ayakta alkışlıyorlar Obama’nın konuşmasını. Ön tarafta ise 6 tane cübbeli Amerikalı federal yargıç var. Onlar ne ayağa kalkıyor ne de alkışlıyorlar. İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? O federal yargıçları bizzat Obama atadı. Atadığı yargıçlar ayağa kalkmadı, alkışlamadı. Şimdi bizde zaten son Anayasa değişikliği ile bütün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bütün üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Şimdi bu Cumhurbaşkanı’nın atadığı kişilerin tarafsız olduğunu düşünmek mümkün değil, bunların mesleğe alacakları hakim ve savcıların tarafsız olduğunu düşünmek mümkün değil. Biz yıllarca hukukçular olarak dedik ki hakimler bizi anlamıyorlar, bu işe önce avukatlık yaparak başlasınlar, avukatlıktan sonra hakimliğe geçiş olsun dedik. Nitekim birkaç sene öncesinde bu yenilik konuldu ve 5 yıllık kıdemi bulunan avukatlar, sınavla hakim ve savcı olabiliyor. Keşke böyle demeseymişiz. Çünkü baktığımızda hakim ve savcılığa geçen meslektaşlarımıza baktığımızda her biri bir siyasi partide il yöneticisi, ilçe yöneticisi, milletvekili adayı… Şimdi ben şunu diyorum o insanların da siyasi görüşü olacak ama hakimlik, savcılık olarak o göreve başlayanın siyasi görüşünü bir tarafa koyması gerekir. Ancak şu anki durumda bunun olmadığını ne yazık ki üzülerek görüyoruz. Zaten Olağanüstü Hal devam ettiği sürece de yargının bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Çünkü idarenin verdiği çoğu karara karşı yargı yoluna başvurmak söz konusu değil. Yargının Türkiye’de bağımsızlığı artık dip yapmıştır, bu Avrupa Birliği raporlarında da görülmektedir. Seçimden sonra daha bağımsız yargı vaadi veriyorlar, 16 yıldır bu ülkeyi bir başkası mı yönetiyordu da daha bağımsız bir yargı diyorsunuz. Böyle bir niyet yok. Yargı bizim güdümümüzde olsun ve bizim istediğimiz şekilde karar versin zihniyeti ile yönetilen bir ülkede yargının bağımsızlığından söz edilemez.

12 Eylül referandumu yapıldı, bu referandumda grev ve lokavt hakkıyla ilgili iyileştirmelerin olduğu anayasa maddeleri de oylandı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre önce iş dünyasına hitap ederken OHAL’i işçilerin grev yapmasını önlemek için kullandıklarını dile getirdi… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

-Olağanüstü Hal’de birçok haklar elinden alınmış insanların zaten. Paşabahçe eylemi oldu mesela bizim ilimizde grev kararı Bakanlar Kurulu kararı ile devlet yararına görülmediği gerekçesiyle iptal edilmişti. Şimdi buna da gerek kalmadı. Aslında insanlarımızın bunu görmesi lazım, AKP’nin böyle bir derdi yok. AKP’nin bu ülkeyi daha da demokratikleştireyim, özgürleştireyim derdi yok. AKP sadece, tek adamın ağzından çıkan lafla, bir ülkenin yönetildiği, bütün insanların geleceğinin kararının o tek adam tarafından alındığı bir ülke istiyor. Vatandaşın bunu görmesi lazım. Bunu görmedikleri için gidiyorlar, oy veriyorlar ama şöyle insanlarımızı da suçlamak istemem, demek ki biz de anlatamıyoruz muhalefet partileri olarak. Kendi eksiğimizi de görmemiz lazım.

MEHMET ŞİMŞEK’İN OY VERMESİNİ BEKLİYORUZ!

Emekliye ikramiye CHP’nin önergesiydi… Ne diyorsunuz?

-Şimdi bu ülkede emekliye seçim vaadi olarak bayram ikramiyesi vereceğini söylüyor AKP. Biz bunu 3 sene önce söyledik, o zaman bize demediklerini bırakmadılar. Mehmet Şimşek, ‘eğer bunu yapsınlar ben de söz veriyorum CHP’ye oy vereceğim dedi. Ne oldu? Mehmet Şimşek’in oy vermesini bekliyoruz! Bu seçimde insanların bu kadar kandırılmaya devam edeceklerini de düşünmüyorum.

OYLARINA SAHİP ÇIKSINLAR

Bir avukat olarak icralarda artış görüyor musunuz? Ülkede ekonomi ne durumda sizce?

-‘Ekonominin kötü gitti, avukatların işinin artmasından belli olur’ diye bir yazı okudum basında ama ben kendimizden örnek vereyim, bizim işlerimiz de iyi değil. Neden biliyor musunuz? İcralar artıyor ama şimdi eskisi gibi değil, vatandaş vatandaşa değil, ya devlete ya da bankalara borçlu. Bu sebeple banka veya devletin işlerini yapan arkadaşların işleri yoğun oluyor. Onlarla da konuştuğumuzda tahsilat olaylarının geçtiğimiz yıllara oranla çok düştüğünü söylüyorlar. Bankaların artık takip edemediklerini, alamayacakları alacakları varlık firmalarına devrettiklerini söylüyorlar. İzmit küçük bir kent olduğu için sık sık yazıhanemden çıkıyor, esnaf arkadaşlarımızı ziyaret ediyor, taksici ile berberle ayakkabı tamircisi ile konuşuyorum; herkes işinin azaldığını ve ekonomik bir sıkıntı olduğunu söylüyor. Doların 4 lira 35 kuruşa, Euro’nun 5 lira 25 kuruşa çıktığı, benzine neredeyse 3-4 günde bir zam geldiği bir ortamda bütün bunların girdilere yansıyacağı ve enflasyonun artarak hayatın pahalılaşacağı bir gerçeklik. Bunu dış müdahalelere falan bağlamak da AKP hükümetinin kendi kolaycılığı. Yönetemiyorlar, büyük bir israf içerisindeler. Ve bu sebeple de ekonomi kötüye gidiyor. Ekonominin düzelmesi için yapılacak olan şeyleri, seçim dolayısı ile öteliyorlar. AKP’nin tekrar iktidara gelmesi halinde ciddi bir sıkıntı yaşayacağını şu andan görmek mümkün. Ama Cumhurbaşkanı ve AKP hükümetinin dışarıya bağırarak bunların dış müdahalelerden olduğunu, ‘Ey Amerika, ey İngiltere, ey Fransa’ diye geçiştirmeye çalıştığını görüyoruz. Ciddi yapılması gereken müdahalelerin yapılamadığını da görmekteyiz. Gidişatımızın o yönden de iyi olmadığını düşünüyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

-Ben bu seçimlerden gerçekten umutluyum. İnsanlarımız 16 yıldır AKP iktidarının yaptıklarını artık anladıklarını ve onların da canına tak ettiğini düşünüyorum. AKP’nin ülkeyi yönetemediği, ülkenin demokrasisinin ne duruma geldiğini gördüklerini düşünüyorum. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin de özveriyle bu insanların geleceğini kurtarmak için çalıştıklarını gördüklerini düşünüyorum. Bu inançla da bu seçimlerde başarılı olacağımıza ve 16 yıllık AKP iktidarına son vereceğimizi düşünüyorum. Bu ülkenin biz umuduyuz, bu ülkenin umudu olduğumuz için de insanlarımızın haklarına hukuklarına sahip çıkıp, onları evrensel yaşam standardına ulaştırmak için çaba sarf edeceğiz. Bize güvensinler, bize destek olsunlar, her şeyden önce seçime gitsinler, sandığa gitsinler, oylarını kullansınlar ve sonrasında da kendi oylarına da sahip çıksınlar. Bu ülkeyi barış kardeşlik içerisinde güzel günlerin beklediğine inanıyorum. Bu inancımın da gerçekleşeceğini düşünüyorum.

TAMER SOLAKOĞLU KİMDİR?

12 Mart 1965 Gölcük Değirmendere doğumlu. Değirmendere’nin yerlisi olarak tabir edilen ailenin çocuğu. İlk ve ortaokulu Değirmendere’de tamamladı. Gölcük Barbaros Hayrettin Lisesi’nden mezun oldu. 1986 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1987 yılından bu yana İzmit’te Kocaeli Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yapıyor. Baro yönetim kurulu üyelikleri yaptı, sivil toplum kuruluşlarında çalışmalar yaptı. 2010-2014 yılları arasında iki dönem Kocaeli Baro Başkanlığı görevinde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi’ne 1989 yılında o zamanki SHP’ye üye olarak katıldı. 1992 yılında Gölcük İlçe Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. 2002-2003 yılları arasında İzmit İlçe Örgütü’nde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP’den Kocaeli 6. sıra Milletvekili Adayı oldu. Evli ve 2 çocuk babası.