Röportaj: Aysun Özcan Erenkaya
CHP’de parti içi demokrasiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçek bir demokrasiden söz edebilir miyiz?
Türkiye çok büyük bir kıskaçta siyaset yapıyor. AKP ve Cumhur ittifakı yüzünden millet ittifakındaki vatandaşlar nefes alamıyorsa CHP içinde ya da Türkiye Siyasal Yasası yüzünden parti içindeki kimse de aynı şekilde nefes alamıyor. Yıllarca hepimiz gençliğimizde söyledik parti içi önseçimi. Üyenin direkt genel başkanı seçebileceği bir organizasyon. Bunların bazıları siyasal partiler yasasına aykırı ancak hepsinin formülleri var. Bazen sürecin içine girdiğinizde siz de sürece uymak zorunda kalıyorsunuz. Biz Deniz Baykal muhalifiydik gençliğimizde, Haydar (Akar) Bey bizim başımızdaydı. Parti içi demokrasi için ortalığı ayağa kaldırıyorduk Deniz Bey’e yapmadığımızı bırakmıyorduk.
Haydar Akar hala aynı mı sizce?
Haydar Bey parti içi iktidarda olunca parti içi demokrasiyi bir daha ağzına almadı. Ben son iki kurultayda Muharrem İnce’ye oy verdiğim için bir karar aldım. Kimsenin düşmanı, kimsenin dostu değilim. Parti içi demokrasi zor bir süreç, kimse iktidara gelince hatırlamıyor.
CHP gittikçe AKP’lileşiyor mu yoksa? Tek adam yönetimi CHP’yi kıskaca aldı sanki, ne diyorsunuz?
Türkiye siyaseti nefes alamıyor, bunu sadece Cumhuriyet Halk Partisi açısından söylemiyorum. AKP gittikçe Tayyip Bey’i sevenler partisi oldu daraldı. AKP’de siyaseti bilen herkes dışarda. Şu an AKP Kocaeli’ye bakın Mehmet (Ellibeş) Bey işin patronu pozisyonunda ama üretme anlamında Fikri Işık’tan sonra hiçbir şey yok. Tahir Büyükakın bir şeyler yapmaya çalışıyor Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla ama AKP’nin eski o askeri düzendeki ast-üst ilişkisi tavrından çok uzak AKP. Türkiye’deki siyaset, siyaset yapmayanların günün konjonktürünü konuşturan insanların eline kalmış durumda. Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyoruz ama hep bir kişi üzerinden bir organizasyon üzerinden şekilleniyor. Deniz Baykal benim nikâhıma geldi, bizi Baykalcı olarak bilirler ama Baykal bizi yöneticiyken görevden de almıştır. Baykal’ın attığı bütün antidemokratik adımları Kemal Bey dibine kadar kullandı. Bu son kurultay da isyanın en büyük nedenlerinden biridir.
CHP “Liyakat” lafını ağzından düşürmüyor. Sizce CHP’de liyakat var mı?
Olsa ne olur. Bu sefer de Liyakat yetmez diyorlar. Mesela benim bireysel anlamda çok başarılı bulduğum bir projedir Tahir Büyükakın’ın siyasi hayatı. Üniversitede hocaydı, genel sekreter yardımcısı, genel sekreter. Vali, en sonda da Büyükşehir Belediye Başkanı. İşte kadro böyle yetiştirilir. Tahir Hoca benden bir üst dönem büyük hocaydı. Tahir Hoca’yı kadro olarak yetiştirdiler. Bizim il başkanımız (Cengiz Sarıbay) bile yetiştirilmiş bir kadroyu (Büyükakın’ı) belediyenin aracıyla ziyaret etti. Biz böyle bir kadro yetiştirdik mi? Meseleye hep iş ve işsizlik noktasında bakıyoruz. İşsizlikle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin sorununun çözülmesi 30-40 kişi, birinci dereceden acil olarak. İlla bir yöneticilik, liyakat kadrosu beklemeyen 30-40 kişi var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir belediyeyle değil, yarım belediyeyle, hatta mevcut parti büyüklerinin bir araya gelerek çözebileceği bir organizasyon aslında.
Son yıllarda parti içerisindeki tartışmalarla ilgili neler söyleyeceksiniz? Bu süreçte öne çıkan isimlerden birisi de sizsiniz.
2010’dan sonra bir furya çıktı, sanki partinin en büyük suçlularıymış gibi, her seçim döneminde ‘Hikmet Erenkaya ve Sefa Sirmen gelir’ denildi. Sonlara doğru onların yükünü ben aldım, Genel merkeze Mehmet Ümit Küçükkaya’yı şikâyet etmeler, yok tüzüğe uymuyor, asi davranıyor, genel başkanlık seçimine uymuyor. Bir ötekileştirme, bir yok sayma. Yok saydığınız kişi benim. Benim üyeliğim bu partinin MYK’sından daha eski. Bir de ben de yaşlı bir adam değilim. Benimle aynı eski üyelikte Haydar Bey vardır, Tahsin Tarhan da benden yeni.
Bu sözleriniz yeniliğe karşıymışsınız gibi algılanabilir? Az önce de Erenkaya ve Sirmen’i örnek verdiniz?
Parti tabii ki yenilensin ama yenilenirken eskiyi unutmasın. Şimdi birisi bana gelmiş diyor ki ‘Siz Önder Sav’ın peşine takılıyorsunuz. Yahu biz hiç aynı ligde siyaset yapamadık ki. O genel merkez üst ligdeydi, biz gençlik kollarındaydık. Önder Bey siyaseti bıraktıktan sonra kapısında tokalaşmak için bekleyenler nankörlük yaptı ama ben yapmadım. Karaosmanoğlu’nu çiçeklerle karşılayıp Önder Bey gelince il binasından kaçan yöneticiler vardı.
Hatırlıyorum o günü. Siz Önder Sav’ı gişelerde karşılayıp örgüt binasına getirmiştiniz.
Neden, çünkü ben vefalı bir adamım. Deniz Baykal gelince ‘O da yönetici ben de yöneticiyim’ deyip aşağıya bile inmeyen il yöneticileri vardı. Böyle bir ötekileştirme sadece Deniz Bey ve Önder Bey’e değil, Sefa Sirmen ve Hikmet Erenkaya’ya da var.
Bildiğim kadarıyla siz Hikmet Erenkaya ile hiçbir arada siyaset yapmadınız ama onu sayıyorsunuz?
Benim ömrüm parti içinde Hikmet Erenkaya’yla kavga etmekle geçti ama biliyorum ki o beni çok seviyor, ben de onu çok seviyorum. Parti içinde kavga etmenin tadı bile bitti. Kavga bile edemiyorsun, tartışamıyorsun bile, fikir mücadelesi bile yapamıyorsun. Tek başına birileri birilerini seçiyor. 2010’dan beri Sefa Sirmen’le Hikmet Erenkaya gidecek diye yapılan siyasal projelerde hiç mi kimse çıkmadı? Hep aynı kısır döngü, biz bunlara isyan ettik. Yani benim Kocaeli’ndeki süreçlerle ilgili isyanım il başkanları toplantısıydı.
İl başkanları toplantısını (gazeteci sıfatıyla) en fazla eleştirenlerden biriydim. İlçe başkanı olarak siz de iyi kafa kaldırmıştınız?
İl başkanları toplantısı doğru mu? Değil. Doğru olmadığını tüm Türkiye biliyor. İşte böyle Tahir Bey aday olunca da hiçbir muhalefet il başkanı sesini çıkaramaz doğal olarak. Ne diyeceksin? Bir projeydi bunlar. MİA olayında bile parti içinde restleştiklerimiz benle tartışıp gazeteleri ziyarete gidiyorlardı.
Geçen Kurultayda Muharrem İnce için çalıştınız, imza topladınız. Bu Kurultayda ise hiç sesiniz soluğunuz çıkmadı. CHP’nin Genel Başkan sorunu bitti mi?
Biz o zamanlar o Kurultayda imza toplarken dediler ki ‘Arkadaşlar genel başkan zaten bırakacak ayıp ediyorsunuz’ dediler. Biz de “bu rüzgar Muharrem Bey’le şişti devam etsin” dedik ve bir iddia ortaya koyduk. Ama bu dönem hiçbir muhalefetin iddiası yok, genel başkanlıkla ilgili bir sıkıntı yok çünkü illerde hep bir adaya zorladılar. Siyaset gerçeklikle yapılan bir şey. Biz de bu yaz ‘Pandemi sürecinde yapmayın’ dedik. Nasılsa genel başkanla ilgili sorun yok. İlla Kurultay yapacağız dediler. Genel başkan Kurultayda bir beyanname yayınladı. Daha büyük bir beklenti vardı kamuoyunda. Bir il başkanı Kemal Bey’in listesine alternatif çıkıyor. Seçtirmediği kişilerle ilgili benim sorunum yok ama genel başkanı destekleyen insanlar liste çıkartır mı? Hem birlikte olup hem de arkadan listeyi tırtıklamak gibi bir şey yok.
Kurultayın pandemi sürecinde yapılmasını istemediğinizi söylediniz, neden? Şayet pandemi olmasaydı farklı şeyler olur muydu?
Doğru veya yanlış 30 kişinin korona olduğuna dair iddia var CHP kurultayının ardından. Gazetelerde de ikinci dalga uyarıları çıkmaya başladı. Şimdi çıksa Sağlık Bakanı ‘Biz bilim kuruluyla konuştuk CHP’nin korona organizasyonu ciddi sıkıntı, Ankara’da Cumhuriyet Halk Partililerin kaldığı oteller ciddi sıkıntılı. Bir filasyon çalışması yapacağız, 14 gün boyunca karantinaya alacağız, korona virüs testlerini de sağlayacağız’ deseler bitti. Partiyi 14 gün kilitlediler. Böyle bir şey yapılsa bilimsel olarak inkar edebilir misin? Ayasofya’da aynı ideolojik körlük, kurultayda da var. Tamam, yapılsın, açılsın ama bir makuliyeti var. Belki sektörleri kurtarmak için bazı şeylere göz yumuluyor ama kurultayın bir acelesi yoktu. Hiçbir muhalefetin iddiası da yok. Kemal Bey’in yanındaki 3-5 kişi kendisini kurtaracak o kadar. Tekirdağ’da 4 merkez ilçe verildi, Tekirdağ PM üyeleri devam ediyor, bir değişiklik oldu mu? Olmadı. Bütün barolar ayaklandı kaç kere telefon ettim Bahar Hanım da aslanlar gibi yürüdü. Milletvekilleri kamuoyu yaratabildi mi? 80 yaşındaki Önder Bey bu işi organize etmeye çalıştı ve bu adama dinozor diyorlar. Ne zaman Önder Bey İçişleri Bakanı’nı arayıp diyaloğa geçiyor, Meral Hanım geliyor ondan sonra CHP’li milletvekilleri baro başkanlarının yanına gidiyor. Mansur Yavaş çorba falan göndermese dövdürteceklerdi neredeyse orada. Vekil olsa orada, parti karşılasa belki gölge düşürmek istememişlerdir ama bazen de güvenlik yapacaksın. Ben ilçe başkanıyken sıkı yönetim vardı solcu sendikalar adına ben geçiyordum açıklamaları. İnsanları rahatlatmak lazım.
CHP değerlerinden taviz mi veriyor? aykırı sesleri başkaldırma olarak mı görüyor? Nedir bu tahammülsüzlük?
Bilsem… Muharrem İnce giderse gitsin, Mehmet giderse gitsin, o giderse gitsin. Gitsin eyvallah da yerimize ikameleri düzgün koyun. CHP seçmeninin kimin milletvekili olduğu umurunda değil. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmeni cumhuriyetin değerlerine geri dönmenin derdinde. Nerede bu haklı dava? HDP ile açılım zamanı Kemalizm geri bir ideolojiydi. Özelleştirme zamanı devletleştirme geri bir uygulamaydı. Devletçilik pandemi zamanında ne kadar ihtiyaç oldu herkes fark etti mi? Açılım değil, cumhuriyetin her değerleriyle kucaklaşmayı yapabiliyor musun onu de. Açılım dediğin yalnızca Abdullah Öcalan’a özgürlük kıstasında mı olmalı? bu coğrafyada eğitim, ekonomi, her çocuğun yatağa tok girmesi gibi hakları cumhuriyet felsefesi haklı çıktı mı? Ama ana gövde Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes farklı fantezilerde.
Nasıl fanteziler var mesela? Örnekler misiniz?
Mesela Abdullah Gül’ü tekrar seçtirme dahil, Ali Babacan’ı seçtirme de dahil ama Cumhuriyet Halk Partisi’nde iddia yok. Böyle bir şeye tahammül edebilir mi CHP seçmeni? En büyük zulmü CHP seçmeni gördü. İYİ Parti’ye de omuz attık, HDP’ye de omuz attık, tek başına değil. Milletvekili, belediye başkanı kimin olduğu seçmenin umurunda değil. Artık benim umurumda da değil. Ama şunu istiyorum 131 milletvekili var, bu milletvekillerinin kaç tanesi mevcut ilçelere gidip 1500 kişilik kalabalığa seslendi? Ben ilçe başkanıydım referanduma hazırlıyordum. Benden Selin Sayek Böke’yi görmek istedi muhalifler hepsiyle bir araya getirdim. Biri ‘Deniz Baykal gelsin’ dedi 28 Haziran’a getirdik. Perşembe 11’de miting yapmak akıl karı mı? Muharrem İnce’yle Perşembe günü miting yaptık. Selin Sayek Böke’yi Sanayi Odası’na, Ticaret Odası’na götürdük. Hem örgütle hem halkla buluşturduk. Öyle bir kampanya yaptık ki, o kampanyaya paralel bir kampanyayla yerel seçim alındı. Zaten adayımız da kazandıracak bir adaydı.
Haydar Akar’ın meclis başkanlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kocaeli’ye bir katkısı olur mu?
Çok sevindim, kendisi adına çok büyük bir makam. Haydar Bey, Kemal Bey’e çok sadık oldu. Kendisi parti içi muhalefetken yaramaz çocuktu ama genel merkeze geçince o yaramaz çocuktan ziyade genel başkanına sahip çıkan biri haline geldi. Kocaeli’ye katkısı olur mu bakacağız göreceğiz.
Milletvekili listelerinde yine Haydar Bey ve Tahsin Bey’in birinci, ikinci sırada olacağını öngörüyor musunuz?
Siyaset sürprizlere gebe olacaktır. Listeler anlamında da genel başkan daha radikal değişiklikler yapacaktır. Muharrem İnce’nin bu çıkışıyla oluşan homurdanmalar bir değişiklik ihtiyacını getirebilir. Türkiye’de bir önseçime gideceklerini de düşünüyorum. Önseçimle gelenin genel başkanla kavga edeceğini de sanmıyorum. Kimsenin kimseyle kavga edeceğini sanmam, güçlü milletvekilleri olur. Ben genel başkanın yerinde olsam ‘Bu milletvekillerinden kaçı mahallesine gittiğinde, televizyona çıktığında etki yapar?’ diye sorarım. Herkes kendisini büyük siyasetçi olarak söyler ama rakamlar yalan söylemez.
İl örgütünü nasıl görüyorsunuz? Genç bir il başkanı geldi, gençlikten, yenilikten bahsedildi. Harun Yıldızlı 5 aydır görevde. Sizce Cumhuriyet Halk Partisi’ni nereye taşır?
Bu bir takım oyunu, sadece il başkanlığı nezdinde değil ilçe başkanlığı, belediye başkanı ilişkileri nezdinde değerlendirmek lazım.
Ama partinin maestro şefi önemli değil mi?
Önemli olmaz olur mu, elbette önemli. Fakat ben şunu diyorum. Fatma Hanım’ın başarısız olacağı hiçbir yapı Cumhuriyet Halk Partisi’ne katkı sağlamaz. Bugün siyaset düşünen, milletvekilliği, belediye başkanlığı düşünen herkes bir şekilde Fatma Hanım’ı başarılı kılmak zorundalar. Sadece parti olarak değil genel kamuoyu algısı olarak.
Neden CHP’nin Kocaeli’deki kaderini Fatma Hürriyet Kaplan’a bağladınız, CHP demek sadece İzmit demek mi?
Çünkü artık Fatma Hanım’la Cumhuriyet Halk Partisi’nin kaderi birleşti. O başarılı olursa ona zarar gelmezse parti büyür. İlçe meclis üyelerinin yarısı destekledi yarısı desteklemedi diye duydum ama bunu aşarlar zamanla. Kongre bunlar, bu hafta başkasını desteklerler yarın başkasını. Son zamanlarda en büyük sıkıntımız ideolojik tartışma üzerinde olmadığından normal. Bir de zor bir dönemde görev yapıyorlar, pandemi zamanı zor bir zaman. Ama büyük bir avantajları var, vatandaşların ilk kez siyasetçiye bu kadar kapısı açık. Normalde vatandaşın siyasetçiden sıtkı sıyrılır siyasetçiden görmek istemezler, gidersin yüzüne bakmazlar. Pandemi öncesi süreçte de siyasetin güvenilirliği düşüyordu bunu avantaja çevirdiler mi çevirmediler mi bilmiyorum. Ben il delegesi bile değilim o yüzden bunu değerlendirecek noktada değilim.
Siz icracı olsaydınız ne yapardınız bu dönemde?
Pandeminin süreçlerini yakalamak lazım. İlk gün bir amca kola ve luppo aldı ya o amcanın psikolojisini yakalamak lazım. Ben bu kentin milletvekili olsaydım bulduğum arkadaşlarımın araçlarını organize eder, evlere ekmek dağıtırdım. Bunun ruhunu yakalamak lazım.
----------------------------------
Röportaj- 1.Bölüm
Muharrem İnce’ye Kocaeli’de en yakın isimlerden biri sizsiniz. Gerçekten İnce yeni bir parti kuracak mı? Ben çok ihtimal vermiyorum da…
En başlarda ben de ciddiyeti olduğunu düşünmüyordum. Bayramlaştığımızda daha çok bir yol haritası çizmemiz gerektiğini söylüyordu. Muharrem İnce’yle cumhurbaşkanlığı seçimleri bittikten sonra da çok sık görüştüğümden, bana yurtdışına gittiğini, yurtdışı ilişkilerini aktif tuttuğunu, büyükelçilerle görüştüğünü anlatıyordu. Sanki yarın seçim olacakmış gibi eğitim, sağlık ve politika hakkında farklı branşlarda insanlardan bilgi aldığını söylüyordu. Türkiye’nin çok sorun yaşaması nedeniyle daha çok yurtdışı konularıyla ve ekonomiyle ilgilendiğini söylüyordu. Ben de buna yordum. Dün konuştuğumuzda daha çok parti kuracakmış gibi konuştu.
Ne dedi mesela?
Yakınlığımızdan ötürü bana söylediği bazı şeyler olabilir onlar bende kalsın ancak parti kurmak turşu kurmaya benzemez. Parti kurmak zor iş, parti kurmak için bazı şeyler gerekli, mesela öncelikle bütçe. Sadece Kocaeli genelinde 13 ilçe var, bir ilçenin başlangıç fiyatı 15 bin TL. Etkinlik için değil, personel giderleri, çayı her şey içinde. Kocaeli’de sadece 300-350 bin TL’ye ihtiyaç var. Ülke ekonomik sıkıntı içindeyken bu parayı sağlayabilecek bir vatandaş da yok, iş adamı da yok. Kaldı ki zaten iş adamına mahkum siyasal organizasyonların gidebileceği bir yer de yok. Cumhuriyet Halk Partisi’nin meclis üyesi, belediye başkanı varken bile finansal anlamda zorlandığı bir yerde parti kurmak kolay değil.
Peki, partide kalıp mücadele etmek mi, yoksa yeni bir parti kurup kıvılcım başlatmak mı daha reel?
Muharrem İnce’nin parti kurup kurmaması birinci dereceden Muharrem İnce’yi ilgilendirir. İlhan Kesici de parti kurmaya çalışıyor ki İlhan Kesici parlamentoda CHP adına bütçe konuşması yaptırılacak kadar önem verildiği halde. Emine Ülker Tarhan da kurdu ama Muharrem İnce’nin ismi bunların ötesinde. Muharrem İnce’nin söylediği ve dikkat çektiği konular önemli konular. Cumhuriyet Halk Partisi içindeki birçok kişinin büyük rahatsızlıkları var. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni Adalet Yürüyüşü’nde, Gezi Parkı’nda, Cumhuriyet Mitingleri’nde toplumsal muhalefetin gövdesi olmuş ama başı olmasına izin verilmiyor.
Yani, Muharrem İnce’nin parti içinde mücadele edecek zemin bulamadığını mı söylüyorsunuz?
Muharrem İnce’nin gidip gitmemesi, birinci dereceden Muharrem İnce’nin sorunu da partideki sıkıntı, sıkışmışlık ne olacak? Parti yöneticileri sorun, partide ciddi bir sıkışmışlık var, herkes iddialı herkes siyaset yapmak istiyor. Muharrem İnce’nin bu kadar üzerine gidilmesinin nedeni bu. Muharrem İnce partinin tuvaletlerini temizlemiş, 99’da il başkanı olmuş, partide kaç dönem milletvekilliği yapmış, Cumhurbaşkanı adayı olmuş. Cumhuriyet Halk Partisi olmasa Muharrem İnce kim, Mehmet Ümit Küçükkaya kim? Cumhuriyet Halk Partisi hepsinin üstünde. CHP’ye bu kadar emek vermiş bir insan olarak Muharrem İnce rüyasında görse CHP’den koptuğunu kalkar abdest alır. Bu psikolojiye iten katmanlara bakmak lazım.
İnce’ye parti kurması için gaz veren bir sol kesim de var, buna ne diyorsunuz?
Ben o gaz verenlere bakıyorum. Bütün sol partilere giderek kendine ikbal aramış, kalkmış Muharrem İnce’ye akıl veriyor. Onları kim niye ciddiye alsın? Muharrem İnce’ye gelince parti kurmak turşu kurmak değildir. Muharrem İnce’nin gitmemesi lazım ama isyanına da kulak verilmesi lazım. Sadece bireysel ikbaliymiş gibi düşünülmemesi lazım, sosyal medyada birileri reaksiyon veriyorsa bunu da değerlendirmek lazım.
Muharrem İnce’nin kurultayda tuvalet önüne oturtulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Partinin para alan danışmanı en öne çağırılıyor, Muharrem İnce’ye bir koltuk bile bulunamıyor. Siyasi hayatında emek vermiş insanlar unutularak siyaset yapılmaz. Cumhuriyet Halk Partisi bir dilekçeyle kurulmuş bir parti değildir. Hala Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okuna, Mustafa Kemal’in sarı saçına, İnönü’nün kara kaşına oy veren insanlar var. Ama bu seçmenin cumhuriyet kazanımlarıyla dalga geçilmesine tahammülü kalmadı artık. Atatürk’le, cumhuriyet kazanımlarıyla dalga geçen insanların partide barınmaması lazım, nereden oy getirirse getirsin, barındırmamalı.
Siz bu bir tür isyan diyorsunuz ama ben yine de sorayım. Diyelim ki Muharrem İnce partiyi kurdu, ‘Buradan başlatıyorum mücadeleyi’ dedi. Mehmet Ümit Küçükkaya ne yapar?
Bir DSP’de veya SHP’de veya 80 öncesi kurulan bir partide olsak Muharrem İnce’yle siyaset yapmak keyif veren bir şey. Cumhuriyet Halk Partisi’nden gitmek öyle kolay mı? Burası Cumhuriyet Halk Partisi, ben gidemem. Muharrem İnce’yle de gidemem. O zaman kendimi inkar ederim, babamın mirasını inkar ederim. Anneme ‘Cumhuriyet Halk Partisi’nden başka bir partiye oy ver’ diyemem. Muharrem İnce’yi çok seviyorum o da beni sever ama Cumhuriyet Halk Partisi’nden gitmek böyle bir şey değil.