Komünist başkan Gebze’de konuştu

Tunceli Ovacık’ın TKP’li Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, deneyimlerinin, halkın kendi kendisini yöneteceğine işaret ettiğini söyledi

Komünist başkan Gebze’de konuştu

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO) Kocaeli Şubesi Gebze Temsilciliği’nce düzenlenen yerel yönetimler ana başlıklı ‘’sorunlar, beklentiler ve çözümler’’ paneli yapıldı. Panelde, MMO Şube Başkanı Murat Kürekçi’nin açış konuşması sonrası Ovacık’ın Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ile TMMOB ve Çankaya Belediyesi’nin eski başkanlarından Bülent Tanık deneyimler, gördükleri sorunlar ve çalışmaları hakkında detaylı sunum yaptı.

HALK MECLİSLERİ ELİYLE YÖNETİM

Gebze Kültür Merkezi’nde MMO Temsilcisi Sinan Yücel’in moderatörlüğünde yapılan panele çok sayıda mühendis, sivil toplum örgütü temsilcisi Barbaros Tantan’ın da aralarında yer aldığı kalabalık bir topluluk katıldı. MMO temsilcisinin, ilçede kentsel dönüşüm projesi dolayısıyla 3 mahallede uzunca bir süredir sıkıntı yaşandığı vurgusu yaptıktan sonra söz verilen Ovacık Belediye Başkanı Maçoğlu, konuşmasında, meseleye üreten ve yönetenin halk olduğu bir anlayışla baktıklarını dile getirerek, ilçesindeki halk meclsilerinin ilk günlerdeki tartışmalarından örnekler verdi. Toplumun her kesiminin katılacağı bir yönetim biçimi oluşturmayı hedeflediklerini anlatan Maçoğlu, şunları kaydetti: ‘’Oluşturulacak halk meclislerinde ne konuşulacağı ve nasıl bir üretim perspektifinin ortaya çıkacağı önemlidir. Öncelikle, üreten biziz diyoruz da, nasıl üreteceğiz ve yöneten biziz diyoruz da nasıl yöneteceğiz sorularına yanıtlar aradık. Sonrasında, bir halkın kendi kendisini yönetebileceğini gördük.’’

KOOPERATİFÇİLİK

Maçoğlu, üretip yönetmeyi birlikte gerçekleştirmenin en önemli ayaklarından biri olan kooperatifçiliği hayata geçirdiklerini anımsatarak, şöyle devam etti: ‘’Kent ekonomisi ve mimarisine müdahil olmazsanız yönetemezsiniz. Biz, 16 kişilik kolektif bir yapıyla ön kararlar aldık. Altı ay kış, altı ay yaza göre üretim planlaması yapmak zorundaydık. Nohut, fasulye üretimi ve hayvancılık öncelikle yapabileceğimiz işlerdi. İlk yıl 600 dönümlük tarım arazisine girdiğimizde müdahale edip yapamazsınız dediler. Ama, araziyi açtık ve nohut ile fasulye üretimi yaptık. Kooperatifin yöneticileri, aynı zamanda üretici olmak zorundadır. Lüzum görülmesi halinde müdahale edecek bir anlayış hakim kılınmalıdır. Bugün, üretimin temel ihtiyacı karşılayacak biçimde şekillenmesi ortak iradeye de yansıyor.’’

GEÇMİŞTEN ÖRNEKLEMELER VE KATILIM

Ülkede, adaletsizliğin hüküm sürdüğünü ve bu kapsamda özellikle kırsal alanı yönetebilecek anlayışı geliştirmenin zor olduğunu vurgulayan Maçoğlu, geçmiş örneklemelere gönderme yaptığı konuşmasının son bölümünde, kadın ve gençlerin üretim süreçlerine katılımlarıyla ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı: ‘’Üreten ve yönetenin halk olduğu anlayışının ilk örnekleri Fatsa’da Terzi Fikri, Amed’de Mehdi Zana ve Dikili’de ise Osman Özgüven tarafından ortaya koyulmuştur. Terzi Fikri, birlikte iş yapılabileceğini kadınlar ve gençleri de üretime katarak göstermiştir. Ardından Mehdi Zana, bölgedeki üretim sürecinde kadınların daha aktif biçimde rol almasını sağlamıştır. Dikili de ise Osman Özgüven temel ihtiyaçların yerel yönetimler tarafından ücretsiz karşılanabileceğini göstermiştir. Biz de, açılan bu yolda birlikte üretim ve birlikte yönetimi tesis için daha fazla kadın ve genç insanı sürece katan adımlar atıyoruz.’’

‘UMUT VERİYOR’

Bülent Tanık da, sunumunda, şehir plancısı olarak 1981-1985 dönemi TMMOB Genel Başkanlığı sürecinde yaşadığı deneyimleri, TMMOB’nin sağlıklı ve yaşanabilir kentler konusundaki çalışmalarını anlatıp, Çankaya Belediye Başkanlığı dönemindeki uygulamaların da oluşturduğu algıdan örnekler verdi. ‘Gebze ve Kocaeli’ndeki hayat Türkiye için umut verici dinamikleri barındırıyor’ ifadesini kullanan Tanık, ‘’Gençleşme ve dinamizmi yitirmemek ülke için umut veriyor’’ dedi. Tanık, daha sonra dinleyicilere sorular yöneltip, 3 kişinin verdiği yanıtlar üzerine hangi perspektifte konuşma yapacağını belirledi. Belediyeciliğin 2000’ler sonrası piyasacı ve neo-liberal politikalara teslim olduğunun altını çizen Tanık, şunları söyledi: ‘’Hizmet ve altyapı eksikliklerini gidermesi gereken belediyeler, bu yeni anlayışa uyum sağlamaya çalışırken işler rayından çıktı. Belediyeler şirketleştirildi, vatandaşa müşteri gözüyle bakar hale getirildi. Belediyeleri hizmet organı olarak değil, ortak yaşamı organize eden birimler olarak görmek gerekir. 2009-2014 arası toplumcu belediyecilik anlayışını hayata geçirmeye çalıştık. Biz, yerel yönetimleri yerinden yönetim olarak tanımlıyoruz.’’

KENTİN İNSANLARA DAYATTIĞI EKSTRA MALİYETLER

Türkiye’de, toplumcu belediyecilik örneğinin öncü isimlerini Vedat Dolakay, Ahmet İsvan ve Erol Köse olarak sıralayan Tanık, şöyle devam etti: ‘’1930 kanunun, toplumcu belediyecilik yapılmasına olanak tanıyordu. Üretken, dayanışmacı ve birlikteliğe dayalı belediyecilik. Bu tür belediyeciliğin önemli adımlarından biri, bir ilk olan Marmara ve Boğazları belediyeleri Birliği’dir. Yarattığı sinerji başka birlikler kurulmasına da yol açmıştır.’’ Tanık, büyük kentlerin en önemli sorunu haline gelen ulaşım meselesine de değinirken, ‘’Ulaşım sorunu, zorunluluk gereği oluşmuştur. Bu durum, kentin insanlara dayattığı ekstra maliyettir. Sorunu, belediye çözebilmeli. Politik bakış açısı, halkın çıkarlarını her şeyin üzerinde görüyorsa, doğru bir seçimdir.’’ Sunumlarının ardından salonda bulunanların yönelttiği soruları da yanıtlayan Maçoğlu ve Tanık’a, oda yöneticilerince teşekkür plaketi ve çiçek verildi.