CHP’li Örengül: İşte Seka böyle batırıldı!
1977 yılında çırak okulu sonrası için SEKA ölcü aletleri atelyesini tercih etmiştim. Yaşım tutmadığı için 7-8 ay çırak kadrosunda,daha sonra da usta olarak 6 yıl kadar orada çalıştım.O arada akşam lisesi ve hukuk eğitimine devam etmiştim.Okulda İngilizce dersimize gelen ve İngiltere’de eğitim alan mühendis atölyenin şefiydi, beni ve tüm tüm öğrenci arkadaşlarımızı çok etkilemişti. Orada şimdi mekatronik denilen otomasyon işleri yapıldığı için hiç düşünmeden orada çalışmayı tercih etmiştim.

Kendisi bildiğimiz mühendislere benzemiyordu,ayağında postal,üzerinde iş elbisesi sıkça elinde iş anahtarlarıyla bizimle beraber çalışırdı. Adı solcuya çıkmıştı.O aralar CHP-MSP koalisyonu nedeniyle 1976 yılında daha sonraları AKP’de maliye bakanlığı yapacak olan rahmetli Kemal Unakıtan SEKA Genel müdürlüğüne getirilmişti. Seka siyasilerin yol geçen hanı gibiydi, 4 bine yakın çalışanı vardı. Sürekli kadrolaşmalar yapılıyordu. Unakıtan da aynısını yapacaktı. Herkes hemen namaz kılmaya, takunyalarla abdestler almaya ve göze girmeye çalışıyordu. İlk işi atölyenin çalışkan ve verimli şefini siyasi nedenlerle değiştirmek olmuştu. Hemen M.S.P’li bir makine mühendisi atölyenin başına şef olarak atandı.
Atölyede Seka modernizasyonu nedeniyle şimdi mekatronik denilen otomatik kontrol işleri yapılırdı.Yüksek matematik kurallarının uygulandığı akıllı aletlerle fabrika otomasyonu sağlanmaya çalışılıyordu. Kazan dairesinin ve elektriğin üretildiği tribün dairesinin bakımını biz yapardık,buralar çalışmayınca sekada üretim dururdu.Bu yüzden bu atölye Seka’nın can damarıydı. O günlerde 12 Eylül olmamış, günde 20 kişi terörden ölüyor, atölye de siyasi açıdan küçük Türkiye gibiydi. Ben de oradaki atmosferden etkilenerek hukuk fakültesini tercih etmiştim.
Aylar geçiyor, yeni şef atölyede işine yetmiyor, tribün dairesi duruyor, Seka’da üretime sık sık ara veriliyor Seka ciddi üretim kayıplarına uğruyordu. Derken bir sabah Seka bir olayla çalkalanmaya başlamıştı. Ölçü aletlerinin M.S.P’li şefi ,başörtülü hanım hanımcık ve hem de hamile olan karısını iddiaya göre namaz kılarken boğarak öldürmüştü. Hatalı siyasi atamalar atölyenin işini yapmasına engel olduğu ,Seka’ya ciddi gelir kayıpları yaşattığı gibi, aklı başında bir mühendisin işini yapamadığı için olsa gerek; aklını yitirmesine ve bir cinayet işlemesine neden olmuştu. Aile yıkılmış, kadın hayatını kaybetmiş, mühendis de uzun süre akıl hastanesinde tedavi görmek durumunda kalmıştı. Derken 12 Eylül darbesi oldu.Solcu diye nitelendirilen, işini çok iyi yaparken siyasi nedenlerle görevden alınan atölye şefi ise darbe sonrası içeri alınacak TCK .141-142 den,düşünce suçundan ağır bir mahkumiyetle uzun süre hapis yatacak, onun da aile hayatı kararacaktı. Cezaevinden çıktıktan sonra ise Türkiye’deki korku iklimi nedeniyle kimse ona iş vermeyecek ve hayatını uzun süre yurt dışında idame ettirecekti.
Siyasi nedenlerle her iki dünya görüşüne sahip iki önemli kişinin hayatları karartılmıştı. Aslında kaybeden sadece onlar değil memleketimizdi. Sorun dünya görüşü değil, siyasal demokrasinin eksikliğiydi. Sorun SEKA gibi kamu işletmelerin siyasilerin arpalığı haline getirilmesiydi. Bunda ne Seka çalışanlarının ne de insanlarımızın kusuru yoktu. Şeka yok edildi ama şimdi de siyasi anlayışımızda değişen bir şey olduğunu zannetmiyorum. İşte iki ayrı dünya görüşünü savunan, ilkelerine inanan iki insanın eksik demokrasi nedeniyle uğradıkları felaket ve kamu kurumlarının neden batırıldığına tipik bir örnek. Seka’da buna benzer daha çok olay var, kitabı yazılsa çok okunur inanın. İşte Seka böyle batırıldı..